KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş'ın Vefatının 7. Yılı
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, vefatının 7. yılında Lefkoşa'daki kabri başında anıldı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, vefatının 7. yılında Lefkoşa'daki kabri başında anıldı.
Denktaş'ın vefatının 7. yılı dolayısıyla düzenlenen törene, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay, eski cumhurbaşkanları Mehmet Ali Talat ve Derviş Eroğlu, Başbakan Tufan Erhürman, kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş'ın oğlu ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, bakanlar, milletvekilleri, askeri yetkililer, sendika ve dernek temsilcileriyle vatandaşlar katıldı.
Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş anma koşusu kapsamında Yavuz Çıkarma Plajı'ndan başlayarak tören alanına getirilen bayraklar KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ve Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş'a sunuldu. Akıncı ve Denktaş bayrakları öperek teslim aldı.
Cumhurbaşkanı Akıncı, törende yaptığı konuşmada, Kıbrıs sorununun, kuşaktan kuşağa devredilen, yarım asrı aşan bir sorun olarak herkesin hayatını etkilemeye devam ettiğini belirtti.
Her kuşağın kendi dönemi içinde, Kıbrıs sorunundan kaynaklanan bir mücadele yürütmek durumunda kaldığına işaret eden Akıncı, şunları kaydetti:
"Merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da toplumuna liderlik ettiği dönemde, Rum muhataplarının tavrına karşı, inandığı doğrultuda mücadele vermiştir. Eski Rum liderlerden Glafkos Klerides'in kendi anılarını yansıttığı 'İfadem' adlı eserinde, zihniyet sorununa işaret eden itiraf nitelikli şu görüş yer almaktadır: 'Kıbrıslı Rumların temel hedefi Kıbrıs'ın bir Kıbrıs Rum devleti olması, Kıbrıslı Türklerin de bir azınlık olarak korunmasıydı. Kıbrıslı Türklerin temel kaygısı ise bu gibi çabaları bertaraf etmek ve Zürih Anlaşması'nın, iki toplum arasında yaratmış olduğu ortaklık kavramını sürdürmekti. Federal çözüm kabul edilmiş olmakla birlikte, bu mevzu uzlaşmazlık konusu olmaya bugün de devam etmektedir. Halbuki federasyon oluşturucu devletlerin anayasal ortaklığından başka bir şey değildir.' Klerides bu saptamaları 30 yıl önce 1989 yılında yaptı. Bugün 2019'dayız."
Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis'in son zamanlardaki açıklamalarının Klerides'in itiraf nitelikli tarihsel saptamasının bunca yıldan sonra bile halen geçerli olduğunu ortaya koyduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, "Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğine karşı sergilemekte olduğu direnç Rum tarafının hala daha ne yazık ki aynı noktada olduğunu göstermektedir." diye konuştu.
Akıncı, Rum tarafının, Kıbrıslı Türklerin Ada'nın iki eşit toplumundan biri olduğunu kabullenememesinin ciddi bir zihniyet sorununa işaret ettiğini belirterek, "Kıbrıslı Türkler bu adanın eşit ortağıdırlar ve haklarından vazgeçmeleri mümkün değildir. Kıbrıslı Türkleri azınlık haklarına mahkum etme amacına, geçmişte olduğu gibi bugün de asla boyun eğilmeyecektir. Buna izin vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz." dedi.
Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş'ın, uzun mücadele yılları içerisinde toplumunu bir azınlık haline getirme gayretlerine hep karşı durduğunu anımsatan Akıncı, şöyle devam etti:
"Kıbrıs'ta zihniyet sorunu sürdükçe, buna karşı gerekli mücadeleyi vermeye elbette devam edeceğiz. En çok Kıbrıslı Türkleri mağdur eden Kıbrıs sorunu sürdükçe meşru haklarımızı koruma kararlılığı içinde çözüm çabalarını da sürdüreceğiz. Bunlar birbiriyle çelişen değil, bilakis örtüşen iki ana prensiptir. Kıbrıs Türk halkına büyük hizmetler veren merhum kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı ölümünün yedinci yıl dönümünde bir kez daha rahmetle anarım. Ruhu şad olsun."
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı daha sonra anıt özel defterini de imzalayarak, şunları yazdı:
"Aramızdan ayrılışınızın 7. yılındayız. Her yıl olduğu gibi, bugünde de sizi saygı ve rahmetle anıyoruz. Kıbrıs Türk halkı olarak yıllardır sürdürdüğümüz bu adada eşit ve özgür bir toplum olarak var olma mücadelesine aynı kararlılıkla devam ediyoruz. Kıbrıs Rum tarafından kaynaklanan sorun, temelde çok fazla değişikliğe uğramamıştır. Kendini bu adanın hakim tarafı ve asıl sahibi olarak görüp yetkiyi ve refahı paylaşmama tavrı ne yazık ki sürmektedir. Sık sık 'değişmesi gerekir' dediğimiz zihniyetin özü budur.
Atatürk'ün 'Yurtta barış, dünyada barış' ilkesine bağlı kalarak, yapıcı tavrımızı elbette sürdüreceğiz. Eşitlik, özgürlük ve güvenlik kavramlarını içi boş söylemler olarak değil, tüm gereklerini yerine getirecek bir kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz. Kıbrıs Türk halkının gasbedilmiş hakkı olan uluslararası hukuk içindeki statüsünü elde edecek koşulların oluşması için tüm gücümüzle çalışacağız."