Koruyucu Aile Olmanın Gücü: Otizmli Eyüpcan'ın Hikayesi
İstanbul Pendik'te yaşayan Gülsün Gülsen Akpala ve eşi, doğum sırasında annesi vefat eden ve babası tarafından terk edilen otizmli Eyüpcan Barlas'ı kendi çocukları gibi benimseyerek ona koruyucu aile oldular. Zorlu bir süreç yaşamalarına rağmen, Eyüpcan'ın gelişimi için mücadele ediyorlar.
İstanbul Pendik'te yaşayan Gülsün Gülsen Akpala, annesi doğum sırasında vefat eden, babasının da terk ettiği 14 yaşındaki otizmli Eyüpcan Barlas'a bebekliğinden itibaren sahip çıkarak onun koruyucu ailesi oldu.
Pendik'te 14 yıl önce dünyaya gelen Eyüpcan Barlas'ın annesi doğum sırasında hayatını kaybetti. Babanın terk ettiği bebeğe komşuları Gülsün Gülsen ve Mustafa Akpala çifti sahip çıktı.
Eyüpcan Barlas'ın koruyucu ailesi olan çift, kendi kızlarından ayrı görmediği çocuğun bütün bakımını üstlendi. Akpala çiftinin iki kızı da Eyüpcan'ı kardeşleri gibi benimsedi.
Barlas'a 2 yaşına geldiğinde otizm tanısı konuldu. Akpala çifti, zorlu bir yaşam sürdürse de Eyüpcan'ın elini hiç bırakmadı.
"Çocuğun vekaleti babasının üzerine olduğu için çok sorun yaşadık"
AA muhabirine konuşan Gülsün Gülsen Akpala, doğum sırasında Eyüpcan'ın yanında olduklarını, annesinin maalesef kurtarılamadığını anlattı.
Babanın sahip çıkmaması üzerine bebeği alıp eve götürdüklerini söyleyen Akpala, Eyüpcan'ın koruyucu ailesi olmaya karar verdiklerini, bu sürecin de zorlu geçtiğini dile getirdi.
"Çocuğun vekaleti babasının üzerine olduğu için çok sorun yaşadık." diyen Akpala, "Baba hiç ilgilenmedi. Bir defasında Eyüpcan'ın ameliyat olması gerekiyordu, babası ortada yoktu. Bizler zorla kendisini hastaneye getirmiştik ve hastaneyi birbirine katmıştı." ifadelerini kullandı.
Çocuğu sahiplenmesinin ardından etrafındakilerin çok tepki gösterdiğini belirten Akpala, şöyle konuştu:
"Aklımı yitirdiğimi söylediler. Özellikle bunu söyleyen cahil insanlar değil, eğitimlilerdi. Eyüpcan'ın otizmi çok ilerlemişti, kendisine vuran ve zarar veren bir çocuktu. Pendik Engelsiz Yaşam Merkezi, benim son çare aradığım yer oldu. Buraya geldiğimizde çok değişti. Artık buraya koşarak geliyor. Biz onu çok seviyoruz, inanın öyle bir duygu. Çocuklarımdan ayırmıyorum."
Akpala, engelliler merkezinde 1 yıldır devam eden eğitimin yanı sıra Eyüpcan'ın evde de özel derse ihtiyacı olduğunu ancak bunu maddi olarak karşılayamadıklarını dile getirdi.
Bunun dışında bir sıkıntıları olmadığını belirten Akpala, "Maddi manevi ona yetişiyoruz diye düşünüyorum çünkü karı koca olarak tek hedefimiz Eyüpcan. İki evli kızım var; biri biyolog, biri gıda teknikeri. En büyük maddi destekçilerimiz onlar." dedi.
Akpala, engelli bireylere ön yargılı davranılmaması gerektiğini vurgulayarak, "Lütfen engelli çocuklarımızı ne yargılayalım ne yorum yapalım, sadece onları sevelim. Sevgi her şeyin ilacı. Çocuğumu sevgiyle kurtardım. İyi ki benim çocuğum, oğlum olmuş. Ne kadar biyolojik olmasa da iyi ki hayatımıza girmiş ve ben iyi ki burada Pendik Engelsiz Yaşam Merkezi'ndeyim." diye konuştu.
"Gayet iyi şekilde derslerimize devam ediyoruz"
Pendik Engelsiz Yaşam Merkezi'nde öğretmenlik yapan Derya Çelik ise ilk geldiğinde öfke nöbetleri geçiren Eyüpcan'ın uygulanan eğitim programlarıyla düzeldiğini anlattı.
Eyüpcan'ın normal şekilde eğitimini sürdürebildiğini aktaran Çelik, şöyle devam etti:
"Annesiyle ilk tanıştığımızda 'Hocam lütfen Eyüpcan'dan vazgeçmeyin, çok özel bir çocuk.' demişti. Biraz ilaç dozunu artırdıktan sonra okul ortamına, sınıf ortamına, kurallarımıza uydu. Şu anda gayet iyi şekilde derslerimize devam ediyoruz. Öfke nöbetlerimiz hiç kalmadı diyebiliriz. Eskiden öfke nöbetlerimiz olduğunda anne alıp 40 dakika dışarı çıkarıyordu ama şu anda hafif geldiğinde bir bisküviyle algılarını dağıtıp tekrar sınıf ortamına ayak uydurabiliyoruz."