Köylülerden 'kanserli köy' tepkisi
NEVŞEHİR'in Ürgüp ilçesi Karain köyü sakinleri, 1974 yılında yapılan bir araştırmada evlerin yapı taşlarının içinde yer alan 'erionit' maddesinin akciğer kanserine yol açtığının iddia edilmesi nedeniyle köylerinin 'kanserli köy' olarak anılmasına tepki gösterdi.
Karain Köyü'nde, 1974 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Barış başkanlığındaki heyet, bilimsel çalışma yaptı. Dönemin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütünce (WHO) desteklenen çalışmada, köydeki konutların yapı taşlarının içerisinde yer alan Zeolit Grubu kayaçlardaki 'erionit' isimli maddenin solunma ve tozlanma yoluyla vücuda alınmasıyla akciğer kanserinin yaygın şekilde oluştuğu ileri sürüldü. O dönem 140 nüfuslu köyde yaşayan yaklaşık 20 kişinin de kanser şüphesiyle tedaviye alındığı iddia edildi. O günden sonra 'kanserli köy' olarak gündeme gelen köyde yaşayanlar, günümüzde köylerinin adının hala bu şekilde anılmasına tepki gösterdi.
'KÖYÜMÜZDE KANSER OLGUSU ÇIKMADI'
Köy muhtarı Osman Soylu, yıllardan beri Karain köyünün 'kanserli köy' olarak anılmasından dolayı büyük bir üzüntü duyduklarını söyledi. Soylu, bu durumun psikolojilerini alt üst ettiğini belirterek, "Gerek televizyon gerekse de dergi ve gazetelerde köyümüzün isminin kanserle anılması, köyümüzde yetişen insanları ve bizden sonraki insanların tamamının psikolojilerini bozan bir yafta. 1970'li yıllardan itibaren bugüne kadar bundan bıktık. '40 gün ne dersen o olur' derler ya, bizim ki 40 yılı da geçti. Basın-yayın kuruluşlarında sürekli köyümüz ile ilgili olarak 'kanser var' değerlendirmelerine muhatap oluyoruz; ama nerede kanser var? Bilimsel ölçekli ve çok değerli bilim insanlarının bizzat titiz bir araştırma sonuçlarına göre köyümüzde su ve toprak analizleri yapıldı ve kanser olgusu çıkmadı. Yerli ve yabancı bilim insanlarınca yapılan tüm tıbbi değerlendirmeler bunu gösteriyor" ifadelerini kullandı.
'HASTANEDEN KAÇAN HASTALAR 80 YAŞINA KADAR YAŞADI'
1974 yılında 20 hastadan şüphelenildiğini kaydeden Soylu, "Benim bildiğim Mehmet Akçay, Mustafa Özer, Mehmet Dinler ve Osman Demir tedavi olmayı reddedip, hastaneden kaçıyor ve köye geliyorlar. Hatta Mehmet Dinler için hastaneden kaçtıktan sonra arkasından gönderilen hastane masrafına ilişkin belge de elimizde var. Bunlar kaçtılar ve 80 yaşlarına kadar yaşadılar. Kaçamayan hastalar ise 3-6 ay arasında hepsi vefat ettiler. Vefat eden köylülerimiz için 'kanserden' denildi ama hepsinden akciğer parçası ve patoloji için numuneler alındı. Bu bir insanlık suçudur, bir yerde kobay olarak kullanıldılar" diye konuştu.
'KÖYÜMÜZÜ ARTIK RAHAT BIRAKMALARINI İSTİYORUZ'
O döneme ilişkin detaylı araştırmaların yapılması ile bu alanda önemli verilerin elde edilebileceğini kaydeden Soylu, "Devletimiz bunlara erişebilecek güçtedir. Sağlık Bakanlığı artık bu denetimi yapabilir. İstedikleri anda ölen insanların ve kaçan hastaları isimleri ile birlikte tespit edebilirler. Bizim toprağımızdan ve suyumuzdan hiçbir şey çıkmadı. Basın mensubu arkadaşlarımızdan köyümüzü artık rahat bırakmalarını istiyoruz. Karain'de şayet toprak veya sudan kanser olsa idi böyle bir araştırmada ortaya çıkabilirdi" diye konuştu.
KANSER YAPICI MADDE BULUNAMADI
6 Kasım 2009 tarihinde Nevşehir Valiliğine de gönderilen Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü'nün resmi yazısında "Adı geçen yörelerde eriyonit mineralinin bulunmadığı ve ölçülen radyasyonun ise insan sağlığını etkileyecek düzeyde olmadığı görülmüştür. Elde edilen bu sonuçlar, daha önce yörede eriyonit varlığı ile ilişkilendirilen kanser vakaları üzerine yapılan araştırmalardan yanıltıcı sonuçlar çıkarıldığını göstermektedir" denildi.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel