KPSS Sorularının Sızdırılmasına İlişkin İlk Dava
İptal edilen 10 Temmuz 2010'daki Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) sorularının sızdırılmasına ilişkin, 230 kişi hakkında "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik" suçlarından açılan ilk davaya devam ediliyor.
İptal edilen 10 Temmuz 2010'daki Kamu Personel Seçme Sınavı ( Kpss ) sorularının sızdırılmasına ilişkin, 230 kişi hakkında "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik" suçlarından açılan ilk davaya devam ediliyor.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya bazı sanıklar ve avukatları ile şikayetçi kurumların avukatları katılıyor.
İddianamede, örgütün ÖSYM'den çıkardığı soruları 81 ildeki cemaat dershanelerine dağıtmakla suçlanan ve "Eğitim imamı" olduğu öne sürülen sanık Yusuf Rodoplu, emekli öğretmen olduğunu belirterek, "1978'de öğretmenliğe başladım, 10 yıl önce bıraktım. 8 sene enerji ve madencilik şirketinde çalıştım. KPSS için içeri alınınca, iş yerinden çıkışımız verildi. Benim KPSS ile alakam yok, bu sınava girmedim. 5-6 kişiyle telefon görüşmem nedeniyle suçlanıyorum." diye konuştu.
Kendisi aleyhine ifade veren polis memuruyla yüzleşmek istediğini bildiren Rodoplu, "Emniyet görevlisi olmasına rağmen, böyle bir şeyi biliyorsa, 5 sene niye beklemiş? Bu arkadaş iftira atıyor." iddiasında bulundu.
Sanıklardan Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği'nin o dönemki genel sekreteri olan ve firari durumda bulunan Mehmet Hanefi Sözen'i tanımadığını ifade eden Rodoplu, "Sözen'in 3-4 telefonu var deniliyor. Hangi telefondan, hangi gün beni aramış? Cevaplı arama mı, cevapsız arama mı? Ne konuşmuşuz? Yalan bir kafir sözüdür. Bu arkadaşı tanımıyorum. Ben bu arkadaşla yaptığım konuşmaların muhtevasını istiyorum." dedi.
Sanıklardan, o dönemde Fatih Üniversitesi'nde çalışan Abidin Pişgin ile irtibatı sorulan Rodoplu, şirkette çalışırken bir işçinin parmağının koptuğunu, tedavinin ardından diğer işçilerin de hastaneden indirimli yararlanabilmesi konusunda Pişgin ile görüştüğünü anlattı.
"Psikolojimi bozdu"
Sanıklardan Mustafa Yılmaz, Abant İzzet Baysal Üniversitesi matematik öğretmenliği mezunu olduğunu ifade etti. Eğitim hayatında başarılı olduğunu anlatan Yılmaz, 2011'de aldığı KPSS puanıyla 2012'de öğretmen olarak atandığını, KPSS'nin dışında ALES'te de başarılı olduğunu, soruların sızdırılması nedeniyle iptal edilen sınavda 90 küsur, yerine yapılan sınavda 70 puan aldığını kaydetti.
Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
"Mart 2010'da, eşim 2 aylık hamileyken düşük yaşadık. İptal edilen sınav İstanbul'daydı. Eşim de o sırada yine 2 aylık hamileydi. O haldeyken biz, hiç bilmediğimiz, İstanbul'a hareket ettik. Eşimle benim okulumuzun aynı yerde olmayışı, kafamın sürekli eşimde oluşu, sınavın iptal edilip, belli zaman sonra tekrarlanması motivasyonumuzu bozmuştur. O haliyle bırakıp, sınava girmek psikolojimi bozdu. Düşük yapmamın sebebi, tamamen 'Eşimde ikinci düşük olur mu' düşüncesiydi. 100 üzerinden 70 puanın, bu kadar kötü hadiseden sonra başarı olduğunu düşünüyorum."
Yılmaz, eğitim hayatı boyunca on binlerce matematik sorusu çözdüğünü ve bu nedenle soruların bir kısmını kolayca yaptığını bildirdi.
"Kopya suçlaması ağır geliyor"
Sanık Mehmet Can Yıldızhan da matematik öğretmeni olduğunu vurgulayarak, tekrar edilen sınavın yapıldığı gün rahatsızlandığı için sınavdan erken çıktığını, matematik öğretmeni olduğundan bazı soruları şıklardan yapmış olabileceğini ifade etti.
"Örgütle alakam söz konusu değil" diyen Yıldızhan, şüpheli kimselerle telefon görüşmesi yaptığına ilişkin HTS delili bulunmadığına dikkati çekti.
Sanık Hacer Kekil ise Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Edebiyat Bölümü mezunu olduğunu, öğretmenlikten ihraç edildiğini, geçtiğimiz günlerde de eşinin tutuklandığını anlattı.
Kekil, 2009'da KPSS'den 60 küsur not aldığını, 2010'da KPSS'de 80 puan aldığını ancak atanmasına yetmediğini anlattı. Sonraki yıl 90 puanın üzerine çıkarak, MEB'e öğretmen olarak atandığını kaydeden Kekil, kopya suçlamasının "ağır geldiğini" belirtti.
Kekil, eşinin 120 soruda 117 net yaptığının belirtilmesi üzerine, "Netlerini hatırlamıyorum. Ama o da 2011'de atandı." dedi.
Sanık Ünzüle Demirkan, Gazi Üniversitesi biyoloji öğretmenliğini 3 buçuk yılda bitirdiğini, iptal edilen sınavla değil, 2011 KPSS'de aldığı puanla atandığını ifade etti.
İptal edilen sınava hazırlandığını anlatan Demirkan, "Eşim Bitlis'te öğretmendi. Sabah 07.00'de gidip akşam geliyordu. Kimseyi de tanımadığım için sürekli sınava çalıştım." diye konuştu.
O dönemde hamile olduğunu ve sınav öncesinde strese girdiğini ifade eden Demirkan, sınavdan önceki günlerde sezaryenle çocuğunu aldırdığını bildirdi.
Demirkan, "2010'da 87 puan aldım. Tekrarlanan sınavda Tatvan'daydık, çocuğuma odaklandım. 31 Ekim'de uçakla Ankara'ya geldim. Arkadaşım beni karşıladı. Zaten çok stresli, çok üzgündüm. Hatta bebeğim uyumadı. Ertesi gün 06.00 civarında kalktım, ondan da 77 puan aldım" diye konuştu.
Demirkan, eşinin 10 gün önce tutuklandığını kaydetti.
"Çocuğumun rahatsızlığı nedeniyle girmedim"
Sanık Yasemin Yılmaz da Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Matematik Bölümü'nden mezun olduğunu aktararak, savunmasını şöyle yaptı:
"Hiçbir örgüte üyeliğim söz konusu değil. Hukuka aykırı hiçbir eylemim olmadı. Sanıkları daha önce tanımadım. Emniyette, matematik sorularının tamamını nasıl yaptığım soruldu. Bu tür soruları çözmek üzere, eğitim aldım. İfademde sorulan para transferleri bankalar aracılığıyla yapıldı. Gizlilik içermemektedir. Bunların biri, daha önce çalıştığım kurumun, bana yaptığı fazla ödemeyle ilgilidir. Tekrarlanan sınava çocuğumun rahatsızlığı nedeniyle girmedim. İstanbul'daki sınava gidemedim. Bu suçlamalar nedeniyle, zor günler yaşıyorum. Şu anda ailemin yanına taşındım. 3 çocuğum var. Hepimiz bu durumdan etkilendik. Beraatıma karar verilmesini talep ediyorum."
Sanık Güler Alpay ise 19 Mayıs Üniversitesi Tarih Öğretmenliği Bölümü mezunu olduğunu, eğitim hayatının başarılı geçtiğini ifade etti.
KPSS'ye ilk kez 2010'da girdiğini bildiren Alpay, sınav kitapçığı üzerinde işlemleri yapmış olması gerektiğini bildirdi.
Tekrarlanan sınava katılamadığını anlatan Alpay, "Biletimizi almıştık ancak o gece kızım rahatsızlandı. Eşim de ben de İstanbul'da girecektik. İkimiz aynı anda çocuğu bırakamayacağı için eşim İstanbul'a gitti, ben sınava giremedim." dedi.
Sanık Hüseyin Alpay da Uludağ Üniversitesi Edebiyat Bölümü mezunu olduğunu vurgulayarak, "Başkasının bize kul hakkını anlatmasına gerek yok. 2008 ve 2009'da fazla çalışamadığım için yüksek puan alamadım. 2010'da 89 puan aldım. 2011'de aldığım puanla, ertesi yıl öğretmen olarak atandım. Kopya çekmedim, soru da almadım. İsnat edilen suçların hiçbirini kabul etmiyorum. Kanunsuz eylemim yok. Hakkımla, çalışarak kazandım." diye konuştu.
"Bütün görüşmelerim işimle ilgili"
Sanık Abidin Pişgin ise daha önce Fatih Üniversitesi'nde halkla ilişkilerden sorumlu yönetici olduğunu, daha sonra üniversitenin Turgut Özal Üniversitesi'ne geçtiğini anlattı.
Ülkedeki gelişmeler üzerine üniversiteden ayrılmaya karar verdiğini ve 2015 sonu itibarıyla bunu gerçekleştirdiğini ifade eden Pişgin, "Ardahan Üniversitesi'ne geçtim. Son olaylardan sonra işsiz kaldım. Sorulan bütün görüşmelerim, Fatih Üniversitesi Hastanesi'ndeki işimle ilgilidir. O günlerde ortalama 100 telefon görüşmesi yapıyordum." dedi.
Sanıklardan Şerif Ali Tekalan ile o dönemde üniversitenin rektörü olması nedeniyle görüştüğünü belirten Pişgin, Cemil Koca'yı Samanyolu Kolejleri Genel Müdürü olduğu için tanıdığını vurgulayarak, "Kendisinin, ailesinin, öğrencilerin ve çalışanların sağlıkla ilgili konularda talepleri oluyordu, onunla ilgili görüşmüş olabiliriz. Haziran 2010'da Türkçe Olimpiyatları vardı. Samanyolu Koleji de bunun destekçisiydi. Olimpiyatlardaki öğrencilerin sağlık sorunları için de görüşmüş olabiliriz." ifadesini kullandı.
Pişgin, diğer sanıklar Muharrem Öztürk, Yusuf Rodoplu ve Süleyman Savat'ı da hastaneden sağlık hizmeti almaları dolayısıyla tanıdığını açıklayarak, şöyle devam etti:
"Sanıklarla ilişkim sağlıkla alakalıdır ve hizmet verilmesiyle ilgilidir. KPSS sorularının gayri meşru, gayri hukuki şekilde alınıp dağıtılması konusunda hiçbir ilgim yok. İmam hatip mezunu insanların bu yapıyla fikirsel anlamda örtüşmesi mümkün değil. Ben bu yapının yurtlarında, evlerinde kalmadım, dershanesinde, kolejinde okumadım. Sadece yasayla kurulmuş bir üniversitenin hastanesinde mesleğimle ilgili çalışmışım. Bu çalışma dolayısıyla örgüt üyesi ve yöneticisi olarak iddia ediliyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum."
Duruşma, sanık savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.