Genelkurmay Başkanlığından Kumpas İddiasına Suç Duyurusu
Genelkurmay, TSK mensuplarının sanık olarak bulunduğu davalarda adı geçenler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Genelkurmay, TSK mensuplarının sanık olarak bulunduğu davalarda adı geçenler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Ankara gündemine bomba gibi düşen başvuru konusunda Balyoz davası avukatlarından Haluk Pekşen bir açıklama yaptı. Pekşen bir televizyon kanalında soruları yanıtlarken, Genelkurmay adli müşavirliğinden kendisini aradıklarını ve bu haberi ilettiklerini duyurdu. "TSK'ya kumpas kuruldu" iddiasının artık kamuoyunda yaygın olarak ikrar niteliği aldığının, bunun bir kabul haline geldiğini, bu kumpası kuranlar hakkında Başbakanlık Teftiş Kurulu'na inceleme soruşturma sonra da suç duyurusunda bulunması başvurusunda bulunduklarını, aynı başvuruyu Genelkurmay'a da yaptıklarını belirten Pekşen şöyle devam etti:
"Bu yargılamalarda adı geçenlerin tamamı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına bir suç duyurusunda bulunması talebinde bulunmuştuk. Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirliğinden beni aradılar ve bu dilekçemizdeki bilgiler doğrultusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğu bildirildi. Yargılama süreci içinde özellikle adli kollukta çok büyük sorunlar yaşadığımızı sürekli vurgulamıştık. TÜBİTAK bilirkişi raporlarında büyük sorunlar yaşandığını, burada da son derece yanlı, taraflı, kin ve garez duygularıyla raporlar yapıldığını, gerçeğin sürekli kamufle edildiğini söyleyen başvurular yapmıştık. Yargılama süreci içinde görev alan, soruşturma, sorgulamada görev alan adli personelin, adalet bakanlığı personelinin yargılamayı yönlendirdiklerini, adil bir yargılamanın gerçekleşmediği yönünde yakınmalarımız olmuştu. Genelkurmay Başkanlığı da bu doğrultuda demek ki, yani bu yargılama boyutu içinde görev alan her kimse, bu kumpası planlayan ve icra eden her kimse, onlar hakkında cumhuriyet başsavcılığında soruşturma açılarak, gerekli kovuşturmanın yapılması doğrultusunda başvuruda bulunmuş."
Genelkurmay'ın sadece Balyoz davasıyla ilgili mi suç duyurusunda bulunduğu yönündeki soruya Pekşen, "Yalnızca Balyoz değil, casusluk davası var, Ergenekon davası var. Bildiğim kadarıyla bir de İzmir'de devam eden bir dava daha var. Dört ayrı dava var. Bu dört ayrı davanın tamamı bu soruşturmanın kapsamında değerlendirilecektir. Yeniden bunlara ilişkin yeni bir yargılama süreci başlayacaktır. Bizim için de Balyoz davası için de bu çok önemli. Balyoz davasındaki devam eden bu yargı sürecinde yeniden yargılanma talep ederken Genelkurmay Başkanlığı'nın elinde muhtemelen bu dilekçenin ekinde çok ciddi bilgi ve belgeler olabilir" tahminini aktardı.
Suç duyurusunda bulunmanın yeniden yargılama yolunu açıp açmayacağı sorusuna Pekşen, "Ekteki belgeler çok önemli. Bu suç duyurusunda bulunması bile çok önemli. Çünkü bu rastgele bir kurum değil. Yani avukat Ahmet, Mehmet birileri suç duyurusunda bulunabilir. Bunlar savcılıkça değerlendirilir. Ama Genelkurmay Başkanlığı hukuki sonuç alamayacağı, almayacağı bir başvuruyu yapmaz. O halde demek ki kendilerinde bu bizim taleplerimizin daha ötesinde ciddi kanıtlar var ki bu kanıtları da muhtemeldir ki dilekçelerine ekleyerek suç duyurusunda bulunmuşlardır. O halde bu suç duyurusunun ekindeki bilgi ve belgeler, yargılamanın yenilenmesini destekleyecek niteliktedir. Bizce artık yargılanmanın yenilenmesi için her türlü koşul vardır. Bununla ilgili biran önce ilgili mahkemenin yenilenme yönünde dosyayı incelemeye alması gerekiyor" dedi.
Cumhuriyet Başsavcılığının "başvuruları topluyoruz" yönündeki açıklamalarını nasıl karşıladığı sorusuna Pekşen, "Bunun şaşkınlıkla yapılmış bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Zira yargılamanın yenilenmesi koşullarının varolup olmadığı bir tek dilekçeyle bile ortaya konulabilecektir. Kaldı ki bu Türkiye'de maruf ve meşhur hale geldi. Bunun bir yargılama değil bir proje olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Devletini hedef alan bir proje olduğu, TSK'nın dünyadaki beşinci güç olan büyük bir ordunun çökertilmesine yönelik, devlete karşı çok ağır bir sorumluluk gerektiren bir suç projesi olduğu artık toplum tarafından kabul görmüş, ikrar edilmiş bir durumdu. Bugün yine AK Parti'ye yakın gazetelerde çıkan haberler var. Onlar bile Balyoz'un tam bir tezgâh olduğunu ikrar eder niteliğe gelmişlerdir. Bu bir ikrardır, bunu biz biliyorduk zaten, bunu anlatmakta güçlük çekiyorduk, çünkü kamuoyu karartılıyordu, buna ilişkin müthiş bir karartma vardı, ama şimdi tam tersi oldu. Mahkemenin hâkimleri de hayatın olağan akışıyla ikrar edilmiş olan bu durumu görmezden gelemezler. Onun için derhal yeniden yargılanma süreci başlatılmalı" dedi.
AYM'nin kendisine Anayasa'nın bu değişiklikle birlikte görev ve yetki vermesinden sonra yargılama usulünü AİHM'deki usulüne oturttuğunu belirten Pekşen, "Orada da pilot dava usulü var, burada da aynı şekilde AYM derhal bu başvuruları incelemeyi ele alabilir, ve yeniden yargılama kararı verebilir. Bunun da ivedilikle yapılması gereken işlerden biri olduğunu düşünüyorum" dedi.
Haluk Pekşen, suç duyurusunda bulunulan kişilerle ilgili nasıl bir hukuki prosedür işleyeceği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ne yapacağı sorusuna ise şunları söyledi:
"Bu çok önemli bir durum. Bu Anayasal bir suç. Devlete karşı işlenen suçlar kapsamında sayılmış olan son derece ağır müeyyideli bir durum. ACB bununla ilgili muhtemeldir ki derhal soruşturma kararı verecektir. Ve hemen soruşturma da açacaktır. Ama bu soruşturmaya kimlerden, nerelerde başlayacaklarına ilişkin çok net bir bilgimiz yok. Bunu dilekçeye eklenen bilgilerde, orada eklenen belgelerden ortaya çıkarmak gerekiyor. Kimleri ne şekilde soruşturacaklarını da sanırım bunun ekine Genelkurmay Başkanlığı eklemiştir. Yani Genelkurmay başkanlığının suç duyurusu, bizlerin başvurularından daha farklı olduğundan düşünüyorum. Çünkü onun mutlaka ekinde somut net belgeler, bilgiler, kanıtlar, dokümanlar vardır. Yoksa bir duyumdan öte bir şey değildir bu. Normalde bu duyumlar genelkurmay başkanının çok zamanını alıyordu zaten. Bu işte yönlendirme oldu, kumpas oldu, yargılamanın adil yapılmadığı yönünde Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamalarına bakılırsa evet biz hukuk devletinin ilkelerine inanıyoruz, diye açıklamalar yapıyorlardı. Ama şimdi bu açıklamaların ötesine geçtiler. Artık net ve somut olarak Genelkurmay, Cumhuriyet savcılığına suç işlenmiştir diyor. O halde demek ki dilekçenin içeriğinde bunu destekleyecek bilgiler ve belgeler vardır. Bunu destekleyecek bilgi ve belgeler kimleri hedef alıyorsa, o zaman ACB bu şahıslarla ilgili derhal soruşturma kararı, her türlü gözaltı kararı dâhil her kararı verme yetkisine sahiptir."
Haluk Pekşen, soruşturmaya TÜBİTAK'tan başlanması gerektiğini ileri sürerken, "Çünkü bu kuruluş önce ACB'na verdiği raporda cd'nin içeriğinin sahte olduğunu söylüyor. Aynı TÜBİTAK Balyoz davasına verdiği raporda cdt'nin içeriğinin gerçek olduğunu söylüyor. Şimdi iki TÜBİTAK raporu arasındaki bu kadar büyük bir çelişkiyi de görmelerine, algılamalarına rağmen gidermiyorlar. Daha sonra şimdi, yeni gelişen bir olay, casusluk davasında aynı cd bir daha gidiyor TÜBİTAK'a bu sefer ek süre istiyorlar. Bu cd'ye ilişkin görüş bildirmek için. Neredeyse altı aya yakın bir süredir o cd'yi inceliyorlar, ek süre verin bize diyorlar, buna ilişkin biz görüşlerimizi bildireceğiz. Niye çünkü bu defa TÜBİTAK'a net sorular soruyor mahkeme, tek tek sorular soruyor, bunların cevaplarını istiyorlar. Şimdi tabi buna ne cevap verirlerse versinler. İki ayrı bilirkişi raporlarıyla bu cevaplar çelişecektir. Onun için yeni bir kılıf arayışı içindedirler. Önce bu yargılamalar birinci müsebbip olan TÜBİTAK'tan başlamalı. Sonra adli kollukta görev alanların tamamı bu süre içinde gözden geçirilecektir, onlarla ilgili yargılama süreci başlayacaktır diye düşünüyorum" diye konuştu.