Küresel Bağışçılık Çağı STK'ları Değiştirecek
Bağışçılık alanında gelecek öngörülerinin paylaşıldığı TÜSEV Konferansı'nda konuşan Filantropi Uzmanı John Harvey, "Küresel bağışçılık çağındayız.
Bağışçılık alanında gelecek öngörülerinin paylaşıldığı TÜSEV Konferansı'nda konuşan Filantropi Uzmanı John Harvey, "Küresel bağışçılık çağındayız. Dernek ve vakıfların bu yeniçağa uygun hareket etmesi şart" dedi.
Türkiye Üçüncü Vakfı (TÜSEV) tarafından düzenlenen "Sivil Toplumda Yeni Yaklaşımlar Konferansı"nın ikinci gününde Türkiye'de ve dünyada bağışçılığa dair gelecek öngörüleri ile sosyal girişimcilik örnekleri gündeme geldi. Filantropi Uzmanı John Harvey, artık küresel bağışçılık çağına gelindiğini ve bu alandaki yasal yapının düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Konferansta Türkiye'de ve dünyada bağışçılığa dair öngörüler üç ana tema altında toplandı: Bağışçılığa gençlerin katılımı, vakıfların kurumsallaşması ve bağışçılık alanının demokratikleşmesi, toplumla etkileşiminin artması.
Gençlerin katılımı önemli
Türkiye'de ve dünyada gençlerin bağışçılık alanında çok aktif çalıştığına değinilen konferansta, gerek GençBank gibi projeler yoluyla gerek internet aracılığıyla kitlesel destek sistemleriyle gençlerin yoğun biçimde bağış yaptığı kaydedildi. Kendi çabalarıyla oluşturdukları örgütlenmeler yoluyla kaynak geliştirme modellerinin de gençlerin aktif olduğu alanlar arasında olduğu dile getirildi. Özellikle hibe veren vakıfların ve diğer sivil toplum kuruluşlarının gençlerin ilgi alanları, bağış yaparken hangi yöntemleri tercih ettiği vurgulanırken, bu kuruluşların gençlerle çalışabilmek için kendilerini adapte ederek, onları desteklemeye başlamalarının önemine dikkat çekildi.
Vakıfların kurumsallaşması
Vehbi Koç Genel Müdürü Erdal Yıldırım, vakıfların kendi özeleştirilerini yapmasının gerekliliğinin altını çizerek, "Tüm kuruluşlar şeffaflıklarını arttırmalı, hesap verebilir olmalı" dedi.
Filantropi Uzmanı John Harvey, Amerika'da vakıfların çoğunluğunun hibe veren vakıflardan oluştuğunu, Türkiye'de ise bu durumun tam tersi olduğunu ve vakıfların yüzde 1'lik diliminin hibe verdiğini, daha çok hizmet temelli çalışmalar yürüttüklerini belirtti. "Küresel bağışçılık çağındayız. Dernek ve vakıfların bu yeniçağa uygun hareket etmesi şart" diyen Harvey, vakıfların saha çalışmaları yürütmeyi diğer sivil toplum örgütlerine bırakmaları gerektiğinin altını çizdi.
Anne Çocuk Eğitim Vakfı'ndan (AÇEV) Ayla Göksel de aile vakıflarının bağışçılık alanındaki çalışmalarının temelinde daha duygusal bir bağ olduğuna ve vakıfların fazla profesyonelleşip bu bağı kaybetmemesi gerektiğine değindi. Göksel, Türkiye'de aslında hayırseverlik temelli bağışçılığın çok yaygın olduğunu ancak bireylerin kurumlar yoluyla daha stratejik bağışlar vermesinin artması gerektiğini belirtti.
Demokratikleşme ve toplum katılımı
Grantcraft'dan Rosien Herweijer, eşitliğin yüksek olduğu toplumlarda bağışçılığın daha fazla olduğunu belirtti. Ayla Göksel, "Vakıflar toplumun ihtiyaçlarına ne kadar cevap verebiliyor ve toplumla ne kadar etkileşimde oldukları konusunda özeleştiri yapmalı" dedi. John Harvey de vakıfların hayırseverlik yaklaşımından uzaklaşıp toplumsal değişim yaklaşımına doğru dönüşmesi gerektiğini belirtti ve sosyal değişimi görmek için daha sabırlı olunması gerektiğini söyledi.
TÜSEV Hakkında
TÜSEV 1993 yılında aralarında Türkiye'nin önde gelen vakıf ve derneklerinin bulunduğu 23 sivil toplum kuruluşu tarafından üçüncü sektörün yasal, mali ve işlevsel altyapısını geliştirmek amacıyla kurulmuştur. Bugün vakfın 100'ü aşkın mütevellisi, TÜSEV çatısı altında işbirliği yapmaktadır.
Türkiye'de sivil toplum son yirmi yıl içinde hızlı bir değişim ve gelişim sürecine girmiştir. Sivil toplum kuruluşları ülkenin demokratikleşme ve kalkınmasında önemli aktörler olarak ortaya çıkmakta, her geçen gün gerek nitelik gerekse sayıca artmaktadır. Bu gelişim ve büyüme süreci beraberinde, özellikle mali kaynaklar ve destekleyici ortam temellerinde, daha fazla destek ihtiyacını getirmektedir.
Bu doğrultuda TÜSEV çalışma alanları:
· STK'lar için daha destekleyici bir yasal ve mali ortam yaratılması,
· STK'lara stratejik ve etkin kaynak aktarımının sağlanması,
· Kamu, özel sektör ve üçüncü sektör arası işbirliğinin teşvik edilmesi,
· Uluslararası topluluğun ülkemiz üçüncü sektörünü tanıması ve işbirlikleri kurması,
· Sivil toplumla ilgili araştırma projelerinin hazırlanması, bu araştırmaların sivil toplum paydaşlarının gelecek faaliyet ve programlarında yol gösterici şekilde kullanılması olarak özetlenebilir.