Kuzey Makedonya'da AB-Türkiye İlişkileri Paneli Düzenlendi
Uluslararası Balkan Üniversitesi'nde düzenlenen panelde, Kuzey Makedonya'nın AB katılım süreci ve Türkiye ile ilişkileri ele alındı. Bakan Murtezani ve Büyükelçi Ulusoy önemli değerlendirmelerde bulundu.
Kuzey Makedonya'nın başkenti Üsküp'te faaliyet gösteren Uluslararası Balkan Üniversitesince (IBU) "Ortak Bir Geleceğe Bakış: Kuzey Makedonya'nın Katılım Süreci ve AB- Türkiye İlişkileri" paneli düzenlendi.
IBU'nun kampüsünde düzenlenen panele Kuzey Makedonya Avrupa İşleri Bakanı Orhan Murtezani, Türkiye'nin Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy, ülkede akredite olmuş büyükelçiler, ülkedeki Türk kurum ve kuruluşların temsilcileri ile akademisyen ve öğrenciler katıldı.
Bakan Murtezani, burada yaptığı konuşmada, ülkesinin katılım sürecine bağlılığının, kapsayıcı ve müreffeh, ortak hedefler ve karşılıklı saygıyla birleşmiş bir gelecek vizyonuna dayandığını söyledi.
Bugün Kuzey Makedonya'nın tüm bölgede istikrar ve uyumu sağlama yolundaki ortak çabaya tam anlamıyla bağlı bir ortak olarak öne çıktığını vurgulayan Murtezani, "Şu anda birinci küme için hukukun üstünlüğü ve temel ilkeler konusunda açılış kriterlerini ele almanın kritik bir aşamasına girmiş bulunmaktayız. Ayrıca yargı reformları, azınlık hakları ve kamu yönetimi reformlarını ele alan yol haritalarını da öne çıkardı." diye konuştu.
Türkiye ile paylaştıkları ortaklığı takdir etmekten onur duyduğunu kaydeden Murtezani, " Türkiye'nin katılım süreci önemli zorluklarla karşı karşıya kalsa da Kuzey Makedonya'nın hedeflerine verdiği destek, Batı Balkanlar'da istikrar ve ilerleme yolunda ortak çabalarımızda bölgesel işbirliğinin önemini vurgulamaktadır." ifadelerini kullandı.
" Türkiye, Balkanlar'ın ayrılmaz bir parçasıdır"
Büyükelçi Ulusoy da Ukrayna'daki savaştan bu yana AB'nin, genişleme politikasında tarihi adımlar attığına işaret etti.
On genişleme ülkesinin eşit derecede muamele görmesi gerektiğini vurgulayan Ulusoy, "Ancak AB'nin Batı Balkanlar gibi genişleme politikasındaki yapay bölünmeler ve bu amaca yönelik farklı yaklaşımlar da yararlı değildir. Kendisi de bir Balkan ülkesi olan Türkiye, bölgeye müdahale eden bir rakip veya dış güç değildir. Türkiye, Balkanlar'ın ayrılmaz bir parçasıdır ve gelecekteki bir üye olarak AB'ye yeni bir güç kazandırmak istemektedir." diye konuştu.
Balkanlar'da barış ve istikrarı teşvik etmeyi amaçlayan tüm girişimleri desteklediklerini ifade eden Ulusoy, "Bu bağlamda, Türkiye ile Balkanlar'ın geri kalanı arasında yapay bir ayrım yapılması nedeniyle dahil edilmememize rağmen Berlin Süreci'ne değer veriyoruz." dedi.
Türkiye'nin Balkan ülkelerinin her biriyle güçlü ilişkilere ve örnek bir konuma sahip olduğunu belirten Ulusoy, bu özel konumu sayesinde Türkiye'nin Balkanlar'da etnik ve dini kökene bakılmaksızın tüm taraflarla yapıcı bir şekilde konuşabildiğine işaret etti.
AB Konseyi Dönem Başkanlığını yürüten ülke konumundaki Macaristan'ın Üsküp Büyükelçisi Andras Klein da konuşmasında genel olarak ülkesinin AB genişleme sürecine ilişkin bakış açısını ve Macaristan'ın dönem başkanlığına ilişkin bilgilendirmelerde bulundu.
Şubat 2022'de Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlamasının ardından birçok Avrupalı siyasetçinin artık AB'nin jeopolitik açıdan düşünmesinin zamanı geldiğini ifade ettiğini aktaran Klein, "O dönem, bir diplomat olarak oldukça iyimser olduğumu hatırlıyorum. Şimdi Kasım 2024'teyiz ve kendimize son yıllarda genişleme alanında önemli neler yaşandığını sorarsak tek bir dürüst cevabı var o da 'çok fazla olmadığıdır'." değerlendirmesini yaptı.
Bunun nedeninin zor ve karmaşık olduğunu söyleyen Klein, AB'deki siyasi karar verme eksikliği, yasa dışı göç gibi nedenlerin nedenler arasında söylenebileceğini aktardı.
Panel iki oturumla devam etti
IBU Rektörü Prof. Dr. Lütfi Sunar ise böyle önemli bir etkinlikte buluşmanın önemine işaret ederek "Hem Kuzey Makedonya hem de Türkiye için Avrupa Birliği uzun zamandır bir vaat, ilerleme ve paylaşılan idealleri sembolize ediyor. Kuzey Makedonya için AB üyeliği, barışçıl ve müreffeh bir Avrupa'ya aktif olarak katkıda bulunma özlemlerinin gerçekleşmesi anlamına geliyor. Köklü tarihi, dinamik toplumu ve stratejik önemiyle Türkiye için ise AB, kıtayla uzun süredir devam eden bağlarını derinleştirmek ve çalkantılı bir jeopolitik manzara içinde istikrar sağlayıcı bir güç olarak rolünü güçlendirmek için bir fırsat sunuyor." ifadelerini kullandı.
Panel açılış konuşmalarının ardından "Balkanlar'da Avrupa entegrasyonunun canlanması ve Türkiye'nin istikrar sağlayıcı bir faktör olarak rolü" ve "AB'nin Türkiye-Kuzey Makedonya ilişkilerine etkisi" oturumlarıyla farklı akademisyenlerin katılımıyla devam etti.