Lavrov'dan Ukrayna Meselesine İlişkin Açıklamalar
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna'ya yönelik Batılı ülkelerin uzun menzilli füze kullanma yetkisi verme planlarının tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Lavrov, İstanbul Anlaşmaları'nın da savaşın çözümünde önemli bir temel oluşturabileceğini ifade etti.
(ANKARA) - Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batılı ülkelerin Ukrayna'ya Rusya topraklarında uzun menzilli füze kullanma yetkisi verme tartışmalarına ilişkin "Bu şekilde ateşle oynamak, tehlikeli sonuçlara yol açabilir" dedi. Lavrov, 2022 yılında Türkiye'nin girişimiyle İstanbul'da Rus ve Ukrayna heyetleri tarafından parafe edilen İstanbul Anlaşmaları'nın çözüm için bir temel oluşturabileceğini ifade etti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD merkezli Newsweek dergisine verdiği röportajda, Ukrayna savaşında gelinen noktaya ve ateşkes çabalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Lavrov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Haziran ayında duyurduğu barış şartlarını hatırlatarak Ukrayna'nın bu plana Rusya topraklarını hedef aldığı Kursk operasyonu ile karşılık verdiğini söyledi.
Putin, 14 Haziran'a Ukrayna'daki savaşın sona etmesi için bir dizi ön koşul sıralamıştı. Bu koşullar, Donetsk, Lugansk, Zaporijya ve Kerson bölgelerinden Ukrayna güçlerinin tamamen çekilmesi, Rusya Anayasası'na uygun bir şekilde bu bölgelere özerklik tanınması ve Ukrayna'ya tarafsız, bloksuz, nükleer olmayan bir statü kazandırılmasını içeriyordu.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'in Rusya topraklarında Batı menşeili uzun menzilli füzeler kullanma talebine ilişkin Lavrov, "(Batılı ülkeler), Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'ne Batı menşeli uzun menzilli füzeleri kullanma yetkisi verme konusunda tartışıyorlar. Bu şekilde ateşle oynamak tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Başkan Putin'in belirttiği gibi Batı'nın oluşturduğu tehditlere mukabil kararlar alacağız" dedi.
"İstanbul anlaşmaları çözümün temelini oluşturabilir"
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, "Rusya'nın Ukrayna Savaşı'nda bir ateşkes değil, sorunun çözümünü" aradığını söyledi. Lavrov, 2022 yılında Türkiye'nin girişimiyle İstanbul'da Rus ve Ukrayna heyetleri tarafından parafe edilen İstanbul Anlaşmaları'nın çözüm için bir temel oluşturabileceğini ifade etti. Lavrov, "Bu anlaşmalar, Kiev'in NATO'ya katılmama taahhüdünü içeriyor ve o dönemdeki gerçeklikleri tanırken Ukrayna için güvenlik garantileri sağlıyor. Ancak iki yılı aşkın bir süreçte şartların hukuki açıdan da dahil olmak üzere, önemli ölçüde değiştiğini belirtmeye gerek yok" şeklinde konuştu.
Donetsk ve Luhansk bölgelerine özel bir statü tanıyan ve Batılı ülkelerin garantörlüğünde 2014 ve 2015 yıllarında imzalanan Minsk anlaşmalarına değinen Lavrov, anlaşmanın uygulanmamasından Batılı ülkeleri sorumlu tuttu. Lavrov şu ifadeleri kullandı:
"Söylemek istediğim, bu krizi söndürmeye 10 yıldan fazla bir süredir çalışıyoruz, ancak her seferinde herkesin menfaatine uyan anlaşmaları kağıda döktüğümüzde, Kiev ve Kiev'in patronları geri adım atıyor. Şubat 2014'te varılan anlaşmanın başına gelen tam olarak buydu; ABD desteğiyle darbe gerçekleştiren muhalefet tarafından çiğnendi. Bir yıl sonra, BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan Minsk Anlaşmaları imzalandı; bunlar da 7 yıl boyunca sabotaja uğradı ve anlaşmayı imzalayan Ukrayna, Almanya ve Fransa liderleri daha sonra bunu yerine getirmeyi hiç düşünmediklerini övünerek açıkladı. Mart 2022'nin sonunda İstanbul'da parafe edilen belge, Zelenski'nin Batılı denetçileri, özellikle de o dönemin İngiltere Başbakanı'nın (Boris Johnson) ısrarı üzerine asla imzalanmadı."
Ukrayna Devlet Başkanı'nın "zafer planı" gelecek hafta Almanya'da görüşülecek
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenskiy, ülkesinin Rusya ile savaşı sona erdirmek için ağustos ayında hazırladığını duyurduğu "zafer planını" gelecek hafta Batılı müttefiklerine sunacağını söyledi.
Zelenskiy, planın, ABD Başkanı Joe Biden liderliğindeki müttefiklerin, 12 Ekim'de Almanya'daki Ramstein hava üssünde gerçekleştireceği toplantıda ele alınacağını belirtti.
Zelenskiy ağustos ayında da "zafer planı" olarak isimlendirdiği önerinin eylül ayında gerçekleşen BM Genel Kurulu'nda ABD'li yetkililere sunulacağını söylemişti.
