Libya'da yaklaşık 2 yıl alıkonulduktan sonra Türkiye'ye getirilen Türkler, AA'ya konuştu (2)
Libya'da yaklaşık 2 yıl alıkonulduktan sonra kurtarılan Türk vatandaşları, esaret altındayken fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmalarına rağmen kurtarılacakları günün inancıyla hayata tutunduklarını söyledi.
Libya'da yaklaşık 2 yıl alıkonulduktan sonra kurtarılan Türk vatandaşları, esaret altındayken fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmalarına rağmen kurtarılacakları günün inancıyla hayata tutunduklarını söyledi.
Libya'da yaşayan ve asılsız iddialarla alıkonulan 7 Türk vatandaşı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Katar İstihbarat Teşkilatının iş birliğinde yürütülen operasyonla kurtarıldı.
Esaret altında birçok işkenceye maruz kalan Türk vatandaşları, bu süreçte yaşadıklarını ve ülkelerine kavuşmanın mutluluğunu AA muhabirine anlattı.
Yaklaşık 13 yıldan bu yana Libya'da yaşayan 45 yaşındaki Ahmet Selvi, makine mühendisi olduğunu ve Libya'da firması bulunduğunu söyledi.
Selvi, Kasım 2019'da Libyalı olan eşinin ailesini ziyarete gittikleri sırada arabalarının, ülkenin doğusundaki gayrimeşru güçlerin lideri Halife Hafter güçlerine ait kontrol noktasında durdurulduğunu dile getirerek, "Sadece Türk olduğumuz için bizi arabadan indirdiler. Ondan sonra da hapishaneye götürdüler, 2 yıl boyunca ailem de dahil hiç kimseyle görüşemedim." dedi.
Alıkonulduklarında silahlı güçlerin, kendilerine gerekli kontroller yapıldıktan sonra serbest bırakılacaklarını söylediklerini aktaran Selvi, "Daha sonra ellerimi arkadan kelepçelediler, başıma bir şey geçirdiler, üzerimdeki kıyafetlerimi çıkardılar. Ondan sonra bayağı zulmettiler. Ertesi gün Bingazi'deki kendi hapishanelerine gönderdiler."
Bingazi'de şiddete maruz kaldıklarını ve bu süreçte dışarıyla tüm bağlantılarının kesildiği anlatan Selvi, şöyle devam etti:
"Bir seferinde beni kaldığım yerden çıkardılar. 4 asker, birinin elinde beyzbol sopası, birinin elinde kablo, birinin elinde su borusu vardı. Orada öldüresiye dövdüler. Vücudum dizlerimden sırtıma kadar simsiyah olmuştu. Bir buçuk ay boyunca hiç oturamadım, o kadar sıkıntılı bir durumdu."
Selvi, bir dönem Libyalı esirlerin olduğu bir yerde tutulduğunu ifade ederek, "Bunlar ne zaman zarar görse geliyorlardı, bize her türlü psikolojik baskıyı, her türlü zulmü yapıyorlardı. Her kapı açıldığında acaba bizi dövecekler mi dövmeyecekler mi stresini yaşıyorduk. Her gün öldük ama umudumuzu hiçbir zaman yitirmedik, bizi kurtaracaklarını biliyorduk." dedi.
Tutuldukları hapishanede hiçbir haklarının olmadığını, bulundukları yerde hiçbir şey bulunmadığını anlatan Selvi, "Tutulduğumuz yer, normal bir hapishane değildi, askeri bir hapishaneydi. Sadece belli vakitte ufak bir açıklıktan yemek veriyorlardı. Kapı açılmıyor, güneşi bile görmüyorsunuz. 3-4 ay doğru dürüst güneşe çıkmadık." ifadesini kullandı.
"Üç gündür kurtuluşun sevinciyle hiç uyku uyumadık"
Ahmet Selvi, "Daha önce 6 gemici alınmıştı daha sonra Sayın Erdoğan açıklama yapmıştı ve bırakılmışlardı. Bizi de bırakacaklarını düşünüyorduk. Devletimiz büyüktür, bizi kurtaracaklarını düşünerek hiçbir zaman ümidimizi kaybetmedik." diye konuştu.
Yaşadıkları zorluklardan sonra özgür olmanın mutluluğunu yaşadığını söyleyen Selvi, "Hakikaten çok zorluklar yaşadık, bu zorluklardan sonra şu an çok mutluyuz. Eşimle görüştüm, ailemle annemle babamla kardeşlerimle görüştüm. İnanın üç gündür kurtuluşun sevinciyle hiç uyku uyumadık." şeklinde konuştu.
"Özgür olmak anlatılamaz bir duygu"
Yaklaşık 10 yıldır Libya'da bulunan 43 yaşındaki baklava ustası İlker Sağlık da çalıştıkları iş yerine yapılan baskınla gözaltına alındıklarını belirterek, "Alınmamızın nedenini sorduk, sadece 'Türk olmanız' dediler." ifadesini kullandı.
Sağlık, eşinin de Trablus'ta yaşadığını ve 3 yaşında bir kızı olduğunu söyleyerek, alıkonulmasından bir süre sonra ailesiyle görüşemez hale geldiğini anlattı.
Tekrar özgür olmanın anlatılmaz bir duygu olduğuna işaret eden Sağlık, şunları kaydetti:
"Kendi toprağımıza döndüğümüz, ailemize kavuştuğumuz için çok mutluyuz. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan Allah razı olsun. MİT Başkanı Hakan Fidan ve diğer devlet yetkilileri bayağı bir uğraştan sonra bizi sağ salim kurtardılar ve toprağımıza geri döndük."
"Kurtarılacağımızdan emindik"
Libya'ya ilk kez 2008'de gittiğini, o yıldan sonra da aralıklarla gidip geldiğini söyleyen 53 yaşındaki lokantacı Halil Gözel de 2020'de Hafter güçleri tarafından alıkonulduktan sonra hapishanede fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kaldıklarını, çok zor zamanlar geçirdiklerine değindi.
Gözel, Türkiye'nin kendilerini kurtaracağına hep inandıklarını belirterek, "Türk devletinin tüm dünyada bir vatandaşını dahi yalnız bırakmayacağını bilerek orada kurtarılacağımızdan emindik." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kurtarılmalarının ardından kendilerini aramasından duydukları memnuniyeti dile getiren Gözel, şöyle konuştu:
"Dünyada da Türkiye'de de bilinsin ki Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür. MİT Başkanı Hakan Fidan'ın yanımıza gelerek bize sarılması, bize moral vermesi, Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlerin hatırını sorması, ailelerimizle ilgili sağlık dilekleri ayrı bir duygu, her insana nasip olmaz. Her devlet adamı da bunu vatandaşına yapmaz." dedi.
Nurettin Çalık ve Doğan Kıssa da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere kurtarılmalarında emeği geçenlere teşekkür etti.