Haberler

Lice Davası Tahir Elçi'siz Görülmeye Başlandı

Abone Ol

Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olaylarla ilgili açılan davanın 5'inci duruşması İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olaylarla ilgili açılan davanın 5'inci duruşması İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya katılan avukatlar, Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde geçen ay öldürülen davanın mağdur ve müşteki avukatı Tahir Elçi'nin fotoğrafını, önceki duruşmalarda oturduğu masasına koydu. Mahkeme Başkanı da Tahir Elçi'nin öldürülmesiyle ilgili başsağlığı dilerken, mağdur avukatları söz alıp Elçi'nin önceki duruşmalarda yaptığı konuşmaları okudu.

Kamuoyunda 'Lice Davası' olarak bilinen ve güvenlik gerekçesiyle İzmir'de görülen, Lice İlçesi'nde 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olaylarla ilgili açılan davanın 5'inci duruşması İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Duruşmaya, TCK'nın 'Taammüden öldürme', 'Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik', 'Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 24 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan dönemin Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ve avukatı katılmadı. Davanın diğer sanığı üsteğmen Tünay Yanardağ'ın ise geçen Haziran ayında hayatını kaybettiği ortaya çıkmıştı.

Duruşmada, mağdur ve müşteki avukatları ile tanıklar hazır bulundu, ayrıca CHP Genel Başkanı Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da takip etti. Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde öldürülen, davanın mağdur ve müşteki avukatı Tahir Elçi'nin fotoğrafını, avukatlar, daha önce oturduğu masaya koydu. Önceki duruşmalara katılan Tahir Elçi'nin öldürülmesiyle ilgili Mahkeme Başkanı başsağlığı diledi. Duruşmada söz alan avukatlar Yunus Muratakan ile Suat Çetinkaya, Tahir Elçi'nin bir önceki duruşmada yaptığı konuşmayı okudu, Elçi'nin davaya verdiği önemden söz edip bu duruşmanın onun anısına yapılmasını, sorumluların ortaya çıkartılmasını ve sanığın duruşmaya katılmasını talep etti.

"SORUMUZU MAKETE Mİ YÖNELTELİM?"

Avukat Yunus Muratakan, "Artık sanıkla ilgili heyetiniz bir karar versin. Bu sanık buraya getirilecek mi? İnsanlar bin 500 kilometre yoldan geliyor. Onlar buraya sanıkla yüzleşebilme umuduyla geliyorlar. Yüzlerce sorumuz var, ne yapalım maket getirip makete mi sorular yöneltelim?" diye konuştu. Diyarbakır Barosu avukatlarından Feti Gümüş, 42 yıllık avukat olduğunu, avukatlığa başladığı günden bu yana siyasi davalara girdiğini belirtip, "Devlet mensupları tarafından işlenen suçların şimdiye kadar bir istisna hariç olayın gerçeğine uygun şekilde sonuçlandırıldığını görmedim. Bir tek Mustafa Muğlalı 33 Kürt'ü öldürdüğü için yargılanıp ceza aldı sonra da devlet yanlış yaptığının farkına varıp sokaklara onun isimlerini verdi. Bu davanın da sonucunu az çok tahmin ediyorum ama mümkünse usulü yerine getirelim. Burada kim olursa olsun devlet müdahale ederek davayı kendi istediği gibi sonuçlandıracak. Fakat biz o ana kadar bırakın görevimizi yerine getirelim. Davaya katılmayan sanık, 'Ben korkuyorum' diyor, eğer suç işlemediysen neden korkuyorsun? Onun için etrafına bir sürü koruma almışsın o yüzden bu insanların karşısına çıkamıyorsun. Ben Tahir Elçi adına ancak bunları söylemek istiyorum" diye konuştu.

TANIKLAR DİNLENDİ

Avukatların konuşmalarını tamamlamasının ardından tanıklar dinlenmeye başladı. O dönem Demir Çelik İlkokulu'nda öğretmen olan Mahmut Cantekin, yaşadıklarını anlattı. O dönem yaşadıklarının halen rüyalarında gördüğünü kaydeden Cantekin şunları söyledi:

EVLERİ YAKIYORLARDI

"Bizim okulun bahçesi yüksek olduğu için tabur komutanlığını çok rahat görürdük. Olay günü saat 08.00'te üç kızımla evden çıktım. Bir kızımı okula bıraktık. Büyük kızım liseye küçük kızım da misafir olarak benimle geldi. Okulun bahçesinde gezdik. Askerlerin hepsi birbirleriyle şakalaşıyordu hiçbir şey yoktu. Birinci dersten çıkarken, top atışları başladı. Top atışları her zaman yapılırdı, ama dağa doğru yapılırdı. Hademeye sorduğumda atışların aşağıya ilçeye doğru yapıldığını gördüm. Diğer öğretmen arkadaşları çağırdım. Atış yapılan yere baktığımda hiçbir şey göremedim diğer öğretmenler de göremedi. Bir öğrencimi evime göndermek istedim, dürbünümü getirsin diye. Okulun çıkışında bir asker öğrenciyi durdurup 'Oğlum biz bugün Lice'yi yakacağız git öğretmenine söyle' demiş. Öğrencim geldiğinde anlattıklarına inanamadım. İlk önce panzer ve komandolar ateş açtı, sonra taburdan ateş edildi. Çocukları ve öğretmenleri korunaklı bir yere aldık. Pencereden baktığımda askerlerin normal bir şekilde dolaştığını gördüm eğer bir çatışma vardıysa bu askerler nasıl böyle dolaşabiliyor. Pencereden baktığımı gören bir asker bana da ateş etti, son anda kendimi yere atıp canımı kurtardım. Çevredeki bazı binaların yandığını gördüm. Taburdan roket atıldı okula. Saatlerce mahsur kaldık. Acıkan öğrencilere kesme şeker verdim. Saat 16.00 sıralarında ateş kesildi. Bu sırada öğrencilerle liseye geçtik. Binanın 3'üncü katında yakılan ve talan edilen dükkanları gördük. Ertesi gün sabah saatlerine kadar okulda mahsur kaldık, artık ölümü göze alıp iki çocuğumu yanıma alıp saklanarak eve gittim. Rütbeleri sökülmüş subaylar ve askerler evleri yakarak sokakta ilerliyordu, benim evime de geldiler Mersinli ve öğretmen olduğumu söyleyince arama yaptılar daha sonra gittiler. Orada vahşet vardı, insanlar diri diri yakıldı. Öğrencilerimden Hüseyin ve onun kardeşi olaylarda öldürüldü, hala onu koruyamadığım için vicdan azabı çekiyorum."

Daha sonra duruşmaya ara verildi.

ARADA AÇIKLAMA YAPTILAR

Duruşmayı izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ile HDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, avukatlar ve duruşmaya katılanlar basın açıklaması yaptı. Grup adına konuşan Şiar Kaymaz, "Lice'den Cizre'ye değişen tek şey savaş teknolojisi olmuştur. Daha önce yapılan 4 duruşmaya 3 bin 200 kilometre yol kat ederek gelen aileler, bir türlü sanık Eşref Hatipoğlu'nu sanık sandalyesinde göremedi. Davadaki mağdurlardan bir kısmının avukatı olan Tahir Elçi'yi katledenler faili meçhul davalarda yargılanan askerlere terfi vererek bölgeye gönderilenlerdir. Faili meçhul davalarını hakikatleriyle yüzleşmeye dönüştürmeyen adalet salonlarıdır. Buradan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve tüm muhalefet parti liderlerine, Genelkurmay Başkanı'na ve Türkiye kamuoyuna sesleniyoruz. Tahir Elçi, ve platformumuz Lice Davası'nda 1'i general, 1'i uzman çavuş, 1'i öğretmen, 5'i çocuk 16 insanın katillerini arıyor" diye konuştu.

SANIKLAR KORUNUYOR

CHP'li Tanrıkulu, davanın olaydan 20 yıl sonra öldürülen Tahir Elçi ve Diyarbakır Barosu'na kayıtlı avukatların yoğun çabasıyla açıldığını dile getirip şunları söyledi:

"Mağdurlar, ölenlerin yakınları burada ama sanıklar yok. Bir çok insan haklarını ihlal eden, Tahir Elçi'nin de aralarında bulunduğu bir çok kişinin işkence talimatı veren Eşref Hatipoğlu burada yok. Yargılama sanıkları koruyacak şekilde yapılıyor. Hükümetin uyguladığı cezasızlık politikası burada da görülüyor."

HDP Genel Başkan Yardımcısı Beştaş Türkiye'de kardeşçe yaşamak istediklerini kaydedip, "Hep birlikte insan hakları mücadelesine devam edeceğiz. Tahir Elçi'nin gözü asla geride kalmasın. Hepimiz katliam mağdurları olarak buradayız. Bugün hala kadın ve çocuklar öldürülüyor ama bunu İzmir, Ankara ya da İstanbul'da yaşayanlar bilmiyor. Bizler orada bunları görüyoruz. Devlet kendi generalini öldürdü, 20 yıl sonra yargılamaya başlandı ama sanıklar mahkemeye gelmiyor" dedi.

Duruşmada tanıkların dinlemesine devam edilecek. - İzmir

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Bahtiyar Aydın Tahir Elçi İzmir Lice Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title