Madde Bağımlılığı Araştırma Komisyonu
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, uyuşturucu suçuyla mücadele ederken, suç ortamının yok edilmesi ve bataklığın kurutulmasının, cezaların caydırıcılığından daha önemli olduğunu vurgulayarak, "Uyuşturucu suçunun tüm unsurlarının yaşam bulacağı ortamı kurutmak, havasız ve susuz bırakmak gerekmektedir.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, uyuşturucu suçuyla mücadele ederken, suç ortamının yok edilmesi ve bataklığın kurutulmasının, cezaların caydırıcılığından daha önemli olduğunu vurgulayarak, "Uyuşturucu suçunun tüm unsurlarının yaşam bulacağı ortamı kurutmak, havasız ve susuz bırakmak gerekmektedir." dedi.
Uyuşturucu madde bağımlılığı, yeni bağımlılık türlerinin araştırılarak bağımlılığın nedenlerinin ve alınacak tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcan başkanlığında toplandı.
Komisyon çalışmaları hakkında bilgi veren Tezcan, öğleden sonra Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ'ın da sunumunu alarak dinleme çalışmalarını tamamlayacaklarını bildirdi.
Bakan Gül de sunumunda, dünyada uyuşturucu bağımlılığının terör kadar önemli bir sorun haline geldiğini söyledi.
"Uyuşturucu ile mücadele demek, sadece bu alanda faaliyet gösteren suç örgütleriyle mücadele demek olduğu kadar, aynı zamanda bağımlılıkla da mücadeledir." diyen Gül, bu bakımdan uyuşturucu ile mücadelenin, bütüncül bir anlam taşıdığına dikkati çekti.
Gül, bu suçla mücadelede cezaların caydırıcılığı kadar, bağımlılığın tedavisi ve rehabilitasyonunun da önemli olduğunu ifade ederek, "Suç teşkil eden bir fiilin önlenmesi için öncelikle bu suçu oluşturacak bir zemin varsa, bu zeminin yok edilmesi gerekir. Uyuşturucu suçlarıyla ilgili olarak da uyuşturucuya yönelim nedenlerinin net bir şekilde ortaya konulması yoluyla önleme kapsamında bataklık işlevi gören zemin yok edilebilir." şeklinde konuştu.
"Temel önleyici tedbir erişimin engellenmesi"
Ceza politikasında ve asayiş çalışmalarında temel önleyici tedbirin, suça ilişkin araç ve maddelerine erişimin engellenmesi olduğuna işaret eden Gül, uyuşturucu maddenin satışının önlenmesi kadar, bu maddelere erişimin engellenmesinin de önem taşıdığını belirtti.
Adalet Bakanı Gül, "Suça giden yolların kapatılması, suç ortamının yok edilmesi ve bataklığın kurutulması, cezaların caydırıcılığından daha önemlidir. Aslolan suçun oluşmadan önlenmesidir. Tabiri caizse, uyuşturucu suçunun tüm unsurlarının yaşam bulacağı ortamı kurutmak, havasız ve susuz bırakmak gerekmektedir." uyarısında bulundu.
Uluslararası terör örgütlerinin finansmanında uyuşturucu ticaretinin önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birçok ülke, bu tür terör finansman araçlarına göz yummaktadır. Terör örgütleriyle uyuşturucu ticareti yapan suç örgütleri yan yana yürümüşler, çoğu zaman özdeş olmuşlardır. Uluslararası terörle mücadelede gerektiği gibi, uyuşturucu suçları ile mücadelede de uluslararası alanda sıkı bir iş birliği zorunludur.
Ülkemizde de PKK'nın ana finans kaynaklarının en önemlisi kaçakçılık ve uyuşturucu ticareti olmuştur. Bugüne kadar, terör örgütleriyle yapılan mücadele aynı zamanda bir yönüyle de uyuşturucu suçlarıyla mücadele sayılabilir. Bu mücadeleden netice aldığımızı, PKK ve diğer terör örgütleriyle mücadelemizin bu alanda da olumlu sonuçlarını görüyoruz."
"Cezai müeyyideler çok ciddi oranda artırıldı"
Abdulhamit Gül, uyuşturucu suçlarında ilişkin cezai müeyyidelerin çok ciddi oranda artırıldığını söyleyerek, buna ilişkin bilgiler verdi.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunda para cezalarının alt sınırının yükseltildiğini, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçunda ise hapis cezasına ilave adli para cezası getirildiğini belirten Gül, "CMK'da yapılan değişiklikle, gizli tanığın dinlenilmesinin zorunlu olması halinde, kimliğinin saklı tutulması ve özel ortamda dinlenerek deşifre olmamasına yönelik bir usul düzenlemesi getirilmiştir." dedi.
Adalet Bakanı Gül, 2009-2017 yılları arasında cezaevlerinde uyuşturucu ile ilgili suçlardan bulunan hükümlü ve tutuklu sayıları hakkında da bilgi verdi.
2009 yılında uyuşturucu suçundan cezaevinde bulunan kişi sayısı 23 bin 82 iken, bu sayının 2017'de 48 bin 311 olduğunu aktaran Bakan Gül, bugün itibarıyla bu sayının 55 bin 266 olduğunu bildirdi. Gül, bunlardan sadece 520'sinin suça sürüklenen çocuklar olduğunun altını çizdi.
Adalet Bakanı Gül, son üç yılda cezaevlerindeki yaşanan artışın, suçun işlenme oranındaki artıştan kaynaklanmadığını, gerek cezaların artışı, gerekse de bu suçlara dönük infaz rejimindeki değişliklerden kaynaklandığını dile getirdi. Abdulhamit Gül, 2015'ten itibaren, yıl içinde açılan uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçlarının oranında önemli bir azalmanın net olarak görüldüğüne dikkati çekti.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığına bağlı 139 denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından sürdürülen bağımlılıkla mücadele çalışmalarını geliştirmeye yönelik çalışmaların devam ettiğini belirten Gül, cezaevlerinde bulunan sağlık ve psiko-sosyal yardım servislerinin, bağımlılık tedavi hizmetlerini aralıksız yürüttüğünü bildirdi.
"Bu suçtan arınmış olarak topluma kazandırılması"
Adalet Bakanı Gül, uyuşturucu suçundan cezaevlerine giren kişilerin, cezaevinden çıktıktan sonra bu suçtan arınmış olarak topluma kazandırılmasının birinci öncelikleri olduğunu vurguladı.
Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
"Cezaların caydırıcı olabilmesi için, suçun cezasının muhakkak çekileceği inancının toplumda yerleşik olması gerekmektedir. Bu bağlamda suçların özellikle de uyuşturucu ile ilgili suçların, cezasız kaldığı yönündeki kara propagandanın toplumumuza zararlar verdiği aşikar. Oysa tam tersine tıpkı cinsel saldırı suçlarında olduğu gibi, uyuşturucu ile ilgili suçlarda da geçmiş dönemlerden bugüne cezalar ciddi oranda artırılmış ve ağırlaştırılmıştır."