Mağara Içi Ilk Yapı Örnekleri" Bulundu
Kahramanmaraş'ta 11 yıldır devam eden Direkli Mağarası'ndaki kazılarda, mağara içi ilk yapı örneklerine ulaşıldı.
İSMAİL HAKKI DEMİR - Kahramanmaraş'ta 11 yıldır devam eden Direkli Mağarası'ndaki kazılarda, mağara içi ilk yapı örneklerine ulaşıldı.
Merkeze bağlı Döngel Mahallesi'ndeki Direkli Mağarası'nda, Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cevdet Merih Erek'in girişimiyle 2007'de başlayan kazılar, 11 yıldır devam ediyor.
Erek başkanlığında yürütülen çalışmalara, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin yanı sıra üniversite öğrencileri de katılıyor.
Yrd. Doç. Dr. Erek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Direkli Mağarası'nda yürütülen kazılarda, kent ve Anadolu arkeolojisine ilişkin önemli bilgiler elde ettiklerini söyledi.
Mağarada buldukları verilerin Anadolu'nun, insanlık tarihinin, en erken örneklerinin ortaya konması açısından kendisini mutlu ettiğini vurgulayan Erek, her yıl başka bulgularla karşılaşmanın, eski tabakalara doğru ilerlemenin, ellerine geçen her türlü arkeolojik verinin insanlık tarihine ışık tuttuğunu bilmenin kendisini onurlandırdığını ve gururlandırdığını kaydetti.
2016'da başladıkları 9. arkeolojik seviye kazılarıyla kendilerini çok mutlu eden buluntuların ortaya çıktığına dikkati çeken Erek, şöyle devam etti:
"Karbon 14 sonuçlarına göre, milattan önce 12 bin 500'den biraz daha eskiye gidebilen mağara içi ilk yapı örneklerini ele geçirdik. Bunlar yuvarlık planlı yapılar. Anadolu'da bugüne kadar neolitikleşmeyle ortaya çıkan yuvarlak planlı yapılardan daha eskiye götürüyor bizi. İşte epipaleolitik dediğimiz, başından beri bununla ilgili kanıtları aradığımız Direkli Mağarası'nda, geçen seneden itibaren iki yapı örneği, bu sene de üçüncü yapı örneğini mağaranın içerisinden çıkmaya başladığını görüyoruz."
"Yakın Doğu ve Anadolu'da bu tür bir örnek yok"
Erek, mağarada buldukları örneklerin o günün şartlarında çok iyi, bugünün şartlarında ise basit taş dizilerinden oluşturulmuş yapılar olarak değerlendirilebileceğini vurguladı.
Bulunan yuvarlak ya da buna yakın planlı yapıların farklı zeminlere sahip olduğuna dikkati çeken Erek, şunları kaydetti:
"Bu yapıların çok önemli başka bir özelliği, diğer alanlardan farklı olarak, tabanlarına beyaz kireç taşından yapılmış toz madde ve iri çakılların konmuş olması. Yani mekanı yapıyor ve bunun içini ekstra başka bir dolgu malzemesiyle kaplıyor. Epipaleolitik dönem için bunlar erken bir örnek. Bugüne kadar Yakın Doğu ve Anadolu'da bu tür bir örneğe rastlanılmamıştır. Yapılar bulunmuştur ama içinin böyle farklı bir malzemeyle kaplanmış olması çok farklı. O günün insanının o zamandaki yaşamını hele ki sezonluk yerleştiği bir mağarada bunları düşünerek sosyal bir yaşantı belirlemesi bu anlamda Anadolu insanının çok farklı bir boyuta ulaştığını gösteriyor."
Erek, mağaradaki mezar buluntuları ve içindeki insan iskeleti kalıntılarıyla birçok şeyi aydınlığa kavuşturabileceklerini belirterek, "Buluntuların antik DNA analizleri Orta Doğu Teknik Üniversitesinde başlatılacak. Bu konuda oradaki bilim adamlarıyla protokol imzaladık." dedi.
Direkli Mağarası
Prof. Dr. Kılıç Kökten tarafından 1959 yılında keşfedilmesinin ardından Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cevdet Merih Erek'in girişimiyle 2006'da yüzey araştırması, 2007'de de kazısına başlanan Direkli Mağarası'nda, Paleolitik çağa kadar dayanan çakmak taşından yapılmış çakılar, deliciler, kalemler, Pleistosen (buzul çağına) ait et ve ot oburlarla kemirgen hayvan grubuna ait diş ve iskelet kalıntılar bulunmuştu.
Erek'in başkanlığında yürütülen çalışmalar kapsamında, 6 yıl önce bulunan ana tanrıça figürü, dünyanın birçok ülkesinde uzmanlar tarafından ilgiyle karşılanmıştı.