Mansur Yavaş: "Çakarlı Arabalar, Üç-Beş Maaşlar, Lüks Villalar, Lüks Araçlar… Lüks Hayattan Vazgeçemiyorlar Artık"
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “Sıkışınca, anketler ortaya çıkınca yalanlar, iftiralar bunlarda bol. Halbuki iyi bir Müslüman iftira atmaz. Yalan söylemez. Nefret konuşması yapmaz. Allah’tan korkar ve yarın ben bunun nasıl hesabını vereceğim diye iftira atmaz. O koltukta kalmaları lazım. O koltuğu bırakmamaları lazım! Çakarlı arabalar, üç-beş maaşlar, lüks villalar, lüks araçlar… Lüks hayattan vazgeçemiyorlar artık” dedi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, "Sıkışınca, anketler ortaya çıkınca yalanlar, iftiralar bunlarda bol. Halbuki iyi bir Müslüman iftira atmaz. Yalan söylemez. Nefret konuşması yapmaz. Allah'tan korkar ve yarın ben bunun nasıl hesabını vereceğim diye iftira atmaz. O koltukta kalmaları lazım. O koltuğu bırakmamaları lazım! Çakarlı arabalar, üç-beş maaşlar, lüks villalar, lüks araçlar… Lüks hayattan vazgeçemiyorlar artık" dedi.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile Antalya'da miting düzenledi. Yavaş, şunları söyledi:
"Ankara'da olduğu gibi değişimden korkuyorlar. Çünkü değiştiği zaman bazı şeyler incelenecek. Yeni bir yönetim gelecek. 21 yıldır iyi yönetim olarak sunduklarının ne olduğu ortaya çıkacak. Tıpkı Ankara'daki gibi bunların ortaya çıkmasının istemiyorlar. İstememekte de haklılar. Her gün televizyonlara düşen videolara baktığınız zaman maalesef ülkem ne hale gelmiş, vah ülkem diyoruz. Bakın, Ankara 23 buçuk yıl Jeliboncu bir kafaya emanet edildi. 23 buçuk yıl seçim kazanırken hep karşı tarafı kutuplaştırarak 'Bunlar solcu, gelirse şöyle yapar. Bunlar şucu, gelirse böyle yapar' diye asıl gayelerini gizlediler. İnsanları kutuplaştırdılar. O hale geldi ki ben aday oluncaya kadar Ankara'da ve Türkiye'de yayıldı, 'Adam çalıyor ama çalışıyor' dedirttiler. Bunu normal bir şeymiş gibi Türkiye'ye yayıldı. Yüce dinimizin en önemli yasağı olan kul hakkını yemek normalmiş gibi kabul ettirdiler o muhafazakar kitleye.
"AYIN 15'İNDEN SONRA BÜTÜN BU GEMİLER, SİHA'LAR, İHA'LAR GÖREV ALANLARINA GİDECEK"
Seçim geldiği zaman hemen biraz milliyetçilik sosu, biraz muhafazakarlık sosuyla insanların gerçek gündemden kopmasını, gerçekleri görmesini saklamaya çalışıyorlar. Asıl gündemimiz nedir? Ayın 15'inden sonra iş yerinize gittiğiniz zaman gerçek gündem ekonomidir, kiracı-ev sahibi tartışmasıdır. Acaba taksitler nasıl ödenecek, çocuğun okul taksiti nasıl ödenecek, evin ihtiyacı nasıl giderilecek, kredi kartları nasıl ödenecek, durumda ne gibi değişiklik olacak? Hükümet devam ederse hiçbir değişiklik olmayacak. Millet İttifakı gelirse bir şeyler değişecek. Bunun konuşulmasını istemiyorlar. Bir yerde İHA, bir yerde SİHA, bir yerde gemi, bir yerde TOGG… Allah razı olsun yapanlardan. Başımızın üstünde yeri var. Nasıl 70'li yıllarda o tersane yapıldı da o tersaneyi yapanlar sayesinde Anadolu Gemisi yapıldıysa, nasıl 90'lkı yıllarda İHA'lar, SİHA'lar yapılmaya başlanıp şimdiki seviyeye geldiyse o zamanki siyasilerin hiçbirisi bunu siyasete alet etmedi. Çünkü onlar milletin malıydı. Milletin parasıyla, vergileriyle yapılmıştı. Kimsenin aklına gelmedi bunları siyasete alet etmek. Ayın 15'inden sonra bütün bu gemiler, SİHA'lar, İHA'lar görev alanlarına gidecek. Millet İttifakı iş başına gelecek ve onları geliştirecek. Çünkü bize lazım. Burnumuzun dibinde Rusya ve Amerika, PKK ve YPG'lilere silahlı eğitim verdiriyor. PKK, Kandil'de hala silah bırakmamış. Türkiye'mizin sınırını kim tehdit ederse; onların üzerine füzeleri yağdırmak üzere lazım onlar bize.
"ÇAKARLI ARABALAR, ÜÇ-BEŞ MAAŞLAR, LÜKS VİLLALAR, LÜKS ARAÇLAR…"
Sıkışınca, anketler ortaya çıkınca yalanlar, iftiralar bunlarda bol. Halbuki iyi bir Müslüman iftira atmaz. Yalan söylemez. Nefret konuşması yapmaz. Allah'tan korkar ve yarın ben bunun nasıl hesabını vereceğim diye iftira atmaz. O koltukta kalmaları lazım. O koltuğu bırakmamaları lazım! Çakarlı arabalar, üç-beş maaşlar, lüks villalar, lüks araçlar… Lüks hayattan vazgeçemiyorlar artık. Bir lokma, bir hırka diye geldiler. 'Devletin mumu ile kendi mumumuzu ayıracağız' dediler. Dün Çevre Bakanı diyor ki; 'Kamu araçlarını kullanıyoruz. Ne var bunda' Hakkımızı helal etmiyoruz.
"SÖKTÜKLERİ T.C. TABELALARINI DUVARA ÇAKTIK"
Çözüm sürecinde PKK istedi diye Türk bayrağından Türk kimliğinden T.C.'den rahatsız olmasınlar diye söktükleri T.C. tabelalarını duvara çaktık, ilk hafta yerine koyduk hepsini. Bu sefer baktılar ki yalanları yetmiyor, İstanbul seçimlerinde Ekrem Başkan'ın seçimini iptal ettiler. Bu sefer beka diyemediler. Çünkü diğer belediyelerin hiçbirinde ne kimsenin giyim tarzına karışıldı, ne hayat tarzına karışıldı, ne de işçi çıkarıldı… Ekrem Bey'in seçimine gelince taktik değiştirmeleri lazım. Başladılar; 'İstanbul düşerse Kudüs düşer, İstanbul düşerse Mekke düşer, İstanbul düşerse Büyük İsrail kurulur' diye yalan söylemeye… E Ekrem Başkan kazandı, hani ne oldu? Hepsi yerinde duruyor. Kudüs'le Mekke düşerse sizin yüzünüzden düşer. Baktılar o da tutmuyor, bu sefer yedek kuvvetleri getirdiler. Bunu çok iyi dinleyin çünkü şimdi bütün propagandayı buraya dayandırdılar. Baktılar kazanamıyorlar, 33 askerimizi Bingöl'de şehit etme emrini veren Osman Öcalan'ı Ak Parti'ye oy istemek üzere, Binali Yıldırım'a oy istemek üzere televizyona çıkardılar. Evet, o koltukta kalmak için nelere başvuruyorlar. O da yetmedi, İmralı'daki bebek katilinden mektup getirdiler. Neden? Ak Parti'ye oy verdirmek için, Binali Yıldırım'a oy verdirmek için bunu dahi yaptılar. Ben diyorum ki: siyasette artık her şeyi meşru görüyorlar. Neydi meşhur lafları? İktidar için papaz elbisesi bile giyeriz demediler mi? Dolayısıyla artık bu tür siyaset ortadan kalkacak. Vatandaşı korkutma siyaseti ortadan kalkacak. Bakın, Diyarbakır milletvekilleri ne söyledi? 'Öcalan'la sürekli görüşüyor devlet. Ne var bunda' dedi. Kandil'deki bir tane PKK'lı da dedi ki 'Ben anlamıyorum bizi niye siyasete alet ediyorlar? En fazla bizimle Tayyip Erdoğan, Ak Parti temas kurdu, üst düzey görevlileri onlar bize gönderdi. Şimdi niye şikayet ediyorlar' diye dert yanıyor. İki yüzlü siyaset, ben diyorum ki biz 65 milyonun oyuna talibiz ve 85 milyona huzur getirmek istiyoruz. Bu nedenle herkesin oyuna talebiz çünkü Anadolu coğrafyasıyla dertlerimiz müşterek, çözümlerimiz de müşterek. Şu seçmen, HDP'li seçmen, Kürt seçmen, MHP'li seçmen diye bir derdimiz yok. Tüm seçmenlerin oyuna talibiz. Talip olmak suç mu? Hepsine mutluluk getireceğiz, kardeşliği getireceğiz. Kimseyi ayırmayacağız. Nasıl Ankara'da İstanbul'da hiçbir Allah'ın kulu 'Belediye değişti, bunlar taraf tutuyor, insanları ayırıyor' diyemiyorsa; biz de kimseyi kutuplaştırmadan, 85 milyonu kucaklayacağız.
"CUMHUR İTTİFAKI'NA OY VERENLER DE MİLLET İTTİFAKI'NA OY VERENLER DE BU MİLLETİN TERTEMİZ YURTTAŞLARIDIR"
Biz diyoruz ki; Cumhur İttifakı'na oy verenler de Millet İttifakı'na oy verenler de bu milletin tertemiz yurttaşlarıdır, hepsinin başımızın üstünde yeri var. Şimdi vermeyebilir ama inşallah Millet İttifakı gelip çalışmaya başladıktan sonra oy vermediklerine pişman olacaklardır. Ama kınamıyoruz ve onlara kötü söz söylemiyoruz. Fakat bıktık artık gerçekten bıktık. Bu kadar insanı, şuradaki insanı terörist ilan ediyorsanız vah halinize. Hani 85 tane kalmıştı terörist? Ne oldu? Onlar mı bölecek? 40 yıldır bu millete kan kusturdular, silahla Kürtleri, Türkleri öldürdüler bölünmedi. 80 kişi olunca mı bölünecek? Kimse bölemez. Ne bebek katili hapisten çıkar, ne eli kanlı teröristlerin hiçbirisi hapisten çıkamaz. Ama siz aynı görüşe mensup, Hizbullah'ın uzantısını, onlar da Türk bayrağına karşı Türk kimliğine karşı; 'Yemin edecek misin' diye sorulduğunda 'Bir bakacağım' diyor. Yani Yüce Meclis'e girdiği halde yemin edip etmeyeceğine net bir şekilde cevap veremiyor. 'Sınırlar kalksın, Kürdistan kurulsun' talepleri var, ikisinin de amaçları aynı.
"İŞİNİZE GELİNCE MİLLİYETÇİ, İŞİNİZE GELİNCE MUHAFAZAKAR OLUNMAZ"
Peki HDP şu anda bizim rakibimiz, ayrı seçime giriyor. HÜDA-PAR ne? O da bizden değil diyorlar. Kimden? Artık yeter. Kendilerini bir şey sanıyorlar, bize işgalci diyorlar. Kendilerini milli, bizi gayri milli ilan ediyorlar. Geçin kardeşim, geçin. Hepsinden daha milliyiz. İşinize gelince milliyetçi, işinize gelince muhafazakar olunmaz. Samimiyetsizliklerine bir örnek verip gideceğim. Biraz önce Cumhurbaşkanı hala 'Camide bira içtiler' yalanına sarılmış maalesef. İmam diyor ki 'Böyle bir şey olmadı.' Yeter artık insanları kandırdığınız. En son dediler ki 'Seçim olacak, ertesi gün şampanyayla kutlayanları mı tercih edeceksiniz yoksa alnı secdeye değenleri mi?' İşleri güçleri istismar. Ben de diyorum ki; bu kardeşiniz Ankara'da seçildi, sabah gitti Hacı Bayram Camii'nde şükür namazını kıldı, 'Haydi Bismillah' dedi başladı; sana ne? Evet, sizden kurtulunca da istediği gibi kutlar. Kimi şükür namazı kılar. Sizi gönderelim siz gittiniz diye de şükür namazı kılacağız, söz. Karışma millete. İşleri güçleri içki, belden aşağı laflar. Madem sen çok samimisin, şampanyaya da çok karşısın; sizin Bakanınız devletin uçağında kocaman bir şampanyayı devirmiş, sızmış, gözler böyle oynuyor. Bir fotoğrafı var, tek kelime ettiniz mi? Etmediniz. Onlara her şey helal, haram da helal onlara. Ağızlarını açmazlar. Yolsuzluk iddiası var mı hakkında? Var. Tek kelime ettiniz mi? Etmediniz değil mi? İnsanların, gençlerin hayatına karışmayın. Aklınız varsa gençlerden akıl alın. Hepsi bizden güzel yetişti. İki yüzlü siyaseti kaldırıyoruz artık, mevsimlik milliyetçiliğe son. Bu kulaklar duydu 'Milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklar altına aldım' diyeni. Oy milliyetçiliğine ret. Oy için muhafazakarlığa da ret. Açlığa çözüm bulun, 21 yıldır bulamadınız. İnsanları kuru soğana muhtaç ettiniz. Kuru soğanı da alamaz hale geldiler. Bunu konuşalım başka şeyi boşverin. İşte bunu konuşturmamak için iftiralara sarılıyorlar. Millet İttifakı'nda adeta şampiyonlar ligi olarak kabul edilebilecek ekonomistler hazır 15 Mayıs'ı bekliyorlar. Yolsuzluklar engellenerek bu güzel ülke refaha kavuşacak. Her şey çok güzel olacak."