Mansur Yavaş: "Çakarlı Araçlarından, İmtiyazlarından Kopamıyorlar Ama Halktan Koptular"
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Nevşehir'de; “Millet İttifakı’nı 'şu şununla beraber’ diye teröristlikle suçluyorlar, bu yakışan bir dil mi? Bizler nasıl Ankara Büyükşehir’de seçildiğimiz zaman parti rozetini çıkarıp Türk bayrağı rozetini takıp herkese eşit davranıyorsak, kimseyi ayırmıyorsak, o zaman Cumhurbaşkanı’nın da böyle yapması gerekirdi. Süleyman Soylu da ‘dağda 80 tane kaldı’ diyor, hangisi doğru söylüyor bilmiyorum da bize terörist muamelesi yapmayın eğer yapacaksanız bu insanlardan vergi almayın. Vergi alırken vatandaş, oy kullanırken vatandaş değil, terörist. Bunlara göre seçime girmek serbest ama kazanmak yasak, hepsi bizim olsun istiyorlar. Çakarlı araçlarından, imtiyazlardan kopamıyorlar ama halktan koptular. O şatafatlı hayatı bırakmak istemiyorlar, ölünceye kadar oturmak istiyorlar, o koltukları kaybetmekten korkuyorlar” dedi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Nevşehir'de; " Millet İttifakı'nı 'şu şununla beraber' diye teröristlikle suçluyorlar, bu yakışan bir dil mi? Bizler nasıl Ankara Büyükşehir'de seçildiğimiz zaman parti rozetini çıkarıp Türk bayrağı rozetini takıp herkese eşit davranıyorsak, kimseyi ayırmıyorsak, o zaman Cumhurbaşkanı'nın da böyle yapması gerekirdi. Süleyman Soylu da 'dağda 80 tane kaldı' diyor, hangisi doğru söylüyor bilmiyorum da bize terörist muamelesi yapmayın eğer yapacaksanız bu insanlardan vergi almayın. Vergi alırken vatandaş, oy kullanırken vatandaş değil, terörist. Bunlara göre seçime girmek serbest ama kazanmak yasak, hepsi bizim olsun istiyorlar. Çakarlı araçlarından, imtiyazlardan kopamıyorlar ama halktan koptular. O şatafatlı hayatı bırakmak istemiyorlar, ölünceye kadar oturmak istiyorlar, o koltukları kaybetmekten korkuyorlar" dedi.
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş bugün Nevşehir'de vatandaşlarla bir araya geldi. Yavaş, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Altı siyasi parti farklı fikirlerde olmalarına rağmen 2 bin 400 maddelik mutabakat metni hazırlaması vesilesiyle bir araya geldi ve inşallah 14 Mayıs'tan sonra Türkiye için yapacağımız ne varsa onları kayıt altına aldılar. Mevcut iktidarın yaptığı tek bir şey var; karalamak, kötülemek, nefret dili, ayrıştırmak. Bakın gençler özellikle sizle anlaşalım. Artık 14 Mayıs'tan sonra bu nefret dilini, kötü dili, siyasete uzanan bu kötülükleri kaldıracağız ya, sizden başlayalım. Onların attıkları iftiralara gülüp geçelim, biz de onlara benzemeyelim. ve biz bu filmi 2019 senesinde gördük, bizi birileriyle eşleştiriyorlar başka malzemeleri kalmadı. Her seçim yaptıkları gibi aslında, sürekli ayrıştırmak sürekli kötülemek.
"ELDE ETTİĞİMİZ TASARRUFLA BİRLİKTE ESKİ DÖNEMİN BORÇLARINI SİLDİK"
Şimdi dediler ki, "ilk geldikleri ay personel maaşından 50 milyon lira eksik, daha ilk ay maaşı bile ödeyemez." İş başına geldik, ihaleleri açık yapmaya başladık, çok kırımlar olmaya başladı. 2015 yılında 80 liraya yaptıkları asfaltı biz 2019-2020 yılında 25 liraya yapmaya başladık çünkü açık ihale yaptık. Dolayısıyla elde ettiğimiz tasarruflarla birlikte eski dönemin o faizli borçlarına karşılık, ANKAPARK'a veya müteahhitlerine ödedikleri faizli paralar dahil tam 5 katrilyon olan eski dönemin borcunu sildik. Bu arada metro gelirlerimize el kondu, normalde benden önceki sözleşmelere göre dört yılda 100 milyon lira civarında kesinti olması gerekirken bizden 1,7 milyar lira para kestiler. 1,6 milyar parayı Ankara halkının cebinden alıp Ulaştırma Bakanlığı'na verdiler. Hani maç oynanırken kural değişmezdi? Peki ben size bir soru sorayım, biz kazanmasaydık bunu yapacaklar mıydı? Ben şunu bekledim, seçildiğimiz akşam Sayın Cumhurbaşkanı balkona çıkıp, 'ey Türkiye bugün bin 400 civarında belediyemizi seçtik, herkes kendi görüşlerine göre farklı partilerden belediye başkanlarını seçti. Bundan sonra seçim bitmiştir, hep beraber, devlet, hükümet ve belediyeler olarak bizleri seçen, bizlere oy veren 50 milyon civarındaki seçmene hizmet edeceğiz.' Böyle bir şey duymadık. Sayın Cumhurbaşkanı 1994 yılında belediye başkanı olduğunda onun da meclis üyesi yetersizdi ama kendisine meclis üyeleri İstanbul halkının menfaatleri doğrultusunda destek oldular. Biz ne olduk, 'topal ördek.' Maalesef bu muameleyi görmeye başladık.
"HEM ŞEFFAF HEM HESAP VERİLEBİLİR BİR ŞEKİLDE ÇALIŞIYORUZ"
Millet İttifakı'nın belediye başkanlarından İstanbul, otobüs kredisi bulmuş imzalanmıyor. Mersin'in, İzmir'in metro kredileri imzalanmıyor. Yani oy vermeyi cezalandırıyor, böyle bir mantık var. İki yıldır kredibilitesi en yüksek belediye Ankara Büyükşehir Belediyesi. Hani yönetilemezdi? Bunları anlatmamın sebebi, Nevşehir'e gelip kendi reklamımızı yapmak değil, zorumuza gidiyor. 25 yıldır Ankara'da bir başka yönetimi görmediler. Ankara'nın parasını har vurup harman savuranlar, bu belediyecilik diye yutturdular. Örneğin ANKAPARK'a tam 16 milyar lirayı, 'yapma' denmesine rağmen gömdüler. Sadece Ankara'ya girişte görürsünüz, kapılar var. Bu kapılara ödenen para bugünün parasıyla 350 milyon lira, 350 milyon liraya Ankara'nın altyapısı yapılmaz mıydı? 2013'ten beri bir otobüs bile almamışlar, nüfus artmış. 400 tane otobüs aldık. Metro çalışmalarına da aynı şekilde devam ediyoruz. 3 bin 500 tane ihalem bugün Youtube'ta yayınlanıyor yüzlerce yıl orada kalacak. Hangi ihale kime nasıl verilmiş, kaç paraya verilmiş görülecek. Dolayısıyla hem şeffaf hem hesap verebilir bir şekilde çalışıyoruz ayrıca tek başımıza karar vermiyoruz. Kent konseyimizin de 5 bine yakın katılımcısıyla, gençlerle, emeklilerle hepsine birlikte karar veriyoruz. Şimdi de öyle olacak.
"HÜDA-PAR HANGİ LİSTEDEN ADAY OLDU?"
Bir kişinin verdiği karar gidecek. Diyorlar ki altısı nasıl yönetecek, uzun süre altılı masa, altılı masa derken kendileri de altıyı tutturdular. Şimdi bugün biraz sonra anlatacağım ama gelirken internette gördüm, eski grup saşkanvekilleri, 'Hüda-par bizim ittifakımızda değil' demiş. Nerede, peki nerede? Hangi listelerden aday oldu? 'Sosyal yardımları kesecek, işçileri çıkaracak' dediler. Bir tek işçi çıkartmadım. Artık işçiler mitinglere, siyasi parti mitinglere, maçlara not alınarak götürülmüyor, sendikasını özgürce seçiyor, parasını alıyor alnının terini Ankara'daki için harcıyor. 'Sosyal yardımları kesecek dediler' şimdi de bu 'işçi çıkaracak' lafını Adıyaman'da duydum. Kamu personeli için 'bunlar gelirse hepinizi işten atar' diyorlarmış, yalanın biri bu. İkincisi, 'sosyal yardımları kesecek dediler', şimdi de Aile Bakanlığı'nın verdiği yardımların aynı şekilde kesileceğini söylüyorlar. Görmüşsünüzdür bugün Osmaniye adayı Sayın Bakan, AFAD'ın kolilerini almış seçim bölgesine götürüyor.
"KİMSE EĞİTİMDEN MAHRUM KALMAYACAK DEMİŞTİK, SÖZÜMÜZÜ TUTTUK"
Biz de seçime girdik diye bedavaya çalışıyoruz biliyorsunuz. Şimdi uzun yıllardır izledik, Ankara'da kamyonların arkasında 'Ankara Belediyesi yardım dağıtma aracı' diye yazar, koli koli, kapı kapı bunlar dağıtılırdı. İnsan onurunu incitiyorsun, bu uygulamaya derhal son verdik. Başkent Kart çıkarmak suretiyle o ailelerin kartlarına para yatırıyoruz. Eskiden sadece malum bir tüccardan alınırdı. 150 – 200 milyon liralık, 2015-2016'lara ait rakamlar dağıtılırdı, makarnaya, bulgura talim ettirildi. Çoğunu da vatandaş yemezdi çünkü bizim insanımız makarnasını, bulgurunu kendi yapardı. Dolayısıyla biz bu kartı verme suretiyle Ankara'da 5-6 bin bakkalın da para kazanmasını sağladık. O aileler, o kadınlar gidiyor, çocuğunun ihtiyacı neyse onu alıyor. Şu anda o destek alan ailelerin 60 bin evladı okullara ücretsiz gidiyor Ankara'da, yeter ki okusun gitsin gelsin diye. Yoklukta eşitlik olmasın, hissetmesin diye. 16 bin küçük çocuğun servis ücretini ödüyoruz. Şu kantin meselesi oldu. Bazı belediyelerimizi sokmadılar hatırlarsanız. Beslenme sepeti dağıtanları falan geri çevirdiler, biz şu anda 15 bin çocuğa da her ay 330 lira yatırıyoruz. Günlük 15 lirayı diğer akranları gibi mahsun olmadan kantinden alışveriş yaparak harcıyor. Sınav ücretlerini ödüyoruz demiştik. 100 bin tane öğrenciye bayramda harçlık gönderdik. Pandemi oldu, talimat alacaklar da onlar talimatı uygulayıncaya kadar online eğitime geçildi. Internet yok, çocuklar annesinin telefonunu alıyor, oradan EBA'ya bağlanıyor ama hemen interneti bitiyor. Annesi de kullanacak. 40 bin civarındaki çocuğa pandemi müddetince her ay 10'ar GB internet verdik eğitimden mahrum kalmasın diye. Kalabalıktan dolayı köylere gittiler, köylerde internet yok. Tam 918 köyün, 918'ine de internet bağlamak suretiyle o çocukların eğitimden mahrum kalmasının önüne geçtik. Ekonomik sıkıntılar arttı, parasal değerler arttı. 5 yıl önceye göre şu anda aldığı maaşı aynı şekilde harcayamıyor, baktık vatandaş altından kalkamayacak. Tam 200 bin aileye 3'er ay müddetle soğuk kış günlerinde doğal gaz yardımı yaptık, onları üşütmedik. Yine 200 bin aileyi 17 aydır, o çocuklar gıdasız kalmasın diye, çocuklar akranları gibi beslensin, okumada güçlük çekmesin diye 16 –17 aydır her ay Ankara'daki 200 bin ailenin kartlarına birer kilo et parası yatıyor, bunu başka hiçbir yerde harcayamıyor, sadece et alacak, o eve illaki et girecek. Söz vermiştik biz geldiğimiz zaman yardımları kesemeyeceğiz, tam tersine daha çok artıracağız, hiç kimse aç açıkta kalmayacak, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, eğitimden mahrum kalmayacak demiştik, sözümüzü tuttuk.
"BEKA ŞU AN TEHLİKEDE"
Sayın Genel Başkanımızın aile destek sigortası var, bizim yaptığımız bunun mini bir örneği. Yapamaz, edemez derlerken, Allah nasip ederse sizlerin de oylarıyla iş başına geldiğimiz zaman ilk ortaya çıkacak projelerden birisi, aile destek sigortası. Her evin bacası tütecek, hiç kimse üşümeyecek, yatağa aç girmeyecek, eğitiminden mahrum kalmayacak, bunun sözünü veriyoruz. Arkasından tutturdular, 'bizler seçim kaybedersek devletin bekası tehlikeye girer' diye. Aslında şu an beka gerçekten tehlikede, mülteciler nedeniyle tehlikede, işsizlik nedeniyle tehlikede, pahalılık nedeniyle tehlikede aynı zamanda kiraların yüksekliği, enflasyona baktığımız zaman asıl devletin bekası şimdi tehlikeye giriyor. İnsanlar istediğini alamıyor, fiyat pahalı diyene, 'soğan kafalı' diyorlar. Halktan koptular, gelsinler gerçekten insanlar istediğini alabiliyor mu, pazarları milletvekilleri beraber bir gezsinler. Biz seçildiğimizde beka gidermiş, seçildik beka gider dedikleri Mansur Yavaş onların söktükleri TC tabelasını duvara çaktı geriye. Rahatsız oluyorlardı Türkiye Cumhuriyeti'nden. Niye rahatsız oluyorlardı? Birileri o tabelaların asılmasını istemiyordu da ondan rahatsız oluyorlardı. Şimdi aynılarıyla bizi suçlamaya kalkıyorlar. Baktılar ki beka lafından bir şey olmuyor, bu adamlar işçi çıkartmıyor, yardımları kesmiyor. İstanbul'da seçimi iptal oldu. Yeni bir şeyler bulmaları lazım. İstanbul halkı Ekrem Bey'i seçerseniz, 'Mekke düşer, Kudüs düşer, büyük İsrail kurulur. İstanbullular Binali'yi mi seçeceksiniz Sisi'yi mi seçeceksiniz' demediler mi bunlar? Ne oldu İstanbul halkı, demokrasiyi katledenlere karşı büyük bir ceza verdi ve 800 bin farkla kazanıp onları cezalandırdı. Yine aynısını söylüyorlar, İstanbul'a bu lafları yetmedi, görüştükleri yedek kuvvetleri var, onlardan mektup getirtip televizyonlarda okuttular, terörist başının kardeşini hapishaneden getirip televizyona çıkarttılar. Komik bunlar, halkı saf zannediyorlar, yine aynısını yapıyorlar.
"KANDİL'İN TEPESİNE FÜZE YAĞACAK"
Şimdi irtibatta olduklarını, sanki Millet İttifakı'nı destekliyor gibi konuşup Millet İttifakı'nın altı siyasi partinin demokrasiyle yan yana gelmesini sabote etmek için de ellerinden geleni yapıyorlar. Kandil'den kim konuşursa konuşsun Kandil'in tepesine füze yağacak. İlla o silahı bırakacaklar. Artık insan öldüremeyecekler. Bu konuşulunca hemen şunu söylüyorlar, 'Suriye operasyonları ne olacak?' Ne olacak, Amerika ve Rusya orada YGP ve PKK'yı hala eğittiği takdirde, onlara devlet kuracağım diye uğraştığı müddetçe o operasyonlar asla durdurulamaz, bunu herkesin bilmesi lazım. PKK'nın görüşleri belli mi? Belli, federasyon istiyorlar, bayrakla sorunu var, Türklükle sorunu var, Cumhuriyetle sorunu var. Peki HÜDA PAR'ın görüşleri ne? Onlar da aynı, ne farkı var. Artık bu laflara tokuz, onları yutmuyoruz.
"ANADOLU GEMİSİ SANKİ SAVUNMA SANAYİİNİN GÜZEL BİR ÖRNEĞİ DEĞİ, SEÇİM OTOBÜSÜ"
70'li yıllarda ASELSAN, 80'li yıllarda HAVELSAN, TUSAŞ gibi güvenliğe yönelik tesislerimiz kurulmuş. Kim kurmuş? O zamanki hükümet kurmuş. Peki onlar hükümet bırakırken evlerine mi götürmüş? Kendinden sonra gelen hükümete devretmiş. Diyorlar ki 'İHA, SİHA, TOGG gidecek.' Nereye gidiyor? Partinin müzesine mi götürüyorsun? Onlar milletin parasıyla yapıldı, onlar milletin malıdır sizin malınız değildir. Millet İttifak'ı çok daha güzelini yapacak, tertemiz yetişmiş uzman gençlerin önünü açacak, kendilerini geliştirmelerini sağlayacak. Anadolu Gemisi aslında F-35'ler için yapılmaya başlanmış, F-35'leri Amerika vermeyince İHA'ların, SİHA'ların kullanılacağı şekle getirilmiş. İstanbul'da sergilediler, EGE'den dolandırıyorlar, imkan olsa buraya da getirecekler. Sanki savunma sanayinin güzel bir örneği değil, seçim otobüsü. Şimdiye kadar kimse devletin milli mallarını bu şekilde siyasete alet etmedi.
"VERGİ ALIRKEN VATANDAŞ, OY KULLANIRKEN TERÖRİST"
Geçen gün cami açılışında dediler ki, 'bunlar Diyanet'i kapatacaklarmış' oradaki temiz Müslümanları kandırmaya çalışıyorlar. Diyanet İşleri'ni Cumhuriyet Halk Partisi kurmuştur, Atatürk kurdurmuştur. Onu kaldırmaya kimsenin gücü yetmez. Biz sizin gibi düşünmek zorunda değiliz ki. Ama siz Millet İttifakı'nı 'o zaman şu şununla beraber' diye teröristlikle suçluyorlar, bu yakışan bir dil mi? Bizler nasıl Ankara Büyükşehir'de seçildiğimiz zaman parti rozetini çıkarıp Türk bayrağı rozetini takıp herkese eşit davranıyorsak, kimseyi ayırmıyorsak, o zaman Cumhurbaşkanı'nın da böyle yapması gerekirdi. Süleyman Soylu da 'dağda 80 tane kaldı' diyor, hangisi doğru söylüyor bilmiyorum da bize terörist muamelesi yapmayın eğer yapacaksanız bu insanlardan vergi almayın. Vergi alırken vatandaş, oy kullanırken vatandaş değil, terörist. Bunlara göre seçime girmek serbest ama kazanmak yasak, hepsi bizim olsun istiyorlar. Çakarlı araçlarından, imtiyazlardan kopamıyorlar ama halktan koptular. O şatafatlı hayatı bırakmak istemiyorlar, ölünceye kadar oturmak istiyorlar, o koltukları kaybetmekten korkuyorlar.
İşte size, çok şefkatli dil kullanan, şimdiye kadar rakibine hiçbir zaman iftira atmayan, kötülemeyen, Millet İttifakımızın 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu getirdik. Hep birlikte seçeceğiz inşallah. Gençler görev size düşüyor, birinci turda bitireceksiniz, ikinci tura kalmayacak."