Mansur Yavaş: "Gevezelerin Boş Laflarına İnanmayın, Ne Bebek Katili Serbest Kalır Bu Ülkede Ne de Teröristler Hapishaneden Çıkarılır"
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Uşak Millet Buluşması’nda; “Öyle bir reklam yapılıyor ki, TOGG, İHA, SİHA, Anadolu gemisi bunlar sanki devletin değil de devletin parasıyla yapılmamış da partinin müzesine koyacaklar. Merak etmesinler, milli güvenlik politikaları hiçbir zaman değişmez. Gevezelerin boş laflarına inanmayın, ne bebek katili serbest kalır bu ülkede ne de teröristler hapishaneden çıkarılır. Daha da iddialı konuşuyorum, onları çıkarırsanız siz çıkarırsınız. Görmedik mi” diye konuştu.
HABER: BERKAY VAROL- KAMERA: FATİH NAZIM EFE
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Uşak Millet Buluşması'nda; "Öyle bir reklam yapılıyor ki, TOGG, İHA, Siha, Anadolu gemisi bunlar sanki devletin değil de devletin parasıyla yapılmamış da partinin müzesine koyacaklar. Merak etmesinler, milli güvenlik politikaları hiçbir zaman değişmez. Gevezelerin boş laflarına inanmayın, ne bebek katili serbest kalır bu ülkede ne de teröristler hapishaneden çıkarılır. Daha da iddialı konuşuyorum, onları çıkarırsanız siz çıkarırsınız. Görmedik mi" diye konuştu.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş, bugün Ardahan ve Kars'ın ardından Uşak'a geldi. Yavaş, Uşak'ta düzenlenen Millet Buluşması'nda şunları söyledi:
"ARTIK ASIK SURATLILARDAN, İNSANI AZARLAYANLARDAN, KİBİRLİLERDEN BIKTIK"
"Artık asık suratlılardan, insanı azarlayanlardan, kibirlilerden bıktık. Ağzından bal damlayan, karşısındaki ile konuşurken rakibi de olsa rakibi ile konuşurken gülümseyen, nezaketini kaybetmeyen bir yönetime ihtiyacımız var. 31 Mart seçimlerinden önce de aynısı yaşadık. 31 Mart'tan önce de bizlere aynı şey söylendi, bunlar idare edemez ve bir sürü karalama… Şimdi de aynısını söylüyorlar ama nasıl idare edebileceğimizi en güzel örneği, 11 büyükşehir belediye başkanımız ve Millet İttifakı'nın diğer belediye başkanları…
Ben bir iki konuyu bahsetmek sureti ile inşallah 14 Mayıs'tan sonra Türkiye'nin nasıl bir iklime uyanacağını anlatmak istiyorum. Küçücük bir ilçenin belediye başkanı Ankara'yı nasıl yönetecek, kendileri annelerinden belediye başkanı olarak doğmuş ya… Sonuç itibarıyla iş başına geldik; gelir gelmez bütün ihaleleri şeffaf yaptık. Bugüne kadar yapılan 3500 ihalenin tümü internette duruyor, duracak. Arzu eden herkes istediği zaman inceleyecek, bizi denetleyecek. Bu yetmiyor, yaptığımız bütün harcamaları internetten yayınlıyoruz, Sayıştay raporlarını yayınlıyoruz. Bütçemizi hazırlarken, katılımcı bütçe yaparak 550 tane sivil toplum kuruluşu, resmi kuruluşlara sorarak biz diyoruz ki 'Biz sizin paranızı harcıyoruz. Acil ihtiyaçlar neyse bildirin, biz de ona göre harcayacağız' diyoruz. Daha sonra, yaptığımız projelerin yanında bu projeyi kaç para yaptığımızın hesabını veriyoruz. Bu yolla, büyük kırımlar elde ettik.
"1,6 MİLYAR LİRA ANKARA HALKININ CEBİNDEN ÇALINDI"
Dediler ki, 'ilk geldikleri ay, 50 milyon lira personellerin maaşından eksiklik var; nereden bulacaksınız', sanki kendileri para basacak? Sonucu söylüyorum ben size; bu şekilde çalışmak suretiyle eski döneme ait 5 milyar liralık faizli borçların ödedik. Giderayak müteahhitlere para vermek için, kendilerine finanse ettirmek için ödedikleri yüksek faizli paralar dahil, banka borçlarının tamamını ödedik. Bu yetmedi, bekledik. Sayın Cumhurbaşkanı, balkona çıkacak diyecek ki 'Bugün Türkiye tamamında 1400 kadar belediye seçimini yaptı. 7 belediye başkanları iş başına geldi. Biz bundan sonra yerel yönetim, iktidar ayırmadan hep birlikte çalışacağız ve ülkemize hep birlikte hizmet edeceğiz' demesini beklerdim. Ama öyle bir söz duymadık, tam tersine 'Bunlar topal ördek' sözleri ile karşılaştık ve engellemeler başladı. Halbuki Sayın Erdoğan, 1994 yılında belediye başkanı seçildiği zaman da belediye meclisinde azınlıktaydı. Hiç kimse kendisine o muameleyi yapmadı ve yapacağı projelerin önünü açtı. Yetmedi, 8 Nisan'da devraldık; 28 Nisan'da bir kararname, eski belediye başkanı yapamayıp devrettiği metroları Ulaştırma Bakanı yapmış, onun parasını bizden alacaklar. Bizden önceki sözleşmeye göre, bilet gelirinin belli bir yüzdesini alacaklar. Yani, dört yıl bu sözleşme devam etmeseydi, bizden 80-90 milyon lira, bilemedin 100 milyon lira para çıkmış olacaktı. Ama 28 Nisan'da bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, bundan sonra bütçenin yüzde 5'ini tahsis edeceğiz dediler, bugüne kadar ödediğimiz para bir katrilyon 700 trilyon eski dönemin parası ile. Yani, Mansur Yavaş'ın değil; Ankara halkının cebinden 1,6 milyar lirayı çalmış oldular. Kimi cezalandırdılar? 1,6 milyar lira Ankara halkının cebinden çalındı. Onlara yapacağımız hizmetlerin önü kesildi, Çevre Bakanlığı'ndan da alacağımız var, inşallah Sayın Cumhurbaşkanı'mızdan isteyeceğiz.
"ANKARA'DA BİRÇOK YERLERDE SUSUZ KÖYLER VAR, KANALİZASYONU OLMAYAN KÖYLER VAR. ŞİMDİYE KADAR 25 YILDA BİTMİŞ OLMASI GEREKMİYOR MUYDU?"
Dediler ki, 'Bunlar gelir gelmez yardımları kesecekler', bunları niye söylüyorum? Yardımları kesecekler derken Aile Bakanlığı'nın yaptığı yardımların kesileceğini yayıyorlar Anadolu'nun her tarafında. Biz işbaşına geldik, eski dönemi anlatayım kısaca. Ramazan kolisi gibi bir koli hazırlanır, bir ihale yapılır, nedense o ihaleyi hep aynı şahıs alır, 150-200 milyon lira… Bunlar kapı kapı dolaşılır, göstere göstere dağıtılır. Biz seçilmeden önce vaat etmiştik; bu, insanların onurunu incitiyor. Destek verdiğiniz insanları bu şekilde teşhir edemezsiniz diye. Gelir gelmez Başkent Kart yaptık, dünyanın her yerinde geçerli ve yakın zamanda 5-6 milyon Ankaralının tamamı onu kullanacak. Esnaf gibi, tüccardan mal alıp, parayı ona vermek yerine kartlara yüklüyoruz. O evin kadınları, bakkallardan ailesinin ihtiyacını alıyor. Kesecek dediler ya… Ankara'da şu anda 60 bin destek ailenin çocuğu otobüslerimizi ücretsiz kullanıyor, okula gidip gelirken para ödemiyor, 16 bin küçük çocuğun servis ücretini yine Ankara Büyükşehir Belediyesi ödüyor. Yetmedi, biz şu anda 15 bin öğrenci, toplam 60 bin olacak, her ay 330 lira yatırıyoruz ailesinin hesabına. O çocuk, diğer arkadaşları ile birlikte kantinden günlük 15 liralık alışveriş yapıyor ve diğer çocukların yanında mahsun kalmıyor. Bunun gibi daha çok. Çünkü, Ankara halkından alacağımızı, Ankara halkına harcayacağız demiştik. En son 100 bin tane küçük çocuğa da bayramda mahsun olmasınlar diye bayram harçlığı yatırdık. Biz bunları televizyonlardan birine konuştuğumuz zaman, gerçekten şaşırdı sunucu, 'Siz bu parayı nereden buluyorsunuz' diye. Söyleyeyim, açık ihaleler yapıp kırımı artıyoruz, israf etmiyoruz, tasarruf yapıyoruz. Ayrıca, çılgın projelere para harcayacağız diye Ankara halkının ve hatta sizin cebinizden çıktığını söyleyebilirim, çünkü Türkiye'nin bütçesinden gelen paradan da biz pay alıyoruz. 16 katrilyon, Ankapark gibi bir ucubeye, dinozorlara yatırıldı. Ankara'da birçok yerlerde susuz köyler var, kanalizasyonu olmayan köyler var. Şimdiye kadar 25 yılda bitmiş olması gerekmiyor muydu? Maalesef, öncelikleri gösterişli projeler.
"EN ÇILGIN PROJEMİZ, ANKARA HALKINI ZENGİN ETMEK"
Uşak'tan Ankara'ya gidiyorsunuz, bir kapıdan geçiyorsunuz. Beş yerde o kapıdan var, bugünün parasıyla harcanan para 370 milyon lira. Saatlere harcanan para en az 100 milyon lira. Yani, gerçekten halkın acil ihtiyaçları varken, çöp projelere Ankara halkının parasını harcamak doğru muydu? İşte, biz buralardan buluyoruz bu parayı. Ankara halkından aldığımızı, Ankara halkına veriyoruz. En çılgın projemiz, Ankara halkını zengin etmek.
"İNSANLAR, HÜKÜMETİN YANLIŞ POLİTİKALARI NEDENİYLE, HAYVANCILIĞI, ÇİFTÇİLİĞİ BIRAKMIŞ, ANKARA'YA GELMİŞ"
Ankara'da, aynı Uşak gibi bir tarım memleketi. Ama insanlar, hükümetin yanlış politikaları nedeniyle, hayvancılığı, çiftçiliği bırakmış, Ankara'ya gelmiş, bulabilirse asgari ücretli iş arıyor. İşte biz, bunun önüne geçmek için, çiftçi kayıt sistemine kayıtlı 35 bin tane çiftçiye tohum yardımı yaptık, arpa, buğday, nohut, biber yardımı yaptık. Bazen de satamadıklarını alıp, Başkent Market'e satıp Ankara halkının ucuz gıda almasını sağladık hem de yerine göre sosyal destek alan insanlara gönderdik. 600 milyon lira para harcadık, kırsal kalkınmada destek olarak. Geçen yıl itibarıyla ceplerine tam 4 buçuk milyar lira gelir girdi Ankara halkının. İşte bundan sonra gelecek olan Millet İttifakı da aynısını yapacak, tarımı destekleyecek. Her şeyi ile kendimize yeten bir ülkeyken, Ukrayna'dan buğday alıyoruz, yurt dışından buğday getiriyoruz. Elimizin altında tarla var, taban var, çiftçi var, hamur yapacak kimse yok. Dolayısıyla bu destekler ile sonuna kadar devam edecek.
"ARTIK YETER. KABUL EDİN YÖNETEMİYORSUNUZ. BU HALKA SÖYLEYECEK BİR ŞEYİNİZ KALMADI"
Daha anlatacağım şey çok, işbaşına geliyoruz. İşçileri çıkaracak dediler, işçiler falan çıkmadı. İşçiler, eskiden zorla Ankaraspor'un Osmanspor'un maçına götürülürdü, ailesi ile geleceklerdi diye yoklama alırlardı. Parti mitinglerine götürülürdü, ailen ile geleceksin diye bunlardan yoklama alırlardı. Artık, Ankara Belediyesi işçileri sendikasını da özgürce seçiyor, kimse onları zorla bir yere götürmüyor; sadece ve sadece Ankara halkı için çalışıyor ve karşılığında parasını alıyor. Yetmedi, şimdi yine aynılarını söylemeye başladılar. Oy vermeyen herkes terörist ya, o kadar çok terörist var ki. Sayın Soylu'ya göre 80 tane kaldı dağlarda. Fakat 2018'den beri, kendileri gibi düşünmeyen herkesi o kadar çok terörist ilan ettiler ki bıktık artık. Bu da yetmiyor, ayrıca 2019 seçiminden önce sebzeler pahalandı, bu arkadaşların hiç suçu olmaz hep başkaları. ya Amerika ya Avrupa ya da CHP zihniyetin üzerine yüklerler. O zamanlar 2019'da pazarcılar teröristti, daha sonra çiftçi Polatlı da soğanı depoya koyuyor öyle satıyor. Depoları bastılar, soğancılar terörist oldu. Bu ayda Rekabet Kurumu, kasaplar ve et üreticileri hakkında inceleme yaptı. Demek ki bu ayında teröristi kasaplar oldu. Artık yeter. Kabul edin yönetemiyorsunuz. Bu halka söyleyecek bir şeyiniz kalmadı. Bir günden bir güne deyin ki, 'Değerli halkım, ben şurada yanlış yaptım. Düzelteceğim', o da yok. Hep suçlu başkası.
"TÜRKİYE'DE 14 MAYIS'TAN SONRA DEĞİŞİM YAŞANACAK VE HİÇBİR ŞEY OLMAYACAK. TAM TERSİNE TÜRKİYE DAHA DA GÜÇLENECEK"
Dediler ki, televizyonlarda liste yayınladılar. Ankara Büyükşehir'den 29 işçi çıkarılıyor, işte işe yeni alınacakların listesi. Onu da tam okutmuyorlar. Dediler ki, PKK'lıları işe dolduracak, dediler ki sayaçları DHKP-C'liler okuyacak, faturaları onlar götürecek. Bir baktılar ki öyle bir şey yok. 'TC' tabelaları gelir gelmez tam tersine gitmekte olan beka yerine çakıldı. Peki, bu arada İstanbul seçimini iptal ettiler, İstanbul seçimi iptal olunca beka lafı edilmedi. Çünkü, hiçbir belediyede beka ile ilgili bir sorun olmadı. Çünkü, Ankara'da faturaları vatansever Ankaralı gençler götürüyor, onlar yazıyor. Türkiye'de 14 Mayıs'tan sonra değişim yaşanacak ve hiçbir şey olmayacak. Tam tersine Türkiye daha da güçlenecek. Hatta, şunu yaptılar. Dediler ki, 'Mursi'yi mi seçeceksiniz, Sisi'yi mi seçeceksiniz' dediler. İstanbul halkı Ekrem İmamoğlu'nu seçti. Fakat kendileri gittiler, şimdi Sisi ile tokalaştılar.
"GEVEZELERİN BOŞ LAFLARINA İNANMAYIN"
TOGG ortada, yapandan Allah razı olsun. Anadolu gemisi var Allah razı olsun. İHA'lar SİHA'lar var, Allah razı olsun. Bakın bu ülkede Aselsan, Havelsan, Roketsan, TEI gibi kuruluşlar 1980'li yıllarda kuruldu. O zaman bunları geliştiren insanlar, kendisinden sonra hükümetlere devretti gitti ve hala o kuruluşlar çok üstün başarılar sürdürüyor, ülkenin güvenliği için güzel çalışmalar yapıyor. Fakat, öyle bir reklam yapılıyor ki, TOGG, İHA, SİHA, Anadolu gemisi bunlar sanki devletin değil de devletin parasıyla yapılmamış da partinin müzesine koyacaklar. Merak etmesinler, milli güvenlik politikaları hiçbir zaman değişmez. Gevezelerin boş laflarına inanmayın, ne bebek katili serbest kalır bu ülkede ne de teröristler hapishaneden çıkarılır. Daha da iddialı konuşuyorum, onları çıkarırsanız gene siz çıkarırsınız. Görmedik mi? Dolayısıyla bizlere güvenin, boş laflarla korkutmaya gerek yok. Nefret siyaseti inşallah bitiyor. Artık bundan sonra bugüne kadar hayatından hiçbir zaman Cumhur İttifakı'na kötü söz etmemiş, onları destekleyenlere kötü söz etmemiş birisi iş başına geliyor. Çünkü biz Millet İttifakı olarak bu iktidarın yapacaklarına güvenmiyoruz, hala vaat veriyorlar. Yapsanıza, ne vaadi veriyorsunuz? Şimdiye kadar niye yapmadınız? Millet İttifakı yerine her ellerine mikrofon alışlarında illet, zillet falan filan bunlar bitecek. Biz nasıl seçildiğimiz andan itibaren rozetimizi çıkarıp, Ankara'da yaşayanların tarafsız ve eşit hizmet götürdüysek bundan sonra da gelecek olan Millet İttifakı inşallah 85 milyonun tamamını kucaklayacak. Ayrım, nefret siyaseti ortadan kalkacak."