Mardin: İki Şehir
Bir yanda yüksek, betonarme, tek tip binalar, diğer yanda gökyüzüne komşu taş kent. Mardin dönüşüyor; modern hayat bu kadim kenti yere yaklaştırıyor.
Bu yazı, Al Jazeera Türk Dergi'ninalınmıştır. Grafikli anlatımlar ve interaktif sunumların da yer aldığı, Al Jazeera Türk dergi özel uygulamasınıve 'lardan,tabletlerden indirebilirsiniz.
Mardin'de iki şehir var. İlki, 'Yukarı' ya da 'Eski Mardin'. Burası kentin görünen yüzü.
'Aşağı' ya da 'Yeni Mardin' ise son 20 yılda yoğun göç alan kentin tepeye sığmayan, eteklere taşan hali. Eski Mardin'in taş giysisinin aksine burası betonarme, yüksek binalarla dolu.
Tek şehirde iki farklı şehir hali Mardin'in sosyolojisini, kültürel yapısını ve ekonomik ilişkilerini yeniden şekillendiriyor.
Mardin'deki kentsel dönüşüm, ilin en büyük ilçesi Kızıltepe'deki havaalanından şehre doğru ilerlerken kendisini gösteriyor. Dikey mimari, gölgesini Mezopotamya'nın denizi anımsatan, uçsuz bucaksız ovalarına düşürmüş.
Tepenin üzerine kurulu 'Eski Mardin'e yaklaştıkça o gölge dağılıyor. Kente "Gece gerdanlık, gündüz seyranlık" yakıştırmasının neden yapıldığını anlamaya başlıyorsunuz. Akşam saatlerinde, zirvedeki kalenin altından başlayarak genişleyen hale, kentin boynunda bir gerdanlık gibi duruyor.
Bu Mardin, Murathan Mungan'ın "Gökyüzüne komşu bir kalenin eteklerine kurulmuş bir Taşkent."[1] diyerek üzerine masallar kurduğu Mardin. Bu Mardin, ailesinin 450 yıl önce mekan edindiği, kök saldığı Mardin. Bu Mardin, Mungan'ın "Süryani kiliseleriyle Artuklu camilerini aynı zamanda sevdim. Mardin'de çok eski bir mezhep olan Şemsiler gibi güneşe, ya da Yezidiler gibi Tavus-u Azam'a tapanların da olabileceğini, hatta olması gerektiğini orada öğrendim. Arapça ezanın güzel örnekleriyle, Latince ilahileri eşzamanlarda dinledim. Kürtçe ağıtları ve türküleri yüreğimin uçurumlarında duydum." diyerek yücelttiği, sonsuzluğunu anlattığı Mardin.
O Mardin'de dolaşmak Mungan'ın masallarında dolaşmak gibi. Tepenin ovaya bakan yüzüne kurulu bu taş şehirde "Teraslama" denilen mimari teknik hakim. Her evin damı, bir üstteki evin sokağı gibi.
Araçlar giremediği için taşımacılığın eşek ve katırlarla yapıldığı dar sokaklarda, bazı evlerin altından geçen, sokakları birbirine bağlayan "Abbara" denilen tünellerde zaman durmuş sanki.
Aynı duyguyu Kırklar Kilisesi'nde, Zinciriye Medresesi'nde, Deyrulzafaran Manastırı'nda, Revaklı Çarşı'da hissetmek de mümkün. Hanefi, Şafii, Hanbeli ve Maliki mezheplerinden Müslümanların birlikte ibadet ettiği; minaresinde Artuklular'dan, Sümerler'den, Akkoyunlular'dan, Şemsiler'den izler taşıyan Ulu Cami'ye bakınca, Mardin'in kendini oluşturan medeniyetleri, kültürleri kucakladığını görüyorsunuz.
Ama "Gökyüzüne komşu" bu Mardin artık dönüşüyor.
Konfor arayışı
Eski Mardin'in masalsı görünümünün altında gündelik hayatı zorlaştıran pek çok şey var.
Isınmak ciddi sorun. Doğalgaz yok. Evler büyük ve yüksek tavanlı. Evinin önünü temizlerken karşılaştığımız Aynur Hanım, "Kar yağdı mı sular donuyor. İmkanım olsa bir dakika durmam." diyor.
Dar sokaklar belediye araçlarının geçişine izin vermediği için düzenli şekilde temizlenemiyor. Alt sokaklardan yukarı çıkmak yorucu.
Deniz Tuzkan "Mardin'de yaşayan bu merdivenleri, bu yokuşları çekecek." diyor.
10 yıl öncesine kadar 'Eski Mardin'de' oturan Murat Dinçel ise gündelik hayatın sorunlarından bıkıp aşağıya taşınmış:
"Tuvalet dışarıdaydı. Kışın çıkıyoruz sıcacık odadan, buz gibi havada tuvalete gidiyoruz. Hepimiz böbrek hastası olduk. Soba yanan tek bir odamız vardı, misafir gelince o odada o kalıyordu. Biz hep soğuk odalarda yatıyorduk."
'Eski Mardin'den' göçün bir diğer nedeni evlilik. Aile bireyleri evlendikçe evler küçük gelmeye başlıyor.
Tekin Birsen 'Yeni Mardin'e' bu yüzden taşınanlardan biri:
"Bizim evde 10 kişi kalıyorduk. Ev yetmiyor ki artık, herkes evlendi. Aile büyüyünce mecbur çıkmak zorunda kaldık."
'Yeni Mardin' konfor arayışıyla hızla büyüyor. Tüm Türkiye'de olduğu gibi burada da kentsel dönüşümün lokomotifi TOKİ (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı). TOKİ'nin Mardin'de "Kentsel Yenileme Projesi" adı altında yaklaşık 2 bin konutluk planlaması var.
Diğer kentlerde olduğu gibi burada da tasarımlanan mimari dikey. Yani betonarme, yüksek binalar yapılıyor. Yaşam alanları daireler ve varsa apartmanların bahçeleriyle sınırlı.
Yaşam alanları daha küçük belki ama 'Eski Mardin'in' gündelik sorunları buralarda büyük oranda yok. Evler daha rahat.
Mehmet Fidan 'Yeni Mardin'de yaşama nedenini "Oturma odası ayrı, çocuk odası ayrı, ebeveyn odası ayrı. Daha modern bir hayat var." diyerek anlatıyor.
Mimar Şeyhmuz Dinçel de temel olarak konfor arayışıyla aşağıya taşınmış. Dinçel yeni şehrin başka avantajları olduğunu da söylüyor: "Bankaların yüzde 90'ı aşağıya taşındı. Alışveriş merkezleri aşağıda. Yukarıda otopark sorunu var, alışveriş orada çok daha zor. Esnafların büyük oranı da aşağıya indi. Bizim de hem işyerimiz hem de müşterimiz aşağıda."
Seylan Hanım ise önce avantajlarını sayıyor, sonra yaşanan sorunları anlatıyor: "Markete, hastaneye ulaşım kolay, evin her yeri eşit ısınıyor, tuvalet, banyo evin içinde ama mesela burası çocuklar için çok kısıtlayıcı bir yer. Yeğenlerim bu yaz ilk kez yeni şehre geldi. Hepsi isyanda. 'Neden bizi buraya getirdiniz?' dediler. Eski Mardin'de evin önüne çıkıp eski eşyaları, oyuncaklarını satıyorlardı şimdi burada yapamadılar."
Kadim kentin gündelik zorluklarıyla kentsel dönüşümün estetik ve sosyolojik zorlamaları arasındaki karşıtlık içinde kendi çözümlerini bulanlar da var. İmkanı olan pek çok kişi yazın 'Eski' kışın 'Yeni Mardin'de kalıyor.
50 yaşındaki kuaför Günay Halat da onlardan biri: "Yazın dışarıda yatmak için, avluda oturmak için gideriz. Gündüzleri çok serin olur. Gece evlerin içi sıcak olur, dışarıdaki tahtlarda (damlara kurulan, genelde ahşap olan, üzerinde minderlerin bulunduğu platform) yatarız. Tuvalet sorunu, ısınma sorunu olmasa kışın da orada kalırım. Kışın 18-19 daireli apartmanda oturuyorum, bir kişiyi bile tanımıyorum."
Dünya Mirası Listesi
Mardin'in tarihi dokusundan çok farklı yeni bir Mardin hızla yayılıyor ama bu kenti cazibe merkezi yapan hala 'Eski Mardin'. Mardin bu halini taçlandırmak istiyor.
Kültür Bakanlığı bu amaçla 2002 yılında kenti, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil etmek için başvurdu. Ama başvuru Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Türkiye Milli Komitesi'nin (ICOMOS) bazı eksiklikler olduğunu vurgulayan raporu sonrası geri çekildi.
Raporda, yönetim planı ve koruma amaçlı imar planının eksik olduğu belirtiliyor, 'Eski Mardin'deki betonarme yapı ve eklentilerin kenti listeye girmekten alıkoyacağı vurgulanıyordu.
Mardin Valiliği 2009 yılında bu eksiklikleri gidermek için 'Tarihi Dönüşüm Projesi'ni başlattı. Projede betonarme yapıların yıkılması, koruma amaçlı imar planının hazırlanması, kalenin restorasyonu gibi çalışmalar var.
Ayrıca Avrupa Birliği desteğiyle binaların ön cephelerinin değiştirilmesi çalışması da sürüyor. Bu çalışma 'Mardin Sürdürülebilir Turizm Projesi' kapsamında yapılıyor.
Mardin Valiliği Proje Koordinasyon Direktörü Füsun Karaboğa'ya göre, listeye girme çabasının arkasında Mardin'in kültürel mirasını gelecek nesillere taşıma kaygısı var. Karaboğa listeye girmenin turizm sektörünün gelişimine ve Mardin'in sosyo-ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacağını da söylüyor.
Mardin henüz başvuruya hazır değil. Bir alanın Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilebilmesi için Dünya Mirası Komitesi'nin belirlediği 10 kriter var. Bunların altısı kültürel, dördü doğal. Listeye girebilmek için kriterlerden en az birine uymak gerekiyor. UNESCO listesinde halihazırda binden fazla alan var. Türkiye'den Nemrut Dağı, Safranbolu, Truva ve Bergama'nın da aralarında bulunduğu 13 alan listede. Karaboğa UNESCO'nun artık seçim yaparken çok daha hassas davrandığını söylüyor.
Mardin başvuru için şu an tema arayışında. Süryani kültürü ve Artuklu mimarisi değerlendirilen temalardan ikisi. 2002 yılında geri çekilen kültürel peyzaj alanı başvurusuydu.
Karaboğa çalışmaların ne zaman tamamlanacağı ve başvurunun ne zaman yapılacağıyla ilgili kesin bir tarih vermiyor ama 2016 tahmininde bulunuyor.
Sahteleşme kaygısı
'Eski Mardin'in son 10-15 yılda cazibe merkezi haline gelmesi kentin dokusunu değiştiriyor.
Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli bu değişimin Mardin'i sahteleştirdiğini düşünüyor: "Burası sürekli olarak otelleşiyor. Bütün çarşı neredeyse turistik çarşı haline geldi. Bir tür Disneyland'e dönüşüyor."
Aynı fakülteden Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Düzenli de, Eski Mardin'in ölü, müze kent haline gelmeye başladığını söylüyor: "Her şey turizm üzerine kurulunca hayat 'Eski Mardin'in içinden yavaş yavaş çekiliyor. Damarlar kuruyor. Yaşayanların değil, ziyaret edenlerin kenti oluyor."
Tanyeli'nin bahsettiği "Disneyland'e dönüşme" durumunun somut örnekleri var. 'Eski Mardin' artık birçok dizi ve sinema filminin mekanı. Murathan Mungan'ın babasının doğduğu ev de set olarak kullanılıyor. Aile başlangıçta hem Mardin'in hem de ailenin tanıtımına katkıda bulunduğu için bu durumu hoş karşılamış. Ama setler bir süre sonra yorucu olmaya başlamış.
Murathan Mungan'ın babasının amcasının oğlu Muhammet Mungan yapım şirketinden ev için para da almadığını söylüyor:
"Utanıyoruz, ben nasıl isteyeceğim? Mardin için faydası olmasa kovacaktım ben bunları buradan."
Kafanız yukarıda gezerseniz yanınızda bir anda rehberlik hizmeti vermeye başlayan çocuklar bitiyor. "Ağabey, Ulu Cami şurada, şurada da Reyhaniye Camii var."
'Eski Mardin'in dönüşüm süreci mutenalaşmayı, yani bölgenin değer kazanarak seçkinleşmesini, sosyolojisinin değişmesini de beraberinde getiriyor. Restore edilen evler 'Eski Mardin'in dezavantajlarını kısmen ortadan kaldırıyor. Bu evler yüksek fiyatlarla kiralanıyor ya da satılıyor. Buralara kentin 'seçkinleri' yerleşiyor.
Mimar Can Bulgu, Eski Mardin'i tercih edenlerden biri. Bulgu 2012 Ağustosu'ndan bu yana Mardin'de yaşıyor: "Yürüyerek Türkiye'yi geziyordum. Mardin'de üç gün kalacaktım normalde ama arkadaşım 'Mutlaka Yukarı Mardin'i gör, orada Mardin Sinema Derneği'ne uğra.' dedi. Gidince dernekte bir projeye başladık. Bir hafta sürecekti, üç aya uzadı. Ben de üniversitede doktora dersleri almaya ve lisans dersleri vermeye başladım. Yeni Mardin'de oturmayı hiç düşünmedim bile. Burayı seçmemin birçok nedeni var. Bunlardan biri buranın tarihi dokusu. Türkiye'nin tipik yapılarında oturmaktan sıkılmıştım."
Mardin Artuklu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Sıtkı Karadeniz'e göre mutenalaşma sürecinde 'Yeni Mardin'den 'Eski Mardin'e dönüş aslında o bilindik Mardin'e değil, sosyolojisi değişen Mardin'e dönüş oluyor.
"İnsanlar buraya estetik kaygılarla yerleşiyor. Geçmişiyle, kültürüyle tekrar ilişki kurabilmek amacıyla geri dönüyor ama bu dönüş aslında geçmişe dönüş değil. Dönenler değiştirilmiş geçmişe dönüyor. ya da 'Burası iyi para edecek ileride.' diyerek yatırım amacıyla geliyor."
Kaynak: Al Jazeera