Marmaris İddianamesinin Detayları (2)
Marmaris iddianamesinde, şüphelilerden Murat Köse'nin, Gökhan Şahin Sönmezateş'e Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın korumalarının çok sayıda olduğu, kendi sayılarının ise yetersiz olduğunu belirterek bu şartlarda Cumhurbaşkanı'nın nasıl sağ salim alınacağını sorduğu, bunun üzerine Sönmezateş'in bir...
Marmaris iddianamesinde, şüphelilerden Murat Köse'nin, Gökhan Şahin Sönmezateş'e Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın korumalarının çok sayıda olduğu, kendi sayılarının ise yetersiz olduğunu belirterek bu şartlarda Cumhurbaşkanı'nın nasıl sağ salim alınacağını sorduğu, bunun üzerine Sönmezateş'in bir cep telefonu ekranındaki Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ülke yönetimine el koyduğuna dair haberi göstererek, emrin yerine getirilmesini emrettiği aktarıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin hazırlanan iddianamede, 8 Temmuz'da şüpheli Taner Berber'in, şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş ile görüşerek İzmir'e döndüğü, Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı Harekat Eğitim Komutanı olan şüpheli Ramazan Elmas ve üs başçavuşu olan şüpheli Zekeriya Kuzu ile görüştüğü ve şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'in talimatını bu kişilere ilettiği belirtildi.
Görüşmenin ardından Zekeriya Kuzu'nun MAK personeline sürekli olarak hafta içerisinde bir görev çıkabileceğini söyleyerek, herkesten telefonlarını açık tutmasını istediği, 14 Temmuz'da ise şüpheli Taner Berber ile şüpheli Zekeriya Kuzu'nun, şüpheliler üsteğmen Hasan Aslanbay ve üstçavuş Ömer Faruk Göçmen'e, şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'in talimatını ilettikleri ve şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'ten gelecek talimatları beklemeye başladıkları ifadelerine yer verildi.
15 Temmuz'da Gökhan Şahin Sönmezateş'in hava yoluyla İzmir'e geldiği ve MAK personeli olan şüpheli Muhammed Burak İpek'in kendisini karşılayarak Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ne getirdiği, Harekat Eğitim Komutanı şüpheli Ramazan Elmas'ın makam odasında şüpheliler Ramazan Elmas, Taner Berber ve Zekeriya Kuzu ile toplantı yaptığı, şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'in diğer şüphelilere, akşama kadar eylem için kaç MAK personelini hazır edebileceklerini sorduğu, şüpheliler Taner Berber ile Zekeriya Kuzu'nun ise kendilerinin de dahil olduğu 13 kişinin ismini verdiği aktarıldı.
Malzeme Çiğli'de hazırlandı
Gökhan Şahin Sönmezateş'in 15 Temmuz akşam saatlerinde İstanbul'dan özel kuvvetler personelinin de geleceğini söyleyip, bu personel için silah ve teçhizat hazırlanmasını istediği, bir süre sonra İstanbul'dan gelecek askeri personelin sayısının da netleşmesi üzerine MAK personeli tarafından Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'nın malzemelik ve depolarında bulunan malzemelerden 27 kişilik silah, kask, çelik yelek, gece görüş dürbünü, silah ve teçhizatı hazırlandığı belirtildi.
İddianamede, Sönmezateş'in emri ile saat 20.00 civarında eyleme katılacak MAK personellerinin cep telefonlarının toplandığı ancak bir süre sonra açılmaması kaydıyla telefonların şüphelilere iade edildiği, HTS kayıtlarının tetkikinde de darbe kalkışmasının yazılı, görsel ve sosyal medyada duyulmaya başladığı saatlerde şüpheliler arasında internete girenlerin olduğu tespit edildi.
Personelin eyleme hazırlanması
14 Temmuz'da Ankara'da yapılan görüşmede şüpheli binbaşı Şükrü Seymen'in, şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş tarafından talimatlandırılmasının ardından her iki şüphelinin aynı uçakla İstanbul'a döndükleri, Şükrü Seymen'in, İstanbul'a gider gitmez burada kendisi gibi Özel Kuvvetler Komutanlığı personelinden olan daha alt rütbeli şüpheliler Ergün Şahin ve Murat Köse ile buluşarak, eyleme iştirak etmesini planladığı kişilerle ilgili bilgi aldığı ve eyleme iştirak edecek askeri personelin isimlerini belirlediği yer aldı.
Şüpheli Seymen'in, 15 Temmuz'da sabah saatlerinde Hava Harp Okulu misafirhanesinde Sönmezateş ile buluşup eylemle ilgili son planlamaları yaptıkları, bu doğrultuda Seymen'in şüpheli pilot yarbay Davut Uçum'u saat 06.54'te arayarak ondan, Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı 12 personel ile eyleme iştirak edecek SAT Komutanlığı'na bağlı personelin akşam saatlerinde İstanbul'dan İzmir'de bulunan Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ne helikopter yoluyla nakledilmesini istediği, akabinde şüpheli Seymen'in talimatları ile eyleme iştirak eden Özel Kuvvetler Komutanlığı personelinin 15 Temmuz saat 20.00 civarında İstanbul Atatürk Havaalanı'nın askeri portunda toplandıkları, burada kamuflaj elbiselerini giyerek hazırlandıkları kaydedildi.
Şükrü Seymen'in burada bekleyen ekibe, darbe konusunda açıklama yaparak, kendilerinin de bu darbede görev alıp birisini "paket"leyeceklerini, bu amaçla helikopter aracılığı ile İzmir'e gideceklerini anlattığı, şüpheliler İsmail Yiğit ve Haldun Gülmez'in ifadelerinde bu hususu doğruladıkları vurgulandı.
İddianamede, 11 Temmuz'dan itibaren Şükrü Seymen ile telefonla görüşen SAT Komutanlığı'nda yüzbaşı rütbesiyle görev yapan şüpheli Özay Cödel'in, 13 Temmuz'da şüpheli Haldun Gülmez'i aradığı ve Seymen'in irtibat noktası olacağı bir operasyonun planlandığını bildirdiği aktarıldı.
Cödel'in 14 Temmuz'da da Ali Sarıbey ile telefon irtibatı kurarak, onunla bir buluşma ayarladığının belirtildiği iddianamede, her iki şüphelinin buluşmalarında Özay Cödel tarafından Ali Sarıbey'e, 15 Temmuz'da bir operasyon olacağı saat 18.30'da Haldun Gülmez'i de alarak havaalanına gitmesi gerektiği talimatının verildiği, Ali Sarıbey'in de belirtilen tarih ve saatte Haldun Gülmez ile buluştuğu ve her iki şüphelinin saat 20.00 civarında Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı personelin de hazır bulunduğu İstanbul Atatürk Havaalanı'nın askeri portuna ulaştıklarının tespit edildiği belirtildi.
"Mukavemet olması halinde çatışılacak"
15 Temmuz'da saat 23.00 sıralarında MAK, SAT ve Özel Kuvvetler personeli olan şüphelilerin herhangi bir zimmet işlemi yapmaksızın kendileri için ayrılmış teçhizatları kuşanmaya başladıklarının ifade edildiği iddianamede, her bir şüphelinin silahını aldıktan sonra havaya birer el ateş ederek silahlarının çalışıp çalışmadığını test ettikleri, Gökhan Şahin Sönmezateş ile Şükrü Seymen'in burada yeniden bir araya geldikleri ve mevcut sayının operasyon konusunda yeterli olup olmadığını değerlendirdikleri belirtildi.
Şükrü Seymen'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında 3-4 kişilik bir koruma ekibi olduğu ve tatil modunda oldukları, Özel Kuvvetler personelinin operasyonu gerçekleştireceği, MAK ekibinin ise geri emniyeti alacağını, dolayısıyla sayının yeterli olduğunu belirtmesi üzerine, şüphelilerin operasyonu gerçekleştirme kararı aldıkları vurgulandı.
Sönmezateş'in teçhizatlarını kuşanmakta olan şüphelilerin yanına gelerek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ülke çapında yönetime bütünü ile el koyduğunu, bundan sonra emirlerin bizzat Genelkurmay Başkanlığından alınacağını, kendisinin Genelkurmay Başkanlığı ile irtibatlı olduğunu, görevlerinin de Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu yerden alınması olduğunu söylediği aktarılan iddianamede, öncelikle "Teslim ol" çağrısı yapılacağını, silahlı mukavemet olması halinde ise çatışılacağını, kendisinin helikopterde kalacağını, yerdeki operasyonda ise emir komutanın Şükrü Seymen'de olduğunu beyan ettiği kaydedildi.
Sönmezateş'in emir-komutanın şüpheli Şükrü Seymen'de olduğunu belirtmesinin ardından Seymen'in, Cumhurbaşkanlığı'na ait Marmaris ilçesi Okluk Körfezi'ndeki konuta ait hava fotoğraflarını ekibe göstererek, eylem yerinin burası olduğunu belirttiği anlatıldı.
İddianamede, şüphelilerden Murat Köse'nin, Sönmezateş'e Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın korumalarının çok sayıda olduğu, kendi sayılarının ise yetersiz olduğunu belirterek bu şartlarda Cumhurbaşkanı'nın nasıl sağ salim alınacağını sorduğu, bunun üzerine Sönmezateş'in bir cep telefonu ekranındaki Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülke yönetimine el koyduğuna dair haberi gösterdiği ve tüm ekibe hitaben, sıkıyönetim ilan edildiği, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime el koyduğu ve kendilerine bu görevin tebliğ edildiği ve emrin yerine getirilmesini emrettiği aktarıldı.
- "Barbaros" ve "Kartal" kodları kullanacak
İddianamede, MAK personelinin ayrı bir takım, Özel Kuvvetler ve SAT personelinin ayrı bir takım olarak hareket edecekleri, MAK ekibini binbaşı rütbesindeki şüpheli Taner Berber'in koordine edeceği, telsiz iletişiminde Özel Kuvvetler ve SAT ekibinin "Barbaros", MAK ekibinin ise "Kartal" kodunu kullanacaklarının önceden kararlaştırıldığı da vurgulandı.
Özel Kuvvetler ile SAT ekibinin öncü grup olacağına değinilen iddianamede, MAK ekibinin öncü grubun arka emniyetini sağlayacağı, eyleme katılacak helikopterlerde 4 makineli tüfeğin bulunacağı, makineli tüfekçilerin indirme bölgesindeki araziye ateş ederek araziyi yumuşatacakları, yere indirilecek ekibin de bu ateşin ardından ilerleyeceği yer aldı.
Sönmezateş'in helikopterde kalarak yerdeki ekipten sorumlu Şükrü Seymen ve Taner Berber ile telsiz ve telefon irtibatı kuracağının kararlaştırıldığı belirtilen iddianamede, şüpheliler Haldun Gülmez, Selman Çankaya, Mehmet Cantaz ve Hasan Aslanbay'ın makineli tüfekleri kullanacak personel olarak görevlendirildiği, yapılan bu toplantının ardından şüphelilerin helikopter başına hareket ettikleri kaydedildi.
İddianamede, şüpheli Hasan Aslanbay'ın ifadesinde, Sönmezateş'in hedefin bulunduğu yeri bildiğini, yüksek ağaçlıklı bir tatil yeri olduğunu, sivillerin de olduğunu, meskun mahalde operasyon yapmanın zor olduğunu, sivillerin arasından ateş gelirse tereddüt edilmemesini belirttiği de aktarıldı.
Şükrü Seymen'in de MAK ekibinin yanına giderek, hedef noktanın turistik ve kalabalık bir yer olduğu, çok fazla bina bulunduğu, hızlı hareket edilmesi gerektiği, alınacak kişinin hangi binada olduğunun bilinmediği, gerekirse tüm binalara bakılacağını söylediği yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bulunduğu otelin koordinatlarının tespit edilmesi üzerine şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'in pilotlarla bir araya gelerek, onlara otelin koordinatlarını verdiği kaydedilen iddianamede, Şükrü Seymen'in ifadesinde de belirtildiği üzere, Sönmezateş'in helikopter başında pilotlara Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komuta zinciri altında ülke çapında yönetime el koyduğu bilgisini verdiği, pilotların da koordinatlar üzerine çalışmaya başladıkları vurgulandı.
Eyleme katılmamak için helikopterini faaliyet dışı bıraktı
Ankara Güvercinlik semtindeki Kara Havacılık Okulunda bulunan şüpheliler Özcan Karacan ve Ünsal Coşkun'un, şüpheli pilotlar Davut Uçum, Ali Aktürk ve Murat Dağlı ile telefon irtibatı kurarak verilen görevleri yerine getirmeleri yönünde talimat verdiklerine değinilen iddianamede, şüpheli pilotlar ile orada bulunan pilotlardan, tanık Bahattin Akgül'ün eyleme katılmak istemediği ve bu nedenle bir kısım teknik müdahalelerde bulunarak helikopterini faaliyet dışı bıraktığı, tanık Hakan Yukarki'nin bulunduğu diğer helikopterin ikinci pilotunun da bu görevde yer almak istemediğini beyan etmesi üzerine Marmaris ilçesine gidecek şüphelilerin, Sönmezateş ve Seymen tarafından 3 helikoptere paylaştırıldıkları vurgulandı.
Şükrü Seymen'in, Akıncı Üssü'nde bulunan şüpheli Osman Kılıç ile devamlı irtibat halinde bulundukları ve göreve devam edilip edilemeyeceği ile ilgili çelişkili bilgiler aldığına değinilen iddianamede, bu sebeple şüphelilerin çalışır durumdaki helikopterler içerisinde uzun süre beklediklerine de işaret edildi.
İddianamede, Osman Kılıç'ın göreve devam edileceğini bildirmesi üzerine şüphelilerin 16 Temmuz günü saat 02.00 civarında Çiğli ilçesinden, Muğla ili Marmaris ilçesine gitmek üzere havalandıklarına yer verildi.
Polis memurlarının şehit edilmesi
İddianamede Mehmet Çetin ve Nedip Cengiz Eker isimli polis memurlarının şehit edilmesi ile ilgili bilgiler de yer aldı.
Soruşturma sürecinde toplanan deliller ve kriminal raporlardan elde edilen bilgilerde polis memuru Mehmet Çetin'in Şükrü Seymen tarafından şehit edildiği belirtilerek, "Soruşturma sürecinde, vücudunda dört ateşli silah yarası bulunan şehit polis memuru Mehmet Çetin'in vücudundan temin edilen bir adet mermi çekirdeği gömleğini ateşleyen silahı şüpheli Şükrü Seymen'in kullandığı, adli tıp raporunda bu gömlek parçasının içerisinde bulunduğu yaranın müstakilen öldürücü nitelikte bir yara olduğunun belirtildiği, dolayısıyla şehit polis memurunun vücudundaki öldürücü nitelikteki yaralanmalardan en az birinin şüpheli Şükrü Seymen tarafından meydana getirildiği tespit edilmiştir." ifadelerine yer verildi.
İddianamede, vücudunda bir adet ateşli silah yarası bulunan şehit polis memuru Nedip Cengiz Eker'in ise vücudundan temin edilen mermi çekirdeğinin hangi silahtan atıldığının tespit edildiği ancak şüphelilerin silahları zimmetsiz olarak teslim almaları, silah üzerinde yaptırılan biyolojik inceleme ve parmak izi incelemesi neticesinde de bu silah üzerinde herhangi bir bulguya rastlanılmaması nedeniyle bu silahın hangi şüpheli tarafından kullanıldığının tespit edilemediği vurgulandı.
Havaya veya yere ateş etmişler
Şüphelilerden bir kısmının, kimseye ateş etmediklerini, sadece havaya veya yere ateş ettiklerini beyan etmek suretiyle kendilerini savunduklarına işaret edilen iddianamede, bunun gerçekçi bulunmadığı vurgulanarak, şu görüşlere yer verildi:
"Her biri özel eğitimleri olan muvazzaf subay veya astsubay olan şüphelilerin, bir kalkışma hareketi içerisinde uzun namlulu silahlar, gece görüş ekipmanları ve bombalar ile Marmaris ilçesine geldikleri, kendilerine direniş gösterilmesi halinde çatışmaya girme emri aldıkları, nitekim Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanının herhangi bir çatışmaya girilmeksizin alınma imkanının olmadığını, bir aksilik yaşanması halinde ise çatışmaya girmeden kaçma imkanlarının da bulunmadığını, meslekleri itibarıyla en iyi onların bilebileceği, bununla birlikte eylem öncesinde yapılan toplantıda, eylemin gerçekleştirileceği bölgenin mevsim itibarıyla yoğun nüfusa sahip olduğunu ve bölgede çok sayıda sivil insanın bulunduğunu düşünmelerine rağmen fikir ve eylem birliği içerisinde teçhizatlanarak Marmaris ilçesine gelip, fiilen çatışma içerisinde yer aldıkları veya yapılan iş bölümü içerisinde kendilerine verilen görevleri yapmak suretiyle, yerde fiilen çatışmaya giren şüpheli grubun nakliyesini gerçekleştirip, onları himaye edip, eylem bitiminde onların tahliyelerini sağlamaya çalıştıkları dikkate alındığında bir kısım şüphelilerce ileri sürülen bu savunmanın, eylem sırasında meydana gelen adam öldürme, yaralama ve mala zarar verme gibi eylem içerisinde gerçekleşmesi öngörülebilen suçlara ilişkin cezai sorumluluktan kurtulmaya yönelik olduğu belirlendi."
Marmaris ilçesine gelen 37 şüpheliden her birinin, gerçekleştirmeye çalıştıkları plan dahilinde, can veya mal kaybı olacağını biliyor olmalarına rağmen yapılan iş bölümünde kendilerine düşen görevleri, herhangi bir direniş içerisine girmeden, harfiyen yerine getirerek fiil üzerinde ortak hakimiyet kurdukları belirtilen iddianamede, şüphelilerin işlenen her bir suça iştirak ettikleri ve Türk Ceza Kanunu'nun 37. maddesi uyarınca cezai anlamda plan dahilinde işlenmesi öngörülebilen her bir suçun müşterek failleri olduklarının değerlendirildiği vurgulandı.
İddianamede, "Türk Ceza Kanunu'nun 82/1-(g) maddesinde yer alan 'Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme' suçunu iki kez işledikleri kanaatine varılmıştır." ifadelerine yer verildi.
(Bitti)