Mavi Marmara Saldırısının 6. Yılı - İbrahim Korkmaz
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ : İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi İbrahim Korkmaz konuşması - İHH Mütevelli Heyeti Üyesi Korkmaz: "Esas olan meydanda, sahada yapılan bu haklı operasyonu masada kullanabilmek ve bunu halkının lehine çevirebilmektir.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi İbrahim Korkmaz konuşması
- İHH Mütevelli Heyeti Üyesi Korkmaz:
"Esas olan meydanda, sahada yapılan bu haklı operasyonu masada kullanabilmek ve bunu halkının lehine çevirebilmektir. Siyasetin yapması gereken budur. Sayın Cumhurbaşkanımız, dönemin Başbakanı, liderimiz bunu çok iyi bir şekilde başarmıştır"
Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisinde bulunanlar arasında yer alan İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi İbrahim Korkmaz, "Esas olan meydanda, sahada yapılan bu haklı operasyonu masada kullanabilmek ve bunu halkının lehine çevirebilmektir. Siyasetin yapması gereken budur. Sayın Cumhurbaşkanımız, dönemin Başbakanı, liderimiz bunu çok iyi bir şekilde başarmıştır." dedi.
Korkmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 6 yıl önce Gazze'deki ablukayı kaldırmak için İHH İnsani Yardım Vakfı öncülüğünde birçok ülkeden gelen yaklaşık 600 kişiyle Akdeniz'e açıldıklarını, uluslararası sularda İsrail askerlerinin gemiye saldırdığını anımsattı.
Mavi Marmara olayının İsrail açısından insanlık tarihine geçecek kara lekelerden biri olduğunu aktaran Korkmaz, bu saldırı nedeniyle Türkiye ile İsrail ilişkilerinin kesintiye uğradığını vurguladı.
Türkiye İsrail ilişkilerinin iki yönlü olarak ele alınması gerektiğini belirten Korkmaz, "Türkiye Cumhuriyeti'nin İsrail ile ilişkilerini hangi düzeye getireceği siyasi bir unsurdur. Ancak, İsrail'in Türkiye ile olan ilişkilerinin düzelmesi için bizlerin bu davadan vazgeçmemiz gerektiğini düşünüyorsa, Türkiye Cumhuriyeti'nin yetkili kurulları da bunu istiyorsa, burada sıkıntı olur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu konuda bana, 'Davandan vazgeç' deme hakkı yoktur, zaten demez. Çünkü bu beni ilgilendiren bir şey." ifadelerini kullandı.
Türkiye'yi İslam dünyasının gözünde büyüten ve bir numara haline getiren sürecin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'One Minute' hadisesi ile başladığını kaydeden Korkmaz, şunları söyledi:
"Esas noktayı koyan Mavi Marmara'dır. Mavi Marmara olayı olmasaydı eğer, Türkiye İsrail'in boyunduruğundan kurtulamazdı. 'One Minute' olayı ile Türkiye'de bir liderin çıkıp bunları söylemesi Orta Doğu halklarını müthiş derecede heyecana getirdi. Bir liderin bunu söylemesi yetmez. Bu toprakların çocukları Akdeniz'in ortasında yüzyıl sonra canlarını verdiler, kanlarını döktüler. İslam dünyasını esas heyecanlandıran, ayağa kaldıran budur. İslam dünyası şöyle düşündü. 'Evet Tayyip Erdoğan diye bir yiğit çıktı ama arkasında da ona sahip çıkan destek veren ve bu uğurda Akdeniz'in ortasında canını verecek bir ekip var'. Bugün biz insansız hava araçlarımızı yapıyorsak, onlara roketleri takabiliyorsak, kendi uydumuzu fırlatabiliyorsak, kendi F-16'larımızı, yerli uçaklarımızı yapmaya çalışıyorsak bunun altında esas yatan sebep Mavi Marmara olayıdır. Bunu hiç kimse inkar edemez. Bu, Mavi Marmara'nın hükümete, Türkiye siyasetine sağlamış olduğu manevra sahasıdır. Hükümetimiz de hamdolsun bu manevra sahasını iyi kullandı."
"Bizim yaptığımız şeyi herkes yapabilir"
Korkmaz, dünyanın değişik coğrafyalarında, ümmet ve mazlumlar için can verecek binlerce insan bulunduğunu dile getirerek, Anadolu topraklarında bunun mayasının bulunduğunu dile getirdi.
Meselenin eylem yapmak, mazlumların yanına giderek orada ölmek olmadığını söyleyen Korkmaz, şöyle dedi:
"Bu çok teferruattır. Bizim yaptığımız şeyi herkes yapabilir. Ama esas olan meydanda, sahada yapılan bu haklı operasyonu masada kullanabilmek ve bunu halkının lehine çevirebilmektir. Siyasetin yapması gereken budur. Sayın Cumhurbaşkanımız, dönemin Başbakanı, liderimiz bunu çok iyi bir şekilde başarmıştır. Bundan sonra da bu sürecin çok iyi yürüyeceğini düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın olayın şuurunda olduğunu ve bizimle bu konuda aynı çizgide düşündüğünü biliyoruz. Dolayısıyla Mavi Marmara olayını Türk bürokrasisi hiçbir şekilde İsrail'in ayakları altına çekemez."