Meme kanserinde erken tanının önemi
Meme kanserinde erken tanının önemli olduğuna değinen Doç. Dr. Özer İlkgül, "Tarama programları sayesinde meme kanserinde erken tanı rahatlıkla konulabilir ve kadınların bu hastalıktan tamamen kurtulmaları sağlanabilir" dedi.
Meme kanserinde erken tanının önemli olduğuna değinen Doç. Dr. Özer İlkgül, "Tarama programları sayesinde meme kanserinde erken tanı rahatlıkla konulabilir ve kadınların bu hastalıktan tamamen kurtulmaları sağlanabilir" dedi.
Meme kanserinden tamamen kurtulmanın mümkün olduğunu ifade eden Aspendos Anadolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı ve Başhekimi Doç. Dr. Özer İlkgül, artık kişiye özel tedavi uygulandığını söyledi. İlkgül, "Dünya ile entegreyiz. Bunu biliyoruz. Sonuçlarımız da bunu gösteriyor. Tedavide Türkiye'nin bir eksiği yok. Fazlaları olabilir. Evet bir eksiğimiz var. Eksiğimiz erken tanıda başlıyor. Maalesef erken tanıyı koyabilen bir ülke değiliz. Her kadının meme kanseri ile ilgili ne kadar risk taşıyıp taşımadığını bilmesi şarttır. Yüksek risk grubunda olan kadınların tarama programlarına daha erken dönemde girmesi gerekir. Tarama programları sayesinde meme kanserinde erken tanı rahatlıkla konulabilir ve kadınların bu hastalıktan tamamen kurtulmaları sağlanabilir. Her şey bu noktada başlıyor. Erken tanı hayat kurtarır. Tüm çabamız, amacımız bir bilinç ve farkındalık oluşturmak" dedi.
"MEME KANSERİNDE ARTIŞLAR YAŞANIYOR"
İlkgül, dünya genelinde meme kanseri sayısında sürekli artış yaşandığına değinerek, "Tüm dünyada meme kanserinde artış var. Sürekli artıyor. Türkiye olarak tedavide çok iyiyiz. Tek eksiğimiz erken tanıda başlıyor. Maalesef erken tanıyı koyabilen bir ülke değiliz. Rakamlarımız çok iyi değil. Sağlık Bakanlığı dedi ki ideal rakam yüzde yetmiştir. Toplumunuzun yüzde yetmişini tarayabiliyorsanız ideal rakama ulaşmışsınızdır. Türkiye'de taranması gereken rakam on iki milyon. On iki milyon kadında tarama yapmak zorundayız. Türkiye'de ulaşılabilen rakam ise yüzde yirmi otuzlar civarında. Yani üç milyon kadında tarama yapabiliyorsunuz. Dokuz milyonun taraması yapılamıyor. İstenenin çok uzağında rakamlar. Buna ulaşmış ülkeler var. İngiltere, Amerika gibi ülkeler yüzde yetmiş ideal rakama ulaşmış durumda. İşte bütün çabamız, amacımız bu. Farkındalık oluşturabilmek. Bilinç oluşturmak" dedi.
"İSTENİLEN RAKAMLARA ULAŞAMADIK"
Türkiye'de erken tanı konusunda henüz istenilen rakamlara ulaşılamadığını anlatan İlkgül, "Peki ne yapacağız? Şimdi hiç kimse hiçbir kadına zorla tarama yapamaz. Ne yapıyoruz? Tarama yapmaları için hep rica ediyoruz, farkında olun diyoruz, öneriyoruz. Bu bir aşı değil. Bu bir zorlama değil. Bu yüzden Türkiye'de rakamlar altta kalıyor. Erken tanının önemini aktarabilmek için yazılı basını, radyo televizyonu kullanıyoruz. ya da sahaya inip birebir görüşmelerle tarama sayısını artırıp erken tanının önemini anlatmaya çalışıyoruz. Şu an için tek yol bu" diye konuştu.
"TARAMANIN MUTLAKA HASTANE ORTAMINDA OLMASI GEREKİYOR"
"Yaşı gelen ve riski olan kadınlara mamografi ve ultrasonu yapmaları konusunda açıklamalarda bulunuyoruz" diyen Dr. İlkgül, "Meme taraması, doğum kontrolü gibi değil. Taramanın mutlaka hastane ortamında olması gerekiyor. Belli ölçme değerlendirmelerin yapılması gerekiyor. Tek çare bu. Bunun bir kan testi yok. Sadece görüntüleme yöntemiyle oluyor. Mamografi ya da ultrasonunuzu belirlenen yaş aralıklarında yapmak. Bununla birlikte ortalama risk grubu altında olan kadınların 30 ile 40 yaş aralarında ultrasona başlamalı. Ama 40 yaşında mamografiye kesinlikle başlamalılar. Bitirme yaşımız da 70. Mamografi 40'la 70 yaş arası iki yılda bir. Ultrasona da 30 yaşlarında başlamakta fayda var. O zaman işte erken tanıyı koymuş oluruz. Çünkü bunlar erken tanı için gereklidir" dedi.
(İHA)