Mersin'deki Darbe Girişimi Davası
Mersin'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, çoğunluğu rütbeli askerlerden oluşan ikisi firari 25'i tutuklu 29 şüphelinin yargılandığı davada, eski Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan'ın şoförü,...
Mersin'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, çoğunluğu rütbeli askerlerden oluşan ikisi firari 25'i tutuklu 29 şüphelinin yargılandığı davada, eski Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan'ın şoförü, alkollü olmasına rağmen darbe girişimi gecesinde "terör saldırısı var" denilerek kendisine MP5 makineli tabancayla karargahta nöbet tutturulduğunu iddia etti.
Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesinde geniş güvenlik önlemleri altında dün başlayan duruşma, bugün ikinci oturumla devam etti.
Darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı olarak görev yapan ve kendisini sözde "sıkıyönetim komutanı" ilan eden tutuklu sanık eski Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan'ın şoförü Kadir Nevzat Yontkan, savunmasında, sivil memur olduğunu, görevlendirmeyle Demirhan'ın makam şoförlüğüne getirildiğini söyledi.
Yontkan, Demirhan'ın kentte olmaması nedeniyle idari izinli olduğu 15 Temmuz akşamı çok fazla alkol aldığını belirterek, Kurmay Başkanı Albay Tayfun Ergi'nin araması üzerine Demirhan'ı lojmandan alıp, karargaha getirmesi için göreve çağrıldığını savundu.
Kendisine terör saldırısı olduğu için kırmızı alarm verildiğinin söylendiğini ifade eden Yontkan, "Alkollü olduğum anlaşılınca bana büfeden kahve yaptırdılar. Sonra komutanlar toplantıya girdiler. Bana da Tuğamiralin bulunduğu katta durmam için, araçtan MP5 silahını getirttiler. Silahı Uzman Çavuş Seyhan Acar'dan aldım. Emri Tayfun Ergi'nin verdiğini düşünüyorum. Bir süre katta silahla durmamı emrettiler. Terör saldırısı var, askerleri vurdurtma dediler. Kimseye silah doğrultmadım, girmeyin veya çıkmayın da demedim, böyle bir yetkim yok zaten çok kısa süre durdum." dedi.
Yontkan, daha sonra emir üzerine tutuklu sanık eski 3. sınıf emniyet müdürü Hasan Basri Dağdelen'i nizamiye kapısından alarak, Demirhan'ın makam odasına getirdiğini, bunun ardından Dağdelen'in aracında unuttuğu polis telsizini de almasının söylendiğini belirterek, "Telsizi alıp geldikten sonra toplantı vardı içeride. Tuğamiralin 'Ben sıkıyönetim komutanıyım' diye bağırdığını duydum. Bunun üzerine silahı bırakıp, sigara içme bahanesiyle aşağıya indim. Uzman Çavuş Seyhan Acar, yanıma gelerek, 'Bunlar bizi kandırıyor, darbe girişimi varmış. Televizyonda haberler var. Cumhurbaşkanımız haberlerde konuşuyor. Tuğamiral hakkında gözaltı kararı verilmiş' dedi. Bunun üzerine bir daha yukarıya çıkmadım. Otoparka giderek araçta oturdum." diye konuştu.
Daha önce de yetkisi olmamasına rağmen MP5 ve bir tabancanın üzerine zimmetlendiğini ileri süren Yontkan, şöyle konuştu:
"O gece herkeste silah vardı. Merkez Komutanı Albay Ekrem Özer'in karargaha geldiğini ve Demirhan'ı gözaltına alacağını öğrendim. Zaten Özer birliğe geldikten sonra nedense tüm silahlar birden kayboldu. Türk Silahlı Kuvvetleri, bir anda Türk silahsız kuvvetlerine döndü. Özer beni arıyormuş, yanına gittim. Bana yukarıda kimlerin olduğunu ve silahlı olup olmadıklarını sordu, ben de öğrenip anlattım."
Yontkan, mahkeme başkanının "Çok mu fazla alkol almıştın" sorusu üzerine "Evet" yanıtını verirken, sarhoş olmasa silahı eline almayacağını iddia etti.
Lojistik Şube Müdürü olarak görev yaparken TSK'dan ihraç edilen eski Deniz İkmal Binbaşı İlhan Tabur ise hakkındaki suçlamaları reddedip, müzakere uzmanı olduğu için o gece Demirhan'ı teslim olmaya ikna ettiğini söyledi.
Sanıklardan, eski Harekat Şube Müdürü Kurmay Yüzbaşı Ali Gül de hakkındaki suçlamaları reddederek, darbenin girişiminin içerisinde yer almadığını ileri sürdü.
TSK'dan ihraç edilen Demirhan'ın emir astsubayı Hakan Öğüt ise kendisiyle ilgili suçlamaları kabul etmedi.
"Hayrettin amiral denilen biriyle konuştum"
Darbe girişimi sırasında Demirhan'a bildiri yapması için polis telsizini verdiği belirlenen eski 3. sınıf emniyet müdürü Hasan Basri Dağdelen ise sağlık problemleri nedeniyle iddianameyi inceleyemediğini, savunmasını sonra yapmak istediğini söyledi.
Mahkeme başkanı bunun üzerine, "Bir sorum olacak, seni Genelkurmay'dan kim aradı?" diye sorunca Dağdelen de şu yanıtı verdi:
"Kimse aramadı, ben aradım. 15 Temmuz'da evimde otururken tanımadığım bir asker geldi. Ankara'da ve İstanbul'da büyük terör saldırıları olduğunu, Genelkurmay'ın rehin alındığını söyledi. Konuşmak için aşağıya indik. Benimle konuşması için bir numara verdi. Aradığımda Hayrettin amiral diye biri olduğunu söylediler. Mersin'de görev yaptığından Hayrettin amiral olduğunu zannediyorum.Telefonda bana general olduğunu, Tuğamiral Demirhan'ın yanına giderek soruları varsa cevaplamam gerektiğini söyledi. Sonraki savunmamda detaylı anlatacağım."
Sanık eski polis memuru İsa Karabudak ise savunmasında hakkındaki suçlamaları reddetti.
Eski polis Mustafa Uyanık da hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini, 15 Temmuz gecesinde Dağdelen'i yanlışlıkla küçük kızının aradığını iddia etti.
Eski polisler İrfan Tellioğlu ile Koray Gün ise daha sonra savunma yapmak için süre istedi.
Mahkeme heyeti, duruşmayı yarına erteledi.