Haberler

Mesane Kanseri Sigara İçenlerde Daha Fazla Görülüyor

Abone Ol

Üroloji Uzmanı Opr.Dr.Ferhat Günaydın, kadınlara göre erkeklerde 3 kat daha fazla görülen mesane kanserinin en önemli sorumlusunun sigara kullanımı olduğunu belirterek, "Sigara içmeyenlere göre içenlerde 10 kat daha fazla rastlanan bu kanser,"...

Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Ferhat Günaydın, kadınlara göre erkeklerde 3 kat daha fazla görülen mesane kanserinin en önemli sorumlusunun sigara kullanımı olduğunu belirterek, "Sigara içmeyenlere göre içenlerde 10 kat daha fazla rastlanan bu kanser, genetik yatkınlığı olanlar ile kimyasal maddelere uzun süre maruz kalanlarda sıklıkla gözlenmektedir" dedi.

Medicana Samsun Hastanesi Üroloji Bölümü Uzmanı Opr. Dr. Ferhat Günaydın, mesane kanseri, belirtileri, tanı-teşhis yöntemleri ve tedavisi konusunda bilgi verdi. Günaydın, "İdrar torbasında hücre çoğalması yalnızca mesanenin iç zarı ile sınırlıysa buna yüzeysel mesane kanseri denir. Eğer hücre çoğalması derinleşip kas ve yağ tabakasına da geçerse buna derin -invaziv- mesane kanseri denir.

Kas tabakasına geçmiş mesane kanseri çevre dokulara yayılabilir. Kan dolaşımı sayesinde uzak metastaz yapabilir, akciğer, karaciğer gibi organlara atlayabilir. Tam olarak sebebi belirlenmemiş olan bu hastalık her yaşta görülebilir ve çoğunlukla 60 yaş üstünde görüldüğünden ileri yaş hastalığı olarak düşünülebilir. Kadınlara göre erkeklerde 3 kat daha fazla görülen bu hastalığın en önemli sorumlusu, sigara kullanımıdır. Sigara içmeyenlere göre içenlerde 10 kat daha fazla rastlanan bu kanser, genetik yatkınlığı olanlar ile kimyasal maddelere uzun süre maruz kalanlarda (boya, lastik, deri vb sanayilerinde çalışanlar gibi) sıklıkla gözlenmektedir. Tekrarlayan idrar yolu hastalıklarında, böbrek taşı rahatsızlığı olanlarda, uzun süre sonda kullanmak zorunda olanlarda mesane kanseri riski artmaktadır. Hastalığın belirtileri arasında kanlı idrar, idrar sırasında ağrı ve sık idrar isteği bilinen bulgular olmakla beraber, farklı hastalıkların da belirleyicisi olduklarından kesin değillerdir. Fakat idrardan kan gelmesi ciddi bir olaydır ve hastanın mesane kanseri olmadığı teyit edilmelidir" diye konuştu.

TANI VE TEDAVİ

İdrarda kan tanısının ileri teşhis yöntemlerinin uygulanmasını gerekli kıldığını belirten Opr. Dr. Ferhat Günaydın, "Genellikle ilk test sitoloji olmaktadır. Mesanede tümör varlığı, sistoskopi ile araştırılır. Bu işlemde sistoskop denilen özel bir aletle cinsel organdan girilerek mesane göz ile değerlendirilir. Tümör görüldüğünde patolojik inceleme için parça alınır. Hastalığın tedavi şekli ve yoğunluğunun belirlenmesinde evre ve derecesi, tümörün yeri ve hastanın genel sağlık durumu göz önüne alınır. Tümörün derinliği ve mesane dışında yayılımı bu planlama için esas teşkil eder. Cerrahi, kemoterapi, radyoterapi gibi metotlar söz konusudur. Tümör saptanan hastalara transuretral tümör rezeksiyonu (TUR) yapılır. Yapılan cerrahi müdahale sonrası patolojik inceleme evrelendirme için gereklidir. Tanı konduğunda yüzde 85 mesane ile sınırlıdır. Lenf modülleri tutulumu ve uzak metastazlar yüzde 15'lerdedir. Tümörün ilerlemesi, tekrarlaması, karakterinin kötüleşmesi, patolojik derecesiyle yakın olarak ilişkilidir. Patolojik dereceleri yüksek olanlarda yaşam şansı yüzde 30'larda kalmaktadır. Mesane kanserindeki en büyük handikap, tekrarlama oranı en yüksek kanserlerden biri olmasıdır. Bu yüzden hasta sık sık doktor tarafından kontrol edilmelidir. Operasyondan hemen sonra birden fazla tümör varsa, 2 cm'den büyükse, kötü yerleşimliyse ürologun tecrübesine göre tam temizlenememişse ve tekrarlama etme ihtimali varsa, 8 haftada bir olmak kaydıyla BCG (tüberküloz aşısı), mitomycin, ebirubicin gibi kimyasal ajanlarla yıkanarak ameliyattan kalan tümör hücreleri öldürülmeye ve tekrarlama ihtimali en aza indirilmeye çalışılır. Mesane duvarında derinleşmiş olan tümörler için ise TUR denilen operasyon kesinlikle tedavi sağlayamayacağı için radyoterapi, yani ışın tedavisi gerekmektedir. Radikal sistektomi denen yöntem ise, bölgesel lenf bezleri ve mesanenin olduğu gibi parçalanmadan çıkartılmasını takiben, bağırsaklardan alınan parçalarla yapılan bir mesaneye bağlanan idrar yolları ve yeni mesanenin anüse, cilde ya da eski idrar kanalına bağlanmasıdır. Bu ameliyatlar erkekte ve kadında bazı farklılıklar gösterir ki erkeklerde lenf nodülleri mesane ve prostat, bazen üretra; kadınlarda ise lenf nodülleri, mesane, yumurtalıklar, rahim ve vajinanın üst bölümü çıkartılmaktadır. Operasyonlar öncesi ve sonrasında kemoterapik uygulamalar da söz konusu olabilir" şeklinde konuştu. - SAMSUN

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Ferhat Günaydın Samsun Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title