Haberler

Meslek Odalarından "4+4+4" Yürüyüşüne Çağrı

Abone Ol

İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu (İMOG) olarak adlandırılan inisiyatif kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen kademeli eğitimle ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu (İMOG) olarak adlandırılan inisiyatif kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen kademeli eğitimle ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya, inisiyatifte yer alan İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören, İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Tores Dinçöz, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMO) Yönetim Kurulu Üyesi Kazım Mermer katıldı. Basın açıklamasıyla 4+4+4 eğitim yasa tasarısıyla ilgili 29 Mart Perşembe günü Beyoğlu Tünel Meydanı'ndan Taksim'e yürüyüş yapılacağı da duyuruldu.

"4+4+4 BİR REFORM DEĞİL, PLANLI BİR SİYASİ PROJEDİR"

İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu adına basın açıklamasını İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal yaptı. Kocasakal, "Eğitim tüm toplumu yakından ilgilendiren çok önemli ve ciddi bir konudur. Bu denli yaşamsal bir konunun bu şekilde ani olarak gündeme getirilmesi, bilim insanları ve uzmanların görüşü alınmaksızın yeterince tartışılmaksızın bir oldu bitti ve dayatmayla meclise sevk edilmesi kabul edilemez. Siyasi iktidarın köklü reform olarak sunduğu ve 4+4+4 olarak ifade edilen kesintili eğitim projesi gerçekte bir reform değil, bizzat iktidara yakın yazarların dahi dile getirmekten çekinmediği gibi planlı bir siyasi projedir" dedi. Kocasakal, "Bütün bir toplumu ve geleceğimizi ilgilendiren böylesine önemli bir dönüşüm baskı ve dayatmayla bilimsel ve pedagojik veri ve gerçekler bir yana bırakılarak, tartışma ortamı yok edilerek gerçekleştirilemez. Sözkonusu taslakla eğitim 12 yıla çıkmamakta, aksine 4 yıla inmekte, ortaokullar fiili meslek liselerine dönüştürülmektedir. İlk 4 yıllık kesintiden sonraki 4 yıl, çocukların siyasi şekillendirilmesinin alt yapısını oluşturacak kısım olarak tasarlanmıştır" diye konuştu.

Kocasakal, bu eğitim sisteminden en çok kız çocuklarının zarar göreceğini belirterek, "Özellikle kızlarımızın büyük zarar göreceği, liseye açık öğretim imkanı adı altında belli bir dünya görüşü doğrultusunda örgün eğitimden koparılarak evlere hapsedileceği, çocuk işçiler ve gelinler yaratacak, çocukları sinsi bazı yapıları ellerine ve işlenmesine terk edecek bu uygulamanın eğitim sistemimizde giderilemez bir tahriba yaratacağı açıktır.Çocuklarımız ve geleceğimiz siyasi bir projeye kurban edilmekte, eğitim birliği fiilen yok edilmektedir" diye konuştu.

29 MART'TA TÜNEL'DEN TAKSİM'E YÜRÜYECEKLER

Kocasakal amacın gayet açık olduğunu söyleyerek, "Burada niyet okumaya gerek olmayıp niyet açıktır. Zorunlu eğitim adı altında siyaset rant ve kaostan oluşan bir sorunlu eğitim getirilmektedir. Hukuk ve basından sonra bu proje toplumu belli amaçlarla dönüştürme hamlesinin son ve en önemli adımıdır" dedi. Kocasakal, bir çağrı da yaparak, "Tüm ulusun ve çocuklarımızın geleceğini yakından ilgilendiren böylesine vahim bir dönüşüme siyasi görüşleri ne olursa olsun tüm anne ve babaların tüm vatandaşların karşı çıkması ulusal bir görev olduğu kadar çocuklarımıza ve geleceğimize de borcumuzdur. 29 Mart Perşembe günü saat 18.00'de tüm üyelerimizle birlikte duyarlı kamuoyunu Tünel'den Taksim'e yürüyüşümüze bekliyoruz" dedi.

"BİZ, DEMOKRATİK MEŞRU YASAL HAKKIMIZI KULLANIYORUZ"

Konuyla ilgili gazetecilerin sorularını da yanıtlayan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, "Devletin görevi aklın ve bilimin rehberliğinde, sorgulayan çağdaş bir insan yetiştirmektir. Devletin görevi budur. Cumhuriyetin de en önemli projesi buydu. Ama burada belirttiğimiz gibi din kültürüne dayalı bir din eğitimi kuşkusuz ki toplum için yararlıdır ve gereklidir. Burada yapılmak istenen eğitimin dinselleştirilmesi metalaştırılması, bu şekilde toplumun geleceğinin ipotek altına alınmasıdır" dedi. Yürüyüşe izin verilmemesi durumunda nasıl tavır takınacakları sorusuna ise Kocasakal, "Anayasamızdaki hükümler dikkate alındığında, demokratik protesto hakkının kullanılması son derece hukuki ve meşru bir haktır. Bu hakkın keyfi bir şekilde engellenmesi suç oluşturmaktadır. Biz sonuçta demokratik meşru yasal hakkımızı kullanıyoruz. Bu hakkımız 2911 sayılı kanundan kaynaklanıyor" dedi.

Yürüyüşün yapılamaması durumunda nasıl davranacakları sorusuna ise Kocasakal, " Ben böyle bir şey olacağına ihtimal vermiyorum. Olursa da tüm gerekli yasal girişimlerde bulunuruz. Sorumluları hakkında gereğini de yaparız. Böyle birşey düşünerek de vazgeçmemiz sözkonusu değil. Biz demokratik meşru hakkımızı kullanıyoruz. Bu hak engellenebilecek bir hak da değil" yanıtını verdi.

"BİZİM TALEBİMİZ BUNUN GERİ ÇEKİLMESİ"

Baro Başkanı Kocasakal, hükümetten taleplerini de dile getirerek, "Bizim talebimiz bunun geri çekilmesi ve bilimadamlarının görüşünün alınması, bilimin esas alınması . Yüzde elli de bu düzenlemeye taraf olarak kabul edilemez. Milletten yetki almak demek her istediğini keyfi bir şekilde yapmak anlamına gelmiyor. Bu şekilde bir oldu bittiyle olmaz. Biz siyasi bir proje dışında gerçek anlamda bir eğitim reformunun konuşulması gerektiğini ama bunun bu şekilde yapılamayacağını söylüyoruz " dedi.

Kocasakal, sözlerini Ahmet Telli'nin dizeleriyle bitirerek "Tarihin en son yerinde son sözü her zaman direnenler söyler" diye konuştu.

(BB) - İstanbul

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

İstanbul Barosu Ümit Kocasakal Semih Güngör Politika Güncel Taksim Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title