Haberler

Mete Yarar'dan CHP'li Böke'ye Terör Ayarı

Abone Ol

Güvenlik Uzmanı Mete Yarar, CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke’nin terör örgütü PKK/YPG için "Ne ben ne arkadaşlarım bir yapının terör örgütü olup olmadığına dair bir değerlendirme yapacak istihbari bilgiye ve kurumsal yapıya sahip değiliz" açıklamalarına sert tepki gösterdi.

Güvenlik Uzmanı Mete Yarar, CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke'nin terör örgütü PKK/YPG için "Ne ben ne arkadaşlarım bir yapının terör örgütü olup olmadığına dair bir değerlendirme yapacak istihbari bilgiye ve kurumsal yapıya sahip değiliz" açıklamalarına sert tepki gösterdi. Yarar, "O zaman soralım ÖSO ile ilgili istihbarat bilgisine nereden sahipsiniz. İstihbarat kurumu değilseniz. Onunla ilgili bu kanaati nereden verebiliyorsunuz. Şehitlerimizin her birinin altında o kanlı örgütün işareti var. Daha ne istihbarat örgütüne ihtiyaç var. Bunu bilmek için istihbari bilgiye mi ihtiyaç var. Senin askerini öldüren, senin şehrini bombalayan birisi için bana birisinin terörist demesine ihtiyaç var mı?" dedi.

Güvenlik Uzmanı Mete Yarar, Bursa'da Yıldırım Belediyesi tarafından organize edilen Memleket Meselesi isimli panele konuşmacı olarak katıldı. Yarar'ı yüzlerce Bursalı dinledi.

Suriye'deki olayların bir kaç öğrencinin duvara Esat'la ilgili sözler yazmasının ardından gözaltına alınıp işkence görmeleri daha sonra olaya ailelerinin karışması ailelerinde Esat güçlerince dövülmesinin ardından insanların ne oluyor diye sokağa çıkıp taranmasıyla başladığını geçmişte yaşanan bu olayların bugün unutulduğunu belirten Güvenlik Uzmanı Mete Yarar, "Özgür Suriye ordusunun ilk kuruluş şekli Suriye ordusuyla birlikte hareket etmeyen kişilerin kaçmaya başlamasıyla başladı. İlk silahlı direnişi başlatan insanlar bunlardır. Hayatta kalmak için ölmemek için direnen insanlardır bunlar. Önce çocuklarını korumaya çalıştılar. Eşlerini korumaya çalıştılar. Özgür Suriye Ordusunun ilk kurulduğu tarihte ilk silahı eline alanlar ordudan kaçan kişilerdi. Yine hatırlayın Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sınırlarına geldiklerinde hemen sınırımızın dibindeki insanları bombalamaya başladılar. Karşıya geçmeyin diye. Bu insanlar 9 ay boyunca tek bir ateş etmediler. ve o ana kadar yaklaşık 10 binin üzerinde insan öldürülmüştü. Bu arada bir çok insan cezaevine konmuş işkencelere başlanmıştı. Unutuyoruz arkadaşlar. Yine hatırlar mısınız? bilmiyorum BM'ye cezaevinde kalan insanların fotoğrafları ulaştırılmıştı. Ne kadar zayıf kaldıklarını nasıl işkenceler yapıldığını, kadınlara kızlara ne tür işkenceler yapıldığını hatırlıyorsunuz değil mi? İşte bu insanlar direnişe başladılar. Şimdi bu insanlara terörist nasıl dersiniz. Bunu demek için önce insafsız olmanız lazım. Bu insanlar önce ülkelerinde kalmaya çalıştılar. Önce ne olduğunu anlamaya çalıştılar. Bugün baktığımız ÖSO'daki insanlar Fırat Kalkanı Harekatı'nda 900 şehit verdiler bizim yanımızda. 15 Temmuz'da DAEŞ'le mücadele kapsamında kendi sınırlarımızın dışındaki gurupları bölgeden çıkarmak için Türkiye adına, Türkiye için mücadele ettiler ve bin 500 şehitte orada verdiler. Bugün Fırat Kalkanı Harekatında yine bizimle omuz omuza savaşıyorlar. Yine şehit sayısı 20'nin üzerinde bizim evladımız değerli evlat ta onlarınki değil mi? 900 şehit diyorum, bin 500 şehit diyorum. Bu insanların tamamı bizimle beraber omuz omuza savaşıyorlar. Hiç birinin amacı silahlı bir şey başlatıp orada insanların ölmesi değildi. Hayatta kalmaya çalıştılar. Nasıl dersiniz o işkence görüntülerini nasıl unutursunuz. Kimyasal saldırıları nasıl unutursunuz. Şehirlerin bombalanmasını nasıl unutursunuz. Bu insanlara nasıl terörist dersiniz.

ÖSO'nu dünyadaki bildiğiniz tüm ülkeler destekliyor. Rusya ve İran hariç ama hiçbiri ÖSO'ya terörist demiyor biliyor musunuz? Ama bizde bazı kişiler El Kaideci diyor bazıları terörist diyor. Bakın bir kez daha söylüyorum ABD bile ÖSO'ya terörist demiyor. O zaman bir yanlış var. Önce insani tarafta bir yanlış var. İkincisi Hukuki tarafında bir yanlış var" dedi.

"İstihbarat kurumu değilseniz ÖSO ile ilgili istihbarat bilgisine nereden sahipsiniz"

Yarar sözlerine şu şekilde devam etti:

"Siyasi polemiğe girmeyi sevmem ama sonuçta siyasi polemiği başlatan kişilere de ben bir cevap verme gereği hissediyorum. Şahsa vermiyorum çünkü. Dediler ki geçen gün PYD ile ilgili terörist olup olmama hikayesinde biz onların terörist olup olmadıkları konusunda bir fikir beyan edemeyiz biz istihbarat kurumu değiliz dediler. O zaman soralım ÖSO ile ilgili istihbarat bilgisine nereden sahipsiniz. İstihbarat kurumu değilseniz. Onun la ilgili bu kanaati nereden verebiliyorsunuz. Şehitlerimizin her birinin altında o kanlı örgütün işareti var. Daha ne istihbarat örgütüne ihtiyaç var bunu bilmek için istihbari bilgiye mi ihtiyaç var. Senin askerini öldüren, senin şehrini bombalayan birisi için bana birisinin terörist demesine ihtiyaç var mı? Benim askerime ateş ediyor. 17 yaşındaki kızımız uykusundayken atılan roketle şehit oldu. Bir kanaate varalım işin esasını unutmayalım bu işin nasıl başladığını. Hep kafa karışıklığı oradan başlıyor bir isyan başlamadı. Bu insanların hiç biri bir şey başlatmak için ortaya dökülmediler. Bunların tek bir istekleri vardı o gün başlayan olaya doğru müdahale edilmesi. Ama gelinen noktada Hama bir kez daha yıkıldı. Geçmişte tarihte olduğu gibi. ve bunların çoğu Türkiye'ye geldiler. İçinde her türlü meshepten olan 3,2 milyon insan Bugün kazanmayı öğrenmiş olan yıllarca siz bir şey yapamazsınız denilen bu ÖSO bugün kazanma ruhuyla bizimle beraber omuz omuza ilerliyor. Onlarda kazanmayı öğrendiler çünkü Fırat Kalkanı ÖSO'ya da bir şey öğretti. İlk defa kazanmayı, ilk defa bir alanı tutmayı ve o alanın içinde yaşamayı öğrendiler ve tekrar huzurlu bir yere geldiler. Fırat Kalkanı Harekatı ilk defa insanların namuslarını koruyabilecekleri, akşam evinin kapısını kırıp içeriye kimin girip girmeyeceğini bilmedikleri bir ortamdan o evin kapısının açılmayacağını bildikleri bir ortama, ertesi gün ne yiyeceklerini bilmedikleri bir ortamdan kendi yemeklerini pişirip yiyecekleri bir ortama geçtiler."

"Rojova diye anlattıkları hikayenin içerisinde bölgeyi terk eden Kürtlerin hiçbiri geri dönmedi"

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye'de terörden arındığı bölgeye Suriye vatandaşlarının bir çoğunun geri dönmeye başladığını belirten Yarar, "Cerablus 3 bin kişiydi. Bugün 40 bine ulaştı. El Bab operasyon öncesi 12 bin kişiydi, Bugün 120 bin kişiye ulaştı. Başka bir ülkenin askerleri geldi ve o askerlere her şeylerini emanet edip geri döndüler. PYD'nin geldiği bölgelerin hiçbirine dönmediler. Onların Rojova diye anlattıkları hikayenin içerisinde bölgeyi terk eden Kürtlerin hiçbiri geri dönmedi. Kuzey Irak'a gidenlerin hiçbiri dönmedi geri dönmedi. Güvenmiyorlar çünkü. Birisi kendisini onların özgürlük savaşçısı olarak görüyor. Ben birilerine göre işgalci bir orduyum. Ama nedense herkes benim bulunduğum bölgeye gelip namusunu, malını, canını emanet ediyor. Allah bize bu günleri gösterdi arkadaşlar. Öyle bir milletiz ki biz gelenlerin hiçbirine kimliklerini bile sormadık önce güvenliklerini sağladık. Önce yemek verdik AŞ verdik. Ondan sonra kimlik beyanlarını aldık ve hiç kimseyi geri göndermedik. Türkiye sınırlarından girmiş olan hiç kimse geri gönderilmedi. Başka bir ülkede 30 milyar dolar para harcanmış olsa kıyameti koparırdı insanlar. Ama siz öyle bir ev sahibisiniz ki, o kadar bu olaylara doğru bakıyorsunuz ki o üç milyon insan için harcanan para için hiç kimse ağzını bile açmadı. Helal hoş olsun dedik. Çünkü içerisinde 1 milyon 200 bin yetim ve öksüz var. ve bunların hepsi Müslüman. Sizler bu devlete destek olarak 3 milyon insanın hayatta kalmasını sağladınız" dedi.

"Suriye'deki insanların bir çoğu Türkiye hasretiyle büyümüştür. Ezo Gelin işte böyle bir Türkmen kızıdır"

Yarar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şimdi bu ÖSO'daki insanların hepsi çok güzel Türkçe konuşuyor diye soruyorlar. Evet hepsi şakır şakır Türkçe konuşuyor. Onlar zaten Türkçe konuşuyorlardı. İşin ilginç tarafı bu. Unuttuğumuz yer burası. Birileri sınırı geçirdi bir kısmı karşıda kaldı ve biz onlar karşıda kalınca bizden olmadıklarını düşündük. ve O insanların hepsinin ne kadar ağladıklarını biliyor musunuz? Ezo Gelin hikayesi vardır. Ezo Gelin işte böyle bir Türkmen kızıdır. 1950'ye kadar sınır olmayınca karşı tarafa gelin gitmiştir. Sınır geçince orada kalmıştır. Cerablus'un karşısındaki bir köyde yaşar ve orada bir tepe vardır. Her gün o tepeye çıkıp Türkiye'ye bakarak gözyaşı döker. Bu ülkedeki insanların neredeyse bir çoğu Türkiye hasretiyle büyümüştür. Suriye Türkiye ilişkilerinin çok iyi olduğu dönemde Sayın Cumhurbaşkanı Halep'e girdiğinde Halep'te inanılmaz bir coşkuyla karşılanıyor. Esat yanında kendisine dönüyor ve iyi ki siz bu ülkede seçime katılmıyorsunuz. Girseniz siz kazanırsınız diyor. Gerçekten de öyle biz Ensar olmanın gücüyle kazanıyoruz. Bu ülkenin sınırları büyümeyebilir ama dünyadaki sınırların ne kadar büyüdüğünü o ülkelere gittiğinizde anlayacaksınız. Bangladeş'teki Müslüman, Sudan'daki Müslüman, Afrika'nın en ucundaki Müslüman her sabah Afrin'deki Zeytin Dalı harekatını yapan asker için dua ediyorsa Türkiye'nin geldiği noktayı görün bununla da gurur duyun bunlar sizin eseriniz." - BURSA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Cumhuriyet Halk Partisi Selin Sayek Böke İzmir PKK Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title