MHP'den Sadık Ahmet İçin Anma: Büyük Mücadelecinin Ölümü Şüpheli
MHP Genel Başkan Yardımcısı, Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş, 1995 yılının Lozan Günü 24 Temmuz'da bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Sadık Ahmet ve Batı Trakya Türklüğünün durumuna ilişkin yazılı açıklama yaptı MHP Genel...
MHP Genel Başkan Yardımcısı, Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş, 1995 yılının Lozan Günü 24 Temmuz'da bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Sadık Ahmet ve Batı Trakya Türklüğünün durumuna ilişkin yazılı açıklama yaptı MHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Tuğrul Türkeş, bugün, ülkedeki AK Parti hükümetinin siyaset pratiği dahil, Türk'ün başının ezilmeye çalışıldığı ortamlarda her Türk'ün, dik durarak ve hatta diklenerek Dr. Sadık Ahmet'in "Eğer Türk olmak bir suç ise, burada tekrar ediyorum: Ben bir Türk"üm ve öyle kalacağım" sözünü hafızasında tutması gerektiğini bildirdi.
Türkeş Batı Trakya Türklerinin Önderi Dr. Sadık Ahmet'in vefatının 18'inci yıldönümü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Bugün Batı Trakya'da elde edilmiş hakların ve özgürlüklerin altındaki gizli mührün Sadık Ahmet'e ait olduğunu belirten Yıldırım Tuğrul Türkeş, "Aynı şekilde, söz konusu mühür, önümüzdeki yıllarda verilecek mücadelenin nihayetinde elde edilecek özgürlüklerin de bağrında yer alacaktır. Merhum Dr. Sadık Ahmet bir meşale yaktı; bugünkü nesiller onu devralmakla ve sonrakilere devretmekle mükelleftirler. Söz konusu meşale tüm küçük ayrıntıların ötesinde bir büyük hakikate denk düşmektedir ki, o da "Türklük' kavgasıdır" dedi.
-TANRI DAĞI'NDAN TRANSİLVANYA'YA...-
Bugün Tanrı Dağı'ndan Transilvanya'ya uzanan geniş topraklarda Türklerin ayak izlerinin görülüp takdir edileceğini belirten Türkeş, "Bugün itibarıyla, Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliğini tatmış her ülkede, Türk mevcudiyeti benzer sıkıntıları ve ıstırapları çekmektedir. Ne var ki, tarihin hükmü kesindir ve hakim statüko bu yöndedir. Bu durumda bizlere düşen vazife, kaderimize tevekkül ile yaklaşmak ve yerleşik şartlarda elimizden gelenin en iyisini yapmaktadır" dedi.
Tüm dünyada irili-ufaklı Türk topluluklar bulunduğunu ve hepsinin üzerinde yaşadıkları toprağı şereflendirdiklerini belirten Türkeş, "Yurtdışındaki en esnek rejimlerde, örneğin bazı demokrasilerde bile, Türk'ün varlığı çoğu zaman hor görülüp aşağılanmaktadır. Bu düşmanlığın tarihsel, kültürel ve siyasal birçok sebebi vardır, hiç kuşkusuz. Muhakkak ki, dönem dönem, bizler de yanlış davranışlarda bulunmuş ve bazen yanan ateşi söndürmek yerine, onu kızdırmayı yeğlemişizdir - sorumluluğunu da gönül rahatlığıyla alabilmeliyiz. Ne var ki, çoğu zaman, söz konusu eğilim tersinden işletilmiş ve Türkler kışkırtılmış, dışlanmış ve tecrit edilmeye çalışılmışlardır. Elbette 21.yüzyıldaki beklentilerimiz herkesin diğerinin kimliğine saygı duyması ve karşılıklı tahammül ilkesine dayanarak barışçıl, huzurlu ilişkiler tesis edilmesidir. Fakat bu beklentilerimizi ancak soluksuz biçimde, durmadan, yılmadan "mücadele' ederek gerçekleştirebiliriz" görüşünü savundu.
-SADIK AHMET'İN TRAFİK KAZASI ŞÜPHELİ-
Yıldırım Tuğrul Türkeş şöyle devam etti:
"Batı Trakya'da "mücadele' denildiği vakit, akla ilk gelen şahsiyet, abidevi hatırasıyla merhum Dr. Sadık Ahmet beyefendidir. Merhum, Yunanistan devletinin çifte standartlarına karşı dimdik durdu ve haksızlıkların üzerine cesaretle yürüdü. Dr. Sadık Ahmet'in özgeçmişini okuduğunuzda "mücadele' nedir, nasıl olur tüm berraklığıyla görürsünüz. O, bölgesel, ulusal ve uluslararası platformlarda tüm çalışmalarını ve gayretini Batı Trakya'daki Türklere adadı. İmza kampanyaları düzenledi, bildiriler dağıttı, engellendi, tutuklandı ve hatta hapis yattı. İnandığı dava ve sevdiği insanlar için çile çekti ve bunu büyük bir sükünet içinde kabullendi. 1989 tarihinde Batı Trakya Türklerinden seçilen ilk bağımsız milletvekili oldu ve fakat sadece "Türk' sözcüğünü kullandığı için milletvekilliği hukuksuzca düşürüldü. Yılmadı, mücadeleyi sürdürdü. 1990 yılında ikinci kez bağımsız milletvekili seçildi ve Dostluk, Eşitlik, Barış partisini kurarak Türklere kapsamlı bir mücadele aracı verdi. Yunanistan devletinin çıkardığı eşitsiz yasalar sebebiyle partinin Meclis'e girilmesine mani olundu.
Tüm olumsuzluklara ve yokluklara rağmen, merhum Dr. Sadık Ahmet içeride ve dışarıda kavgasını sonuna kadar götürdü. Öyle ki, sergilediği yiğitlik örneği ve tutturduğu çelikten irade karşısında birileri rahatsız oldu. Merhumun birileri nezdinde sebebiyet verdiği tatsızlık o denli büyüktü ki, 24 Temmuz 1995 tarihinde fevkalade şüpheli bir trafik kazası neticesinde hayata gözlerini yumdu. Şu tesadüfe bakınız ki, 24 Temmuz tarihi, aynı zamanda Lozan Antlaşması'nın imzalandığı tarihe tekabül etmekteydi."
Türkeş açıklamasını "Bugün Türk'ün başının ezilmeye çalışıldığı ortamlarda- ki buna ülkemizdeki AKP hükümetinin siyaset pratiği de dahildir - her Türk'ün, dik durarak ve hatta diklenerek Dr. Sadık Ahmet beyefendinin şu sözlerini hafızasında canlı tutması lazımdır: "Eğer Türk olmak bir suç ise, burada tekrar ediyorum: Ben bir Türk"üm ve öyle kalacağım' " diye bitirdi.
(ORH/ÖZK) - Ankara