Milli Eğitimin Kürtçe Kitaplarını Artuklu Üniversitesi Hazırladı
Yüksek Öğrenim Kurumu'nun (YÖK) Mardin Artuklu Üniversitesi'ne (MAÜ) Kürtçe öğretmeni için verdiği 500 kişilik kontenjanı 250'ye indirmesinin ardından gelen tepkiler üzerine basın açıklaması düzenleyen Rektör Prof.Dr.Serdar Bedii Omay, bu karar...
Yüksek Öğrenim Kurumu'nun (YÖK) Mardin Artuklu Üniversitesi'ne (MAÜ) Kürtçe öğretmeni için verdiği 500 kişilik kontenjanı 250'ye indirmesinin ardından gelen tepkiler üzerine basın açıklaması düzenleyen Rektör Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, bu karar düzeltilmediği takdirde ya süreçten tamamen çekileceklerini ya da sadece formasyonu olan yaklaşık 250 öğrenciye eğitim vermek zorunda kalacaklarını söyledi.
MAÜ binasında basın mensuplarıyla bir araya gelen Rektör Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, yaşanan süreçle ilgili kaygılarını açıkladı. MAÜ olarak bu çok dilli ve çok dinli özelliğini üniversitenin doğal enerjisi olarak gördüklerini belirten Rektör Omay, 4 yıldır bu enerjiyi akademi üretime geçirmek için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini dile getirdi. Bu gayretlerinin en önemlisi olan uzun yıllar ihmale uğramış bölgenin önemli dillerinden Kürtçe'ye de diğer diller gibi sahip çıkmak olduğunu ifade eden Omay, "Bu sahip çıkış hükümetimizin açılım politikasına büyük bir destek teşkil etti. Vizyonumuz ortak bir karakter kazandı. Buraya 2009 yılından başlayarak her yıl yaklaşık 20'şer tezli Yüksek Lisans talebesi YÖK'ün izniyle imtihanla kabul ettik. Haziran ayı itibarı ile
Milli Eğitim Bakanı medyada seçmeli Kürtçe dersleri programını bu sene başlatacaklarını deklare etti. Üniversitemizin bu alanda yoğun emek ve enerji sarf etmesi sebebi ile bakanlıktan yazılı ve sözlü olarak yardım talep ettik. Sağ olsunlar teveccühle karşılandı" dedi.
Kürtçe öğretmeni için 500 kişilik kontenjanı için yoğun bir çalışma süreci başladıklarını belirten Omay, öncelikle kendilerinden 5., 6. ve 7. sınıflarda seçmeli Kürtçe dersinde okutulması için bir müfredat hazırlanmasını istediklerini söyledi. Omay, "Eş zamanlı olarak da bir Kürtçe dil öğretim kitabı hazırlamamızı talep ettiler. Bunu da memnuniyetle karşıladık. Kürdoloji bölümümüzdeki arkadaşlarımız gecesini gündüzüne katarak çalıştı. Şu anda hazırlanan kitabın dünya çapında en güzel kitap olduğunu iddia ediyorum. İki lehçede hazırladığımız orijinal, hiçbir yeri kopya olamayan kitabı talim terbiye kurulumuza takdim ettik. Bütün gayemiz ülkenin huzuruna, barışına katkı sağlamaktan başka bir şey değildir. Bir üniversiteye düşen memleketimizin, ülkemizin, bölgemizin, Türklerin, Kürtlerin, Arapların ve diğerlerinin huzur içerisinde yaşayamayacakları bir coğrafyayı oluşturmaktan ibarettir. Yaklaşık olarak 2013 yılı itibari ile 2 bine yakın öğretmen yetiştirmemizi ve mezun etmemizi istediler. Ekibimiz ile oturduk çalıştık. Bütün şartlarımızı zorladık. 2 bin değil ancak 500 öğretmen yetirebileceğimizi bildirdik. Üniversitenin bağlı olduğu kurum YÖK'tür. Bu kadar hayırlı kararların daha sonrada yetişebileceği eğitime bir an önce başlaması yönünde biz yönlendirme ve teşvik aldık" şeklinde konuştu.
Bu konuda belki bir hata yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"YÖK'ten resmi bir yazılı ilana çıkmamız gerekirdi. Fakat bütün niyetimiz bir an önce yeteri derece öğretmeni kaliteli yetiştirmekti. Başka gayemiz yoktu. Dolayısıyla 500 kontenjan için ilana çıktık. Tamamen objektif bir sıralama ile ilan ettik fakat ne yazık ki YÖK'ün kararları 500 kişilik listemizi onaylamadı. 250 kişi ile sınırlandırdı. Ayrıca da formasyon eğimini de vermemize izin vermedi. Bunun sebebi de eğitim verecek bölümümüzde bir kişinin eksik olması sebep olarak gösterildi. Bazı standartlar konulmuş tabii ki bunları saygılı ile karşılıyoruz. Ama bu kadar hayırlı ve özellik taşıyan bir işte bu derece hassasiyet göstermek doğrusu neyle telif edilebilir tam değerlendiremiyorum. Böyle bir karar karşısında üniversite olarak nasıl bir pozisyonda kalacağımızı bizim yerimize koyarak değerlendirebilirsiniz. Hem kazanmış 500 öğrenci karşısında düşeceğimiz durum, hem Kürt kamuoyu karşısında düşeceğimiz durumun sizin insaf ve değerlendirmelerinize bırakıyorum. Yeterli bir ekibe sahip olmamıza rağmen bu izinlerin verilmemesinin uygun olmadığını tüm ülke kamuoyuna arz etmek istiyorum. Başta YÖK olmak üzere yöneticilerimizin bu olayla ilgili mercilerin bu hayırlı işe ve gayretine destek olmalarını istirham ediyorum. Acaba çözülebilir mi diye bir aralık bıraktık. Çözülemediği takdirde önümüzde iki alternatif çıkıyor. ya tamamen süreçten çekilmek zorunda kalacağız. ya da sadece formasyonu olan talebelerimizi bir araya getirerek sayıları yaklaşık olarak 250 civarında sadece onlara eğitim vermez zorunda kalacağız. Her halükarda kamuoyuna ve öğrencilerimize mahcup olmuş durumuna düşeceğiz. Bir ışık görebilirsek eğer YÖK'ten, tabii ki, bu süre uzatılabilir." - MARDİN