Mısır Çarşısı Davasında Gerekçeli Karar Açıklandı
Sosyolog Pınar Selek’in Mısır Çarşısı’nda 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin beraat ettiği davanın gerekçeli kararı açıklandı.
Sosyolog Pınar Selek'in Mısır Çarşısı'nda 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin beraat ettiği davanın gerekçeli kararı açıklandı. Kararda, bilirkişi raporlarının patlama konusunda çeliştiği ifade edildi.
Yargıtay'ın bozma kararının ardından beşinci kez görülen Mısır Çarşısı'nda 1998 yılında meydana gelen patlamayla ilgili davada 19 Aralık'ta karar çıkmıştı. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar davasında mahkeme sanıklar Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkında bir kez daha beraat kararı vermişti.
Yargıtay'ın 'müebbet hapis cezası verilsin' kararına direnen mahkeme, gerekçesini açıkladı. Davanın 16 yıllık özetinin anlatıldığı 25 sayfalık gerekçeli kararda Mahkeme, 'patlamanın bombadan mı gazdan mı olduğunun tespit edilemediğini' belirti.
"RAPORLAR ÇELİŞKİLİ, PATLAMA 'TÜPGAZ MI BOMBA MI' NET DEĞİL"
Patlamanın ardından 8 bomba imha uzmanın olay yerinde inceleme yaptığı hatırlatılan gerekçeli kararda patlamadan sonra olay yerinin ilk halinin bozulduğu, bomba unsuruna rastlanmadığının tespit edildiğine dair rapor hazırlandığı belirtildi.
Mısır Çarşısı'ndaki patlamanın sebebiyle ilgili bir kısım bilirkişilerin 'tüpgaz', bir kısım bilirkişilerin 'bomba' bir kısım bilirkişilerin de 'tüpgaz mı bomba mı' olduğunun tespit edilemediği yönünde raporlar verdiğini hatırlatan mahkeme "Çelişkili raporlar nedeniyle ortaya 'şüphenin' çıktığına vurgu yapıldı.
Mahkeme, "Sanıkların suçu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yetecek ölçüde şüpheden uzak bir delil elde edilememiştir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz" dedi.
"ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR"
Bir sanığa ceza verilmesi için hiç bir kuşkunun olmaması gerektiğini belirten Mahkeme, "Yüksek de olsa bir olasılığa dayanarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan varsayıma dayanarak hüküm vermek anlamına gelebilir. Mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değir her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu budur" gerekçesine yer verdi.
Mahkeme, yasalara göre şüpheden sanığın yararlandığına dikkat çekti. Sanıklar için de 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesinin geçerli olduğunu belirten Mahkeme, söz konusu olayla ilgili şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğini açıkladı. Mahkeme, olayla ilgili hazırlanan raporların 'zıt görüşler içerdiğini', raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini ve bu çelişkinin de giderilmesinin mümkün olmayacağını ifade etti. Mahkeme bu aşamada patlamanın neden kaynaklandığının belirlenemeyeceğini de vurguladı.
Gerekçeli kararı davanın taraflarına gönderecek olan Mahkeme, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gönderilmesine hükmetti - İSTANBUL
