Haberler

'Mücevherat sektörü türkiye'nin parlayan yıldızı olacak'

Güncelleme:
Abone Ol

'Mücevherat sektörü Türkiye'nin parlayan yıldızı olacak'Deniz KILINÇ- Feridun AÇIKGÖZ/İSTANBUL, (DHA)- MÜCEVHARAT İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Kamar, Türk mücevher sektörünün son zamanlarda oluşan jeopolitik olaylardan etkilenmediğini belirterek, gerekli hamlelerin yapılmasıyla...

'Mücevherat sektörü Türkiye'nin parlayan yıldızı olacak'

Deniz KILINÇ- Feridun AÇIKGÖZ/İSTANBUL, (DHA)- MÜCEVHARAT İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Kamar, Türk mücevher sektörünün son zamanlarda oluşan jeopolitik olaylardan etkilenmediğini belirterek, gerekli hamlelerin yapılmasıyla sektörün ' Türkiye'nin parlayan yıldızı' haline geleceğini söyledi.

Kamar, ABD'nin Türkiye'ye yönelik yaptırım tehdidi endişelerinin ortadan kalkmasının ardından ülkelerin siyasal ilişkileri yoluyla oluşan gerilimlerden Türkiye mücevher sektörünün etkilenmediğini ve sektörün bu gibi gerilimlerle çeşitli önlemler aracılığıyla başa çıktığını belirtti. Türkiye'nin mücevher ihracatı ve sektörün mevcut durumu hakkında DHA'nın sorularını yanıtlayan Kamar, sektör görünümünün mevcut şartlarda olumlu olduğunu vurguladı.

Kamar, mücevher sektörüyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

'Türk mücevher sektörü Türkiye'nin stratejik sektörlerinden birisidir, bunu her zaman söylüyoruz. Türkiye'nin güçlü bir sektörü, tamamen emek odaklı bir sektör. Ölçek olarak da Türkiye'deki en büyük ölçekli sektörlerden birisi. Türkiye'nin yaklaşık 11 milyar dolarlık bir mücevher ticaret hacmi var. Bunu tek vardiyada ve yüzde 70-80 kapasiteyle gerçekleştiriyor. Bu da demek oluyor ki eğer güçlü bir pazarlama ve satış ağı oluşturabilirsek yaklaşık 30-35 milyar dolara kadar çıkacak, hazır bir mücevher sektörü var. Dolayısıyla hem ürün satacağımız ülkelerde hem de Türkiye'deki bazı değişiklikler yapılırsa Türk mücevher sektörü Türkiye'nin parlayan bir yıldızı haline gelecektir.'

'ABD'NİN İHTİYACI OLAN ÜRÜNLERİ SAĞLAYABİLECEK ÖNEMLİ ÜLKELERDEN BİRİYİZ'

Türkiye'nin mücevher ihracatı yaptığı ülkeler arasında Orta Doğu'nun başı çektiğini ve ABD'nin de ikinci sırada olduğuna değinen Kamar, ABD-Türkiye ilişkilerindeki son gelişmeler sonrası bu durumun büyük bir sıkıntıya yol açmadığını söyledi. ABD ve Çin arasındaki ticari gerilimlerin Türkiye'yi iyi bir yerde konumlandırdığını vurgulayan Kamar, şöyle devam etti:

'Şu anda en çok ihracat yaptığımız ülkeler Orta Doğu olarak geliyor, daha sonra ABD bunların içinde var, İngiltere ağırlıklı olarak geçiyor. Fakat bu jeopolitik durumlardan dolayı biz özellikle pazar çeşitlemesine gittik. Şu anda son bir senedir Latin Amerika ve Asya bölgesine ağırlıklı olarak pazarlama çalışmalarımızı yapıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Trump arasında ABD-Türkiye ithalat ve ihracatını 100 milyar dolara çıkaralım diye bir hedef koyuldu. 50 milyar dolarını ithalat 50 milyar dolarını ihracat yapalım dediler. Bu tabi ki bir hedef ve bunun için de çalışmalar, yoğun görüşmeler başlamıştı. Bu görüşmelerin içinde mücevherat sektörü de vardı. Biz ABD'nin Çin'e koyacağı vergilerden dolayı ABD'nin ihtiyacı olan ürünleri sağlayabilecek en önemli ülkelerden biriyiz. Bu bir hedef fakat daha başlamadan yaptırımlar geldi. Dolayısıyla şu andaki ihracatımıza bir etkisi yok. İhracatımız geçen sene itibariyle 300 milyon dolar civarındaydı, bu sene bu ihracat rakamını yakalarız, hatta geçeriz, eğer önemli bir sıkıntı olmazsa biz yavaş yavaş ABD'ye olan ihracatımıza devam ederiz. Ama bu hedeflere tekrar geri dönülürse, bizim daha önce söylediğimiz bir şey var, biz üç ay içinde bir milyar dolara, bir sene içinde de 2 milyar dolara çıkabilecek bir kapasiteye sahibiz. Onun için bizim ABD pazarıyla ilgili çok fazla bir telaşımız yok, fırsatlar var. Bu fırsatlar da ülkelerin siyasi ilişkilerine bağlı. Şu anda yeni dünya düzeninde ticaretle siyaset iç içe geçmiş durumda ve en büyük ülkeler arasındaki bariyerlere bu yaptırımlar sebep oluyor. Eğer bir ülkeye bir yaptırım yapmak istiyorsanız ilk önce ticareti öne koyuyorsunuz ki ABD son iki senedir bunu çok yoğun olarak yapıyor. Bu yüzden şu anda ticaretle siyaset iç içe giriyor mu giriyor ama 100 milyar dolar hedefimiz de var. Bundan yaklaşık bir ay önce ABD Ticaret Bakanı Ross beş gün Türkiye'de kaldı, daha önce hiçbir yerde beş gün kalmamıştı. Bir hafta sonra inanılmaz yaptırımlar konuşulmaya başlandı. Bundan sonra ülkelerde hep böyle olacak, bu alıştığımız bir konu. Dolayısıyla biz her türlü şartlarda ticaretimizi nasıl artırabileceğimize yönelik çalışmalarımız yapıyoruz.'

'BİR ÜLKEYE BÜTÜN TİCARETİMİZİ YAPMAK DİYE BİR ŞEY YOK'

Söz konusu yaptırım açıklamalarına sektörün alıştığına dikkat çeken Kamar, sektörün buna yönelik olarak hazırlıklarını yaptığını ve önlemlerini aldığını vurguladı. Kamar, şunları söyledi:

'Türkiye ihracat sektörü zaten bu işlere efsunlu. Türkiye maalesef ortasında bulunduğu jeopolitik konumdan dolayı son zamanların en karışık bölgelerinden bir tanesi. Devamlı yaptırımlar uygulanıyor, komşularımıza yaptırımlar uygulanıyor. Artık iş adamları olarak biz bunlara alıştık. Hoşumuza gitmese de alıştık ve buna göre önlemlerimizi alıyoruz. Artık herkes şunu öğrendi; bir ülkeye bütün ticaretimizi yapmak diye bir şey yok. Bir ülke yüzde 10'u geçmemeli diye bir stratejimiz var çünkü bugün Irak'ta olay oluyor, yarın bakıyorsunuz birden İran'a yaptırımlar geliyor, en büyük ihracat yaptığınız yerde sıkıntı oluyor, Dubai'de yarın bugün bir şey oluyor. Bunun için biz bu siyasetin işe karışma durumuna alıştık, yaptırımlara alıştık. Buna göre herkes risk yönetimini öğrendi Türkiye'de. Artık eskisi gibi değil, bütün birimlerin bir risk departmanı var. Kendi pozisyonlarını ölçüyorlar biçiyorlar ve ona göre ticaret yapıyorlar.'

'PAZAR ÇEŞİTLEMESİNE ÇOK ÖNEM VERİYORUZ'

Kamar, mücevher sektörünün aldığı önlemlerin başında pazar çeşitlemesinin geldiğinin altını çizdi ve pazarlama tekniklerinde de değişikliklere gidildiğini belirtti. Mustafa Kamar şöyle devam etti:

'Öncelikli olarak biz pazar çeşitlemesi yapıyoruz. Onun dışında en önemli konulardan birisi de doğuda çok fazla etki yaratmıyor fakat batıda siyasi olaylar olunca bu durumdan çok çabuk etkileniyorlar. Gerek basının dezenformasyon yapması gerekse yanlış bilgilendirmeler, özellikle ABD ayağında ve Avrupa'daki bazı ülkelerde birden ticareti tetikliyor. Pazar çeşitlemesine çok önem veriyoruz. Bundan önce bir Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) toplantısı yaptık yaklaşık bir hafta önce. Bu toplantıda Asya'yla beraber dünyadan 39 mücevherat ihracatçı birlik başkanlarını Türkiye'de bir araya getirdik. Bunlar çok önemli çünkü bunun dalga boyu büyük bir kitleye ulaşacak. Bu yüzden biz şu anda daha yoğun pazarlamaya başladık, daha yoğun marketinge başladık. Bunun dışında ikili görüşmelere ağırlık veriyoruz. Artık yalnızca fuarlara değil, ülkelere gidiyoruz. Bundan bir ay önce Miami'ye gittik, tamamen Latin ve Kuzey Amerika'ya pazarlama etkinliği yaptık. Aynısını iki ay sonra Antalya'da yapmayı planlıyoruz. Yaklaşık 30 ülkenin tamamen Rusça konuşulan Doğu Avrupa ve Rusya ülkelerini Antalya'da toplayacağız. 200'e yakın firma hedefimiz var, bunları getireceğiz ya da biz oralara gideceğiz. Fuar dışında biraz daha gerilla marketing yapmaya çalışıyoruz. Bizim ihracatımız normal şartlar altında bu kadar sıkıntılı dönemlerden de geçsek ivme olarak yukarı doğru yükseltmeye devam edeceğiz. Herhangi bir sıkıntımız yok fakat fırsatlarımız çok. Bu olaylar bizim fırsatlarımızı etkiliyor, yoksa ihracat artışımıza bir etkisi olacağını sanmıyorum.'

'TÜRK MÜCEVHERİ DÜNYADA İLGİ GÖRÜYOR'

Zen Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Emil Güzeliş de Türkiye'nin altın üretiminin yanında pırlanta üretiminde de dünyada kabul görmeye başladığını ve özellikle ABD'de olmak üzere yurtdışında Türk mücevherine ilginin arttığını söyledi. Güzeliş, şunları söyledi:

'Türkiye aslında hala dünyadaki en büyük altın üreticilerinden biri. Şimdi artık pırlantada da iyi bir üretici oldu. Biz 1994 yılından beri yurtdışında birçok fuara katıldık. O zamanlar pırlanta satmaya çalıştık ama Türkiye'yi bilen insanlar pırlanta almak istemediler. Çünkü pırlantayı Hong Kong, İtalya üretiyor ve bütün dünyaya satıyorlardı. Şimdi artık Türkiye'yi pırlanta üreticisi olarak da kabul ettiler. Bunu da nereden görüyoruz; pırlanta ihracatımız bir milyondan 300 milyon dolarla çıktı, dolayısıyla Türkiye artık hem pırlanta hem altın hem de gümüşte iyi bir ihracatçı oldu ve dünya tarafından kabul edildi.'

'ABD YILLARDIR UYUYAN PAZARDI, BİRKAÇ YILDA CANLANDI'

Güzeliş, New York'ta açtıkları mağazalarında Türk pırlantasına olan ilginin açıkça görüldüğüne işaret ederek, sözlerini şöyle sonlandırdı:

'ABD Ticaret Bakanı Türkiye'yi ziyaret etti. Biliyorsunuz ki Çin'e ambargolar uygulandı, onların da Çin'den aldığı ürünleri dünyanın bir yerinden satın almaları gerekiyor, Türkiye'den de neler alabiliriz diye baktılar. Türkiye mücevher ihracatı 300 milyon dolar, biz bunu bir yıl içinde 1 milyar dolara çıkarabileceğimizi, üretimin buna uygun olduğunu, hemen akabinde 2 milyar dolara da çıkarabileceğimizi gösterdik. ABD yıllardır uyuyan bir pazardı, birkaç yılda canlandı. Bizim de orada 2001 yılından beri ofisimiz var, ofisimiz aracılığıyla oraya ihracat yapıyoruz. Bu sene de New York'ta ilk mağazamızı açtık. Normalde bir mağaza açıldığında ilk yıl oradan bir şey beklenmez, işler düşük olur ama şimdi mağazamız dolmaya başladı. Demek ki vardığımız noktada Türk mücevherleri, Türk zevkleri orada da beğeniliyor.'

'İNASNLARIN BURAYA GELMESİNİ BEKLEMEKTENSE BİZ ONLARA GİDİYORUZ'

Hoşgör Pırlanta Sahibi ve Mücevherat İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ceyhan Hoşgör de mücevher sektörünün yeni pazarlar oluşturma kapsamında hareketlendiğini vurgulayarak şunları kaydetti:

"Bizim genel yıllık ihracatımız altı milyar dolara yaklaştı, yıllık yüzde 10-15 artış gösteriyoruz. En büyük pazarımız tabi ki Orta Doğu ülkeleri fakat son iki yıldır Orta Doğu ülkelerindeki ekonomik sorunlardan ve biraz politik problemlerden dolayı biraz sorunlar yaşıyoruz. İhracatçılar Birliği olarak da bu düşüşü minimuma indirmek ve farklı alternatif pazarlar yaratmak açısından çalışmalarımız var. Bunların en önemlileri de artık insanların bize gelmesini beklemektense biz yurtdışına giderek roadshowlar düzenliyoruz. Bunun sonuncusunu Ağustos ayında Miami'de gerçekleştirdik. Amerika'nın ve Güney Amerika'nın en büyük toptan ve perakende mağazalarını oraya davet ettik ve harika bir organizasyon gerçekleştirdik. Geçen sene aynı tür organizasyonu Suudi Arabistan'ın Riyad kentinde düzenledik, orada da yedi yüz Suudi firmayı davet ettik. Biraz aktif işler yapıyoruz, insanların buraya gelmesini beklemektense biz onlara gidiyoruz. Şimdi şubat ayında Dubai'de tekrar böyle bir organizasyon düzenlemek istiyoruz. Daha aktif olmak istiyoruz. Son iki yılda daha önce hiç aktif olmadığımız ülkeler olan Bolivya, Şili, Panama ve Brezilya'ya ihracatımız arttı. Bütün bunlar söz konusu aktiflik sayesinde oldu. Geleceğimiz özellikle ABD piyasasında oldukça açık. ABD-Çin arasında bir ticaret savaşı var ve Çin'in ABD ihracatı 15 milyar dolar, bizim ABD'ye ihracatımız 300 milyon dolar. Şimdi ABD-Çin ürünlerine ekstra yüzde 10-15'lik bir vergi koymayı planlıyor. Bu vergiler uygulanırsa Türkiye'yle birlikte İtalya, Hindistan ve Tayland'ın Çin'in pastasını paylaşma şansı oluyor. Bu olursa, bizim ihracatımız 300 milyon dolardan 1,5- 2 milyar dolara yükselir."

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Amerika Birleşik Devletleri Mustafa Kamar Türkiye Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title