Muhalefet, Sosyal Medya Düzenlemesine Şerh Düştü: Kaosu Tetiklemesi Kaçınılmaz
Muhalefet partileri, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören düzenlemeye “şerh düştü.” CHP’nin muhalefet şerhinde, “Düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüne baskı uygulanmasına meşruluk kazandırılacaktır ki bunun da her an toplumsal bir kaosu tetiklemesi kaçınılmazdır” değerlendirilmesi yapıldı. HDP’nin şerhinde, “Enflasyon can yakıyor, miktarını az göstermektir, yoksulluğu örtbas etmektir. Toplantı ve gösteri hakkı askıdadır, bu gerçeği toplumdan kaçırmaktır. Konserler, gösteriler yasak, toplumun yaşam tarzına müdahale var, itirazlara karşı bu kanun teklifi gündemdedir” denildi.
ŞEYMA PAŞAYİĞİT
Muhalefet partileri, TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören düzenlemeye "şerh düştü." CHP'nin muhalefet şerhinde, "Düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüne baskı uygulanmasına meşruluk kazandırılacaktır ki bunun da her an toplumsal bir kaosu tetiklemesi kaçınılmazdır" değerlendirilmesi yapıldı. HDP'nin şerhinde, "Enflasyon can yakıyor, miktarını az göstermektir, yoksulluğu örtbas etmektir. Toplantı ve gösteri hakkı askıdadır, bu gerçeği toplumdan kaçırmaktır. Konserler, gösteriler yasak, toplumun yaşam tarzına müdahale var, itirazlara karşı bu kanun teklifi gündemdedir" denildi.
AKP ve MHP'nin, "dezenformasyonla mücadele" gerekçesiyle 27 Mayıs'ta, TBMM Başkanlığı'na sunduğu "Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi", önceki gün muhalefetin tüm eleştirilerine rağmen TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. CHP, HDP ve İYİ Parti; teklife ayrı ayrı muhalefet şerhi yazdı.
CHP: TOPLUMSAL KAOSU TETİKLEMESİ KAÇINILMAZ
İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, Çorum Milletvekili Tufan Köse, Antalya Milletvekili Rafet Zeybek, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül imzalı CHP'nin muhalefet şerhi, görüşmeler sırasında teklif sahiplerinin üslubuyla ilgili eleştiriyle başladı.
Buna ilişkin, "Teklifin görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekillerinin, basın örgütlerinin ve konunun birinci derece muhatabı hukukçuların tüm itiraz ve önerilerine kulak tıkayan teklif sahipleri, basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü açısından Hindistan, Sudan, Myanmar, Türkmenistan, İran, Eritre, Kuzey Kore ile aynı kümede yer alan ülkemizi son sıralara kaydırma kararlılığını ortaya koymuştur" değerlendirmesi yapıldı.
Şerhte, gazetecilerin basın kartlarının Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde Basın Kartları Komisyonu inisiyatifine bırakılmasının 'memur gazeteci' anlayışını yerleştirme amaçlı olduğu belirtildi.
Türk Ceza Yasası'na "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunun eklenmesini öngören 29. maddenin ifade özgürlüğü sınırlarındaki bir alana müdahale ettiği vurgulandı. Şerhte, "Konunun düzenlenmesinde hassas bir denge güdülmelidir, aksi takdirde çağımızda bir toplumun geleceğe güvenle bakabilmesi ve görünen gerçekler etrafında ortaklaşabilmesinin temel şartı olan düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüne baskı uygulanmasına meşruluk kazandırılacaktır ki bunun da her an toplumsal bir kaosu tetiklemesi kaçınılmazdır. Basın mensuplarında oto sansüre neden olacağı, bunun da kanaat oluşturulması yönünde ikame edilemez bir konuma sahip olan basının, görevini yapamamasına yol açacağı nettir" ifadeleri yer aldı.
Bu düzenlemenin öngörülmez olduğuna dikkat çekilen şerhte, "Uygulamadaki sonuçları belirsiz ve keyfiliğe açıktır.'Gerçeğe aykırı bilgi', göründüğü kadar masum bir ibare değildir. Çeşitli kamusal meselelerde neyin gerçek olduğunu tespitinin her zaman mümkün olmaması yanında, tanımı gereği doğru ya da yanlış olamayacak değer yargılarının da uygulamada cezalandırılması riskini doğuracaktır. Özellikle, antidemokratik erişim engeli ve yayın yasağı kararlarının sıklıkla alınmış olduğu son yıllarda yargının yürütmeye bağımlı hale gelmiş olduğu da dikkate alındığında; teklif maddesi, Anayasa'nın düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini öngören 26. ve hukuk devleti ilkesini içeren 2. maddesine aykırıdır" denildi.
HDP: GERÇEĞİ TOPLUMDAN KAÇIRMAK AMAÇLANMAKTADIR
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, Ağrı Milletvekili Abdullah Koç imzalı HDP'nin muhalefet şerhinde, teklifin geneli hakkında "Orman yangınlarında ya da Kürtlere, mültecilere, Alevilere ve toplumun diğer farklı kesimlerine yönelik linç girişiminin yapıldığı, çeşitli çıkar guruplarının manipülasyonlarına karşılık, gerçeği yansıtma ve gerçeği ortaya çıkarmaya yönelik olan paylaşımlara, benzer sosyal medya içeriklerine yönelik bir engelleme olarak değerlendirmek mümkündür" değerlendirmesi yapıldı.
Bu kanun teklifi ile hedeflenenler hakkında örneklerin yer aldığı şerhte, "Enflasyon can yakıyor, miktarını az göstermektir, Yoksulluğu örtbas etmektir. Toplantı ve gösteri hakkı askıdadır, bu gerçeği toplumdan kaçırmaktır. Konserler yasak, gösteriler yasak, toplumun yaşam tarzına müdahale var, bu hususlara itirazlara karşı bu kanun teklifi gündemdedir. HDP'yi kapatma, Kobani Kumpas Davasına karşı yükselen itirazları baskılamak için bu kanun gündemdedir. Cemaatlere ait vakıf ve derneklere aktarılan kaynakların sorgulanması ve bu konularda haber yapılmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Bu yönüyle bir sansür ve susturma yasasıdır" denildi.
2021 yılı hak ihlali istatistiklerine göre; 55 gazetecinin saldırıya uğradığı, 2 gazetecinin öldürüldüğü, 61 gazetecinin gözaltına alındığı, 6 gazetecinin tutuklandığı, 23 gazetecinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, 64 internet sitesinin kapatıldığı, 1460 habere erişim engeli getirildiğinin aktarıldığı şerhte şu ifadeler kullanıldı:
"AB ve İngiltere gibi ülkelerde sosyal medya platformlarına yaklaşım geleneksel medyaya yaklaşım gibi ele alınarak devlet ve bürokrasinin mümkün olduğu kadar dışında kaldığı yöntemler kullanılmaya çalışılmış, ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak ama kişisel güvenliği sağlayacak tedbirler alınmaya çalışmaktadır. Türkiye'de ise AKP hükümetleri ve AKP-MHP hükümetinin medyaya yaklaşımı her dönem özgürlükleri kısıtlamak üzerine olmuştur. Geleneksel medyanın önce sahiplik yapısını kendi yandaş sermayesi lehine değiştirerek ve ardından el koymalar ve kapatmalarla basının özgürlük alanını ortadan kaldırmayı amaçlamıştır."