Babası, Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasını talep etti
2009 yılında Münevver Karabulut'u katleden Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu, cezaevinde intihar eden oğlunun mezarının açılması ve DNA eşleştirmesi talebinde bulundu. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, "İnsanlarda Cem Garipoğlu'nun ölmediği cezaevinden kaçırıldığına dair yaygın bir kanaat ve intiba var. Artık mezarın açılmamasına ilişkin hiçbir makul meşru gerekçe kalmamıştır" dedi.
İstanbul'da 14 yıl önce Münevver Karabulut'u öldürmesinin ardından cezaevinde intihar eden Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu, "fethi kabir" ve "DNA eşleştirmesi" yapılması talebinde bulundu. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir konuyla ilgili olarak "Burada yapılması gereken tek şey artık bu mezarın açılması." şeklinde konuştu.
"CEM'İN ÖLMEDİĞİNE DAİR YAYGIN BİR KANAAT VAR"
Baba Garipoğlu'nun, oğlunun ölüp ölmediğiyle ilgili kafalardaki soru işaretinin giderilmesi amacıyla böyle bir talepte bulunduğunu belirttiği öğrenildi. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir konuyla ilgili olarak Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yaptı. Münevver Karabulut'un 14 yıl önce katledildiğini hatırlatan Epözdemir "Aradan geçen yıllardan sonra 10 Ekim 2014'te Cem Garipoğlu'nun Silivri Cezaevi'nde intihar ettiğine dair kamuoyuna bir duyuru yapıldı. 14 yıllık mücadele sonrasında, Cem Garipoğlu'nun intihar ettiğine ilişkin kamuoyuna yansıyan iddia sonrasında 9 yıllık mücadele neticesinde an itibariyle dosyada çok önemli gelişmeler yaşandı. Bize ilk sorulan soru, ' Cem Garipoğlu öldü mü yoksa kaçırıldı mı' şeklinde oluyor ne yazık ki. Kamu vicdanı rahatsız. Kimse adaletin tecelli ettiğini düşünmüyor. İnsanlarda Cem Garipoğlu'nun ölmediği cezaevinden kaçırıldığına dair yaygın bir kanaat ve intiba var" dedi.
"SÜREYYA KARABULUT'UN ZİHNİNDE SORU İŞARETLERİ UYANDI"
Soruşturma ve yargılama aşamasında yaşananların da böyle bir kanaat ve intibaya neden olduğunu iddia eden Epözdemir, "Örnek vermek gerekirse sözgelimi, biliyorsunuz adli tıpta bir skandal yaşandı. Adli Tıp Kurumuna karşı, Adalet Bakanlığına karşı o tarihte davalar açtık. Sonrasında kollukta yaşanan skandallar, cinayetin en önemli delili, kamera kayıtlarının kırık olması ve bu kırık olan kamera kayıtlarının, aslında kırık olmadığı tespit edilmiş oldu. Biz cinayetten sonra bir bilgisayar mühendisliğiyle oraya gittik ve görüntülerin manuel bir şekilde hard diske atıldığını çok net bir şekilde tespit ettik. Cem Garipoğlu ve babasını almaya giderken bir yol veriyor kolluk. Evde bulunan bir 700 bin Euro var. Bir polis memuru, 'Orta katta' diyor, diğeri, 'En üst katta' diyor, bir tanesi '40 bin Euroydu' diyor. 'Babaya verdik' diyor. Yani para belli değil, miktarı belli değil. Bu da kollukta yaşanan skandaldı. Geldiğimiz nokta itibariyle, kamu vicdanında böyle bir rahatsızlık oldu. Hele hele cinayetten sonra, özellikle son 2 yılda kanlı kanepe üzerindeki ailenin fotoğrafları, testereyle ilgili verilen fotoğraflar. Kamuoyuna yapılan açıklamalarda ve paylaşımlarda hiçbir nedamet yani bir pişmanlık unsurunun söz konusu olmaması ve 3 Mart'ta hunharca, vahşice, insanın insan olma vasfına aykırı bir şekilde katledilen, geleceği yarınları umutları elinden alınan Münevver Karabulut'un ölüm yıldönümünde kutlamalar yapılıyor olması neticesinde Süreyya Karabulut'un zihninde soru işaretleri uyandı. Biz de bunu makuliyet çerçevesinde anlayabiliyoruz" diye konuştu.
"MEZARIN AÇILMAMASINA İLİŞKİN MEŞRU GEREKÇE KALMAMIŞTIR"
Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçeyi hatırlatan Avukat Rezan Epözdemir sözlerini, "Geldiğimiz noktada Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na Cem Garipoğlu'nun babası bugün bir dilekçe verdi. Bu dilekçede onlar da mezarın açılmasını, fethi kabir işleminin yapılmasını, DNA örneklerinin alınmasını, bu konuda kamu vicdanı ve kamuoyunda oluşan soru işaretlerinin giderilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bize göre artık mezarın açılmamasına ilişkin hiçbir makul meşru gerekçe kalmamıştır. Burada yapılması gereken tek şey artık bu mezarın açılması." şeklinde sürdürdü.