Nefes kesen organ nakli operasyonu anne ve bebeğine "hayat" verdi
Gebelik zehirlenmesi nedeniyle karaciğeri iflas eden, bebeği 34 haftalıkken dünyaya getirilip kuvöze alınan ve acil nakil olması gereken Eda Aktaş, beyin ölümü gerçekleşen 12 yaşındaki çocuktan alınan karaciğerin Bilkent Şehir Hastanesi'nde nakledilmesi sayesinde hayata döndü.
Gebelik zehirlenmesi nedeniyle karaciğeri iflas eden, bebeği 34 haftalıkken dünyaya getirilip kuvöze alınan ve acil nakil olması gereken Eda Aktaş, beyin ölümü gerçekleşen 12 yaşındaki çocuktan alınan karaciğerin Bilkent Şehir Hastanesi'nde nakledilmesi sayesinde hayata döndü.
Bilkent Şehir Hastanesi, hamileliğinin 34'üncü haftasında yaşadığı gebelik zehirlenmesi nedeniyle hayatı tehlikeye giren anne ve bebeği için farklı branşlardan hekimlerin seferber olduğu, zamanla yarışılan operasyona imza attı.
Önce bebeği sezaryen doğumla dünyaya getiren uzmanlar, anneyi de hızla yoğun bakım servisine aldı. Bu süreçte zehirlenme kaynaklı karaciğer yetmezliği gelişen, değerleri düzelmeyen anne için bu kez Türkiye genelinde "acil nakil" çağrısına çıkıldı.
Yaşamla ölüm arasında büyük bir savaş veren anne Eda Aktaş'a beklediği haber Bolu'dan geldi. Beyin ölümü gerçekleşen 12 yaşındaki bir çocuk, ailesinin bağışladığı organlarıyla Aktaş'a yeni bir yaşam hediye etti. Küçük çocuktan alınan karaciğer, eş zamanlı operasyonla anneye nakledildi.
Genç anne, yaşam mücadelesi verdiği süreçte kuvözde büyük bir özveriyle büyütülen bebeği Aybars ve 4 yaşındaki kızı Aybüke'ye bu sayede tekrar kavuştu.
"Bana da bir bebeğe bakar gibi baktılar"
Yaşadıklarını AA muhabirine anlatan 40 yaşındaki Eda Aktaş, temmuz ayında hastaneye rutin kontrolleri için geldiğinde bebeğinin gelişiminin durduğunun görüldüğünü, gebelik zehirlenmesi ve kan akışındaki problemlerin tespit edilmesi üzerine de hızla ameliyathaneye alındığını söyledi.
Bu süreçte hep yoğun bakımda kaldığını, kuvözdeki bebeğini, 4 yaşındaki kızını göremediğini dile getiren Aktaş, "Hocalarımız, hemşirelerimiz bir bebeğe nasıl bakarsanız bana da aynı şekilde baktı. Yaklaşık 2 ay hastanede kaldım, hayata tekrar döndüm. Hocalarımız aileme hep 'elimizden geleni yapacağız ama siz de bol bol dua edin' demiş. Beni ne kadar çok seven olduğunu o dualarla da gördüm." dedi.
Aktaş, evlatlarıyla ilk kavuştuğu anı unutamadığını belirterek, "Küçük kızım beni görünce sevinçten 'annem geldi' diye çığlık attı. Bebeğimi bir süre daha kucağıma alamadım, ağır taşımamam gerektiği için. Oğlum Aybars, 2,5 aylık oldu, onunla da hep annem ilgilendi. Üç hafta önce taburcu edildik." ifadesini kullandı.
"Organ bağışına mesafeliydim ama yaşayınca değerini anladım"
Yeni bir karaciğere kavuşmasını sağlayan küçük çocuğa Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı dileklerini ileten ve herkese organ bağışında bulunma çağrısı yapan Aktaş, duygularını şu sözlerle dile getirdi:
"Ben 12 yaşında beyin ölümü gerçekleşen bir kız çocuğunun karaciğeri sayesinde hayata döndüm. Allah ondan, ailesinden razı olsun. Eskiden organ bağışına biraz mesafeliydim ama yaşayınca bunun ne kadar önemli olduğunu, bir insanın bir başka insana can katmasının ne denli kıymetli, bambaşka bir şey olduğunu anladım. Şükür çok şanslıydım, hızla nakil olabildim. Hocalarımın, hastane çalışanlarının haklarını ödeyemem. Allah herkesten razı olsun. Kendimi şu an çok huzurlu, mutlu hissediyorum. Hayatın, ailemin, çocuklarımın, her şeyin değerini daha da iyi anladım."
"Anneyi ölümün kıyısından aldığımız bir durumla karşı karşıyaydık"
Bilkent Şehir Hastanesi, Kadın Doğum Hastanesi Perinatoloji Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Dilek Şahin de şiddetli preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) tanısı konulması ve bunun hayati risk oluşturması nedeniyle Aktaş'ın hızla erken doğuma alındığını anlattı.
Şiddetli gebelik zehirlenmesinin organlara zarar verebildiğini vurgulayan Şahin, "Annemizin doğum sonrası 4. saatten itibaren karaciğer, böbrek fonksiyonlarında bozulmalar başladı. Dahiliye, gastroenteroloji, nefroloji gibi bölümlerle birlikte annemizi yoğun bakımda çok yakın izledik. Anneyi ölümün kıyısından aldığımız bir durumla karşı karşıyaydık ama zamanında, doğru müdahalelerle bugüne geldik. Annemiz de bebeği de şu an gayet iyi." diye konuştu.
Şahin, tüm anne adaylarına gebelik takiplerini düzenli ve doktorunun belirlediği periyotlarda mutlaka yaptırma uyarısında bulundu.
Yenidoğan Yoğun Bakım İdari Sorumlusu Prof. Dr. Sevim Ünal da prematüre doğan Aybars bebeğin çok hassas bir bakıma ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak, "Bebeğimizi temmuz ayında yenidoğan kliniğimizde 1,5 ay kadar misafir ettik. 34 haftası tamamlanmadan doğmuş bir bebekti ama ne mutlu hiçbir sorun olmadan bebeğimizi büyütüp, sağlıklı bir şekilde annesinin kucağına gönderdik." bilgisini paylaştı.
"24 saat sonra Bolu'da uygun organ bulundu"
Karaciğer Transplantasyon Bölümü Hepatoloji Sorumlusu Prof. Dr. Meral Akdoğan Kayhan, acil nakil olması gereken anne için önce yakınlarından canlı verici arayışına girildiğini ama uygun birinin bulunamadığını, organ bağışı sayesinde annenin çok beklemeden nakil olabilme şansını yakaladığını dile getirdi.
Anneye karaciğer naklini gerçekleştiren Organ Nakli Mesul Müdürü, Karaciğer Nakli Sorumlu Uzman Yardımcısı Prof. Dr. Erdal Birol Bostancı ise bu durumdaki hastalarda normalde doğum sonrası tablonun düzeldiğini ama çok nadir durumlarda organ nakli ihtiyacının ortaya çıktığını anlattı.
Bostancı, "Hastamızın şansına acil nakil çağrısı yapıldıktan 24 saat sonra Bolu'da uygun organ bulundu. Organı bağışlanan kişi intrakranial kanama (beyinde iç kanama) sebebiyle yaşamını kaybetmiş, beyin ölümü gerçekleşmiş bir çocuğumuzdu. Biz organı hemen kabul ettik, ekibimiz hızla gidip karaciğeri aldı ve nakli yaptık." dedi.
"Organ bağışı candan cana bir sadakadır"
Annenin zor tedavi süreçlerini atlattığını vurgulayan Bostancı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Annemizin tedavisi sürerken 1,5 kilogramla doğan kuvözdeki bebeğimizden de günlük haber alıyorduk. Annemiz yavaş yavaş toparladı, vücudu karaciğeri kabul etti. Onu yoğun bakımdan servise aldık ve bu süreçte 3,2 kiloya ulaşan bebeğimizi annesinin yanına verdik. Tedavi, yoğun bakım, hızla organ bulunup nakledilmesi gibi tüm süreçler birbiri ardına ilerledi. Eğer öyle olmasaydı bugün annemiz aramızda olmayabilirdi.
Organ bağışında bulunan aileye hem başsağlığı diliyorum hem de çok teşekkür ediyorum. Organ bağışı candan cana bir sadakadır, ailemiz de bunu gerçekleştirmiş oldu. Organları bağışlanan çocuğumuz sayesinde hem annemiz hem de nakil bekleyen başka hastalar sağlığına kavuştu. Kime ne zaman organ gerekeceği belli olmuyor, bu nedenle lütfen organ bağışında bulunalım."
Bostancı, anneyle bebeğinin düzenli kontrollerinin süreceğini bildirdi.
Bilkent Şehir Hastanesi'nde kalp, karaciğer, akciğer, böbrek naklinin yapılabildiğini ve yakında ince bağırsak, el-bacak nakillerine de başlayacaklarını bildiren Bostancı, bu konumdaki tek devlet hastanesi olduklarının altını çizdi.