Nüfus ve Zemin Ekseninde Olası İstanbul Depremi" Konferansı
YTÜ Öğretim Üyesi Prof Dr. Ersoy: "İstanbul çevresi ve Marmara için bir deprem hazırlığından söz ediyorsak en kötüyü düşünmemiz gerekir" "Afetlere karşı önlem almak için devletin yanı sıra özel kurum ve kuruluşların da afet planlarının ve risk azaltma planlarının içinde olması gerekir"
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Öğretim Üyesi Prof Dr. Şükrü Ersoy, "İstanbul çevresi ve Marmara için bir deprem hazırlığından söz ediyorsak en kötüyü düşünmemiz gerekir" dedi.
Marmara Belediyeler Birliği İletişim Platformu tarafından düzenlenen "Nüfus ve Zemin Ekseninde Olası İstanbul Depremi" Konferansında konuşan Ersoy, geçen yıl dünya genelinde meydana gelen afetler ve bunların etkilerinden bahsetti.
Ersoy, afetlerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, afet olarak yalnızca depremin akla gelmemesi gerektiğini belirtti.
Afetlere hazırlanırken bunun en kötü senaryoya göre yapılması gerektiğinin altını çizen Ersoy, şöyle devam etti:
"İstanbul çevresi ve Marmara için bir deprem hazırlığından söz ediyorsak en kötüyü düşünmemiz gerekir. Tarihimizde en kötü olay 1509 depremi. İstanbul 13 milyon nüfuslu bir yer. Yapısında 3,5 milyon konut olduğunu düşündüğümüzde, riskin ne kadar büyük olduğu ortada. Eski depremlerde, İstanbul sağlam bir zemin üzerinde yerleşmişti. Şimdi ise nüfus genişlediği için daha hassas, mühendislik olarak daha zor, sorunlu zeminler üzerine yapı stokları yerleştirilmiş. Dolayısıyla gelecek depremlerde, nüfus ve zemin kaynaklı büyük bir afetin olacağını düşünmemiz ve senaryo içine bunu koymamız gerekir."
Ersoy, afetlere karşı alınması gereken önlemlere de değinerek, yoksulluğun ve yolsuzluğun bitirilmesi gerektiğini, bu gerçekleşmezse afetlerin zararını en aza indirmenin mümkün olmayacağını kaydetti.
Depreme önlem olarak hayata geçirilen kentsel dönüşümün büyük bir fırsat ve çağın en önemli projesi olduğunu dile getiren Ersoy, kentsel dönüşümün mutlaka, şeffaf, anlaşılabilir, bilime dayalı, sağlıklı biçimde yapılması gerektiğini söyledi.
Ersoy, afetlere karşı önlem almak için devletin yanı sıra özel kurum ve kuruluşların da afet planlarının ve risk azaltma planlarının içinde olması gerektiğini vurguladı.
Geçen yıl meydana gelen afetlere bakıldığında en çok Asya kıtasının etkilendiğinin görüldüğünü aktaran Ersoy, deprem, kasırga, tayfun, heyelan, su baskını gibi farklı afetlerin yaşandığı Asya kıtasının, afet çeşitliliği, ölümcüllük ve yapısal hasarlar bakımından da en üst sırada yer aldığını bildirdi.
"Denizlerden gelecek tehlikeleri gözardı edemeyiz"
Ersoy, Türkiye'nin etrafı denizlerle kaplı bir ülke olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dolayısıyla denizlerden gelecek tehlikeleri gözardı edemeyiz. Tsunami de bunlardan biridir. Marmara ve diğer kıyılarımız, tsunami açısından potansiyel olarak tehlikeli yerlerdir. Türkiye'nin tsunami açısından en tehlikeli yeri ise Güneybatı Anadolu'dur. Afrika kıtası, Ege ve Anadolu'nun altına doğru daldığı için Endonezya'da 2004 depreminde ve tsunamisinde olduğu gibi bir mekanizma var burada. Dolayısıyla burada büyük depremler ve tsunamiler beklemek çok doğal. Çünkü, tarihine bakıldığında bu konuda sabıkalı."
Konuşmasının ardından Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Züver Çetinkaya, günün anısına Ersoy'a tablo takdim etti.
Konferansa, belediye temsilcilerinin yanı sıra akademisyenler de katıldı. - İstanbul