Oğuz Kaan Salıcı: "180 Bin 65 Sandığın Tamamının Biraz Üzerinde, Yüzde 101 Seviyesinde Sandık Sorumlusu Belirlenmiş Durumda"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, “Seçim takvimimin başlamadığı dönemdeyiz. Ama esas hazırlığın yapılması gerektiği dönemdeyiz. 2018’deki 180 bin 65 sandığı esas alırsak, ki biz bu seçimde 200 bine yakın sandık olmasını bekliyoruz; nüfus artışından dolayı, seçmen sayısındaki artıştan dolayı… Biz şu anda yüzde 101 seviyesindeyiz. Yani, 180 bin 65 sandığın tamamının biraz daha üzerinde, yüzde 101 seviyesinde sandık sorumlusu belirlenmiş durumda. Yüzde 40 seviyesinde de yedeklerde sandık sorumlusu belirlenmiş durumda. Her sandığa bir asil ve bir yedek belirleme hedefi ile yola çıkıyoruz” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, "Seçim takvimimin başlamadığı dönemdeyiz. Ama esas hazırlığın yapılması gerektiği dönemdeyiz. 2018'deki 180 bin 65 sandığı esas alırsak, ki biz bu seçimde 200 bine yakın sandık olmasını bekliyoruz; nüfus artışından dolayı, seçmen sayısındaki artıştan dolayı… Biz şu anda yüzde 101 seviyesindeyiz. Yani, 180 bin 65 sandığın tamamının biraz daha üzerinde, yüzde 101 seviyesinde sandık sorumlusu belirlenmiş durumda. Yüzde 40 seviyesinde de yedeklerde sandık sorumlusu belirlenmiş durumda. Her sandığa bir asil ve bir yedek belirleme hedefi ile yola çıkıyoruz" dedi.
Sosyal Demokrasi Derneği ve Toplumsal, Ekonomik, Siyasal Araştırmalar Vakfı, Çankaya Belediyesi Zübeyde Hanım Sosyal Tesisinde "Seçim Güvenliği Çalıştayı" düzenledi. Çalıştaya CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ve CHP Parti İçi Eğitim Sorumlusu Aytuğ Atıcı da konuşmacı olarak katıldı. Salıcı, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"BİRKAÇ YÜZ BİN KİŞİYİ MOTİVE ETMENİZ GEREKEN BİR SÜREÇ YAŞIYORSUNUZ: Medeni ülkelerde, gelişmiş demokrasilerde sandık güvenliği için bu kadar yoğun bir çalışma, siyasi partiler tarafından yürütülmez. 2018 seçim sonuçlarına göre; tüm Türkiye'de 180 bin 65 sandık var. Bir siyasi partinin temel motivasyonu 180 bin 65 sandığın her birinin başına parti görevlisi koymak ve yanına yedek bulmak, o oy kullanma alanı, okula bir sandık sorumlularından tamamından sorumlu bir okul sorumlusu bulmak, bir veri girişi sorumlusu koymak... Bunların tamamını toplarsanız aslında birkaç yüz bin kişiyi motive etmeniz gereken bir süreç yaşıyorsunuz.
2011 yılında ben İstanbul'da, il başkan yardımcısıydım, 2011 seçimleri sırasında. Almanya'dan bazı milletvekilleri geldi. Seçim günü, seçimler şeffaf, adil bir şekilde yapılıyor mu, yapılmıyor mu diye denetlerler. Bu olağan bir çalışmadır. Partinin Seçim Koordinasyon Merkezi'ne de geldiler. Yaptığımız çalışmalar ile ilgili bilgi verdik. Kaç sandık var, kaçında partinin görevlileri var, kaç okulda partinin sorumluları var… Bu şekilde bilgi verdik. Alman milletvekili anlamadı meseleyi. Yani, 'Niye bunu yapıyorsunuz' dedi. 'Seçim güvenliği için' dedik. 'Seçim riskli mi, bir sıkıntı mı var?' dedi. Yani birileri oy mu çalıyor, öyle bir risk mi var? Biz denetlemeye geldik, onun için söyledi. 'Bu bir siyasi partinin sorumluluğunda mı sizde?' dedi. Anlamaması anlaşılır. Çünkü Almanya'da bir siyasi partinin temel motivasyonu, seçim günü sandıkların başına yüzlerce insan dikmek değil. İşleyen bir sistem var, işleyen sistem manipülasyona açık değil, farklı çevreler tarafından denetlenen sistem. Türkiye'de bunu yapmak zorunda kalıyoruz. Görünen o ki, bu seçimlerde de en yüksek düzeyde yapmamız gerekecek. Geçmiş seçimlerden kaynaklı ortada örnekler var. Kişisel olarak yaşadığımız saha gözlemleri var.
ÜÇ İTTİFAK: Bu seçime dair netleşen birkaç şey var. Bunlardan bir tanesi ittifaklar. Hangi siyasi partiler, ittifak içinde girecekler, üç aşağı beş yukarı netleşti. Özellikle parlamentoda temsil edilen, yüzde 10 barajını geçmiş siyasi partilere bakarsak; onların ittifaklarının ne olacağı belirlenmiş durumda. En son Emek ve Özgürlük İttifakı ile beraber; şu anda Türkiye'de ana omurga olarak üç tane ittifak var. Türkiye bu üç ittifak üzerinden önümüzdeki dönemde bir seçim süreci yürütecek.
Bizim esas dikkat etmemiz gereken işlerden bir tanesi, seçim güvenliği. Ama seçim güvenliğinin en çok ihtiyaç duyulduğu yer, bizim düşük oy aldığımız yerlerdeki seçim güvenliği. Yani seçim güvenliği deyince hiç kimse CHP'nin yüzde 50'nin üzerinde oy aldığı ilçelerdeki sandıkların başında ya da oylama merkezlerindeki sonuçları kastetmiyor. Daha çok İç Anadolu'nun bazı yerleri, Karadeniz'in bazı ilçeleri, doğu ve Güneydoğu'daki il ve ilçelerimizin şehir merkezleri de değil, ilçe ve köylerin bir kısmı. Bizim burada yoğun bir çalışma yürütüyor olmamız lazım.
ALTILI MASA, SEÇİM GÜVENLİĞİ AÇISINDAN BERABER HAREKET EDECEK: Bunun için CHP olarak, bizim yürütmüş olduğumuz Doğu Masası'nın o bölgelerdeki oy artışı, üye artışı ve onun üzerinden de sandık güvenliğine katkı sağlama anlamında önemli bir etkisi var. Karadeniz'de yürütülen çalışmaların da önemli bir katkısı var. Altılı masanın, seçim güvenliği konusunda bir komisyon kurmasının da büyük bir etkisi var. Görece zayıf olduğumuz bazı ilçelerde, mahallelerde; altılı masayı oluşturan başka bir siyasi partinin daha güçlü olduğu ya da sandık sorumlusu temin etme konusunda engellerinin az olduğu bir durum varsa, birbirimizle dayanışacağız. Bunun toplantıları, görüşmeleri yapıldı. Altılı masa, seçim güvenliği açısından beraber hareket edecek.
Seçimi dörde ayırırsak; seçim takvimi başlamadan önceki bölüm, seçim takvimi dahilinde olan bölüm, seçim günü ve itirazlar süreci… Biz şu anda seçim takvimimin başlamadığı dönemdeyiz. Ama esas hazırlığın yapılması gerektiği dönemdeyiz.
YÜZDE 101 SEVİYESİNDEYİZ: 2018'deki 180 bin 65 sandığı esas alırsak, ki biz bu seçimde 200 bine yakın sandık olmasını bekliyoruz; nüfus artışından dolayı, seçmen sayısındaki artıştan dolayı… Biz şu anda yüzde 101 seviyesindeyiz. Yani, 180 bin 65 sandığın tamamının biraz daha üzerinde, yüzde 101 seviyesinde sandık sorumlusu belirlenmiş durumda. Yüzde 40 seviyesinde de yedeklerde sandık sorumlusu belirlenmiş durumda. Her sandığa bir asil ve bir yedek belirleme hedefi ile yola çıkıyoruz.
Bu arkadaşlarımıza bir görev verilmiş. Sandık başına onu, ilçe başkanımız işlemiş. Bu arkadaşımız kendisine verilen görevden ne kadar haberdar, bu göreve ne kadar hazır, bu görevin motivasyonu ile hareket etme konusunda ne kadar bilinçli? Bunun eğitimini önümüzdeki günlerde alacak. Bunlarla ilgili bir eksiklik var mı? Şu anda bunların sağlaması yapılıyor.
Bu dönem, sadece parti örgütü, parti üyeleri çalışmıyor. Aynı zamanda Parti Okulu da denetim faaliyeti yapacak şekilde, sürece dahil edilmiş durumda. Dolayısıyla biz hem Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı arkadaşımız, hem Yurt Dışı Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı arkadaşımız, hem Bilişim İşlerinden Sorumlu arkadaşımız ve Parti Okulu; hepimiz beraber uyum içinde sandıklara giren oy neyse, onun aynen çıkması için gereken çalışmayı yapıyoruz. Buradaki temel hedefimiz şu: Vatandaşımız, 'Ben oy vereceğim, benim oyumun başına bir şey gelecek' duygusu ile sandığa gelmesin. Gönül rahatlığı ile gelsin. Adalet ve Kalkınma Partili yurttaş da, seçimi kaybedecekler ama, kaybettiğinden emin olarak o seçim sonuçlarını görebilsin. Aradaki farkın açık olduğunu, bunun da aslında bir manipülasyon falan olmadığını sandıkların başında CHP'lilerin olduğunu Adalet ve Kalkınma Partili yöneticiler görsün. Bu seçim, tartışmalı seçim olmasın. Şeffaf, adil ve uluslararası standartlarda sonuçlanmış bir seçim olsun.
SADAT'IN ÖNÜNE NİYE GİTTİK? Seçime güvenli bir ortamda gidiliyor olması da önemli. Siyaset ikliminin güvenli, vatandaşın sandığa gitmesini teşvik edici bir ortamda olması kıymetli. Biz SADAT'ın önüne niye gittik, arkadaşlar? Türkiye'de bu konuda ciddi şüpheler var. Bu şüpheler dile getirilmeye devam ediyor. Paramiliter yapıların, mafyatik yapıların, iktidar ile bir şekilde bağlantılı yapıların, seçimi manipüle edeceklerine dair ya da seçime dönük, seçim sürecinde bazı faaliyetler içine gireceklerine dair konular seçmen arasında sıklıkla konuşuluyor. CHP'nin SADAT'a gidip, bu konuları açıklığa kavuşturma çabasını bu çerçevede görmek lazım. Önümüzdeki dönemde bu tür duyumlar arttıkça, ortaya çıktıkça; CHP'nin sadece seçim günü sandıkların başında, partili arkadaşlarımızın bulunmasının ötesinde seçime güvenli bir iklimde gidilmesini sağlamak gibi bir yükümlülüğü de var. Biz, altılı masa olarak; bu çalışmaları yapıyoruz. Daha iyi bir noktaya götüreceğiz. Geçmişte yaşamış olduklarımızdan çıkardığımız dersler var. Önümüzdeki süreci daha iyi bir noktaya götürmek için, geçmişten çıkarmış olduğumuz dersler ile beraber daha güçlü bir şekilde bu seçimi kazanacağımızı düşünüyoruz. Ağırlığımızı oy almak konusunda, daha düşük seviyelerde bulunduğumuz ilçelere, mahallelere… Bundan sonraki süreci, bütün parti örgütüyle beraber yürüteceğimize şüphem yok. Vatandaşlarımızın rahatlıkla sandığa gelebileceği bir ortam yaratacağız. Onların oylarıyla, açık ara farkla biz 13. Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. CHP'nin, Millet İttifakı ortaklarının da parlamentoda çoğunluğu sağlayacak bir noktada göreceğiz. Türkiye bir değişim sürecine girdi. Bu sürecin taçlanacağı seçimi de biz bu son seçimlerde yaşayacağız."