Ombudsmanlardan "Getirin Sorununuzu Çözelim" Çağrısı
Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç, yasama tarafından seçildiklerini, yürütmeyi şikayet yolu ile denetledikleri, yasama, yürütme ve yargının kesiştiği bir noktada faaliyette bulunarak hak arama özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmaya çalıştıklarını belirterek,...
Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç, yasama tarafından seçildiklerini, yürütmeyi şikayet yolu ile denetledikleri, yasama, yürütme ve yargının kesiştiği bir noktada faaliyette bulunarak hak arama özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmaya çalıştıklarını belirterek, "Bu kurumun daha iyi çalışması, vatandaşın şikayetlerine bağlı." dedi.
Malkoç, KDK denetçilerinin katılımıyla düzenlediği basın toplantısında, çalışmaları hakkında bilgi verdi.
KDK'nın 2010'da Anayasa'nın 74. maddesinde yapılan değişikliklerle idarenin işleyişini şikayet yoluyla denetlemek üzere kurulduğunu, ilgili kanunun da 2012'de yürürlüğü girdiğini anlatan Malkoç, kurumun, kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin şikayet mekanizmasının oluşturulmasıyla idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin, tutum ve davranışlarının, insan hakları, hukuk, adalet ve hakkaniyet yönünden incelenerek, araştırılarak idareye tavsiyelerde bulunmasının amaçlandığını aktardı.
Özellikle gelişmiş demokrasilerde, insan hakları, özgürlükleri ve şeffaflığı önemseyen ülkelerde, son 60-70 yıl içerisinde KDK veya diğer adıyla ombudsmanlığın yaygınlaştığını ve etkin hale geldiğini vurgulayan Malkoç, bu kurumun Türkiye'ye de Avrupa Birliği müktesebatıyla birlikte girdiğini söyledi.
Malkoç, "Gerçi köklerine baktığımızda bu kurumun, bu coğrafyada, bizim medeniyetimizden kaynaklandığını görüyoruz. Bir ara yitirip 300 yıl sonra bulmak gibi bir şey. Yeteri kadar bilinmiyor. Yeni bir kurum. Bizler, ikinci dönem bu işi yapıyoruz." diye konuştu.
KDK'yi "önemli bir kurum" olarak tanımlayan Malkoç, ikinci dönem seçilenlerin dört yıl boyunca görev yapacağı kurumda, 158 kişinin çalıştığını belirtti.
Şeref Malkoç, kurum hakkında şu bilgileri verdi:
"Bu kurumu topluma, bürokrasiye anlatabilirsek, vatandaşın birçok işi daha kolay çözülecek. Her şeyden önemlisi Türkiye'de idarenin hizmet kalitesindeki standart yükselecek. Bizim görevimiz bunu yapmak. İyi yönetim ilkelerini uygulamak ve bu noktada idarenin, bürokrasinin önünü açmak. Bizimle birlikte kurumda çalışan 158 kişi var. Bunların 60'ı uzman. Bizde her konunun uzmanı var. 45'i uzman yardımcısı. Nasip olursa haziran ayında sınava girecekler. Başarırlarsa uzman olacaklar. 30'a yakın da geçici personel bizim kurumda çalışıyor. İyi bir kurumuz, güçlü bir kurumuz. Eğer arzu ettiğimiz çalışmaları da yaparsak, idarenin işleyişinde vatandaşlarda ilişkilerde, özellikle denetim ve şeffaflık konusunda çok büyük katkılarımızın olacağı inancındayım."
"Hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmaya çalışıyoruz"
Kurumun yasama, yürütme ve yargının yani kuvvetler ayrılığındaki işleyişin tam kesiştiği noktada olduğunu vurgulayan Malkoç, "Bu heyeti TBMM seçiyor. 4 yıl boyunca görev yapıyor ve hiçbir kişi, çalışan arkadaşlarımıza, denetçilerimize; emir, talimat, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Kanunda bu çok açık ve net yazılıyor. Bu aynı zamanda çalışmalarımızda bize rahatlık sağlıyor. Yasama seçiyor, yürütmeyi şikayet yoluyla denetliyoruz. Mahkeme, yargı değiliz ama karar veriyoruz. Yasama, yürütme, yargının kesiştiği noktadayız. İnşallah hep beraber bu oligarşik bürokrasiye karşı daha güçlü mücadele vereceğiz ve vatandaşların dertlerine derman olacağız." ifadelerini kullandı.
Malkoç, vatandaşların müracaatlarında herhangi bir şekilde harç, pul ve para alınmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Vatandaşa parasız iş ve işlem hizmeti veriyoruz. Diğer bir özelliğimiz de şu, bize müracaat edildiğinde, yani şikayet dilekçesi verildikten sonra inceleme ve araştırmayı bitirip 6 ay içerisinde karar verme mecburiyetimiz var. Özellikle mahkemeler, idarenin işleyişi göz önüne alındığında 6 aylık sürenin kısa olduğu görülüyor. Hatta bunu mümkünse daha kısaya indirme imkanı var. Buradaki en büyük zorluğumuz; idare ile yapılan yazışmalardır. Gerçi kanunda 'En geç 30 gün içinde cevap verilir.' diyor ama görevde bulunan arkadaşlar 30 günlük süreyi sonuna kadar kullanıyorlar. Bu nedenle gecikmeler oluyor. Diğer bir yönümüz de parasız olmamız ve hızlı çözüm üretmemizin yanı sıra bize şikayet dilekçesi geldiğinde denetçi arkadaşlarımız evrakı alıp idare ile görüşüyor. En güzeli belki de en zevkli yönü bu. İdare ile vatandaş arasında belki karara gerek kalmadan çözüm bulunuyor. Buna biz dostane çözüm diyoruz."
Kurumun hedefinin toplumda hak arama kültürünü yaygınlaştırmak olduğunu aktaran Şeref Malkoç, şu görüşleri dile getirdi:
"Hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmaya çalışıyoruz. İdarenin hizmet kalitesini, standardını yükseltemeye gayret gösteriyoruz. Kararlarımızda idareye yol gösterip onların ufkunu genişletmeye çalışıyoruz. İnsan haklarına saygıyı geliştirme gayreti içerisindeyiz. Hukukun üstünlüğü konusunda toplumu duyarlı hale getirmeye gayret ediyoruz. Türkiye'de denetimi, şeffaflığı önceleyen bir kurumuz. Bu kurumu el birliğiyle istediğimiz noktaya getirebilirsek, Türkiye'de özellikle idari hizmetler açısından bir çok şeyin yolunda gittiğini göreceğiz. İnsan hakları konusunda çok hassas ve duyarlıyız. Bu anlamda da çalışmalarımızı raporlar halinde yıl sonunda TBMM'ye veriyoruz."
Meclis'e sundukları raporların dışında özel çalışmalara da imza attıklarını belirten Malkoç, Türkiye'deki mülteci ve göçmenlerin durumuyla ilgili bir rapor hazırladıklarını ve 2 Mart'ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bunu kamuoyuna açıklayacaklarını bildirdi.
Malkoç, denetimin önemine işaret ederek, denetim faaliyetlerinin sağlam olduğu yerlerde demokrasinin de arttığına, her kurumun kendi iç kontrolünün yanı sıra üçüncü bir denetim yani ombudsmanlık gözetiminden geçirilmesi gerektiğine dikkati çekti.
24 bin 851 başvuru
Açıklamaların ardından gazetecilerin tavsiye ve önerilerini dinleyen Malkoç, "KDK'nın kurulduğu günden bugüne kadar kaç başvuru aldığına ilişkin soruya şu cevabı verdi:
"Bu kurumun daha iyi çalışması, vatandaşın şikayetlerine bağlı. Bu kurumun kararlarının daha etkin olabilmesi, sizlerle yani gazetecilerle ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle kuracağımız ilişkiye bağlı. 4 yıllık bir kurumuz. Bugüne kadar bize yapılan başvuru sayısı 24 bin 851. Bu bakıldığında çok büyük bir rakam değil. 2016 yılında yapılan başvuru ise 5 bin 519. 2016 yılı Ocak ayı ile 2017 Ocak ayı arasındaki rakamları çıkarttırdım. Mukayese ettiğimizde başvurudaki artış oranı yüzde 45 civarında. Yani gün geçtikçe ve tanınırlığımız arttıkça bu oran ve sayı da artacaktır. Tabii en çok tanıyan kamuda çalışanlardır. Dolayısıyla müracaatların önemli bir kısmı kamuda çalışanlardan geliyor. Önümüzdeki dönem içerisinde tanıtım faaliyetlerine ağırlık verdiğimizde bunu öyle zannediyorum daha da yaygınlaştıracağız. Kamuda çalışanların müracaat oranı yüzde 30-35 civarında."
FETÖ'den 438 kişi müracaat etti
KDK Başdenetçisi Malkoç, "FETÖ nedeniyle açığa alınan ve ihraç edilenler arasından kuruma başvuranlar oldu mu?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
" Türkiye'nin yaşadığı terör olaylarından biri Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimiydi. Anayasa'yı ortadan kaldıran, parlamentoyu kapatmaya çalışan, hak ve özgürlükleri askıya almaya çalışan bir eşkıyalık hareketiydi. Sayın Cumhurbaşkanımızın feraseti, dirayeti ve halkımızın kahramanlıklarıyla bu önlendi. Millet Anayasa'ya, hukuka, demokrasiye ve çocuklarının geleceğine sahip çıktı. Bu olaylardan da bize başvuran müracaat sayısı epey fazla. Biliyorsunuz, KHK'ler var. KHK'lerle ihraç edilen veya açığa alınan 130 bine yakın kamu görevlisi var. Tabii bu KHK'lerle olduğu için bizim alanımıza girmiyor. Bizim alanımıza girmeyen birkaç konu var. Bunlardan biri, yasama faaliyetleri. İkincisi yargıya intikal etmiş konular ve üçüncüsü Cumhurbaşkanımızın tek başına imzaladığı kanun veya kararlar. Bu kamu görevlileri KHK'lerle açığa alındığı veya ihraç edildiği için yasama faaliyeti sayılıyor. Dolayısıyla bunlar bugüne kadar bize gelemedi. İdari kararla ihraç edilenler var. Buradan bize müracaat edenlerin sayısı 438. KHK ile ihraç edilenlerin değerlendirilmesi için Başbakanlık'ta 7 kişiden oluşan bir komisyon kuruldu. Buradan gelecek başvuralar yargıya gitmeden bize gelebilir. Biz bunun için hazırlık yapıyoruz. O zaman bu bahsettiğimiz sayı artacak."
"Sistem en iyi İskandinav ülkelerinde işliyor"
KDK Başdenetçisi Şeref Malkoç, ombudsmanlık sisteminin en iyi çalıştığı ülkelerin İskandinav ülkeleri; İsveç, Norveç ve Danimarka ile AB ülkeleri olduğunu hatırlatarak, şu bilgileri verdi:
"Bir ülkede sağlıklı işleyen adalet mekanizması varsa birçok sorun çözülür. Hukukun üstünlüğünü sağlamak konusunda hepimize çok önemli görevler düşüyor. Türkiye bunu temin ettiğimizde, bu konuda duyarlı hassas olduğunda bu bahsettiğimiz sorunlar asgariye inecektir. Dünyanın en zor coğrafyasındayız. Komşularımız Suriye, Irak, Ermenistan, Rusya, İran'dır. Burada sorunlar çok olduğu için hukuki problemler de çok oluyor. Türkiye'de ayrı bir hastalık var. Kim azcık kendisini güçlü hissederse devleti ele geçirmeye çalışıyor. Bunu 1960'ta, 12 Mart 1971, 1980 darbesinde ve 28 Şubat'ta Çevik Bir ve arkadaşlarında ve 27 Nisan ile en son 15 Temmuz'da gördük. Devlet, ele geçirilmek için oluşmuş bir yapı değildir. Devlet insanlara hizmet için adaleti, huzuru, asayişi sağlamak için kurulmuş bir yapıdır."
Müracaattaki dosya sayısı ve çalışanlar göz önünde bulundurulduğunda iş yükünün üstesinden gelinip gelinemediğine yönelik bir soruya cevap veren Malkoç şu bilgileri paylaştı:
"5 denetçi, 158 personel ve 5 bin dosya... Çok hızlı ve seri çalıştığımız için, arkadaşlarımızın her biri alanında uzman olduğu için şimdi bu sayı yetiyor. Türkiye'nin bütçesi, Türkiye'de kamu görevlilerinin 3 milyona dayandığı dikkate alınırsa bizdeki rakam fena değil. Ama buradaki en önemli olan şey, biz kamunun hizmet kalitesini, iyi yönetim ilkelerini geliştireceğiz, arttıracağız. Uzmanlarımızı mesailerinde verimli çalıştırabiliyorsak, dosya sayısı 10 binde olsa bu kadroyla işin üstesinde geleceğiz."
Malkoç, basın yayında etkili olan kişilerin görüş, öneri ve tavsiyelerini almak için mektup yazdıklarını, 37 kurumun sadece 4'ünün başındaki kişiden cevap aldıklarını sözlerine ekledi.
Başdenetçi Malkoç'un yanı sıra kamu denetçileri Yahya Akman, Mustafa Özyar, Celile Özlem Tunçak ve Hüseyin Yörük'ün de hazır bulunduğu toplantıya, Anadolu Ajansı İstanbul Haberleri Editörü Hüseyin Altınalan ile çok sayıda medya kurumunun temsilcisi katıldı.