Haberler

Ömer Halisdemir'in Şehit Edilmesi Davası

Abone Ol

Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılandığı davada, tanıkların beyanlarının alınmasına devam ediliyor.

Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılandığı davada, tanıkların beyanlarının alınmasına devam ediliyor.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde tanık olarak dinlenen Binbaşı Volkan Vural Bal, duruşmanın öğleden sonraki kısmında müşteki ve sanık avukatları ile sanıkların sorularını yanıtladı.

"Olaylar olurken, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın emir astsubayı Makbul başçavuşa niçin zamanında haber verilmedi? Birliği koruması gereken ART timi niçin çağırılmadı?" sorusu üzerine Bal, "Albay Ümit Bak'ın, birlik komutanımız Zekai Aksakallı'nın emirlerine uymadığını net bir şekilde tespit ettiğim anda nöbetçi amirliğe giderek oradan Aksakallı'nın emir astsubayını arayıp bilgilendirdim. ART timini, Zekai Aksakallı'nın emri üzerine spor okuluna göndermiştik. Orada taarruz helikopterinin saldırısına uğradığını duyduk. Gönderen kişi ben olmadığım için geri çağırmayı da düşünmedim." dedi.

"Ömer Halisdemir'in başındayken size Mihrali üsteğmen geri çekilin dedi ve sonrasında Halisdemir'e ateş etti. Ne amaçla geri çekildiniz, ne düşündünüz? Niçin direnmediniz?" sorusuna, Bal, "Mihrali üsteğmen ben yeniden nabız ölçmeye çalıştığım sırada çekilin diyerek, iki el şehide doğru ateş etti. Anlık bir olaydı. Bu nedenle benim Mihrali üsteğmene engel olmam mümkün değildi. Mihrali ateş ettikten sonra göz göze geldik, niçin ateş ettin diye yüzüne baktım. Bir cevap vermedi." yanıtını verdi.

"Ömer Halisdemir'le saat 21.30 sıralarında görüştüğünüzü söylediniz. Kendisinde herhangi bir olağanüstü durum sezdiniz mi?" sorusuna Bal, "Hayır, sezmedim." karşılığını verdi.

Bal, "Fatih Şahin'in hain olduğunu kimden öğrendiniz? Buna nasıl inandınız? Ümit Bak'ın elinde gördüğünüz sıkıyönetim emirlerine bakma gereği duymadınız mı?" sorusuna karşılık, "Fatih Şahin ile olay sırasında göz göze gelmek dışında bir temasımız olmadı. Ayrıca Fatih Şahin ile ilgili Okul Komutanı Ömer Faruk Bozdemir benimle konuştu ve 'benim Fatih Şahin'e güvenmemem gerektiğini' iki kez söyledi. Ben de buradan onun hain olabileceğini değerlendirdim. Ümit Bak'ın elindeki beyaz kağıdı gösterip 'Burada yeni emirler var' dediği kağıtlara bakma gereğini hissetmedim." ifadelerini kullandı.

-"Şahin 'ihtilal yapıldı' dedi"

Bal'ın ardından tanık olarak Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz dinlendi.

Darbe girişiminin gerçekleştiği gün, terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonları icra etmek üzere Diyarbakır'da bulunduklarını belirten Yılmaz, saat 21.00 sıralarında Tabur Komutanı Fatih Şahin'in "Operasyona Ankara'ya gidiyoruz, hazırlık yapın." emrini verdiğini aktardı.

Emri aldıkları sırada tanklardan ve uçaklardan haberinin olmadığını ifade eden Yılmaz, "Ankara'da hazır bir tabur varken bizim Diyarbakır'dan çağrılmamız garipti. İnternetten köprülerin tutulduğu ve uçakların Ankara'da alçak uçuş yaptığı bilgisini aldık. Bir uçak kaçırıldığı söylentisi de vardı. İlk dakikalarda darbeden bahsedilmiyordu." dedi.

Tabur Komutanı Fatih Şahin'in cep telefonuna bakıp, gülümseyerek "İhtilal yapıldı" dediğini aktaran Yılmaz, ihtilallik bir ortam olmadığı için Şahin'in bu yorumunu ciddiye almadığını söyledi.

"Tabur komutanının yüz ifadesi değişti"

Tabur komutanının hiçbir operasyonda olmadığı şekilde malzeme kontrolü yaptığını anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:

"Otobüslere bindik, Diyarbakır havalimanına doğru yola çıktık. Havalimanına giderken Başbakan'ın, 'Küçük bir grubun kalkışması olduğu' yönündeki açıklamalaranı dinledik. Ben arkama dönüp Mihrali ve Fatih yüzbaşıya, 'Bu paralelcilerin darbesi' dedim. 'Sadece İstanbul ve Ankara'da var. TSK'nın bütün unsurları kullanılmamış. Bu planlı bir darbe olsa, ilk alınacaklardan birisi Başbakan'dır, bu paralelcilerin darbesi' dedim. Mihrali, 'Biz paralelcilerle çatışmaya mı gidiyoruz?' dedi. Mihrali mutlu oldu, ellerini ovuşturdu, arkasına yaslandı. Bu konuşmayı duyan tabur komutanının yüz ifadesi değişti. O sırada ben, tabur komutanından şüphelenmeye başladım. Otobüsle intikal halindeyken, Mihrali'ye 'timi meskun mahale göre teşkilatlandırmamız gerekiyor.' dedim. Bunu duyunca tabur komutanı, 'Napıyorsun, düzeni bozma.' diye tepki gösterdi."

Yılmaz, havalimanına ulaştıktan sonra Tabur Komutanı Fatih Şahin'in "Ankara'ya ilk etapta 1. ve 3. timler gidecek." emrini verdiğini söyledi.

Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun "Neden 1. ve 3. timleri seçti?" sorusuna Yılmaz, "Birinci tim mevcut olarak daha kalabalık, en kıdemli tim komutanı da benim. İkinci timin komutanı yeni tayin olmuş, genç bir arkadaş. Üçüncü tim ise keskin nişancılar da olan destek timi." yanıtını verdi.

Şahin'in uçaklar için yerden işaretleme yapılan bazı malzemelerin de alınmasını istediğini belirten Yılmaz, bu cihazların Ankara'da kullanılacak olmasını anlayamadığını söyledi. Yılmaz, "Bu cihazları kullanmak için Ankara'nın ele geçirilmiş olması gerekirdi." dedi.

"Terzi inmedi, bekledi"

Sonrasında uçağa geçtiklerini, Semih Terzi'nin de uçağa bindiğini ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:

"Ben tabur komutanından şüpheleniyordum. Semih Terzi'yi görünce ben rahatladım. 15 Temmuz gecesi Terzi'nin uçağa bindiğini görünce, 'Tamam ben Fatih Şahin'den şüphelendim ama Semih Terzi'den bir şey çıkmaz.' dedim. Terzi ile birlikte görev yaptık. Arayıp da bulamayacağız bir komutan Semih Terzi, çok düzgün biridir. Yere indiğimizde çatışabileceğimiz söylendi, bende tekrar şüpheler arttı. Tabur komutanı, 'Aşağı indiğimiz zaman uçağın emniyetini alacaksın.' dedi. 'Komutanım askeri havalimanında neyin emniyetini alacağım?' dedim. 'Her şey olabilir' dedi. 'Üniforma giyenler bizim için tehdit mi?' dedim. 'Olabilir' dedi. 'Emredersiniz' dedim, yanından ayrıldım."

Uçakla indiklerinde kendilerini ÖKK'ya gitmek üzere iki helikopterin beklediğini, helikoptere binecekleri kendisinin seçtiğini anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gölbaşı bizim yuvamız, emniyetli yer. Verilen emirlere müdahale etmemesinden dolayı Semih Terzi'den de şüphelenmeye başladım. Öyle bir durum ki yıllarca itaat duygusuyla yetişmişsiniz ama olayları değerlendirdiğiniz zaman oturmayan bir şey var. Semih Terzi'den de şüpheleniyorum ama elimde somut kanıt yok. Bazı kişileri ismen, geriye kalanları ise ön kapıya yakın oldukları için seçtim. Uçak durduktan sonra rampa açıldı. Belirlediğim 14 kişilik ekip ön kapıdan geri kalan arka rampadan indi. Ben Semih Terzi'yi izliyorum. 7 ay beraber çalıştık, birçok intikalimiz oldu. Hızlı hareket eden birisidir, beklemez. Tuhaf bir vücut pozisyonuyla bekledi, inmedi. Ekip indikten sonra Semih Terzi indi. Ben döndüm söylenmeye başladım Fatih Şahin ve Semih Terzi'ye ancak duymadılar."

-"Aksakallı ile görüştüm"

Kendisinin "çantaları indirme" bahanesiyle, 6 personelle beraber Etimesgut Askeri Havalimanı'nda kaldığını belirten Yılmaz, bu sırada bazı telefon görüşmeleri yapıp olayı netleştirmeye çalıştığını anlattı. Yılmaz, bu sırada, "eğer şüphelerimde haklıysam ben, Semih Terzi'yi de Fatih Şahin'i de şüphelendiğim kim varsa hepsini paketleyeceğim. Eğer şüphemde haksızsam, 'Komutanım ben çantalar yüzünden geciktim' demeyi düşündüğünü" kaydetti.

Sonrasında Semih Terzi'nin vurulduğunu öğrendiğini ifade eden Yılmaz, "Mihrali'yi aradım ulaşamadım, sonrasında helikoptere binen ekibi aramaya başladım. Erhan Almaz'a ulaştım 'Mihrali'ye ver' dedim. 'Semih Terzi'nin vurulduğunu' söyledi. 'Ortalık karışık, netleştiremedim şu andan itibaren emir komuta bende' dedim." dedi.

Yılmaz, gece saatlerinde görüştüğü Albay Ömer Faruk Bozdemir'in "Semih Terzi ve Fatih Şahin'in hain olduğunu" bu konuda kendisini Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı ile görüştürebileceğini söylediğini aktardı.

Görüştüğü Aksakallı'nın, "Semih Terzi, Ümit Bak, Mehmet Ali Çelik, Fatih Şahin'i öldürün" emri verdiğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

"Pilot var, ben hemen helikoptere biniyim, gidiyim ne gerekiyorsa yapıyım dedim. 'Komutanım bir tane birliğin otobüsü var, gidiyim karargaha' dedim, 'Tamam' dedi. Sonra vazgeçti, 'Sen sakın oradan ayrılma, oranın emir komutasını al hiçbir hava taşıtı hareket etmesin' dedi. Bu sırada Albay Ahmet Balaban beni arıyordu. Aksakallı'ya, 'Buradaki albay beni takip ediyor.' dedim. Telefonu ona verdim. Aralarında kısa bir konuşma oldu. Aksakallı bana 'Albayı gözden kaçırma.' dedi. Saat 02.59'da Mihrali ile görüşerek, 'Ümit Bak, Mehmet Ali Çelik ve Fatih Şahin hain, derhal bu adamları derdest et, direnirlerse ayaklarına sık, çok zorluk çıkarırlarsa vur.' dedim. Oranın emir komutasını devraldım."

"Sana da sıkacağım"

Sonrasında olayları kontrol altına aldıklarını dile getiren Yılmaz, Terzi'yi hastaneye götüren Hasan ve Hüseyin başçavuşa, oradan ayrılmaları emrini verdiğini kaydetti.

Yılmaz, bu sırada görüştüğü Tabur Komutanı Fatih Şahin'e "Önüme gelene sıkıyorum, sen gelirsen sana da sıkacağım hain." dediğini söyledi.

Yüzbaşı Yılmaz, "Bütün emirleri benden aldılar yaptıkları her şeyin sorumlusu benim. Timin helikoptere binmesi, Semih Terzi ile birlikte hareket ettikleri yönünde bir algıya sebep olduysa, helikoptere binmek bir disiplin göstergesidir. Emre uymak suç değil, onları helikoptere bindiren benim. Sorumluluk komutana aittir." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA / Güncel

Kemal Yılmaz Diyarbakır Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title