"Orta Doğu'da dengeler güçlendirilmiş diyalog ile sağlanacak"
Son zamanlarda yaşanan gelişmelerden sonra yeni bir boyuta taşınan Ortadoğu krizini değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Uğur Kaya ve Dr. Öğr.
Son zamanlarda yaşanan gelişmelerden sonra yeni bir boyuta taşınan Ortadoğu krizini değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Uğur Kaya ve Dr. Öğr. Üyesi Fatma Zeynep Özkurt, yürütülecek dengeli bir politika, güçlendirilmiş bir diyalog ve iş birliği sürecinin takip edilmesinin bölge için büyük bir önem taşıdığını dile getirdi.
İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani'nin Amerikan Başkanı Trump'ın emri ile İHA saldırısı sonucunda öldürülmesinden beş gün sonra 8 Ocak gecesi İran, Irak'taki Amerikan askerilerinin bulunduğu iki askeri üstü balistik füzeler ile vurmuştu. Ardından Bu gelişmelerin yanında Uluslararası İmam Humeyni Havalimanı'ndan havalanan Boeing Ukrayna Havayolları'na ait 737 tipi yolcu uçağı kalkıştan kısa süre sonra İran tarafından ABD düşman unsuru sanılarak 'yanlışlıkla' düşürülmüştü. Tüm bu gelişmelerle yeni bir boyuta taşınan Ortadoğu krizini değerlendiren Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Uğur Kaya ve Dr. Öğr. Üyesi Fatma Zeynep Özkurt, yürütülecek dengeli bir politika, güçlendirilmiş bir diyalog ve iş birliği sürecinin takip edilmesinin bölge için büyük önem taşıdığını dile getirdi.
"Irak'ın resmi bölünme süreci hızlanabilir"
Amerikan krizinin orta ve uzun vadeli olası etkilerine ilişkin açıklamada bulunan Dr. Öğr. Üyesi Uğur Kaya, "Amerikan güçlerinin bu atmosferde Irak'ın Şii bölgelerinde kalmaya devam etmesi çok olası gözükmüyor. Bu da Arap Sunni ve Kürt bölgelerine daha çok yoğunlaşacağının göstergesi olabilir. Böyle bir durumda Irak'ın resmi bölünme süreci hızlanabilir. Aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri Suriye'deki Kürt gruplara desteğini artırabilir. Amerikan ve diğer Batı güçleri Irak'daki Şii bölgesini terk etmek zorunda kalırsa, İran'ın bu bölgelerde etkisi de artacaktır" dedi.
Basra Körfezi'nde yaşanacak sorun küresel enerji krizine dönüşebilir
"İlginç bir başka nokta ise, karşılıklı saldırıların petrol piyasaları üstünde yüzde 5 gibi yükselme gibi oldukça yumuşak bir etkisinin olması. Oysa, daha önce bölgedeki bu tip olaylar çok daha sert petrol fiyatlarının yükselmesine sebep olurdu" diyerek sözlerine devam eden Dr. Öğr. Üyesi Kaya, "Bunun tabii ki bir çok sebebi var. Öncelikle İran'ın petrol üretimi ve ihracatı hali hazırda yaptırımlar yüzünden zaten epey düşmüş durumda. Bir başka sebep ise küresel anlamda petrol arz ve talep dengesinde yatıyor. Bir süreden beri petrol arzı ya da arz kapasitesi talebin çok üstünde. Geçmişe bakarsak dünya Orta Doğu petrollerine göreceli olarak daha az bağımlı. Bunda bir çok etkenin yanı sıra Amerika'daki kaya gazı üretiminin ve gelişen yeni teknolojilerin etkisi büyük. New York Times'a konuşan petrol pazarları uzmanı Helima Croft'a göre Orta Doğu krizlerini anlamak için petrol artık kötü bir belirti. Tabi bu durum sadece İran konusunda konuşurken doğru görünebilir. Irak, Kuveyt, BAE ve Suudi Arabistan gibi Basra Körfezi ülkelerinin petrol ihracatındaki bir düşüş ciddi küresel enerji krizine dönüşebilir" şeklinde konuştu.
" Türkiye'ye baskı azalabilir"
Bölgede çatışma yaşayan bir çok ülke ve aktörün oluşturduğu iki kutbun Türkiye'ye ihtiyacının artacağının altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Kaya, "Bu durumdan en azından mümkün olan en az şekilde zarar görmek, ya da bir yarar sağlamak, muhakkak ki diplomatik bir maharet gerektiren, taraf olmadan denge politikası yürütmekten geçer. İran İslam Devriminin gerçekleştiği 1979'dan beri, Ankara diplomasisi bunu beceri ile uyguladı. İran'ın Irak'daki etkisinin artması da bölgedeki diğer Sunni-Arap politikası güden ülkeler ile İsrail'in Türkiye'ye son dönemde uyguladıkları baskının azalmasına neden olabilir. Burada da, Ankara'nın denge politikasını götürme becerisi önemli" dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Kaya sözlerini şöyle sürdürdü:
"Amerikan Başkanı Trump, İran'a yaptırımların artacağı işaretlerini verdi. Bu, Türkiye'nin, ekonomisi için önemli olan İran pazarına ulaşmasını daha da zorlaştırabilir. Kaldı ki, gittikçe kötüleşen İran ekonomisi, Türkiye için cazibesini kaybedebilir. Ancak, İran, Türkiye için hem siyasi hem güvenlik hem de ekonomik açıdan her zaman önemli olmuştur. Bu gibi sıkıntılı durumlarda bölge konularına yönelik siyasi farklılıklara rağmen İran ile dengeli bir politika yürütmesi uzun vadede her zaman Türkiye'nin menfaatine olacaktır."
"Dengeli politika türkiye'nin yararına olacaktır"
Kasım Süleymani'nin bölgede yürüttüğü faaliyetin bir çok Arap ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de bazı kesimlerin antipatisini çekmiş olabileceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Kaya, "Ama egemen bir devletin bir yöneticisinin bu kadar açık bir şekilde suikast ile öldürülmesi kabul etmek gücü olanın eşkiyalık yapmasını normalleştirir ki böyle bir siyasal kültür ne Türkiye'nin ne bölgenin ne de genel dünya siyasetinin yararınadır. Ne yazık ki bir çok Avrupa ülkesinin ve Körfez ülkelerinin tepkisi bu konuda acı bir tablo çiziyor. Sonuç olarak radikal bir değişiklik olmasa da önemli bir dönemeç olduğu görünen bu olaylar karşısında, yürütülecek dengeli bir politika ve kaldıysa uluslararası hukukun prensipleri doğrultusunda edinilen duruş, Türkiye'nin çıkarlarına en uygun hareket tarzı olacaktır" açıklamasını yaptı.
Bölgede diyalog ve iş birliğinin takibi önem taşıyor
Ukrayna Havayolları'na ait uçağın düşürülmesinin sonuçlarına ilişkin konuşan Dr. Öğr. Üyesi Fatma Zeynep Özkurt ise, "Mevcut durumda ABD ve İran arasındaki gerilimin artması diğer bölge ülkelerini olumsuz etkilediğinden, bu durumun önüne geçmek için ilk olarak çatışmazlık unsurunu destekleyen siyasi bir yaklaşım benimsenmesi bölgeler arasında güçlendirilmiş bir diyalog ve iş birliği sürecinin takip edilmesi büyük önem taşıyor" dedi. - İSTANBUL