İzmir Suyuna 'Maden Ocağı' Tehdidi
İzmir’in önemli su kaynakları arasında gösterilen Menderes’teki Tahtalı Barajı, Manisa’daki Gördes Barajı ve Sarıkız Su Kuyuları’na maden işletmelerinin ağır metallerini akıtması sonucu suyun büyük tehlikeyle karşı karşıya kalacağı iddia edildi.
İzmir'in önemli su kaynakları arasında gösterilen Menderes'teki Tahtalı Barajı, Manisa'daki Gördes Barajı ve Sarıkız Su Kuyuları'na maden işletmelerinin ağır metallerini akıtması sonucu suyun büyük tehlikeyle karşı karşıya kalacağı iddia edildi.
Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Ali Osman Karababa, İzmir'in suyunun birkaç yıl içinde kansere yol açacak ağır metallerle kirlenerek, içilmesi imkansız hale geleceğini savundu.
İzmir'in suyunun temiz olduğunu ve rahatlıkla içilebileceğini aktaran Karababa, şöyle konuştu: "İzmir'de suyu rahatlıkla çeşmeden içebilirsiniz. Bakteri açısından baktığımızda tertemiz bir suyumuz var. Kimyasal açıdan da Dünya Sağlık Örgütü'nün verdiği kriterlere uygun olarak güvenilir. Ancak İzmir'in suyunun yakın gelecekte yani 3-5 sene içerisinde üç farklı kaynaktan kirlenme riski var."
"KANSER OLMA RİSKİ ÇOK FAZLA"
Maden ocaklarının İzmir'in en önemli su kaynaklarını tehdit ettiğini öne süren Karababa, şunları söyledi: "Menderes'e çok yakın olan Efem Çukuru Altın Madeni Tahtalı Baraj Gölü'nün yükseklik olarak daha üzerinde bulunuyor. Bu nedenle yeraltı su kaynakları bu madenden kirleniyor ve Tahtalı Barajına ağır metalleri aktarıyor. İkinci kirlenme kaynağı Çaldağ nikel madeni. Henüz işletmeye geçmedi ancak epey bir ilerleme var. Eğer bu maden çalışırsa hemen yakınında İzmir'in önemli ölçüde su kaynağı olan Sarıkız su kuyularının kirlenme riski bulunuyor. Bir başka riskimiz de Gördes nikel madeni. Bu maden Gördes'teki baraj gölünün içerisinde bulunuyor. Tek başına Gördes Barajı değil onun yanına yapılacak olan üç baraj da aynı kaynaktan etkilenebilecek. Yani Gördes Barajındaki sularımız öyle veya böyle nikel madeni çalışırsa kirlenecek. Başta arsenik olmak üzere kurşun, civa, kadmiyum, antimon ve çinko gibi iyonlar suda yoğunlaşacak. Bunların hepsi suya bulaşırsa kaçınılmaz olarak kanser olma riski çok fazla bulunuyor."
"MALİYET CEBİMİZDEN ÇIKACAK"
Karababa, kirlenmiş suyu arıtmanın çok pahalı olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Her ağır metal için ayrı ayrı sistemler kurmak zorundasınız. Varsayalım bu yola gidildi. Ancak, bu ne kadar sürdürülebilir. Bu maliyeti katlanılabilir bir şey değil. Bu maliyette vatandaşın cebinden çıkacak. Eğer kaçınılmaz bir şekilde böyle bir şeye başvurulursa faturalara yansıyacak. Belediyenin kaynaklarından çıkacak. O da bizim cebimiz."
Maden ocaklarının tehdidi altında bulunan su kaynaklarının şimdiden kirlenmesini önlemenin zorunluluk olduğunu dile getiren Prof.Dr. Ali Osman Karababa, madenlerin durdurulmasının şart olduğunu sözlerine ekledi. - İZMİR