(Özel Haber) Şehit Başsavcının Babası: "İhmali Olanlar Cezalandırılsın"
Tunceli Ovacık Başsavcısı iken terör örgütü tarafından şehit edilen Samsunlu Başsavcı Murat Uzun'un babası Hamit Uzun ve annesi Ayşe Uzun, oğullarının öldürülmeden 27 gün önce gerekli istihbaratın alınmasına rağmen bir türlü önlem alınmadığını belirterek, sorumluların cezalandırılmasını istedi.
Tunceli Ovacık Başsavcısı iken terör örgütü tarafından şehit edilen Samsunlu Başsavcı Murat Uzun'un babası Hamit Uzun ve annesi Ayşe Uzun, oğullarının öldürülmeden 27 gün önce gerekli istihbaratın alınmasına rağmen bir türlü önlem alınmadığını belirterek, sorumluların cezalandırılmasını istedi.
Tunceli'de PKK terör örgütünün suikast düzenleyeceği istihbaratının MİT tarafından 27 gün önce ilgili makamlara bildirilmesine rağmen Başsavcı Murat Uzun'un şehit edilmesinin gündeme gelmesi, Samsun'da yaşayan ailesini bir kez daha yıktı. İlkadım ilçesi İlyasköy Mahallesi'nde oturan baba Hamit Uzun (55) ile anne Ayşe Uzun (56), oğullarının öldürülmesinde ihmali olan yetkililerin cezalandırılmasını istedi. Yapılan incelemelerde oğlunun şehit edilmesinde ihmaller gözüktüğünü hatırlatan baba Hamit Uzun, "Nokta atışı bir istihbarat yapıldığı halde hiçbir önlem alınmaması bir suçtur. Suçlunun yanında bulunmakta suçtur. Suçluyu övmekte suçtur. Böylesi bir şeyde bir seneyi aşkın zaman olmasına rağmen hiçbir olumlu haber gelmedi. Bu olayda ihmali olanlar hiçbir şekilde suçlanacağını beklerken kesinlikle öyle bir şey olmadı. Bu da beni bir baba olarak çok üzmekte. Bu olaylara çok üzülüyorum. O bölgedeki bir istihbarattan alınan bilgiler dahilinde hiçbir önlen alınmaması hiçbir şeyle bağdaşır değil. Ben isterdim bu olayda ihmali olanlar bir şekilde cezalarını alsınlar. Bir nebze olsa bizim yüreğimize su serpsinler. Yani bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ama sözün bittiği yer değil. Yalnız ne olur devlet büyüklerinden bunu istihram ediyorum ve bunu bekliyorum. Bir baba olarak bunun da benim hakkım olduğuna inanıyorum. Sorumlu olan her kimse cezalandırılsın" dedi.
"AV TÜFEĞİNİ İSTEDİ"
Oğlunun saldırı yapılacağına dair bir istihbarat alındığını kendisiyle paylaşmadığını söyleyen Hamit Uzun, "Kendisine ait tüfeği vardı. 'Baba buralar çok güvenli değil, tüfeğimi kargo ile bana gönderin' dedi. Olayın vahametini buradan anlayın. Telefon kayıtlarında bu konuşmamız bellidir. Orada oğlumun sıkıntıları vardı. Bir şeylerin iyi gitmediğini kesinlikle biliyordu. Bize 'Allah'ın izniyle bir şey olmaz. Buralar çok iyi, havası çok iyi' diyordu. Bu av tüfeğini de kargo firması kabul etmedi. Düşünün bir devletin savcının devletin koruması gerekirken, bu nasıl olur da oğlum av tüfeğiyle beraber kendisini korumaya çalışır. Bunun anlaşılır hiçbir yönü yok. Ateşli silah olduğu için kargo kabul etmedi ve tüfeğini de gönderemedik. Kendisiyle paylaştık. 'Tamam' dedi. Oğlum çok yürekli, çok temiz bir insandı. Herhangi bir kimseyle bir husumeti olduğuna da ihtimal vermiyorum. Ben oğlumla her hafta ve on günde bir telefonla görüşüyordum. Yeni gitmişti. 'Herhangi bir kimse hakkında dosyada açmadım' dedi. Sadece iki bakkal arasında ağız kavgası olmuş, 'Onları kendi aralarında barıştırdım. Kendileri de mutlu oldu, onlar hakkında dosya da açmadım ve mutlu oldular' dedi. Oğlum bu durumdayken böyle bir şey başına geldi. Bu konuda ihmali olanlar ne olur mutlaka ve mutlaka cezalandırılsınlar. Bundan sonra böyle olaylara ihtimal vermesinler. Oğlumu gencecik yaşında 2 çocuğunu büyütmeden, onlara doyamadan adi insanın kurşunuyla 34 yaşında toprağa verdik. Oğlum karların altında toprak altında yatıyor" diye konuştu.
Devletin yetkililerinin çok ilgisiz kaldığını ileri süren Uzun, "Hep 'yanındayız' dediler, bir seneyi aşkın oldu kimse yanımızda olmadı. Herhangi bir devlet dairesine gittiğimizde sanki suçluymuşuz gibi böyle bir izlenim görüyorum. 'Niye, bu olay oldu, size mi denk geldi', bizim suçumuz varmış gibi izlenimler hissediyorum. Oğlum koruma istememiş, mümkün mü? Oğlum kendisini korumak için av tüfeği istiyor. 'Lojmanlar korumasız. Yeni lojman yeri bakıyorum. Yetkililerle görüştüm. Adliyenin burası uygun değil' dedi. Ben Arabistan'da çalışarak uzun senelerimi verdim, çocuklarımı okuttum. Maalesef büyük bir ihmal sonucu böyle oldu" şeklinde konuştu.
Anne Ayşe Uzun ise, "Evladımı korumadılar ve koruma vermediler. Bu konuda sitemim var. Devletimiz korur diye güvendik. Evladımı hayatından kopardılar. Onlar elleri kolları açık dolaşıyorlar. Çok üzgünüm, mutsuzum. O günden beri mutlu değilim. Evlatları yoldan geçen birisi 'Baba' değinde onlar da 'Baba' diye bağırıyor. Benim yüreğime sanki bıçak sokuluyor. Büyük oğlu ayakkabılarını görünce 'Babamın ayakkabılarını gördüm' diyor. Bunlara nasıl yüreğimiz dayansın. Bir evlat kolay yetişmiyor. Babası gurbetlerde çalıştı. Biz bunları yokluklar içinde büyüktük, okuttuk, devlet adamı yaptık. Ama evladımı hayatından kopardılar. Devletimiz memurunu korur dedik. Önlem alırlar, güvenlik verirler diye düşündük. İhmali olanlar cezalandırılsın. Biz bunları hak etmedik. Oğlum bunları hak etmedi. Devletimize sitemim var çok" ifadelerini kullandı. - SAMSUN