(Özel) Nişanlı çifte teşhir ürün şoku
Düğünlerine iki ay kala bir mağazadan mobilya satın alan nişanlı çifte siparişlerinin yerine teşhir ürünü eşyalar gönderildi.
Düğünlerine iki ay kala bir mağazadan mobilya satın alan nişanlı çifte siparişlerinin yerine teşhir ürünü eşyalar gönderildi. Mağaza'nın hasarlı teşhir ürünlerini değiştirmediklerini ve tehdit edildiklerini öne süren çift yetkililerden yardım istedi.
İstanbul Gaziosmanpaşa'da oturan ve nişanlı olan Mustafa Yiğit (33) ile Filiz Tuç (27) bir süre önce, mobilya ve beyaz eşya alışverişi yaptı. Bir tanıdıklarının tavsiyesi üzerine Esenler'de bulunan bir mağazaya giden nişanlı çift, beğendikleri ürünlerin karşılığı olan 27 bin 500 TL'nin 2 bin TL'sini peşin ödedikten sonra ücretin geri kalan kısmını taksitler halinde ödemek için senet imzaladı. Çift, eşyaları satın aldıktan sonra bu kez ev arayışına girdi ve kendilerine uygun bir ev kiralayıp boyasını ve tamiratlarını yaptıktan sonra mağazayı arayarak eşyaları eve getirmelerini istedi. Nişanlı çift kısa sürede kendilerine teslim edilen eşyaları görünce adeta şoke oldu.
"Bize gönderilen ürünler, hatalı ve zarar görmüştü"
Mağazada görüp beğenerek aldıkları ürünler yerine teşhir ve hasarlı ürünler eve geldiğinde şoke olan Filiz Tuç, "Ekim ayında düğünümüz var. Mobilya ve beyaz eşya almak istedik. Bir tanıdık vasıtasıyla mağazaya gittik. Mağazadakiler ilgilenme kısmına gelince güzel ilgilendiler. Mobilyaları beğendik, fiyatla ilgili küçük de bir indirim yaptılar. Daha sonra ev aramaya başladık. Evimizi tutup, badanamızı yaptıktan sonra mobilyalarımızı istedik. Mobilyalar kısa süre içerisinde geldi. Önce kutulu olan, yatak odasını kurmaya başladılar ama yatak odasına eksik mobilya getirdiler ve onları da daha sonra getireceklerini söylediler. Aynı zamanda kurulum sırasında da ürünlere zarar verdiler. Daha sonra diğer mobilyalar geldiğinde, kutusuz, jelatinli bir şekilde olduklarını ve hasarlarının bulunduğunu fark ettik. Onlara eşyaların teşhir ürünü olup olmadığını sordum, bilmediklerini söylediler" dedi.
Nişanlı çift ikinci şoku mağaza müdürüyle konuşunca yaşadı
Kendilerine gönderdikleri ürünlerin teşhir ürünü olduğunu fark eden çift vakit kaybetmeden eşyaları satın aldıkları mağazayı aradı ve mağaza müdürüyle konuştu. Mağaza müdürü ile aralarında geçen konuşmayı anlatan Tuç, "Mağaza müdürüyle iletişime geçtik. Mağaza müdürü, 'Biz size teşhir ürünü gönderdik, siz de bunu kabul ettiniz' dedi. Biz de böyle bir şey olmadığını, evraklarımızda böyle bir şeyin yazmadığını, teşhir ürünlerinin bilgimiz dahilinde gelmediğini söyledik. Onlar ise 'Hayır, kabul ettiniz ve biz de bu yüzden gönderdik' dediler. Daha sonra servis diğer parçaları da kurmaya başladı. O esnada diğer eşyaların da defolu olduğunu fark ettik. Bunun üzerine yatak odası ve yemek odası takımını kurdurmadık bile" ifadelerini kullandı.
Telefonda konuşarak sonuç alamayacaklarını anlayan nişanlı çift ve ailesi mağazaya giderek durumu ilgili kişilerle yüz yüze konuşmak istedi.
Mağaza müdürü tehdit etti "Sizin böyle bir hakkınız yok" dedi
Nişanlı çiftin, mağazaya gittiklerinde mağaza müdürüne durumu tekrar anlatıp, kesinlikle böyle bir şeyi kabul edemeyeceklerini söylediler. Bunun üzerine mağaza müdürü kendilerini terslediğini söyleyen Tuç, "Mağaza ile iletişime geçtik. Mağaza müdürüyle telefonda anlaşamadığımız için ertesi gün mağazaya gittik. Beyefendinin hal ve tavırları, konuşmaları bizi rencide edici şekildeydi. Sesini çok yükselterek konuştu, bizi kovdu diyebiliriz. Bize, 'Biz bu ürünleri ne iade alırız, ne de yenisiyle değiştiririz. Eğer istiyorsanız gelir sadece parçalarını değiştiririz' dediler. Biz de eşyalar teşhir ürünü olduğu için teklifini kabul etmedik. Hakkımızı savunmak istediğimizi söyleyince 'Sizin böyle bir hakkınız yok' diyerek ve bizi oradan gönderdi" dedi.
"İhtarname gönderdik, iade istedik ama yine tehdit edildik"
Mağaza müdürünün kendilerini tehdit ederek mağazadan göndermesi üzerine avukata başvurduklarını söyleyen Tuç, "Avukat aracılığıyla noterden bir evrak gönderdik ama bu evraka cevap vermediler. Bizi arayıp yine, servis gönderip ürünlerin sadece parçalarını değiştireceklerini söylediler. Biz de bunu kabul etmediğimizi, bu yüzden gelmelerine gerek olmadığını ve ürünleri onlara iade edeceğimizi söyledim. Ben bunu söyleyince tehdit ederek, 'Hayır, iade almayacağız. Bu saatten sonra siz kabul etseniz bile ben değişim yapmamak için elimden geleni yapacağım. Bu ürünleri ne geri alacağım ne de tamir ettireceğim' dedi ve konuşmayı bitirdi" şeklinde konuştu.
"Annem kanser hastası, olayı öğrendiği günden beri ağlıyor"
Ailelerinin durumdan haberdar oldukları andan beri hem maddi hem de manevi olarak çok yıprandıklarını söyleyen Tuç, "Şu anda ürünler elimizde ve düğünümüze çok az bir zaman kaldı. İkimizin de ailesinde hastalar var. Onlar da bu işle ilgilenemiyorlar. Biz onlara mı üzülelim yoksa gelip bu işlerle mi uğraşalım bir türlü karar veremiyoruz. Hem maddi hem manevi olarak çok üzülüyoruz. Benim annem kanser hastası ve 3 yıldır tedavi görüyor. O buraya gelip bu işlerle ilgilenebilecek durumda değil, aksine biz onunla ilgilenmeye ve birçok şeyi ona yansıtmaya çalışıyoruz. Ama ailelerimiz bu durumu öğrendiğinden beri manevi açıdan çok kötü durumdalar, akşam yatağa yatar yatmaz ağlamaya başlıyorlar. Onlar bir şeylerden kısarak, artırarak bize destek olmaya çalıştılar. Hem ailelerimizin maddi manevi gücü için hem de hakkımızı aramak için bu eşyaların yasal yollarla iadesini istiyoruz" dedi ve şunları ekledi, "Evet, bugün bu olay bizim başımıza geldi ama sonradan öğrendik ki aynı şeyleri arkadaşlarımız, dostlarımız hatta ihtarname için gittiğimiz noter bile yaşamış, bu firmalar benzer şeyleri birçok insana yapıyor. Biz hem hakkımızı aramamıza yardımcı olsunlar, hem de aynı şeyin bir daha hiçbir insana yapılmamasının sağlanmasını istiyoruz."
Yaşadıkları olaydan sonra, kendilerine teşhir ürünü gönderen mağaza ile ilgili internette araştırma yapan Mustafa Yiğit ise tek mağdurun kendileri olmadığını anladı. Yiğit, "Mobilyaları aldığımız mağaza ile ilgili internette biraz araştırma yaptım. Mağaza hakkında şikayet var mı, neler yapılıyor diye merak ettim ve birkaç internet sitesini gezdim ve gördüm ki benim alış veriş yaptığım mağaza ile ilgili birçok kişiden şikayet var. Şikayetçilerin hiçbiri çözüm bulamamış ve mağdur durumdalar. Kimileri yasal yollara başvurmuşlar, kimileri de artık bunlarla uğraşamayacakları için mecburen kabul etmek zorunda kalmışlar. O sitede bunların hepsini dile getirmişler. Artık,bu tür şehir zorbaları mı denir, yoksa başka bir şey mi denir bilmiyorum ama devletimizin bu tür insanlara mahal vermemesini istiyorum. Vatandaş olarak, devletimizin hakkımızı savunmasını istiyorum. Kimse bizim gibi mağdur kalmasın" dedi.
"Dişimden tırnağımdan artırdığım paraları o eşyalara verdim"
Yıllarca çalışarak, dişinden tırnağından artırarak biriktirdiği paralarla çocuklarına eşya aldığını ama kendilerine defolu ürünler getirildiğini söyleyen Mustafa Yiğit'in annesi 61 yaşındaki Fatma Yiğit, "Çocuklarım evlenecek, onların düğünü için alış verişe gittik. Orada bize kimse bu ürünler defolu demedi. Oradaki ürünleri gördük, beğendik ve bana senetleri imzalattılar. Daha sonra ürünler eve geldiğinde hepsinin defolu olduğunu gördük. Benim çocuğum yeni evlenecek. Ben bu yaşıma geldim, bu yaşta bile o eşyaları kendi evime bile sokmam. O eşyaları çocuğuma nasıl layık göreyim. Mağazaya gittik ve mağazada bize bağırdılar. Dişimden tırnağımdan artırdığım, pazarcılık yaparak kazandığım parayı oraya verdim" şeklinde konuştu.
Eşi Mehmet Yiğit'in hasta olduğunu, maddi manevi çok yıprandıklarını söyleyen Fatma Yiğit, "Eşim hasta, ben hastayım ve bize bu şekilde o oyunu yaptılar. Eşimde KOAH var, ben de kalp hastasıyım ve 'Bypass' oldum. Mağazaya gittiğim günden beri bir hafta hiç uyumadım. Bayram geldi geçti ama nasıl geçtiğini hiç bilmiyorum. Sürekli gözyaşı döküyorum. O eşyaları yeniden alacak maddi durumum yok. İki tane de torunum var, ikisi de liseye gidiyor ve onları nasıl okutacağımı bilmiyorum. Lütfen, yetkililerden yardım bekliyorum. Daha fazla dayanamıyorum" dedi ve gözyaşlarına boğuldu. KOAH ile yaşayan 65 yaşındaki eşi Mehmet Yiğit de bu olayın kendilerini çok yıprattığını artık dayanılmaz bir hale geldiğini söylerken, zorlukla nefes aldığı görüldü. - İSTANBUL