Öztürkmen: 80 İlde Anız Yakmak Yasak Ama Urfa'da Serbest
Urfa'daki anız yangınlarıyla ilgili adeta sitem eden ZMO Urfa Şube Başkanı Ali Rıza Öztürkmen, "80 İlde Anız Yakmak Yasak Ama Urfa'da Serbest" dedi.
Anız yakma tarım sektöründe son yıllarda en çok duyulan uygulamaların başında geliyor. Her ne kadar dini kurumlar bunun dinen caiz olmadığını ifade etse de, eğitim kurumlarında anız yakmanın toprağın yapısına zarar verdiği açıklansa da özellikle Urfa'da bunun önüne geçilemiyor.
Türkiye'nin 80 ilinde anız yakmanın yasaklandığı ve bunun önüne geçildiğini kaydeden Ziraat Mühendisleri Odası Şanlıurfa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ali Rıza Öztürkmen adeta isyan eder duruma geldi. Yetkililerin hassasiyet göstermelerini değil görevlerini yapmaları gerektiğini vurgulayan Öztürkmen, iş işten geçmeden önlem alınması gerektiğini kaydetti. Herkesi çevre ve doğaya karşı duyarlı olmaya davet eden, Öztürkmen "Gelecekte nüfus artarken, aynı besinleri tüketmek, aynı havayı solumak, aynı su kaynaklarından yararlanmak istiyorsak, bu gün çevreye daha duyarlı olmak zorundayız. Türkiye'de anız yakma neticesinde yüzlerce canlı ve bitki türü yok olma tehlikesinde, milyonlarca hektar arazide erozyon şiddetlenmekte, organik madde oranı düşmekte, haberleşme ve elektrik hatlarında milyarlarca lira hasar meydana gelmekte, milyonlarca ton kâğıt hammaddesi ağacımız yok olmaktadır" dedi.
ÖZTÜRKMEN: 3 MİLYON DEKAR TEHLİKE ALTINDA
Urfa'da tarım alanında yapılanlardan örnekler veren Öztürkmen, Urfa'daki 3 milyon dekarlık alanın anız tehdidiyle karşı karşıya olduğunu dile getirdi. Öztürmen, "Ülkemizin; buğday üretiminin yüzde 8'i, mercimek üretiminin yüzde 36'sı ve arpa üretiminin yüzde 11'i ilimizde gerçekleşmektedir. İlimizde arpa üretim alanı 1 milyon 904 bin 64 dekardır. Buğday toplam üretim alanı 3 milyon 687 bin 745 dekardır. Mercimek toplam üretim alanı 801bin 240 dekardır. Toplam olarak ilimizde 6 milyon 393 bin 049 dekar alanda hububat tarımı yapılmaktadır. Hububat tarımı yapılan alanların yarısında 2. ürün yapıldığı varsayılırsa, ilimizde en az 3 milyon dekar alanda anız yakma tehlikesi söz konusudur" diye konuştu.
'VERİMDE AZALMALARA SEBEP OLUYOR'
Anız yakmanın altında yatan nedenleri ve anız yakmalarıyla oluşan tahribata da değinen Öztürmen, anız yakmanın zararlı olduğunun bilimsel veriler ışığında ortaya konulduğunu söyledi. Çiftçilerin ikinci ürün için böyle bir yola başvurduklarını kaydeden Öztürkmen, "Ülkemizde her noktada 2872 sayılı kanun gereği tarlada bulunan anızı yakan köylülere uydu ile tespit edilerek dekara cezai işlemler uygulamakta, bazı illerimizde ise anız yakılmış alanlara müdahale edilerek yasal süreç başlatılmaktadır. İlimizin tarım alanlarında 2. ürün ekimi için masraftan kaçmak, hızlı şekilde toprağı işlemek ve az emek harcamak adına her gün tarım alanları yakılmaktadır. Bu yangınlarla ilimizde çevre ve hava kirliliği artmakta, tarım alanlarındaki organik madde miktarı azalmakta ya da yok olup topraklar daha verimsiz ve erozyona daha hassas duruma gelmektedir. Topraktaki mikro organizmaların yüzde 80'nin zarar görmesi sonucu verimde de azalmalar olduğu bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Anız yangınları komşu tarlalardaki hasat edilmemiş ürünlere, traktörlere meyve bahçelerine, bunların etrafındaki çitlere, telefon direklerine, civardaki yerleşim yerlerine, özellikte de ormanlarımıza telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedir. Bu da devlete milyonlarca dolara mal olmaktadır" dedi.
'DERDİMİZİ MARKO PAŞA'YA ANLATIYORUZ'
Urfa'da anız yakmaya karşı büyük bir duyarsızlığın olduğunu aktaran Öztürkmen, muhatap bulamazlarsa bile dertlerini Marko Paşa'ya anlatmaya devam edeceklerini söyleyerek sitem etti. Öztürkmen sözlerini şöyle tamamladı: "Ülkemizde yaşanmayan ancak ilimizdeki duyarsızlığın bu konuda olması büyük bir ayıbımızdır. Öyle ki, ilimizde en büyük tarımsal potansiyeli olan Harran Ovasını betonlaşmasına ve anız yakılmasına karşı çıkmak, kontrol etmek, ceza yazmak, önüne geçmek ve Harran Ovasına sahip çıkmak acaba kimin, hangi kurumun görevi meçhul.
Umarım yarın çok geç olmaz. İlimizdeki tüm yetkilileri bu konuda hassasiyete değil göreve davet ediyoruz. Ancak muhatap olmadığını da bilerek, derdimizi Marko Paşa'ya anlatıyoruz."
(Kaynak: Gazeteipekyol)