Pervin Buldan: AKP Genel Başkanı Helallik İstiyor. Halk, Sizin Yüzünüzden Canını Verdi. Size Daha Ne Versin
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adıyaman’da depremzedelerden helallik istemesine ilişkin, “Bu depremde asrın yüzsüzlüğünü gördük. Asrın utanmazlığına tanık olduk. Bunların en son ne zaman utandığını bilen ve hatırlayan yok. Çünkü bunlarda utanma yok, utanma duygusu yok. Ölümler 50 bine dayandı ve binlerce cenaze hâlâ enkaz altındadır. Hiçbir sorumluluk almadan, çıkıp bir yıl süre isteyebiliyorlar. Yüzsüzlükte sınır yok, dip yok. On binler enkaz altında çığlık atarak can verdi, AKP Genel Başkanı helallik istiyor. Bu halk, size hakkını asla helal etmez, etmeyecektir de. Halk, sizin yüzünüzden canını verdi. Size daha ne versin” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Adıyaman'da depremzedelerden helallik istemesine ilişkin, "Bu depremde asrın yüzsüzlüğünü gördük. Asrın utanmazlığına tanık olduk. Bunların en son ne zaman utandığını bilen ve hatırlayan yok. Çünkü bunlarda utanma yok, utanma duygusu yok. Ölümler 50 bine dayandı ve binlerce cenaze hala enkaz altındadır. Hiçbir sorumluluk almadan, çıkıp bir yıl süre isteyebiliyorlar. Yüzsüzlükte sınır yok, dip yok. On binler enkaz altında çığlık atarak can verdi, AKP Genel Başkanı helallik istiyor. Bu halk, size hakkını asla helal etmez, etmeyecektir de. Halk, sizin yüzünüzden canını verdi. Size daha ne versin" dedi.
Pervin Buldan, bugün TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Buldan, özetle şunları söyledi:
"Siyasi iktidar üzerini kapatmaya çalışsa da halen yardımların yeterli oranda ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmadığını hep birlikte görüyoruz. Yaraları sarmak bir yana, alelacele süreci normalleştirmek ve depremi hafızalardan silmek için uğraştıklarını biliyor ve görüyoruz. Buradan söylüyorum; öyle 'Bir iki gün eksiklik yaşandı' diye kendinizi temize çıkaramazsınız. Sorunlar, ilk bir iki gün değil, 23 gündür devam ediyor. Şovlarla bağış topladılar, algı çalışması yaptılar. Aradan kaç gün geçti? Bu bağışların deprem bölgesine hala ulaşmadığı ortadadır. Çünkü acil ihtiyaçlar günden güne büyümektedir. Buradan soruyoruz; toplanan paralar nerededir? Neden deprem bölgesinde değildir? Çadır, soba, yiyecek, hijyen malzemeleri, ilaç, su ve diğer ihtiyaçlar aciliyetini korumaya devam etmektedir.
"ENKAZ KALDIRMA ÇALIŞMASI DERHAL DURDURULMALI, ÖNCE CENAZELERE ULAŞILMALIDIR"
Çadırkentler, şehirlerden uzak yerlere kurulmuştur. Şartları halen uygun değildir. 10 binlerce insanın lavabo sorunu halen çözülebilmiş değildir. Sağlık sorunu giderek artmaktadır. Yardım dağıtım merkezleri, halen yurttaşların ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayacak düzeyde değildir. Büyük bir organizasyon sorununun yaşandığını, gittik, kendi gözümüzle gördük. Enkazların altında halen cansız bedenler var. Bu bedenlerin vücut bütünlüğü dikkate alınmadan, ölüye saygı ilkesi gözetilmeden paldır küldür yürütülen enkaz kaldırma çalışması derhal durdurulmalı, önce cenazelere ulaşılmalıdır. İktidarı buradan bir kez daha uyarıyoruz; ortaya çıkartılmayan veya vücut bütünlüğü bozulan cenazelerden, kayıplardan bire bir siz sorumlusunuz. Deprem kayıplarının faili meçhule dönüşmesinden, tarih karşısında siz sorumlu tutulacaksınız.
"TÜM KADINLARA BU DAYANIŞMAYI DAHA FAZLA BÜYÜTME ÇAĞRISI YAPIYORUM"
Yurttaşların gelecek hakkındaki kaygı ve korkuları artarak devam etmektedir. Bilinmez bir gelecek konusunda çok ciddi endişelerin yaşandığını hepimiz gittik, yerinde gördük. Çünkü iktidar, toplumu büyük bir belirsizliğin içerisine sürükledi. Yine göç edenler, gittikleri şehirlerde mağdurlar. Geride bıraktıkları konusunda endişeliler. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler için bu mağduriyet çok daha büyüktür. Bu depremin en büyük yıkımını, elbette ki kadınlar yaşadı. Kadın Meclisi'miz başta olmak üzere tüm kadın örgütleri, ihtiyaçların karşılanması için önemli bir dayanışmayı, mor dayanışmayı yürüttüler. Buradan tüm kadınlara bu dayanışmayı daha fazla büyütme çağrısı yapıyorum.
"ÇOCUKLAR NEREDEDİR? BU SORUNUN CEVABINI BU İKTİDAR VERMEK ZORUNDADIR"
Yine Türkiye kamuoyu, refakatsiz kalan çocuklarla ilgili çok ciddi bir endişe içerisindedir. Çocuklar nerededir? Bu sorunun cevabını bu iktidar vermek zorundadır. Aile ve Sosyal Hizmetle Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumları özellikle uyarıyorum. Gözümüz üzerlerindedir. Bu çocuklar, sizin sorumluluğunuz altındadır. Başlarına geleceklerden başta Bakanlık sorumlu olacaktır. Biz de HDP olarak bu sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Tüm kamuoyu da bu konuda duyarlı olmalıdır. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Çocuk Hakları Alt Komisyonu'nun derhal toplanması için arkadaşlarımız dilekçe verdi. Meclis, derhal çocukların durumunu gündemine almalı ve sorumluluğunu yerine getirmelidir.
"AFRİN KAPILARI, DERHAL BAĞIMSIZ, GÜVENİLİR YARDIM KURULUŞLARINA, BASINA VE İZLEME ÖRGÜTLERİNE AÇILMALIDIR"
Yine Türkiye'nin kontrolündeki Afrin'den, deprem sonrası sağlıklı bilgi alınamamaktadır. Yardımların yağmacı, talancı çeteler tarafından alıkonulduğuna dair haberler kamuoyuna yansımaktadır. Buradan biz de bir çağrı yapıyoruz; Afrin kapıları, derhal bağımsız, güvenilir yardım kuruluşlarına, basına ve izleme örgütlerine açılmalıdır. İnsanlığa kapıları kapatanı, tarih de halkımız da asla affetmeyecektir.
"YÜZ BİNLERCE DEPREMZEDEYE VERİLMEK ÜZERE YOLLANAN ÇADIRLAR, UYKU TULUMLARI, TEMEL GIDA VE İHTİYAÇLAR, SINIRDA BEKLEYEN AFAD ENGELİNE TAKILMAKTADIR"
Engellemede sınır tanımadıklarını gözlerimizle gördük, bunlara tanık olduk. Birçok Avrupa ülkesinde Türkiye halklarının dostları da gücü yettiği kadar dayanışma ağlarını ördüler. Yüz binlerce depremzedeye verilmek üzere yollanan çadırlar, uyku tulumları, temel gıda ve ihtiyaçlar, sınırda bekleyen AFAD engeline takılmaktadır. AFAD'a gönderilen çadırların başına kayyum atadılar. Gelen yardımların üzerine çökerek kendileri yapmış gibi algı peşinde koşan bir iktidar, bu depremde organize kötülüğün kitabını yazdı. Bu, asla ve asla unutulmayacak.
"GÖZYAŞLARIMIZI BİRLİKTE SİLECEĞİZ, KANAYAN YARAMIZI BİRLİKTE ONARACAĞIZ"
Bu süreçte tüm yaraların sarılması için toplumsal dayanışmayı bir an bile aksatmadan, daha büyüterek sürdüreceğiz. Yıkım, sadece 10 ilde yaşanmadı, bütün ülkede yaşandı. Yaralar, elbette ki hepimizin ortak yarası. Acılar, ortak acımızdır. Sürdürülebilir bir dayanışma ağı için örgütlülüğümüzü de güçlendireceğimizi bir kez daha belirtmek isterim. Bizi, ancak bizler kurtarabilir. Gözyaşlarımızı birlikte sileceğiz, kanayan yaramızı birlikte onaracağız.
"İKTİDAR İÇİN ÖNEMLİ OLAN İTİBARLARIDIR, BEKALARIDIR VE AYNI ZAMANDA KOLTUK SEVDALARIDIR"
Yaşamlarımızı, geleceğimizi enkaz altında bırakan, depremler değil, bu çürümüş, yozlaşmış, insan yaşamını hiçe sayan bu talan düzenidir. AKP ve MHP'nin ülkenin başına bela ettiği sistem, yaşanan her bir felaketin de krizin de temel sebebidir, aynı zamanda çıkış sebebidir. Deprem öncesi hazırlık, deprem sırasında acil müdahale ve deprem sonrasında insan odaklı hızlı çözümler, bir deprem ülkesi için olmazsa olmazdır. Ama bu önlemlerin hiçbiri alınmadı. Çünkü iktidar için insan yaşamının bir kıymeti yoktur. İktidar için önemli olan; itibarlarıdır, bekalarıdır ve aynı zamanda koltuk sevdalarıdır.
"YAŞANAN ACILAR YÜREKLERİ SIZLATMAYA DEVAM EDERKEN ENKAZ KALDIRMA VE SEÇİM BETONU DÖKME İHALESİ PEŞİNDE OLDUKLARINI BİR KEZ DAHA GÖRDÜK"
İtibardan tasarruf etmeyen, ama aynı zamanda yardımdan, çadırlardan tasarruf eden bir anlayışın yol açtığı insani felaketi ve yıkımı, ülke olarak birlikte yaşıyoruz. Yaşanan acılar yürekleri sızlatmaya devam ederken enkaz kaldırma ve seçim betonu dökme ihalesi peşinde olduklarını bir kez daha gördük. Hepsinin farkındayız. OHAL kapsamı altında çıkardıkları bir kararnameyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na ormanları, meraları imara, inşaata açma yetkisi verdiler. Yeni bir doğa talanı, yağması başlatacaklar. İşte asıl yağma budur sevgili arkadaşlar. OHAL kapsamında çıkarttıkları bütün kararlar, deprem fırsatçılığıdır.
"HALK, SİZİN YÜZÜNÜZDEN CANINI VERDİ. SİZE DAHA NE VERSİN"
Çıkıp bir de hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi pişkince konuştuklarına tanık olduk. 'Ufak tefek sorunlar yaşandı, karışıklık yaşandı' diye olayı geçiştirmeye çalıştıklarına tanık olduk. Bu depremde asrın yüzsüzlüğünü gördük. Asrın utanmazlığına tanık olduk. Bunların en son ne zaman utandığını bilen ve hatırlayan yok. Çünkü bunlarda utanma yok, utanma duygusu yok. Ölümler 50 bine dayandı ve binlerce cenaze hala enkaz altındadır. Hiçbir sorumluluk almadan çıkıp bir yıl süre isteyebiliyorlar. Yüzsüzlükte sınır yok, dip yok. On binler enkaz altında çığlık atarak can verdi, AKP Genel Başkanı helallik istiyor. Bu halk, size hakkını asla helal etmez, etmeyecektir de. Halk, sizin yüzünüzden canını verdi. Size daha ne versin? Enkaz altında günlerce bekletilen canların sorumlusu, sizsiniz. Devlete bağlı kurumların harekete geçmesini engelleyen, kilitleyen, iktidarınızdır.
"İNSANLARA 'ÖLÜMÜZE KEFEN, DİRİMİZE ÇADIR BULAMADIK' DEDİRTTİNİZ"
Çaresiz insanlara günlerce 'Devlet nerede' diye feryat ettiren, sizin iktidarınızdır. İnsanlara, 'Ölümüze kefen, dirimize çadır bulamadık' dedirttiniz. Bundan ötesi var mıdır? Arama-kurtarmayı değil; hakareti, tehdidi, parmak sallamayı koordine eden, bizzat sizin iktidarınızdır. Müteahhitleri tutuklayarak siyasi sorumluluğunuzu gizleyemezsiniz, saklayamazsınız. Hesap vereceksiniz. İstifa edeceksiniz ve hesap vereceksiniz. Siz, halktan bir şey isteme konumunda değilsiniz. Halka hesap vermek zorundasınız ve hesap da vereceksiniz.
"YAPMANIZ GEREKEN, SORUMLULUĞUNUZU KABUL EDEREK DERHAL İSTİFA ETMENİZDİR"
'Hükümet istifa' seslerine kulak tıkayamazsınız, yok da sayamazsınız. Yapmanız gereken, sorumluluğunuzu kabul ederek derhal istifa etmenizdir. Hükümetin küçük ortağı da çıkmış, 'Maçlar seyircisiz yapılsın' diyor. Tek bildikler şey, yasakçılıktır. Bu felaketin sonuçlarını onarmaya, bu iktidarı göndermekle başlayacağımızı bir kez daha belirtmek istiyorum. Şurada az bir süre kaldı. Ülkenin üzerine musallat olan bu kabus düzeni elbette bitecek. Yeni bir dönem kesinlikle başlayacak. Buradan bütün halkımıza sözümüzdür."