Haberler

Polis Akademisinden "Fetö" Raporu (1)

Abone Ol

Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak, Fettullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadeleye yönelik, "Eğer sistemde ciddi bir değişim dönüşüm yaşanmazsa bahsettiğimiz sorunların uzun yıllar süreceğini öngörüyorum.

Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak, Fettullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadeleye yönelik, "Eğer sistemde ciddi bir değişim dönüşüm yaşanmazsa bahsettiğimiz sorunların uzun yıllar süreceğini öngörüyorum. Bu değişikliğin de muhakkak anayasal temelli olması gerekiyor. Eğer bu çerçevede, kurulan sistemde radikal bir değişiklik yapmazsak bu sorun uzun yıllar da sürecek gibi görünüyor." dedi.

Polis Akademisi Öğretim üyeleri Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı ile Yrd. Doç. Dr. Deniz Turan tarafından hazırlanan "FETÖ Bağlamında Terör Amaçlı Kullanılan Kamusal Mal ve Hizmetler" raporunun tanıtım toplantısı, gazetelerin Ankara temsilcileri ve köşe yazarlarının katılımıyla Akademinin Gölbaşı Kampüsü'nde gerçekleştirildi.

Çolak, toplantıda yaptığı konuşmada, son 3 yılda yoğun bir reform sürecine girerek, çok hızlı şekilde teşkilatın polis memuru ve komiser yardımcısı ihtiyacını gidermeye çalıştıklarını belirtti.

Teşkilata, son 3 yılda yaklaşık 39 bin yeni polis memuru ve komiser yardımcısı kazandırdıklarını bildiren Çolak, "15 Temmuz'da tüm ülkemizi işgale kalkan FETÖ terör örgütü, öncelikle kurumlarımızı işgal etmeye çalıştı. Polis Akademisi de bunlardan birisiydi. 2014 mayıs ayında göreve geldiğimiz andan itibaren akademideki bu yapılanmanın üzerine gittik ve bu yapıyı Polis Akademisinden temizlemeye çalıştık ve büyük ölçüde başarılı olduk." ifadelerini kullandı.

Vatanına, milletine bağlı, sivil otoriteye itaatkar, tek amacı vatandaşın hak ve hukukunu korumak olan polis memurları ve amirlerini yetiştirmeye odaklandıklarına işaret eden Çolak, "Şu anda yoğun şekilde alımlar sürüyor. Hali hazırda 2 bin komiser yardımcısı, 7 bin polis memuru adayı eğitim görüyor. Dün yaklaşık bin komiser yardımcısını, geçtiğimiz pazar günü de 9 bin 200 polis memurunu mezun ettik. Şu an 10 bin özel harekat polisi alımımız sürmekte. Önümüzdeki dönemlerde de bakanımız müjdeyi verdi, 10 bin kişilik ilana daha çıkılacak." diye konuştu.

Çolak, aynı zamanda bir yükseköğretim kurumu olarak bilgi üretimine de katkı yaptıklarını, güvenlikle ilgili konularda analizlerin yürütüldüğünü söyledi.

"FETÖ sorunu, sistemik bir sorundur"

"Kamuya ait birçok mal ve hizmetin terör örgütleri tarafından kullanıldığını, kendilerine finans sağladıklarını gördüklerini" ifade eden Çolak, "FETÖ bunların en önde gelenlerindendi, neredeyse devletin her kurumunda örgütlenmişti ve bunu da kendi çıkarı doğrultusunda aktif bir şekilde kullanıyordu. PKK da özellikle yerel yönetimleri çok aktif bir şekilde kullandı. Bu rapor bu konuyu derinlemesine analiz ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz Çolak, FETÖ sorununun sistemik bir sorun olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Yani Türkiye'nin yüz yüze kaldığı en önemli siyasal sorunla ilişkili. Bu sorun da mevcut bürokratik yapılanmayla ilgili. Bunu da hepinizin malumu olan 'bürokratik vesayet' diye adlandırıyoruz. Aslında bu sorun, Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en önemli sorun bence. Devletin her katmanına sızmış ve uzun yıllar da varlığını sürdürmüş. Sivil otoritenin, iradenin devletin derinliklerine sızmasına engel teşkil etmiş bir yapı.

Eğer bu yapı dönüşmez ise bizim demokratikleşmemiz, güvenlik sorunu olan bu tarz örgütlerle mücadelemiz çok zor olacaktır. Bu anlamda eğer sistemde ciddi bir değişim dönüşüm yaşanmazsa bahsettiğimiz sorunların uzun yıllar süreceğini öngörüyorum. Bu değişikliğin de muhakkak anayasal temelli olması gerekiyor çünkü bahsettiğimiz bürokratik vesayet sistemi, her ne kadar 19. yüzyılın başlarına da gitse kurumsallaşması ve yasal zeminde tanımlanması 61 ve 82 anayasalarıyla olmuş ve derinleşmiştir. Eğer bu çerçevede kurulan sistemde radikal bir değişiklik yapmazsak bu sorun uzun yıllar da sürecek gibi görünüyor."

"Mali zeminin ortaya çıkarılması ve tasfiye edilmesi lazım"

Siyaset bilimci Dr. Murat Yılmaz da bütün darbelerin, kamunun imkanlarıyla yapıldığına işaret ederek, "O yüzden de gerçek anlamda demokratik ve sivil bir denetim arzu ediliyorsa, özellikle kamusal mal ve hizmetlerin demokratik ve sivil denetimi hayati derecede önemlidir. Darbeler ve terörle gerçek anlamda bir mücadele yürütülecekse yine bu çerçevede bu terör ve darbeyi hazırlayan örgüt ve ilişki ağlarının mali zemininin ortaya çıkarılması ve tasfiye edilmesi lazımdır." şeklinde konuştu.

"Kamuya sabrederek sızmayı başarmışlar"

Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı ise hazırladıkları raporda, FETÖ'nün devleti nasıl ele geçirmeye çalıştığından ziyade, neden bu şekilde davranış sergilediğinin ele alındığını bildirdi.

Çomaklı, "Bu çalışmada gördük ki FETÖ gibi terör örgütleri kamusal mal denilen hizmetlere yönelirken, hali hazırda var olan vergilerle finanse edilen, kurumsallaşmış, teşkilat sorunu yaşamayan ve bu sayede de buraya hükmederlerse her şeye hükmedeceklerini gördüklerinden böyle bir yöntem izleyerek, kamusal mal ve hizmetlere yönelmişler, tabiri caizse dadanmışlar." değerlendirmesinde bulundu.

Raporda, FETÖ'nün askeriyeyi, yargıyı neden ele geçirdiğini de araştırdıklarını dile getiren Çomak, "Kamusal mal ve hizmetlere insan kaynağıyla, çok sabırla, bizim 20 yılımızı onlar 20 dakika gibi görerek, sabrederek, buralara insan kaynağı yetiştirerek sızmayı başarmışlar." ifadelerini kullandı.

Çomaklı, FETÖ'nün nasıl bir yapı olduğunun, ruhsal yapısının anlaşılmasının önemine işaret etti.

Uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar'ın, "Hakim, savcı düzeyinde insanları satın alan" bir suç örgütü lideri olduğunu anlatan Çomaklı, "Fakat bunlar (FETÖ) tamamen farklı bir yapı geliştirmişler. Kamu mal ve hizmetlerini dışarıdan kullanmak yerine, personel takviyesiyle hükmetmeye çalışmışlar. Bunlar hiçbir şekilde kamu kurumlarını tehdit etmemişler. Kamu kurumlarını bizatihi çok uzun süreler sabrederek eleman yetiştirerek ele geçirmişler." tespitini yaptı.

Çomaklı, bu süreçte FETÖ'nün insan kaynağına hakim olmaya çalıştığını belirterek, "Darbeyi yapanların sicillerine baktığımızda, 85-90 ve 90'lı yılların ortaları olduğunu görüyoruz. Sabırla yetiştirmişler ve herhangi bir komutanı, hakimi, savcıyı tehdit etmekten ziyade eleman yetiştirerek, bu tam kamusal mal olan hizmetlerin direkt yönetimini ele almışlar. Diğer örgütlerden temel farkı burada başlıyor." ifadelerini kullandı.

"400 bin civarı soru hırsızlığıyla girmiş militan görünüyor"

FETÖ'nün örgüt elemanlarından finansman sağlamasının başka hiçbir örgütte örneğinin bulunmadığını vurgulayan Çomaklı, "Biz burada görüyoruz ki yüzbinlerce memurdan, yüzbinlerce diyorum çünkü bizim yaptığımız çalışmalarda 400 bin civarı soru hırsızlığıyla girmiş militan görünüyor. İleride çıkacaktır muhakkak. Bunlar yüzbinlerce kişiye suç işlettirmişler, kamusal alana sızdırmışlar hem de suç işlettirirken bunlardan bedel almışlar. Bu hiçbir örgütte görülmeyen bir olay." dedi.

FETÖ'nün özellikle birini sistem dışında bırakabilmesi için sağlık alanında güçlü olmaya çalıştığını aktaran Çomaklı, buna örnek olarak, "Bir çalışma yapıldı, henüz sonuçlanmadı. Polis alımlarında, alınmadan önce SGK kayıtlarında gözlük numarası 3 olan, gözlük alındığı için kayda giren, sonra polis olurken nasılsa gözleri şahin gibi olan, alındıktan 5 ay sonra da 3 numara gözlük için SGK'dan gözlük alan kişileri tespit ettik. Bu, sağlık sektörünün bunların hakimiyetinde olmasından ileri geliyor." dedi.

Çomaklı, ayrıca FETÖ'nün yerel ajanslar ve teşvikler üzerinden para aklama yoluna gittiğini, medya alanını da hiç boş bırakmadığını kaydetti.

Kaynak: AA / Güncel

Murat Yılmaz Deniz Turan Çomaklı Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title