"Poyrazköy'de Ele Geçirilen Mühimmat" Davası
''Kafes eylem planı'', ''Amirallere suikast'', ''Gölcük'te ele geçirilen belgeler'' ile ÇYDD ve ÇEV yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin dosyaların birleştiği davada, 8'i tutuklu 87 sanığın yargılanmasına devam edildi Davada tanık olarak dinlenilen eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Muzaffer Metin Ataç: "49 yıl üniforma giydim. Kurmay başkanlığı dönemimde, 'Suga' ve benzeri gibi, özellikle hükümeti devirmeye yönelik herhangi bir plandan haberim olmadı, duymadım" "Deniz Harp Okulu'ndan mezun olmuş bir subayın, böyle bir faaliyette (suikast) bulunmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Bunu düşüneceklerine dahi inanmıyorum" "O mühimmat (Poyrazköy) tel örgüyle çevrilmiş askeri alan içinde çıkarılsaydı, hepsine soruşturmayı ben açardım"
"Kafes eylem planı", "Amirallere suikast", " Gölcük'te ele geçirilen belgeler" ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin dosyaların birleştiği 8'i tutuklu 87 sanıklı " Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat" davasının görülmesine devam edildi.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar emekli Binbaşı Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Erme Onat, Eren Günay, Deniz Cora, Ümit Metin, Kemalettin Yakar ve Hüseyin Hançer, aralarında başka suçtan tutuklu emekli koramiraller Feyyaz Öğütçü ve Kadir Sağdıç'ın da bulunduğu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.
Tanık olarak ifade vermek üzere çağrılan eski deniz kuvvetleri komutanları emekli oramiraller Muzaffer Metin Ataç ve Eşref Uğur Yiğit de duruşmaya geldi.
Muzaffer Metin Ataç
İlk olarak dinlenilen ve söz alan sanıkların sorularını yanıtlayan Muzaffer Metin Ataç, tutuklu sanıklardan Deniz Cora'nın, "Siz de bu davada, amirallere suikast iddianamesi nedeniyle mağdur olarak görünüyorsunuz. Şahsınıza yönelik böyle bir suikast gerçekleşeceğine dair hissiniz, görgünüz oldu mu?" sorusuna karşılık, "Hayır, şahsıma karşı asla böyle bir şey duymadım. Zaten böyle bir beklentim de yoktu" dedi.
Hükümeti devirmeye yönelik, 'Suga-Oraj' gibi planlardan haberi olup olmadığı sorulan Ataç, "Herhangi bir plan duymadım. 49 yıl üniforma giydim. Kurmay başkanlığı dönemimde, 'Suga' ve benzeri gibi, özellikle hükümeti devirmeye yönelik herhangi bir plandan haberim olmadı, duymadım" ifadelerini kullandı.
Muzaffer Metin Ataç, "Balyoz Planı" davasının tutuklu, bu davanın tutuksuz sanığı emekli Tuğamiral Fatih Ilgar'ın, "Ben dava konusu tarihte şube müdürüydüm. Böylesine büyük bir karargahta, yasa dışı toplantılar yapılması, gemilerin denize çıkarılarak Yunanistan ile bir savaş başlatılması, sizin haberiniz olmadan mümkün olabilir mi? Hissettiniz mi böyle bir şeyi? Olsa bile, hissetmemeniz mümkün olabilir mi?" şeklindeki sorusuna karşılık da "Kurmay başkanı olduğum döneme ait bir soru bu. İfade edilen faaliyetlerden haberim yok. Olsa muhakkak haberim olur diye düşünüyorum" yanıtını verdi.
"İllegal toplantıları bilemem"
Normal şartlarda haberi olmaksızın karargahta bir toplantı yapılamayacağını belirten Ataç, mahkeme heyeti başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu'nun, "Karargahta yasa dışı bir toplantı yapılsa haberiniz olur muydu?" sorusu üzerine, "Karargah kocaman bir kent gibi. Normal şartlarda karargahtaki faaliyetler, kurmay başkanı direktifleriyle düzenlenir. İllegal olursa bilemem ama" dedi.
Duruşmada söz alan tutuksuz sanık Teğmen Faruk Akın'ın "49 yıl üniforma taşıdığınızı söylediniz. Teğmenliğimizin daha 1. yılında gözaltına alındık ve amirallere suikast olarak dava nedeniyle burada yargılanıyoruz. Harp okulundan yeni mezun olmuş teğmenlerin iddia edildiği gibi, böyle bir yapılanmada olmaları mümkün olabilir mi?" şeklindeki sorusunu da yanıtlayan Ataç, "Deniz Harp Okulu'ndan mezun olmuş bir subayın, böyle bir faaliyette bulunmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Bunu düşüneceklerine dahi inanmıyorum. Bunu yapanın tamamen aklını kaçırmış olması gerekir. Okulda onlara öğütler veriliyor. Böyle düşünmüş olabileceklerine asla inanmıyorum" diye konuştu.
"Teğmenlerin, kuvvet komutanına yaklaşıp suikast yapma olasılığı"
Faruk Akın'ın, "Bizim gibi yeni mezun subayların, diyelim ki suikast yapma amacıyla, sizin gibi kuvvet komutanı olan birisinin yanına elini kolunu sallayarak yaklaşması kolay mı? Karşılaşır mısınız genelde?" diye sorduğu Ataç, "Kuvvet komutanının yanına herkes elini kolunu sallayarak giremez. Teğmenler bana yaklaşabilir ama. Harp okulunu ziyarette teğmenlerle oturup yemek yiyordum. Etrafımda korumalarım da var zaten. Normal şartlarda, teğmenlerin kuvvet komutanlarının yanına giderek konuşması kolay değil" ifadelerini kullandı.
Muzaffer Metin Ataç, kendisine suikast yapılacağına dair bir duyumu olup olmadığına ilişkin soruya karşılık da "Hayır, benim ev aramalarından dahi haberim olmadı" derken, Faruk Akın'ın, "Bize karşı bir güvensizliğiniz oluştu mu?" sorusunu da, "Hayır, zaten sizi ziyaret ettim. Böyle bir şey asla mümkün değil" ifadesiyle yanıtladı.
"Suikast iddialarına ilişkin askeri yargıya başvurup, gerçeği öğrenme yoluna gittiniz mi?" diye sorulan Ataç, "Böyle bir şeye inanmadım. Zaten olanlar, kuvvet komutanlığımın son dönemlerinde oldu. Güvenliğimizin zaaafiyete düştüğüyle ilgili hiçbir şüphem olmadı. SAT'lara ömür boyu güvenmiş bir insanımdır. Onların 'Cehennem haftası' adlı, üstün nitelikli, zor eğitimlerine bile katıldım" dedi.
İhbar mektubuna ilişkin yapılanlar
Balyoz Davası'nın tutuklu, bu davanın tutuksuz sanığı Albay Ali Türkşen'in, "Soruşturma başlatılmasına neden olan 21 Nisan 2009 tarihli ihbar mailiyle aynı içerikte olan bir ihbar mektubu, Ocak ya da Şubat ayında size ulaştı mı? Herhangi bir işlem yaptırdınız mı?" diye sorduğu Ataç, şunları söyledi:
"5 Şubat tarihli, Mert Türker imzalı bir ihbar mektubu geldi. Genelkurmay Başkanlığı üzerinden geldi. Sadece bu değil, yüzlerce ihbar mektubu geliyor."
Söz alan sanık emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü ise Ataç'a yönelik, "Mektubu o dönem bana arz ettiler. Gizli tutulmasını söyledim. Koç Müzesi'ndeki denizaltında patlayıcı çıktıktan sonra, mektubu tekrardan istedim. Raporla size gönderdim. Genelkurmay, dosyaya koyup rafa kaldırmış. Bakıp gereğini yapsaydı, bu tertiplerin hiçbiri yaşanmazdı. Olay bu. Bu yüzden sizin vereceğiniz beyanlar, çok büyük önem taşıyor" ifadelerini kullandı.
Ataç, "gelen ihbar mektubuyla ilgili bir inceme yaptırıp yaptırmadığı" sorusunu "Ben inceleme yapıldığını hatırlamıyorum. Aradan 6 sene geçti. İnceleme yapılsın, gerçek olup olmadığı öğrenilsin diye Genelkurmay Başkanlığı'na gönderdik" diye yanıtladı.
"Kafes planından YAŞ'da haberim oldu"
2009 yılının Ağustos ayında emekliye ayrıldığını ve Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) "Kafes eylem planı"ndan haberdar olduğunu söyleyen Ataç, daha öncesinde "Kafes" adı geçen bir şeyler duyduğunu ama bilgisinin olmadığını belirtirken, buna itiraz eden sanık Öğütçü, Ataç'ın bu plandan şuradan önce haberinin olması gerektiğini, çünkü dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler'in bu planı Genelkurmay Başkanlığı'na teslim ettiğini söyledi.
Bunun üzerine Ataç, "Bana daha önce gelmedi. Şura sırasında geldi. Bununla ilgili bir soruşturma da açtım. Sonra emekli oldum. Ağustos'tan önce bana arz edilmedi. Bana planın gerçek olduğuna dair herhangi bir delil veya bilgi olmadığı ifade edildi" dedi.
Öğütçü'nün, "Amirallerinizin ismi geçiyordu. Herhangi bir dava açmayı düşünmediniz mi?" sorusuna karşılık da Ataç, "Delil olmadan nasıl dava açayım. Dava açma yetkisi Genelkurmay Başkanlığı'ndadır. Delil olmadan dava mı açılır?" ifadelerini kullandı.
Öğütçü'nün, denizaltında mühimmat bulunması ve öğrencilere yönelik saldırı eylemi iddialarına ilişkin 10 Temmuz 2009 tarihli gazete kupürlerini göstererek, "Bunları gördüğünüz halde, bir şey yapmadınız mı?" diye sorduğu Ataç, "Ben bu soruya yanıt vermek istemiyorum. Deniz kuvvetlerinin böyle bir şey yapma durumu yok" şeklinde konuştu.
" Poyrazköy'deki mühimmatlar bizim mi diye merak ettim"
Muzaffer Metin Ataç, gömülü mühimmat bulunan Poyrazköy'deki alanla ilgili bir soruya karşılık da "Yıllar önce orası açık değildi. Karayolu bağlantısı bile yoktu. Piknik yapılmaya bile gidilmezdi. Daha sonra yol açıldı" dedi.
Üye Hakim Akif Hamzaçebi'nin, "Poyrazköy'deki aramada, MKE yapımı mühimmat ele geçirildi. Arazi vatandaşlara açık mıydı?" sorusunu da yanıtlayan Ataç, "Orası zaten vakıf arazisi. Kapalı olmadığı için sonradan açılması da söz konusu değil" derken, "Mühimmatların herhangi bir vatandaşın elinde olması mümkün mü?" sorusunu ise "Deniz kuvvetleri komutanı olarak kendimden sorumluyum. Mühimmat bulunduktan sonra 'acaba bizim mi' diye merak ettim, sayım yaptırdım. 'Bunlar bizim değil' diye rapor edildi. Ama kime ait? Tüm sıkıntı burada zaten" ifadesiyle yanıtladı.
Poyrazköy'deki alanın sivil bir arazi olduğunu aktaran Ataç, "O mühimmat, tel örgüyle çevrilmiş askeri alan içinde çıkarılsaydı, hepsine soruşturmayı ben açardım. Ama orası sivil bir arazi. Afedersiniz ama aşıklar bile vardı" dedi.
"Lav silahları kimlerin ellerinde olabilir?" diye sorulan Ataç, "Normal şartlarda silahlı kuvvetlerin elinde olur. Ama başka nerede olabileceğini bilecek durumda da değilim" diye konuştu.
"İllegal yapılanma olsaydı"
Hakim Hamzaçebi'nin, "Görev yaptığınız dönemde, illegal yapılanmalardan haberiniz var mıydı?" diye sorduğu Ataç, "Benim haberim olmadı. Ama böyle bir yapılanma olsaydı da haberim olur muydu bilmiyorum. Bana böyle bir bilgi ulaşmadı" yanıtını verdi. Ataç, "İhbar mektuplarının bir önemi olup olmadığı" sorusunu da "Yıllardır ihbar mektupları gelir karargaha. Bazı ihbarlar doğru şeyler iletir, suç delili çıkar. Ama genelde afaki şeyler ihbar edilir. İnceleme yapılsın direktifi verilir. Dikkate alınması niteliğine göredir. Genelde dikkate alınmaz" diye cevapladı.
Ataç, önemli ihbarların kendisine mutlaka ulaştırıldığını ve bunların üst makamlardan da gelebileceğini ifade ederek, "Bazen personelle ilgili de ihbarlar gelebilir. Karargahta 6 bin 500 subay, 11 bin astsubay var. Kasaba gibi bir yerdir. Bir sürü insan ilişkisi var. İhbarlar genelde, incelenmesi için gelir. İnceleme için karargahtaki ilgili birime gönderilir. Başkanlar da inceleyip sonucunu arz ederler" dedi.
İtiraz eden Feyyaz Öğütçü, karargahta sahte imzalı ya da imzasız ihbarlarla ilgili işlem yapılmadığını, bu mektupların oluşturulan bir birime gönderildiğini ve burada ihbarların sahte olup olmadığının incelendiğini söyledi.
"Darbe planı duyumu alsam müdahale ederdim"
"Darbe planlarını duyup duymadığına" ilişkin soru yöneltilen Ataç, "Darbe planı duyumu alsam müdahale ederdim. Böyle bir duyum almadım" dedi. Ataç, bir soru üzerine, "Kafes eylem planı"yla ilgili 8 Ağustos'tan sonra idari bir soruşturma açtırdığını ve delil elde edilmesi açısından soruşturma sonucunda herhangi bir bulguya rastlanmadığını da dile getirdi.
Ataç'ın anlatımlarından sonra, duruşmaya bir süre ara verildi. Duruşma, yine eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli oramiral Eşref Uğur Yiğit'in tanık olarak beyanının alınmasıyla devam ediyor. - İstanbul