Problem Bilgide Değil Anlayışta
"Siyasetname Okumaları"nda konuşan Prof. Dr. Kadir Canatan, "Dinde, felsefede, sanatta, hatta sosyal bilimlerdeki tartışmalarda, bilgiden ziyade anlayış ve kavrayış daha önemlidir" dedi.
Esenler Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü'nün düzenlediği "Siyasetname Okumaları" programı Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi'nde gerçekleşti. Programda konuşan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Canatan, İslâm'daki düşünce geleneklerinden bahsetti.
TASAVVUF, İSLÂM'IN ÖZÜ DEĞİL
Tasavvuf geleneğinin gelişimini anlatan Prof. Dr. Canatan, "Tasavvuf, İslâm'ın içinde doğmakla birlikte özellikle bu mistik gelenekten etkilenerek iç ve dış etkenlerle oluşmuş bir biçimdir. Tasavvuf, İslâm artı mistik geleneğin oluşturduğu bir gelenektir. Bazı bilginlere göre tasavvuf, İslâm'ın özüdür. Eğer tasavvuf İslâm'ın özü olsaydı, başından beri İslâm'ın içinde olurdu. Oysa tasavvuf, belli bir yüzyıldan sonra ortaya çıkmış öğretidir. Özellikle İbn-i Arabi ile birlikte felsefi tasavvuf dediğimiz şekle kavuşmuştur" diye konuştu.
İSLÂM FELSEFESİ, ARİSTOCU FELSEFENİN UYARLAMASI
İslâm felsefesi diye bugün bize öğretilen felsefe, salt İslâm'ın felsefesi değildir, Yunan menşeli Aristocu Platoncu felsefenin bizim dünyadaki temsilidir. İslâm düşüncesine Aristocu çizgiyi uyarlamaya çalışmışlardır. Buna Burhan İslâm artı Aristoculuk dersek abartmış olmayız. Bu gelenek de Batı'nın etkisiyle ortaya çıkmıştır.
PROBLEM DE ANLAYIŞTA, ÇÖZÜM DE
Bilgiden ziyade anlayışın öneminden söz eden Canatan şöyle konuştu:
"Bugün birisi çıkıyor ve bir konu hakkında iddiada bulunuyor ve diğerleri de hemen karşı çıkarak onu cahillikle suçluyor. Tüm hadise, bilgi etrafında dönüyor. Oysa felsefedeki, dindeki tartışmaların büyük bir kısmı bilgi ile alâkalı değildir. Örneğin; DAEŞ'in lideri Bağdadi, ilahiyat alanında doktora sahibi olan bir adamdır, yani 'Bu hareketin yaptıkları yanlışsa, bu bilgisizlikten mi ileri geliyor?' diye sorduğumuzda, bilgi eksikliğinin olmadığını görüyoruz. Problem, anlayış konusunda hâsıl oluyor. Dinde, felsefede, sanatta, hatta sosyal bilimlerdeki tartışmalarda, bilgiden ziyade anlayış ve kavrayış daha önemlidir. Değer önceliklerimiz asıl belirleyicidir."