Prof. Dr. Ahmet Ağırakça'nın "Rasulullah'ın Gölgesinde" çalışması okurla buluştu
Birçok edebi, ilmi, siyasi ve sosyal içerikli kitaplar kaleme alan, dergi yöneticiliği ve yazarlığının yanı sıra, akademik çalışmalarını da sürdüren 74 yaşındaki Prof. Dr.
Birçok edebi, ilmi, siyasi ve sosyal içerikli kitaplar kaleme alan, dergi yöneticiliği ve yazarlığının yanı sıra, akademik çalışmalarını da sürdüren 74 yaşındaki Prof. Dr. Ahmet Ağırakça'nın kaleme aldığı "Rasulullah'ın Gölgesinde" adlı yeni kitabı, Duruş Yayınlarınca okurların ve araştırmacıların istifadesine sunuldu.
Yayınevinin Fatih'teki merkezinde gerçekleştirilen tanıtım toplantısında Ağırakça, yakın zamanda 3 cilt olarak "Vahyin Gölgesinde" adlı tefsir çalışmasını yayınladığını, 5 kitabının yayın için tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.
Ağırakça, 1990'da hacca giderken tavaf sırasında "Rasulullah'ın Gölgesinde" kitap fikrinin aklına düştüğünü belirterek, "'Ya Rabbi, bana Rasulullah'ın hayatını yazmayı nasip eyle' dedim. Böyle bir dua yıllar sonra kabul oldu. 28 Şubat sürecinde üniversiteden haksız yere atıldıktan sonra uzun yıllar başörtüsü mağduru kızlarımızı okuttuk. Korona döneminde de bu kitabı tamamlamış oldum. Kitabın daha iyi, titizlikle okumalarının yapılması için bekledik." dedi.
"Son derece sahih, önemli bilgiler ihtiva eden eserleri kitabın içine katmaya gayret ettik"
Çalışmayı hadisler açısından kızı Ayşe Esra Şahyar'ın değerlendirdiğine işaret eden Ağırakça, şöyle devam etti:
"Kitabın kaynakları açısından emek verdiğimiz tarafları çok oldu. 'Biraz daha farklı bir siyer nasıl ortaya çıkartabiliriz', 'şimdiye kadar yazılanlardan farklı bir şey olabilir mi?', diye düşünerek yola çıktık. Siyer ve hadis kitaplarının yanı sıra 'Şemail' ve 'Delail' kitaplarından istifade etmeye çalıştık. Ayrıca 4. hicri yüzyıldan yani Ebu Cafer Taberi ve sonrası dönemden İbn Hacer el- Askalani'ye, 9. asra gelinceye kadarki dönem içerisinde yazılan, muahhar kaynaklar dediğimiz son derece sahih, önemli bilgiler ihtiva eden eserleri bu kitabın içine katmaya gayret ettik."
Ağırakça, Rasulullah'ın çocukluğu ve gençliğiyle ilgili bilgilerin sınırlı kaldığını aktararak, "Dünya tarihinde hiçbir hükümdarın, hiçbir ilim adamının, hiçbir liderin, hiçbir komutanın hayatıyla ilgili bu kadar eser yazılmamıştır. Rasululah'ın hayatının anlatıldığı bunca kaynaklara baktığımız zaman bu başka hiçbir beşere nasip olmamıştır." diye konuştu.
Eserde yer verilen örneklerden bahseden Ağırakça, şunları kaydetti:
"Hz. Bilal, Hz. Ebu Zer ve Hz. Abdullah bin Mesud'un her birinin sergilediği karakter, görev ve yaptığı direniş hareketi çok farklı. Bilal, tevhidi dile getirerek müşrik düzene karşı kendisini savunmuş ve imanını korumuştur. Ebu Zer ise sesini çıkartarak, adeta küfre ve şirke meydan okuyarak bütün Mekkelilerin görebileceği ve işitebileceği şekilde 'Lailahe İllallah, Muhammeden Resulullah' diyerek haykırmış ve farklı bir direniş örneği göstermiştir. Üçüncüsü ise çok zayıf, üfleseniz düşecek Abdullah bin Mesud'un dayak yiyeceğini, işkence göreceğini bile bile gidip Harem'de Rahman suresini okuyarak, tevhidi anlatmış olması da son derece önemli bir hadisedir. Diğer bir husus da bizim tarihimizde ilk miting ne zaman ve nasıl olmuştur. Bunu siyerde görebiliyoruz. Hz. Ömer'in Müslüman olduğu gün Hz. Hamza ve diğer ashap o gün Erkam'ın evinden adeta tevhit inancını dile getirerek, Harem'e kadar yürümüş, bizim tarihimizde ilk mitingi gerçekleştirmişlerdir."
"Müslüman bir toplum inşasında Peygambere tabi olmanın formülü nedir bunlar anlatılmaktadır"
Duruş Yayınları Yayın Koordinatörü Abdurrahim Elveren de yayınevinin 2020'de kurulduğunu ve bu yılın sonuna doğru 40. kitabını yayınlayacaklarını söyledi.
Elveren, Ahmet Ağırakça'nın sadece İslam tarihi uzmanı olmadığını, hayatının merkezine öncelikle Kur'an-ı Kerim ve sünneti koyduğuna dikkati çekerek, "Ağırakça, Hz. Peygamber aşığı, dava sahibi bir Müslümandır. Hocanın 30'a yakın telif eseri, onlarca tercüme eseri vardır. Hayatının büyük bir kısmını insan yetiştirmeye adayan Ağırakça, ümmetin asli değerlerine dönmesi için gayret eden, hayatını buna adayan Müslüman bir öncüdür. Ahmet hoca ümmet konusunda dertli bir insandır. Bilhassa Filistin ve Kudüs denince akla ilk gelen isimlerdendir." değerlendirmesini yaptı.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi olan Ağırakça'nın kızı Prof. Dr. Esra Ağırakça Şahyar ise siyeri yazmanın ve öğrenmenin aslında bir ilahi emir olduğunu ifade ederek, "Peygamberimiz bizim içimizden gönderilmiş Peygamberdir. Onun gönderilmesiyle Hak Teala, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Çünkü Peygamber Efendimiz bize kitabı okur, bizi tezkiye eder, bize kitabı ve hikmeti öğretir. Peygamber bir toplum inşa eder. Özellikle bu siyerde de toplum inşası açısından bir Peygamber modeli görüyoruz. Her bir siyer kitabının kendine özgü hususiyetleri vardır. Kimisi Resulullah'ın tezkiye rolünü öne çıkarır, ruhani ve manevi olarak Peygamber bu ümmete ne katmıştır onu anlatır. Ama bu siyer kitabında Peygamber Efendimizin bir toplumu nasıl inşa ettiği anlatılmaktadır." şeklinde konuştu.
Şahyar, kitapta kronolojik bir anlatı ile yetinilmediğinin altını çizerek, "Kronolojik anlatının ötesine geçilerek yapılan yorumlarda birey olarak iyi bir Müslüman olmanın, Müslüman bir toplum inşasında Peygambere tabi olmanın formülü nedir bunlar anlatılmaktadır. Peygamberimiz dostlarıyla, düşmanlarıyla, müttefikleriyle nasıl muamelede bulundu, Peygamber Efendimiz ailesiyle ve akrabalarıyla nasıl bir ilişki içerisindeydi, Peygamber varlıkta ve yoklukta nasıldı, tüm bunları satır aralarında görmekteyiz." ifadelerini sözlerine ekledi.