Prof.dr. Özbek: Sosyal Bilimlerin Artan Önemine Türkiye Ayak Uyduramadı
Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyeliğinden emekliye ayrılan Prof.Dr. Yılmaz Özbek, 'Yaratıcı Yazarlık ' konulu konferansta, dünyada sosyal bilimlerin giderek artan önemine Türkiye'nin ayak uyduramadığını söyledi.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyeliğinden emekliye ayrılan Prof.Dr. Yılmaz Özbek, 'Yaratıcı Yazarlık ' konulu konferansta, dünyada sosyal bilimlerin giderek artan önemine Türkiye'nin ayak uyduramadığını söyledi. Prof. Dr. Özbek, "İnsanın yalnız beyni ile değil yüreği ile de düşünmesini sağlayan edebiyata dolayısıyla yaratıcı yazarlığa insanlığın bugün her zamankinden çok ihtiyacı vardır. Yaratıcı yazarlık gelişmiş ülkelerde bir uzmanlık alanı haline geldi" dedi.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden geçtiğimiz yıl emekli olan Prof.Dr. Yılmaz Özbek, üniversitesinde 'Yaratıcı Yazarlık' konulu konferans verdi. Kültür Merkezi Mavi Salonda düzenlenen konferansa Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Mehmet Takkaç, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Dlilaver Düzgün, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Avusturya Edebiyatı'na olan katkılarından dolayı Cumhurbaşkanı tarafından 2010 yılında altın liyakat nişanı verilen Prof.Dr. Yılmaz Özbek, sosyo-ekonomik gelişmelerin insanlara dayattığı tekdüzeliğin bütün sorunların önüne geçmeye başladığını bildirdi. Teknolojik gelişmelerin keyifli ve rahat bir hayat sürmesinin aksine aydınlık beyinler öne çıkarma ihtiyacını karşılayamadığına işaret eden Prof.Dr. Özbek, dünyada sosyal bilimlerin öneminin giderek arttığını ancak ülkemizde sosyal bilimlerin yükselen değer haline gelemediğini söyledi. Yaşamın anlamını sorgulayanlar için yaratıcı yazarlığın olumlu katkılar sağlayacağına dikkati çeken Prof. Dr. Özbek, şöyle konuştu:
"Yaratıcı yazarlık üreticinin yaşamını anlamlı kıldığı bir ruhsal arınma yaşattığı gibi okuyucuyu da kendi kendiyle yaşamla hesaplaşmaya olgunlaşmaya götürür. Yazarlıkla uğraşan hemen herkes ilgi gören bir yazar haline gelmese bile aydın, duyarlı, sağlıklı düşünen toplumda saygın bir yer edinen birey haline gelir. Yaratıcı yazarlık kavramını zaman bize dayatmaktadır. Çünkü edebiyatın dili en etkin dildir ve toplumsal gerçekliği tanıklık eden daha etkili bir dil de yoktur. İnsanın yalnız beyni ile değil yüreği ile de düşünmesini sağlayan edebiyata dolayısıyla yaratıcı yazarlığa insanlığın bugün her zamankinden çok ihtiyacı vardır. Yaratıcı yazarlık gelişmiş ülkelerde bir uzmanlık alanı haline geldi. Düşünmeyi öğrenme ve etkili bir şekilde ifade etmenin yolunu açtığı için çok sayıda insan bu alana yöneliyor. Yaratıcılık yolunda yürekleniyorlar. Edebiyat alanında yaratıcı olmaları için gençler teşvik edilmemekte, onlara edindikleri bilgileri uygulamaya geçirme becerisi kazandırılmamaktadır. Zaten edebiyat fakültelerinin asıl amacı da öğrencileri yazarlığa teşvik etmek değildir. Buradaki boşluğu yaratıcı yazarlık bölümleri doldurabilecektir. Bu bölümde okuyacak gençler daha erken yaşlarda bilimsel olgunluğa ulaşacaklardır.Çünkü yaratıcı yazarlık bir yazarın gelişme sürecini kavramak, onu yaratırken nelerden beslendiğine tanık olmak demektir."
YARATICI YAZARLIK, SOSYAL BİLİMLERLE İÇİÇE OLMALI
Avusturalyalı yazar Peter Handke'nin 'Benim yerim fildişi kulesi' denemesinde kendi yazarlık serüvenini anlattığını belirten Prof.Dr. Yılmaz Özbek, konferansta dünya edebiyatından örnekler verdi. Kendi yazdığı kısa öyküleri de konferansta dinleyicilerle paylaşan Prof.Dr. Özbek, bunlarda anlatmak istediklerini açıkladı. Ünlü yazarlar Thomas Bernhard, Franz Kafka, Renate Welsch, Brecht ve Zülfü Livaneli'nin kitap ve öykülerinden kesitler paylaşan Prof.Dr Özbek konuşmasına şöye devam etti:
"Yaratıcı yazarlık alanı sosyal bilimlerle iç içe olmayı gerektirir. Bu alanda elde edilen donanımlar yazma aşamasında güçlü etkili ürünler çıkmasına yol açar, Yazarlık yaşamı yorumlamak sorgulamaktır. Yaşamın anlamını, gerçeğini yakalamak yansıtmaktır. Kısacası yaşama ayna tutmak kendi özgün tarzında yeni yaşamlar sosyal çevreler üretmektir. İşte bu sosyal bilimlerde derinleşmeyi gerektirir. Yaratıcı yazarlık alanı bunu sağlayacak dersler içermektedir. İnsanı toplumu yeteri kadar tanıyanlar yaratım sürecinde özgün yapıtlar ortaya çıkaracaklardır. Yaratıcı yazarlık bilim dalı olarak okuyucuyu daha aktif hale getirecektir, çünkü onu üretici yapacaktır. Sanatların en önemlisi olan yaşam sanatını yazarlık sanatı geliştirecektir. Yaratıcı azarlık çalışmalarını yalnız yetenekli yazarlar değil okuyucularda üretecektir. Belki de en önemli katı bu olacaktır."
- Erzurum