Haberler

Rezzan Diniz: Dimdik Duruş Öyle Güzel Kazandırıyor ki

Güncelleme:
Abone Ol

Onun hikâyesinde genç yaşta eşini kaybetmiş iki çocuk sahibi bir kadının yaşayabileceği tüm zorlukları ve acıları bulmak mümkün.

Onun hikâyesinde genç yaşta eşini kaybetmiş iki çocuk sahibi bir kadının yaşayabileceği tüm zorlukları ve acıları bulmak mümkün. Aynı hikâyede, çok çalışarak çocuklarını ve kendini ayakta tutmuş bir annenin başarısı da var.

Ekranların başarılı yapımı "Küçük Ağa"nın uygulayıcı yapımcısı Rezzan Diniz'in hikâyesinden bahsediyoruz. Kendisiyle yaptığımız söyleşide; sektörde sadece kadın ve anne olmanın hallerini bulmayacaksınız. Bu söyleşide, 25 yıllık çalışmanın getirdiği tecrübelerin açık yüreklilikle ortaya konuluşunu bulacaksınız.

FİLMSTUDİO: Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

REZZAN DİNİZ: Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Şan bölümünde okurken, son senemde eşimle tanıştım. Eşim yapımcıydı. Tanıştığım zaman Altan Günbay'la birlikte Yeşilçam'da ortak film çekiyorlardı. 19 yaşında evlendim. Sinemaya böylece bulaştım. İki üç tane film yaptık. Eşimin yanında yapımda çalışıyordum, oyunculuk da yapıyordum. Sonra çocuklar olunca ben çekildim. Uzunca bir süre bir şey yapmadım. Çocuklar çok küçükken eşimi 1997'de kaybettim.

1998'de tekrar sektöre giriş yaptım. Hiçbir şey bilmiyordum, kimseyi tanımıyordum. Çünkü eşimle çalışırken üzerime tam bir sorumluluk yüklenmemişti. Sedine Prodüksiyon vardı o zaman. Zeynep Tor diye bir yönetmenimiz vardı, onunla birlikte tekrar yola çıktım. 7 Numara, Zerda, Aliye, Binbir Gece, Asi, Hanımın Çiftliği gibi iyi projelerde çalıştım.

Ben 7 Numara'da çalışırken adım prodüksiyon amiri diye yazılıyordu. Benim üzerimde uygulayıcı yapımcı ve yapım sorumlusu yoktu. O zaman yapımcı ve prodüksiyon amiri vardı. Bu ayrımlar sektör geliştikçe oldu. Yapım sorumlusu, yapım koordinatörü, uygulayıcı yapımcı, genel koordinatör bunlar sonra sonra oluştu. Görev olarak ben aynı şeyi yapıyordum gene aynı şeyi yapıyorum.

İşimi çok severek yapıyorum. Diziyi seyrettiğiniz anda bütün o sancıların geçtiği bir an vardır ya, görücüye çıktığınız an, çok hoşuma gidiyor. Manevi olarak tatmin ediyor.

FİLMSTUDİO: Bir kadın ve anne olarak daha da zor değil mi yaptığınız iş?

REZZAN DİNİZ: Ben en büyük sıkıntıları atlattım. Babalarını kaybettiğimiz zaman çocuklarım küçüktü ve çok zorlandım. Aylarca çocuklarımı uykuda gördüm. Ben eve gittiğimde uyumuş oluyorlardı, ben kalkarken onlar hala uyuyorlardı. 3-5 saatlik uykularla çalıştım. İşsiz de kaldım. Çocuklarıma ne pişireceğim diye düşündüğüm zamanlar oldu. Görüşmeye giderken makyözden ödünç para aldım.

Baba yok, yoğunluktan annelik yapamıyorsun. Bir bakıyorsun, çocuklar tarafında bir sürü sıkıntı birikmiş. Çalışmadığın zaman para kesiliyor, başka bir gelirim yok. Oğlum daha ufaktı kızımdan. Sabah okula bırakıyordum, öğlen koşa koşa gidip alıyordum, getiriyordum, arabada arka koltukta uyutuyordum. Ya da çalıştığımız sette arka odalarda uyutuyordum, gece kucağımda eve götürüyordum. Sette büyüdü neredeyse. Şimdi 23 yaşında, okuyor, oyuncu olacak. Kız evlendi, çocuğu oldu. Biraz bulaşır gibi oldu, oynadı filan. Çok yetenekli ikisi de.

"ANNEMİN DESTEĞİ OLMADAN YAPAMAZDIM"

FİLMSTUDİO: Çocuklarınızın annelerinin işinden şikâyeti var mı?

REZZAN DİNİZ: Var, hala var. "Ne zaman repo olacaksın, biraz seninle konuşmaya ihtiyacım var, seni biz ne zaman göreceğiz ?" diye yakınıp duruyorlar. Onlar da haklı, anneye ihtiyaç hiç bitmez ki.

Bu arada rahatlıkla söyleyebilirim annem beni çok güzel toparladı. Onun desteği olmasaydı yapamazdım. Kız çocuğu yine bir derece ama erkek çocuğu biraz daha zor. Bir yaştan sonra büyüyor ve ona yetmek zor oluyor. Kendisi bana açık açık "sen benim duygumu anlayamazsın, erkek değilsin" dedi. Babasız çocuk büyütmenin sıkıntısını çok çektim ama çok şükür geçti artık o günler.

FİLMSTUDİO: Ülkemizdeki dizi sektörünü geçmişten bugüne nasıl görüyorsunuz.

REZZAN DİNİZ: 20 yıl önceye göre işimiz şimdi daha zor. 20 yıl önce diziler 40 dakikaydı. Haftanın 3 ya da 4 günü çalışıyorduk, diğer günler boştuk. Şimdi diziler 90 dakika oldu. Bunun adı dizi değil, kanala her hafta bir sinema filmi teslim ediyoruz. Altı günde çekimi bitireceksin. 2-3 günde montajı, dublajı ne varsa onları toparlayacaksın.

"İYİ BİR SEYİRCİYİM"

FİLMSTUDİO: Nasıl bir izleyicisiniz? Beğendiğiniz, takip ettiğiniz diziler ya da filmler var mı?

REZZAN DİNİZ: Ben iyi de bir seyirciyim aslında. Sinema filmine son dönemlerde gidemiyorum. Benim annem dizi meraklısı. O açıyor, mecburen onunla birlikte seyrediyorum. Aramızda Kalsın'ı seviyorum, çok sıcak, bizden geliyor. Muhteşem Yüzyıl'ı seyrettim ama artık bu sezon seyredemiyorum. Merhamet'i de seviyordum.

"İŞİN SIRRI SAMİMİYET"

FİLMSTUDİO: Sizce bir dizinin başarısının sırrı nedir? Var mı başarının bir formülü?

REZZAN DİNİZ: Bu işin sırrını kimse bilmiyor. Ne kanal yöneticileri biliyor, ne yapımcı. Bu kadar duayenlerin bir sürü de başarısız işleri oldu. Bilseler onların her projesi tutardı.

Bence çok büyük paralar harcanınca iş tutacak diye bir kaide asla yok. İşin sırrı samimiyet bence. Seyirci olarak baktığım zaman, o işte kendimi görmeliyim. Bizim şuanda çektiğimiz Küçük Ağa dizisinde kendimi görüyorum. Kendim çektiğim işi seyrederken gözüm dolabiliyor. Sıcak, sevimli, işler istiyorum. Seyirci de galiba bunu istiyor.

Konuyu da iyi seçmek lazım. Gündemi iyi yakalamak lazım. Oyuncuların ve tüm ekibin sinerjisi çok önemli. Siz kamera arkasında uyumlu ve güzel çalışan bir ekipseniz bu mutlaka kameradan ekrana ve seyirciye yansıyor.

"KÜÇÜK HESAP BUNLAR"

FİLMSTUDİO: Çalıştığınız sektörün en önemli problemleri sizce neler?

REZZAN DİNİZ: Bana göre örgütleniyor olmamamız, bir sendikamızın olamaması. Bir takım dernekler var ama hiçbir yaptırımlarını göremedim şu ana kadar ne yazık ki. Bir ara bir boşluğum vardı benim sendikaya(SİNESEN) gidip geliyordum. Bir şeyler yapayım dedim. Fakat 3-4 hafta üst üste yapım ve sanat gruplarını çağırdım. Toplantı yapalım, herkes fikrini söylesin bir şey yapalım" dedim. Bir araya gelemedik, olmadı.

Mesela sen uygulayıcı yapımcı olarak bir projeye başlıyorsun. Başıma geldiği için söylemiyorum ama başına gelen insanlar var. Castını, mekânını, oyuncusunu, yemeğinden şoförüne kadar her şeyini ayarlıyorsun, işi oturtturuyorsun. 3-4 bölüm sonra patron sana; "altındaki adam bu işi yapar, seninle işim bitti" diyebiliyor. Burada benim hakkımı kim arayacak? Yönetmenlere de çok sık oluyor. Sen 3 lira alıyorsan, ben 1.5 liraya başka birine yaptırtırım bu işi diyorlar. Küçük hesap bunlar, iş ahlakına da aykırı.

"DÜNYAYI KURTARMIYORUZ"

FİLMSTUDİO: Herkesin bir çalışma tarzı var. Sizinki nasıl?

REZZAN DİNİZ: Benim bir yapımcı büyüğüm vardı. "Hiçbir uçak havada kalmaz" derdi. Sıkıntıları yaşadığım tecrübelerle çözüyorum artık. İşte huzur olsun isterim. Dünyayı kurtarmıyoruz neticede. Biz bir bademcik ameliyatı kadar kıymetli bir şey yapmıyoruz. Biz kullan at bir şey yapıyoruz. Akşam seyrediyorsun, sabah reytinge bakıyorsun. "Tamam 1.olduk çok şükür,"diyorsun. Reklamcılara yarıyor, o kadar.

Artık setlerin durumunu okuyabiliyorum. Bazen boş baktığımı zannederler ama bilirim orada kim çalışıyor, kim çalışıyormuş gibi yapıyor. Seni görünce toparlanırlar, iki hareket yaparlar. Yemem, geçtik o devirlerden.

"BÜYÜK OYUNCULAR DAHA ÇOK YORUYOR"

FİLMSTUDİO: Bir çocuk oyuncuyla çalışıyorsunuz. Emir Berke Zincidi nasıl bir çocuk oyuncu?

REZZAN DİNİZ: O doğal yetenek, Allah vergisi. Şunu söyleyebilirim: Öyle Bir Geçer Zaman ki' dizisinin yönetmeni Zeynep Günay Tan, çok da sevdiğim insandır, belli ki Emir Berke'nin hamuruyla çok uğraşmış. Hamur şekil almış, şu anda biz onun üzerine çalışıyoruz.

FİLMSTUDİO: Emir Berke çocuk olması hasebiyle sizi ya da ekibi yoruyor mu?

REZZAN DİNİZ: Hiç yormuyor. Küçük Ağa'da sıkıntılı oyuncumuz yok ama genelde büyük, deneyimli oyuncular daha fazla yoruyor diyebilirim.

"KUCAĞIMDA HASTANEYE GÖTÜRDÜM"

FİLMSTUDİO: Çocuktur, "yoruldum, sıkıldım" dediği olmuyor mu?

REZZAN DİNİZ: Diyor da. Çok sorumluluk sahibi bir çocuk. Sıkılsa da işini tamamlamadan gitmiyor. Yarım kalan, ufak bir işi varsa hemen çekip yolluyoruz. Hep oyuncu koçuyla geliyor. Oyuncu koçunu çok seviyor. Anne ya da baba sette hep bulunuyor, bazen ikisi beraber geliyor. Urfa'ya gittik, ikisi beraber geldi.

Biz onun beslenmesine de dikkat ediyoruz. Biraz iştahsız da bir çocuk. Ona dışarıdan sevdiği şeyleri alıyoruz. Gece sokakta sahnesi varsa içlik giydiriyoruz. Ayrı bir özen gösteriyoruz. Mesela çocuk ateşlendi. Kendi çocuğum gibi kucağıma yatırdım. Onu hastaneye koşa koşa götürdüm, Emir Berke'yi çok seviyorum. Ama ben onu dizimin oyuncusu diye değil, bir çocuk olduğu için seviyorum. Boyundan büyük bir iş yapıyor şu anda.

FİLMSTUDİO: Küçük Ağa çok başarılı oldu. Kaç sezon gideceği belli mi?

REZZAN DİNİZ: Şu anda belli değil ama biz kendi aramızda espri yapıyoruz. Çocuğu buradan askere yollarız, sonra da dönüp gelir, evlendiririz.

FİLMSTUDİO: Kendisiyle çalışmayı sevdiğiniz yönetmenler kimler?

REZZAN DİNİZ: Ben Kudret Sabancı'yı çok severim. Onunla yaklaşık 7 yıla kadar çalıştım. Disipliniyle, yaptığı işle, setteki duruşuyla tam bir yönetmendir. Yönetmen eşittir Kudret Sabancı'dır benim için.

"ERKEKLERLE DAHA İYİ ÇALIŞIYORUM"

FİLMSTUDİO: Kadın yönetmenlerle mi erkek olanlarla mı çalışmak daha kolay?

REZZAN DİNİZ: Ben erkeklerle daha iyi çalışıyorum sanki. Biz kadınların biraz daha iniş çıkışları oluyor ya, kadın yönetmenlerle onu yaşayabiliyoruz. Gerçi ben herkesle anlaşabilen biriyim. Çünkü empati kurmayı biliyorum.

"GÖKÇE BAHADIR'I BEĞENİYORUM"

FİLMSTUDİO: Beğendiğiniz oyuncular?

REZZAN DİNİZ: Gökçe Bahadır'ı beğeniyorum. Aramızda Kalsın'da Uğur Yücel'in kızını oynayan Gamze Karaduman'ı, Özgü Namal'ı beğenirim. İki proje yaptım onunla. Halit Ergenç'i çok beğeniyorum. Kıvanç Tatlıtuğ'un özellikle Kuzey Güney'deki oyunculuğunu çok beğendim, kendini çok aştığını gördüm. Fakat Kurt Seyit ve Şura'da biraz sanki Kuzey'in etkilerini taşıyor gibi geliyor. Bazı hareketleri, mimikleri hala Kuzey gibi.

"EKMEĞİME MANİ OLDULAR"

FİLMSTUDİO: Bir kadın olarak mobinge maruz kaldınız mı?

REZZAN DİNİZ: Olmaz mı? Mobing yapıldı tabi. Yüreği ve dili aynı olan bir insanım. Bir şey söylediğim zaman arka beynimde başka bir şey yoktur. Ne ise odur. Ben bu duyguyla yaklaştığımda beni kıran bir iki insan oldu. İsim vermeyeceğim.

FİLMSTUDİO: Ekmeğinize mi mani oldular?

REZZAN DİNİZ: Tabi ekmeğime mani oldular. İki kişi var. Sürekli herkesin içerisinde azarlamalar, laf sokmalar bir noktadan sonra dayanamadım. İlk ve son kez bir yönetmene bağırdım ve işi bırakıp gittim.

"YAŞTAN KAZANIYORUM"

FİLMSTUDİO: Kadın olduğunuz için daha hafife alındığınızı hissettiğiniz oldu mu?

REZZAN DİNİZ: Oldu. Bir işte çalışıyordum, gene üzerimdeki bir zat "ben seksistim" dedi bana. "O ne demek?"dedim. Sonradan öğrendim, meğerse kadını adamdan saymıyormuş. Ama benimle de çalışmaya devam etti uzunca bir süre.

Ben biraz yaştan kazanıyorum. Yaşım büyüdükçe pek çokları için abla oldum şimdi. Sektörün içinden değil de mekân sahiplerinden sıkıntı yaşadım, onların tacizlerine de uğradım.

Ben biraz maço bir kadınım. Özellikle de beni ezmeye çalışan erkeklere karşı çok da eyvallah etmedim. Onun tarzında, onun dilinden konuştum açıkçası. Ben başkalarını eğitmektense, kendi bakış açımı, kendi tavırlarımı değiştirmeyi tercih ettim. Böyle düzeltebildim bazı şeyleri. Saygı görmek istiyorsam çok saygılı davrandım.

"KADINLAR BİRBİRLERİYLE DEĞİL, KENDİLERİYLE YARIŞSIN"

FİLMSTUDİO: Bu sektörde de kadın kadının kurdu mu?

REZZAN DİNİZ: Oo, kadınlar daha tehlikeli. Erkeğin mobingi daha net, açık. Kadınınki gizli gizli, "canım cicim" diyerek yapıyor. Diyelim ki bir sorun çıktı. Beni yok sayıyor, beni aşıp işi başkasıyla çözüyor. Böyle kurnazlığa gerek yok.

25 yıldır sektörün içindeyim. Gördüm ki açık, net ve dimdik duruş öyle güzel kazandırıyor ki. Kimsenin ekmeğiyle oynamadım. Birini işten çıkarmak zorunda kaldığımda özürler dileyip, helallik alarak çıkarırım.

Sektördeki kadınlar birbirleriyle yarışmasınlar. Kendileriyle yarışsınlar. Herkese yetecek kadar ekmek var sektörde. Bütün sektörler için geçerli. Yaptığın işi daha iyi yap yeter.

"UYKUNDAN, HAYATINDAN VERECEKSİN"

FİLMSTUDİO: Yaptığınız işi yapmaya soyunanlara tavsiyeleriniz neler?

REZZAN DİNİZ: Bu işi yapmak için çeşitli okullar var, okulları tavsiye edebilirim ama özellikle bizim işimiz çok okulda öğrenilecek bir şey değil.

Bir kere sektöre girecek insanın şunu bilmesi lazım; uykundan, hayatından vereceksin. 50 saat uykusuz çalıştığım zamanlar oldu. Gözümün önünden kara kediler geçiyordu uykusuzluktan.

Öyle akşam 9'da sinemaya gidelim diyemezsin bu işte. Çok şeyden vereceksin. Ve severek yapacaksın. Biraz olsun başardıysam bu sayede başardım.

"ÜÇ GÜN AYI ARADIM"

FİLMSTUDİO: Unutamadığınız bir anınız var mı?

REZZAN DİNİZ: 7 Numara'da çalışıyorum. Oya Yüce de hem patronumuz hem senaristimiz. Piknik sahnesine ayı yazmış. Tabi bir ayı bulmam lazım. Bizim sette de çaycı roman bir çocuk var. Ondan yardım istedim. "Buluruz" dedi. Cuma, cumartesi, Pazar tam 3 gün ben ayı aramaya çıktım. Gittiğimiz bütün roman mahallelerinde herkesin dayısının ya da amcasının ayısı vardı sözde. Ama gittiğimiz her yerde o ayıyı bulamadık. Bu arada hayvanları koruma cemiyeti çıktı karşıma. Üç tane izbandut gibi kadın geldi; "sen ayıları kullanamazsın" dedi. "Vallaha bir şey yapmayacağım ablacım" dedim. Hayvanat bahçesini arıyorum. Oradaki kadın diyor ki "tamam verelim ama nasıl götüreceksiniz, buna kamyon lazım, adam lazım, orada oynatamazsınız".

Baktım ayı yok, gittim kostüm aldım. Set amirine giydirdim, onu ayı yaptım.

"EN DOĞRU DÜŞÜNÜLMÜŞ PLATO"

FİLMSTUDİO: Platomuza çok sık gelip gidiyorsunuz. Burayı nasıl buluyorsunuz

REZZAN DİNİZ: Küçük Ağa'da ana mekânlarımızdan biri platonuz. Bosphorus platoları, çalışılabilecek en doğru düşünülmüş platoların başında geliyor. Güzel bir iki tane daha plato var ama burası hakikaten çok iyi düşünülmüş. Oyuncu odası, makyaj odası, düzayak olması, otoparkı, alan genişliğiyle çok rahat çalışma imkânı sunuyor.

Kaynak: Bültenler / Güncel

Küçük Ağa Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title