RTÜK Üyeleri Taşcı ve Konuralp'den, Dört Tv Kanalına Verilen "Kılıçdaroğlu" Cezasına Sert Tepki: Suçu Açığa Çıkarmanın Suç Olduğu Bir Tablo...
RTÜK üyeleri İlhan Taşcı ve Okan Konuralp; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ensar Vakfı ve TÜRGEV üzerinden ABD’ye para gönderildiği açıklamalarını yayınladıkları gerekçesiyle üst kurulun dört kanala oyçokluğu ile verdiği karara sert tepki gösterdi. Taşcı, “RTÜK’ün söylediği şu; ‘Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgeler doğru da olsa ben saraya bakarım.’ Suçu açığa çıkarmanın suç sayıldığı bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu 27 yıllık RTÜK tarihinde görülmemiş bir karardır” dedi. Konuralp ise “Kendileri de muhalefeti ve özgür medyayı susturamayacaklarını biliyorlar. Fakat bildikleri halde bunları yapmaya devam ediyorlar. Çünkü ellerinden başka bir şey gelmiyor” diye konuştu.
RTÜK üyeleri İlhan Taşcı ve Okan Konuralp ; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ensar Vakfı ve TÜRGEV üzerinden ABD'ye para gönderildiği açıklamalarını yayınladıkları gerekçesiyle üst kurulun dört kanala oyçokluğu ile verdiği karara sert tepki gösterdi. Taşcı, "RTÜK'ün söylediği şu; 'Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgeler doğru da olsa ben saraya bakarım.' Suçu açığa çıkarmanın suç sayıldığı bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu 27 yıllık RTÜK tarihinde görülmemiş bir karardır" dedi. Konuralp ise "Kendileri de muhalefeti ve özgür medyayı susturamayacaklarını biliyorlar. Fakat bildikleri halde bunları yapmaya devam ediyorlar. Çünkü ellerinden başka bir şey gelmiyor" diye konuştu.
RTÜK'ün CHP kontenjanından seçilen üyeleri İlhan Taşcı ve Okan Konuralp, üst kurulun bugün CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun Ensar Vakfı ve TÜRGEV üzerinden Amerika'ya para aktarıldığı açıklamalarını yayınlayan KRT TV, Halk TV, Tele 1 ve Flash TV'ye para cezası kararının alınmasının ardından basın mensuplarına açıklama yaptı.
Taşcı, şunları söyledi:
"Oyçokluğu ile tavandan para cezasına karar verildi az önce. Bu karar, tam anlamıyla; basın özgürlüğüne düşünce ve ifade özgürlüğüne, ifadenin yayılması özgürlüğüne, vatandaşların haber alma hakkına ve hepsinden önemlisi demokrasiye vurulmuş yeni bir darbedir. RTÜK, bugünkü kararı ile anayasayı ve anayasal güvence altındaki tüm özgürlükleri hiçe saydığını ve anayasayı ihlal ettiğini ortaya koymuştur.
TAŞCI: KARAR, TARİHE GEÇECEK NİTELİKTE
Bu karar tarihe geçecek niteliktedir. Çünkü ülkenin ana muhalefet partisinin liderinin yapacağı her türlü açıklama hele hele ortaya koyduğu ilişkiler ağı, açıkladığı belgeler apaçık ortada dururken; bunu veren kanallarla ilgili olarak ceza verilmesi demek RTÜK yayıncılara gözdağı veriyor demektir.
RTÜK'ün söylediği şu; 'Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgeler doğru da olsa, ifşa ettiği ilişkiler ağı gerçeği de yansıtsa, ben onun doğruluğuna bakmam; ben saraya bakarım, iktidara bakarım ve oradan gelen talimatlara göre hareket ederim. Ana muhalefet partisinin lideri Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını yayınlayanlara ceza veririm, sansürlerim' gözdağını veriyor.
RTÜK, bundan sonra bu bakış açısı ile önümüzdeki dönemde, günlerde, seçime giden süreçte; siyasi partilerin TBMM çatısı altındaki grup toplantılarının canlı yayınlanmasını sansürleyebilir. ya da TBMM Genel Kurulu çalışmalarının sürdürüldüğü sırada, canlı yayınlayan TRT 3 ile ilgili olarak fişini çekebilir. Sırf, muhalefetin sesi duyulmasın diye. Bunu o kadar uçuk bir karar gibi ya da hayali bir düşünce gibi değerlendirmemeliyiz. Çünkü bugün alınan karar, ülkenin ana muhalefet partisinin liderini cezalandırmak istiyorlar. Amaç bu, susturmak istiyorlar.
"SUÇU AÇIĞA ÇIKARMANIN SUÇ SAYILDIĞI BİR TABLO"
Suçu açığa çıkarmanın suç sayıldığı bir tablo ile karşı karşıyayız. RTÜK; bu belgelerin doğruluğunu ya da bu ilişkilerin gerçeğe uyup, uymadığını değerlendirecek kurul değildir. RTÜK'ün bugün verdiği cezaların dayanağı olan raporlar, Ensar ve TÜRGEV Vakfı'nın RTÜK'e verdiği şikayet dilekçeleri ile ilgilidir. Bu dilekçede, tek satır bu iddiaların bu belgelerin gerçek olmadığına ilişkin bir cümle belge yok. Sadece ifade şu, aynen verilen dilekçeden okuyorum: 'İddialar asılsız.' Bu iddiaların asılsız olduğunu söylüyorsa eğer bir vakıf, RTÜK de bunu dikkate alıyorsa; bu vakfın bunun altına bu belgelerin sahteliğini gösteren belgeleri, o ilişkiler ağının gerçeği yansıtmadığına ilişkin verileri koymak zorundadır. Yoksa bu vakfın ne kadar önemli olduğunu anlatınca dilekçeniz, hukuki anlamda netlik kazanmış olmuyor. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgeler de bilgiler de yalanlanmış olmuyor.
"DİLEKÇELERİN VERİLMESİNDEN İKİ SAAT SONRA"
RTÜK bu vakıfların avukatı mıdır ki? Sayın Kılıçdaroğlu'nun para ilişkilerini gündeme getirdiği, ABD'ye para aktaran bu vakıfların dilekçeleri matbudur, kopyala-yapıştırdır. Farklı avukatlar olmasına rağmen, bu bir. İki; dilekçelerin verilip, sayı numarası verilmesinden iki saat sonra RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in özel talimatı ile akşam bu raporlar hazırlatılmış ve gündeme getirilerek bugünkü karar alınmıştır.
"27 YILLIK RTÜK TARİHİNDE GÖRÜLMEMİŞ BİR KARARDIR"
Bugün RTÜK; düşünce özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne, muhalefetin sesini kesmeye dönük ciddi bir adım atmıştır. Bu 27 yıllık RTÜK tarihinde görülmemiş bir karardır. Şunun inancı içindeyiz: Türkiye'nin gelecek, aydınlık günlerine olan inancımız, direncimiz ve hukuka olan güvenimizle mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz."
KONURALP: "RTÜK TARİHİ AÇISINDAN BİR MİLATTIR"
Okan Konuralp ise şunları söyledi:
"Bugün alınan karar RTÜK tarihi açısından bir milattır. Benim görev yaptığım dönem içinde ilk defa, bir siyasi parti lideri aslında doğrudan cezalandırılmak istenmektedir. Burada Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını yayınladığı gerekçesi ile dört kanala ceza verilmiş değil aslında. Bunun bir adım daha ötesine geçtiler. Aslında Sayın Kılıçdaroğlu'na demek istiyorlar ki, 'Sen böyle konuşmaya devam edersen; biz de kanallara ceza verme yol ve yöntemini kullanarak seni susturmaya çalışırız. Susturmak için elimizden geleni yapıyoruz' demektir bu karar.
Elbette fikir ve ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün ihlalidir. Ama aynı zamanda, AİHM kararlarınca içtihat haline gelmiş olan; siyaset yapma özgürlüğünün, siyasetçilerin siyaset yapma ve kendilerini ifade etme özgürlüğünün de önüne geçmeyi amaçlayan bir karardır.
Fakat ne yapıyor olurlarsa olsunlar, neyi yapmak istiyor olurlarsa olsunlar; hiç şüpheniz olmasın başaramayacaklardır. Kendileri de başaramayacaklarını biliyorlar. Kendileri de muhalefeti ve özgür medyayı susturamayacaklarını biliyorlar. Fakat bildikleri halde bunları yapmaya devam ediyorlar. Çünkü yapabilecek başka bir şeyleri yok, ellerinden başka bir şey gelmiyor.
"SUSULMAZ, SİNİLMEZ"
Demokratların, özgürlükçülerin bu ve benzer baskı ve zulümlere karşı sustuğu, sindiği görülmemiştir. Yine susulmaz, sinilmez. Kimse bu ve buna benzer kararlar üzerinden, bugün Meclis'te görüşülmeye başlanan 'sosyal medya yasası' olarak tanımlanan yasa hazırlığı üzerinden bir umutsuzluğa, bir karamsarlığa kapılmasın. Başaramayacaklar. Er ya da geç demokrasiyi, özgürlükleri savunan her kimse bu ülkede kazanacak. Bunlar kısa bir zaman içinde geride kalmış birer müdahale çabası olarak kalacak. Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Başaramayacaklarını kendileri de biliyorlar. Başaramayacaklarını bildikleri için bu işlere tenezzül ediyorlar.
Bu karar kapsamında Fox TV'ye de bir ceza verildi. Çiftçilerimizin ve tarımın içinde bulunmuş olduğu duruma yönelik serzenişini üzüntüsünü rahatsızlığını, yayın masasındaki bardağa vurarak dile getiren Selçuk Tepeli üzerinden Fox TV'ye de bir ceza verildi. Tele 1'e ayrıca bir ceza verildi. O da yarı bir vahamettir. RTÜK'ü eleştirdiği için de ayrıca bir ceza aldı. Bütün bu cezaların toplamı bir garabettir. Bu garabetler geride kalır. Yakın zamanda bunların her biri geride kalacak."
TAŞCI: "ASILSIZDIR' DENİLDİĞİ ZAMAN İDDİALAR ORTADAN KALKMAZ"
Taşcı, TÜRGEV ve Ensar Vakfı'nın şikayet dilekçesindeki, Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının "asılsız" olduğu yönündeki iddiasını destekleyecek bir mahkeme kararı olup olmadığı yönündeki soruya, Taşcı şu yanıtı verdi:
"Asılsızdır denildiği zaman iddialar ortadan kalkmaz ki. Bir kurum, kişi; açıklanan bazı bilgilerin ve belgelerin gerçeği yansıtmadığını söylüyorsa, onun doğrusunun ne olduğunu belgeler ile ortaya koymak zorundadır. Eğer bu belgeler sahteyse, gerçeği yansıtmıyorsa, yanlışsa; bunun doğrusunu dosyaya koymaları gerekiyordu. Vakfın bu yönde sunduğu tek yaprak bir belge yok.
Bu iki vakfın RTÜK'e verdiği, sadece tek yaprak bir belge var. Bu da avukatlarına noter aracılığı ile verilmiş olan vekaletname belgesi. Bunun dışında Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı bilgileri belgeleri yalanlayacak bir beyanda bulunulmuş değil. Böyle bir belge varsa, sunmaları gerekiyordu. Burada anlaşılan o ki her iki vakıf da buradan çıkacak olan sonucu biliyorlar. Bu bir danışıklı dövüş aslında. Nedeni de şu… Bir telaş var ortada. Eğer bir telaş olmasaydı, daha bu vakıfların verdiği dilekçenin mürekkebi kurumadan, iki saat içinde dosya hazırlayıp, üst kurulun gündemine getirmek RTÜK'te görülmemiş bir şeydir.
"TELAŞTIR, BİRİLERİNE YARANMA ARAYIŞIDIR"
Bu aslında bir telaştır. Ama neyin telaşıdır? Bunu Sayın RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in açıklaması gerekiyor. Bu, birilerine yaranma arayışıdır. Kime yaranmak istiyordur? Çıkıp kendisinin açıklaması gerekiyor."
Taşcı, yine soru üzerine:
"Yasa; yapılan görüşmelerin üyeler tarafından açıklanmasını engelliyor. Sayın Şahin'in görüşünü, kamuoyu; gerekçeli karar yazıldığı zaman, ancak oradan okuyabilir. Bizim paylaşmamız hukuki açıdan doğru olmaz. Ama sonuçta oyçokluğu ile alındığına göre, tavrının her iki vakıftan yana olduğu anlaşılıyor."
KONURALP: "BU KARARLAR, HUKUK NEZDİNDE DE MAHKUM EDİLECEKTİR"
Konuralp ise şunları söyledi:
"Er ya da geç bütün bu kararlar ve buna benzer kararlar, hukuk nezdinde de mahkum edilecektir. Bu konuda da kimsenin bir inançsızlık haline düşmesini istemem. Er ya da geç, hukuk nezdinde, hukuk çerçevesinde geçersiz hale gelecektir."