Sancak: "Doğu Kendine Geldi, Batı Bunu Anlamalı"
İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Batı Platformu, Es Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı ve AK Parti MKYK Üyesi ve Es Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak ile birlikte Tarih Perspektifli Türkiye-Batı İlişkileri’ni değerlenirdi.
İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Batı Platformu, Es Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı ve AK Parti MKYK Üyesi ve Es Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak ile birlikte Tarih Perspektifli Türkiye-Batı İlişkileri'ni değerlenirdi. Ethem Sancak yapmış olduğu konuşmada, "Doğu kendine geldi, Batı bunu anlamalı" dedi.
Türkiye'nin Batı ile ilişkilerini inceleyen ve akademik çalışmalar yapan İAÜ Batı Platformu bu kez de tarihi bilgilerinden yararlanmak ve durum değerlendirmesi yapmak üzere Ethem Sancak'ı konuk etti. Düzenlenen panele İAÜ mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Eski Avrupa Birliği ve Devlet Bakanı, Başmüzakereci Egemen Bağış ve konusunda uzman akademisyenler katıldı.
"Üretim nerdeyse bilim oraya kayar"
Sözlerine "Ben tarih uzmanı değilim ama tarihe çok büyük bir ilgim var. Bu alanda çok okuma yaptım" diyerek başlayan Ethem Sancak, ilk olarak Türk-Batı ilişkilerinin tarihsel süreçteki gelişimi hakkında uzunca bir özet yaptı. Sancak, "Tarihsel süreç boyunca Türkler ve Türklerin önderlik ettiği Asyatik kavimler Batı'ya hep iyi niyetli yaklaştı. Ancak Batı bu iyi niyeti çok zaman suiistimal etti. Türkler Batı'ya çok şey öğretti. Aynı zamanda Batı'dan da çok şey öğrendi. Üretim, bilim ve fen arasında çok kuvvetli bir korelasyon vardır. Geçmişte bu denklem Batı lehineydi. Ancak artık Doğu'ya, Asya Pasifik'e doğru kayıyor. Üretim Asya Pasifik ağırlıklı yapıldığı için bilimin de o yöne kayması yakındır" dedi.
"Batı'nın Türklerin uyandığını anlaması lazım"
Asyatik kavimlerin ve Türklerin Batı'dan halen öğrenecek çok şeyi olduğunu söyleyen Sancak, "Ancak Batı da artık Türklerin o eski toplum olmadığını, artık kendine gelip uyandığını anlamak zorunda. Bu nedenle de Batı'yla ilişkilerimizi eşit ortaklık düzeyinde geliştirmemiz lazım. Medeniyetin nimetlerini eşit bölüşmek zorundayız. Türkler, Attila'dan beri, tarihin şafağından beri batılıdır. Başkasının bizi Batılı olarak adlandırmasına ihtiyacımız yok. Bunu Batı'nın da anlaması lazım. Aksi takdirde kendileri bilir. Devran yine döner, biz o altın çağımızı yine yakalarız. Nitekim devranın döndüğüne, altın çağımızın yaklaştığına dair işaretler görülüyor" ifadelerini kullandı.
"Bu toplantılarla devleti besliyoruz"
Ethem Sancak'ı özellikle davet ettiklerini ve Sancak'ın tarihe karşı çok fazla ilgisinin olduğunu dile getiren Mustafa Aydın, bu tarz organizasyonların aslında bir nevi devleti beslemek olduğunu vurguladı. Aydın, "Üniversitemizin Batı Platformu'nda ve Aydın Düşünce Platformu'nda biz her zaman ekonomik, sosyal, siyasi ve güncel konuları masaya yatırarak, konusunda uzman değerli kişilerle birlikte bu konuları değerlendirip tartışıyoruz. Bu konular hakkında da sonradan geniş raporlar hazırlanıyor ve alakalı bakanlığa gönderiliyor. Biz buna devleti beslemek diyoruz. Bugün Türkiye'de 190'a yakın üniversite, 150 bin civarında akademisyen ve 7 milyonun üzerinde de öğrenci var. Yani bir akıl, beyin ve düşünce var demektir. Bütün bu aklı ve düşünceyi eğer devletiniz hizmetine sokmazsanız varlığınızı tartışmanız lazım" dedi.
"Avrupa ile ilişkilerimize romantik ve duygusal ve bir çerçeveden bakamayız"
Son zamanlarda Avrupa ile olan kritik durumları da değerlendiren ve bu konuda da objektif yaklaşılmasını söyleyen Aydın aynı zamanda, "Avrupa ile ilişkimize duygusal ve romantik bir çerçeveden bakmamalıyız. İlişkilerimizi objektif değerler üzerine kurmamız gerektiğini düşünüyorum. Avrupa Birliği ile her ne kadar son dönemlerde sıkıntılı bir sürece girsek bile, Avrupa'dan çok şey aldığımızı ve hala almaya devam edeceğimizi, Avrupa Birliği sürecine dahil olmak için göstermiş olduğumuz çabanın başlangıcından bugüne kadar çok yol kat ettiğimizi kabul etmeliyiz. Dolayısıyla bu krizlerin ve inişli çıkışlı süreçlerin belirli bir dönemi kapsadığını, bu sürecin düzeleceğini ve her iki tarafın da hassas olduğu konularda daha dikkatli davranacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Batı ile ilişkilerin her zaman önemli bir konu olduğuna fakat bu günlerde daha da önemli bir yer kapladığını söyleyen Egemen Bağış da konu ile ilgili olarak, "Türkiye ve Batı ilişkileri her zaman çok önemli olmuştur fakat özellikle bugünlerde içinden geçtiğimiz bu travmatik ilişki ağında Türkiye'nin Batı ile ilişkileri bunun perspektifi, tarihi ve günümüze yansımaları gerçekten daha da önemli bir hal aldı" diye konuştu.
"Avrupa şu anda muazzam bir akıl tutulması yaşıyor"
Bağış bununla birlikte Avrupa Birliği Parlamentosu'nda Türkiye ile ilgili alınan kararı eleştirerek Avrupa'nın şuanda muazzam bir akıl tutulmasında olduğunu vurgulayarak, "Avrupa şuanda muazzam bir akıl tutulması yaşıyor. Hele Avrupa Parlamentosu'nun geçen hafta aldığı karar tamamen Avrupa'nın çıkarlarına aykırı bir karardır. Düşünün ondan üç gün evvel Avrupa Konseyi Başkanı Sayın Jean-Claude Juncker Avrupa Parlamentosu'na gittiği zaman sadece 35 Avrupa Parlamentosu üyesi kendisini dinlemek için salonda bulunduğuna isyan edip konuşmasında Avrupa Parlamentosu'nu eleştirmişti. Bununla birlikte Juncker, üç gün sonra Türkiye ilgili bir kararda 400 küsur Avrupa Parlamentosu üyesinin gelip Türkiye aleyhinde oy vermiş olması karşısında eminim büyük bir şaşkınlığa uğramıştır. Bu akıl tutulması ve Türkiye düşmanlığıdır. Bu ayrımcılık ne Avrupa'ya bir şey kazandırır ne Avrupa'daki insanlara herhangi bir getirisi olur. O yüzden Avrupalıların da akıllarına başlarına toplamaları, Avrupa'nın çıkarları açısından Türkiye ile ilişkilerini değerlendirmeleri ve Türkiye ile ilişkilerine önem vermeleri gerektiğine inanıyorum. Tabi ki de Türkiye'ye düşen görevler de var. O 400 kusur milletvekilinin FETÖ gibi PKK gibi kronikleşmiş Türk düşmanları tarafından yanlış bilgilendirmelerine izin verilmemelidir. O yüzden bizim de tanıtım atağı yapmamız, iletişime önem vermemiz ve oralarda kendimizi daha fazla hissettirmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Trump sonrası ilişkiler güçlenecek"
Bağış son olarak da Trump sonrası Amerika ile ilişkilerin nasıl olacağı sorusunu da değerlendirerek, " Ben Trump'ın çok pragmatik bir iş adamı olarak 'ne getirir ne götürür' hesabını her önüne geldiği konuda yaptığını düşünüyorum. Türkiye de Amerika Birleşik Devletleri'nin en önemli müttefiklerinden bir tanesi. NATO'da Amerika'dan sonra en büyük askeri güce sahip olan ve bölgede İslam kültürü ve demokrasi kültürünü bir arada yaşatabilme tecrübesini ortaya koymuş olan ender ülkelerden biri olarak Trump için çok önemli. Trump ne getirir ne götürür hesabı yaptığı zaman Türkiye'nin YPG gibi ya da PKK gibi ya da bölgedeki bir takım küçük devletler gibi bir ülke olmadığını net fark edecek. Trump, Amerika gibi önemli bir süper gücün yanında Türkiye gibi önemli bir bölgesel gücü devre dışı bırakamayacak kadar zeki bir siyasetçidir. O yüzden Trump Amerika'da tamamen ipleri eline aldığında Türkiye ile olan ilişkileri çok daha geliştireceğine inanıyorum" diyerek sözlerini sonlandırdı. - İSTANBUL