Selfie Bencillik Duygusunu Tetikliyor
Psikolog Melek Demir, insanın benliğinde beğenilme duygusu ve kendisiyle ilgili öne çıkma duygusu olduğunu ve selfienin de bencillik duygusunu tetiklediğini söyledi.
Psikolog Melek Demir, insanın benliğinde beğenilme duygusu ve kendisiyle ilgili öne çıkma duygusu olduğunu ve selfienin de bencillik duygusunu tetiklediğini söyledi.
Diyarbakır'da bulunan Persona Psikoterapi Eğitim ve Danışmanlık Merkezinden Psikolog Melek Demir, dünyanın hemen her köşesinde yaşanan ve selfie çekerken gerçekleşen ölümlü ve yaralanmalı kazalar nedeniyle bazı uyarılarda bulundu. Selfie çekme ile ilgili son zamanlarda çok ciddi problemlerin meydana geldiğini belirten Psikolog Demir, "Dünyanın neredeyse her bir köşesinden selfie çekerken ölen insanların haberini alıyoruz. Bu çılgınlık bizi, anne ve babalarımızı tedirgin ediyor. Belki anne-baba neslinde çok fazla selfie olmamış olsa da çocuklarımızda, ergenlerimizde, gençlerimizde ciddi anlamda selfie çılgınlığı devam ediyor. Bu tabii ki bizi korkutuyor. Çünkü ölüm haberleri artmış durumda" dedi.
"ÇOCUKLARLA İLGİLİ BELLİ SINIRLARIN OLMASI GEREKİYOR" Çocuklarla ilgili olarak bu konularda belli sınırların olması gerektiğini ifade eden Demir, "Hayatımızda ne olursa olsun her şeyin aşırısı ciddi anlamda hayati tehlike getirir. Selfie kötü bir şey değil. Tabii ki insan kendini beğenebilir, çekebilir ama bunun etrafındaki herhangi bir tehlikeyi görmeyecek ve hayati tehlikeyi de ortaya çıkaracak kadar yapılması tabii ki engellenmelidir. Bu konu teknoloji bağımlılığı ile ilgili bir durum. Hayatımızın çok büyük bir kısmını tamamen sosyal medya üzerinden, insanlarla iletişimimizin tamamını sosyal medya üzerinden ve yaptığımız her şeyi paylaşarak, ki bu genelde selfie çekerek yapılan bir şey. Buna bağlı olarak belli sınırlar getirmemiz gerekir. İnsani ilişkilerimize daha çok önem göstermemiz gerekiyor. Örnek veriyorum bir yere gidiyoruz hepimizin elinde telefonlar oluyor. Telefonlarla bir yerleri çekmeye çalışıyoruz, kendimizi çekmeye çalışıyoruz. Tüm iletişimimiz neredeyse kesilecek hale geliyor. Çocuklarımıza teknoloji ile alakalı belli sınırlar olmalı. Örneğin günde iki saatten fazla tabletle, internetle, telefonla, televizyonla çok fazla vakit geçirmemeli ve hayatında kullandığı şeylerin nasıl kullanıldığını iyi bilmeli. Bunu ve sınırlarımızı öğretebilirsek, insani ilişkilerimizi iyi tutabilirsek teknoloji bağımlılığının getirmiş olduğu riskleri her zaman minimuma indirmiş oluruz. Bunun için anne-babaların sınır koyma konusunda ciddi anlamda öğretici olmaları gerekir" diye konuştu.
"İLETİŞİM ARTMASI TEKNOLOJİYE OLAN İHTİYACI AZALTACAKTIR" Çocuklarla olan iletişimin arttırılmasının teknolojiye olan ihtiyacı azaltacağını aktaran Psikolog Demir, "Sokak oyunlarının daha fazla olması, ebeveyn ve çocuklar arasında ki paylaşımların arttırılması, arkadaşlarla olan iletişimlerinin sosyal medya üzerinden değil de gerçek dünya üzerinden yapılması çocukları teknolojiden biraz daha uzak tutacaktır. Teknolojiye olan ihtiyaç azalınca daha bilinçli bir kullanım başlayacaktır. Bu da anne babaların dikkat etmesi gereken unsurlardan bir tanesidir. Çocuk telefon taşımaz diye bir şey yok. Günümüzün mecburi bir koşulu olmuş durumda. Özellikleri düşürülebilir. O sorumluluğu taşıyabileceği seviyeye getirilebilir" ifadelerini kullandı.
"SELFİE 'BENCİLLİK' DUYGUSUNU TETİKLER" İnsanın benliğinde beğenilme duygusu ve kendisiyle ilgili öne çıkma duygusu olduğunu ve selfienin de bencillik duygusunu tetiklediğini vurgulayan Psikolog Demir, şunları kaydetti:
"Birçok fotoğraf düzeltme programı var. Bu programlarla her türlü oynama yapabiliyorsunuz. Kişi kendini aynı şekilde görüp beğenme duygusunun artması gibi duyguları yaşamaya başlıyor. Bu tür duyguları yaşadıkça selfieye olan talep daha çok artıyor. Fotoğrafı kendi beğeneceği şekilde yapmaya başlıyor. Bu tür duyguları yaşadıkça da selfieye olan talep daha çok artıyor. Her fotoğrafı toplu çekmek yerine selfie çekmek çok daha fazla olmaya başlıyor. Teknolojiyi hayatımızdan çıkaramayız, çünkü çağ teknoloji çağı. Teknoloji çağındayken onlara hadi git kendine başka bir şey bul dersek çocuk bunda zorlanır. Bu bizim için de geçerli. Yetişkinlerin de bağımlı olduğu bir kavramdan bahsediyoruz. Onun yerini dolduran başka bir aktivite bulmamız gerekiyor. Kurs olabilir, kitap okuma olabilir. Bunlardan en önemlisi de kitap okumaktır."
(İHA)