Seta'dan "Trump Yönetiminin Politika Öncelikleri" Raporu
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) tarafından ABD'nin başkanı seçilen Donald Trump'ın dış politika önceliklerine ilişkin hazırlanan raporda, yeni yönetimin, Rusya, Çin, Suriye, terörle mücadele ve siber güvenlik gibi konulardaki siyasetini yeni bir istikamete yöneltecek...
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) tarafından ABD'nin başkanı seçilen Donald Trump'ın dış politika önceliklerine ilişkin hazırlanan raporda, yeni yönetimin, Rusya, Çin, Suriye, terörle mücadele ve siber güvenlik gibi konulardaki siyasetini yeni bir istikamete yöneltecek kapsamlı politika uygulama konumunda olacağı belirtildi.
SETA, Washington Ofisi Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, "Trump Yönetiminin Politika Öncelikleri" başlıklı rapor hazırladı.
ABD Başkanlığı görevini yarın yapılacak yemin töreniyle devralacak Donald Trump'ın, dış politikada üç ana noktaya yoğunlaştığı belirtilen raporda, yeni başkanın "uluslararası ilişkilerde Amerika'nın üstünlüğüne geri dönüş, diğer ülkelerin iç işlerine daha az müdahale ve Başkan ile danışmanlarının radikal İslam'la mücadele çağrısının genişletilmesi"ne odaklanacağı bildirildi.
Raporda, Trump'ın seçim kampanyası esnasında söylediği 'Önce Amerika' mesajının, çelişkili davranışlarına rağmen şu anda da değişmediğine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"Trump yönetimi hakkındaki en temel soru vaatlerini ve kampanya söylemini nasıl gerçekleştireceğidir. Bunda kısmen seçilmiş Başkan'ın geçiş dönemi dış politika ve güvenlik ekibi elbette etkili olacaktır. Artık biliyoruz ki bazı kabine üyeleri kritik dış politika mevzularında Trump'la aynı görüşleri paylaşmamaktadır. Trump da keza dış ve güvenlik politikaları üzerine daha nitelikli bilgi edindiğinde yeni bir bakış açısı geliştirebilir ve perspektifini değiştirebilir."
"Yeni yönetimin asıl sıkıntısı Rusya'nın ileriye dönük niyetleri"
ABD- Rusya ilişkilerinin Soğuk Savaş'ın bitiminden bu yana en kötü evresini yaşadığı belirtilen raporda, Trump'ın kampanyası süresince Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile arasında geçen dostane ve iyi ilişkiler kurmaya istekli olduklarına dair açıklamaların, iki ülke ilişkilerinin düzeleceği yönünde sinyal verdiği ifade edildi.
Raporda, Washington ile Moskova arasındaki ilişkilerin son dönemde bozulmasında Ukrayna meselesi, Suriye'deki çatışmalar ve ABD başkanlık seçimlerine Rusya'nın müdahil olduğuna ilişkin suçlamaların etkili olduğu vurgulandı.
Trump'ın Rusya konusunda nasıl bir politika yürütebileceğinin, kabinesinde yer vermek istediğini duyurduğu isimlere bakıldığında görülebileceği aktırılan raporda, ABD Başkanı Barack Obama'nın Rusya ile giderek artan iletişim soruna işaret edildi.
Yeni yönetimin asıl sıkıntısının Rusya'nın ileriye dönük niyetlerini anlamak olacağının belirtildiği raporda,
Trump yönetiminin, Moskova ile ilişkilerine yaklaşırken, Rus sanal korsanların yasa dışı eylemleri ile 35 Rus diplomatın ABD'den sınır dışı edilmesinin gündeme geleceğine değinildi.
Bu arada raporda, ABD Savunma Bakanlığının notuna göre Trump yönetiminin savunma öncelikleri listesinde Rusya'nın şaşırtıcı şekilde yer almadığına dikkat çekildi.
Yeni yönetimin, Moskova ile ilişkilerine yaklaşırken, Rus sanal korsanların yasa dışı eylemleri ile 35 Rus diplomatın ABD'den sınır dışı edilmesinin gündeme geleceğine değinilen çalışmada, ABD Savunma Bakanlığının notuna göre Trump yönetiminin savunma öncelikleri listesinde Rusya'nın şaşırtıcı şekilde yer almadığına dikkat çekildi.
Siber güvenlik
Siber güvenlik konusunun son yıllarda giderek önem kazanmaya başladığına vurgu yapılan raporda, Trump yönetiminin bu konuda da Rusya ve Çin ile bir takım sorunlar yaşayabileceğine değinildi.
Trump'ın, Rusya'nın seçimlere müdahalesiyle ilgili tutumunun istihbarat çevrelerinin raporlarıyla tezat teşkil ettiği kaydedilen çalışmada, ancak seçilmiş Başkan Trump'ın son dönemde söylemini değiştirdiğine dikkat çekildi.
Raporda, siber saldırıların ardında Rusya'nın bulunduğunu ilk kez geçtiğimiz günlerde kabul eden Trump'ın, "Siber saldırı ve ihlallere gelince, sanırım Rusya'ydı." sözlerine işaret edildi.
Ukrayna meselesi
Donald Trump yönetiminin Ukrayna krizini dondurulmuş bir çatışmaya dönüşmemesi için önünde hala bir fırsatın varlığına işaret edilen raporda, bu noktada Rusya'ya yönelik yaptırımların yeniden değerlendirilmesinin ve hafifletici tedbirlerin önemli olabileceği kaydedildi.
Raporda, Ukrayna'nın da ABD'nin Rusya ile arasını düzeltirken kendisinden vazgeçebileceğinden endişe ettiğine yer verilerek, "Bu tür bir hamle Amerika'nın Doğu ve Orta Avrupa ülkeleriyle ilişkileri üzerinde büyük bir domino etkisi yaratabilir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Suriye'deki iç savaş
SETA'nın çalışmasında, Suriye'deki çatışma ve ABD ile Rusya arasında bu çatışmayı hafifletecek en iyi hareketin ne olacağına ilişkin görüş ayrılığının, Washington-Moskova hattındaki gerginliğinin kaynağı olduğu ileri sürüldü.
ABD'nin Suriye'de ana muhalefet ittifakı Suriye Ulusal Koalisyonunu desteklediği ve belirli muhalif gruplara askeri yardım sağladığı, Rusya'nın ise Esed rejiminin lehine tavır takındığı hatırlatılan raporda, "ABD ve Rusya, Suriye anlaşmazlığına ilişkin ortak bir zeminde buluşabilirse bu durum Trump'ın Rusya ile daha iyi ilişkiler kurulması arzusuyla örtüşebilir." görüşüne yer verildi.
Asya politikası
Raporun Asya bölümünde ise ABD'nin kıtadaki varlığının bölgenin istikrarında önemli olduğu gibi ABD'ye ticari fırsatlar da sunduğu belirtildi. Raporda, Trump'ın "Önce Amerika" söyleminin bazı Asyalı liderleri endişelendirdiğine değinildi.
Dolayasıyla seçilmiş Başkan Trump'ın, Trans-Pasifik Ortaklığı, ABD'nin Güney Kore ve Japonya'daki askeri varlığı, Çin ile ilişkiler, Güney Çin Denizi'ndeki ihtilaflı adalar konularına yaklaşımının, ABD'nin bu kıtaya yönelik politikasında önceki yönetime göre bir değişikliğe gidip gitmeyeceğini göstereceği vurgulandı.
Raporda, Donald Trump'ın seçim kampanyası ve geçiş dönemi boyunca NATO ile söylemlerinin Avrupalı liderlerin beklentileriyle uyuşmadığı anımsatılarak, "Trump'ın NATO'ya eleştirel bakışı, serbest ticareti hoş karşılamaması ve Rusya ile dostluk Avrupa tarafından pek çok kişiyi endişeye sevk ediyor." denildi.
Ortadoğu politikası
Raporda, Donald Trump'ın Ortadoğu politikasında selefi Obama'ya göre farklı bir yol izleme vaadinde bulunduğu hatırlatıldı. Bu vaatlerin Trump'ın DEAŞ'ı yenme taahhüdünden İsrail ile ilişkilerin yenilenmesine ve İran'a karşı daha saldırgan bir politika izleme gibi çeşitlilik arz ettiğine vurgu yapılarak, Trump'ın başkan seçilmesinin Ortadoğu ülkelerinin genelinde memnuniyetle karşılandığına değinildi.
Raporda, kampanyalar sırasında Trump'ın Müslümanların ABD'ye girişlerinin yasaklanması gibi tartışmaya açık ifadelerine rağmen Ortadoğu ülkelerinde Trump yönetimi hakkında temkinli bir iyimserlik söz konusu olduğu kaydedildi.
Trump ve danışmanlarının DEAŞ'la mücadelenin çok önemli bir dış politika maddesi olduğunu açıkça ifade ettikleri hatırlatılarak, raporda Trump'ın, "Yönetimim DEAŞ'ı ezip imha etmek için ortak ve askeri koalisyon operasyonlarının saldırgan takipçisi olacaktır." sözüne yer verildi.
İran
Donald Trump'ın İran konusunda da Obama'ya göre daha sert bir çizgi takip edeceğini ifade ettiği belirtilen raporda, ABD'nin yeni liderinin bu noktada tam olarak atacağı adımların neler olabileceğinin ise belirsiz olduğu kaydedildi.
Raporda, şu ifadelere yer verildi:
"En büyük meselelerden biri İran, Amerika ve uluslararası toplum arasında imzalanan Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) olacak gibi ve İran'ın nükleer yaygınlaşması çok bariz. Trump ve destekçileri bu anlaşmaya karşı çıktılar hatta Trump daha başkan adayı iken anlaşmayı tekrar müzakereye açma ve İran'a yaptırımları yeniden başlatma sözü verdi. Ancak Trump anlaşmaya ilişkin müzakerelerin yeniden açılmasında çok ısrar ederse veya tek taraflı yaptırım uygularsa Avrupalı ya da Asyalı müttefiklerinin Amerika'nın yanında yer almayacakları endişesi mevcut."
ABD-İsrail ilişkileri
SETA'nın çalışmasında, Trump yönetimi altında ABD-İsrail ilişkilerinin Obama döneminden çok daha farklı olacağı savunuldu. Kampanyası sırasında Trump'ın İsrail-ABD ilişkilerine yeni bir dinamizm getirme sözü verdiği anımsatılan raporda, Trump'ın ayrıca adaylığı sırasında, bir müzakereci olarak deneyimli olduğunu, dolayısıyla İsrail-Filistin anlaşmazlığını çözme girişiminde bulunabileceğini söylediğine dikkat çekildi.
Raporda, tarafsız aktör olma iddialarına rağmen Trump'ın, müesses Amerikan politikasına aykırı bir şekilde İsrailli aşırı sağ siyasetçilere ve politikalara destek niteliğinde bazı adımlar attığına dikkat çekildi. Bu doğrultuda Trump'ın Yahudi asıllı avukat David Friedman'ı İsrail Büyükelçiliğine aday gösterdiği bilgisine yer verilen raporda, Trump'ın ayrıca Birleşmiş Milletler'de İsrail'in Filistin topraklarında yasa dışı tüm yerleşim faaliyetlerini hemen durdurmasını talep eden tasarıya ABD'nin çekimser oy vermesini kıyasıya eleştirdiği anımsatıldı.
Raporun sonuç bölümünde şu ifadelere yer verildi:
"20 Ocak 2017'deki yemin töreninden sonra Başkan Trump hem Senato hem Temsilciler Meclisinde Cumhuriyetçilerin çoğunluğu elinde bulundurduğu bir Amerika'da görevi devralacak. Yeni yönetim Amerikan dış siyasetini yeni bir istikamete yöneltecek geniş kapsamlı bir dizi politika girişimini hazırlama ve uygulama konumunda olacak. Rusya gibi konularda Trump daha uzlaşmacı bir yaklaşım önerirken kendi üzerine düşeni yerine getirmeyen Avrupalı müttefiklere karşı daha sert bir tutum tavsiye ediyor. Ortadoğu'da ise Trump'ın açıklamalarının çoğu radikal İslamcılık ve terörizm tehdidiyle ilgili endişelerini yansıtıyor ve Trump bölgede daha aktif bir politika öneriyor. Avrupa'da olduğu gibi Asya'da da Trump Çin'e karşı daha sert bir tutum benimserken Güney Kore ve Japonya gibi Amerika'nın geleneksel müttefiklerinden daha fazla talebi olacak."